- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mart kapıdan baktırmıyor artık!
1954 kışının İstanbul Boğazı’na buz tutturduğu hem okumalarımda karşıma çıkmış,hem de o duruma tanıklık edenlerden epeyce dinlemişliğim olmuştu.
1963 ’teki Trakya kışını da ortaokul yıllarında yaşamıştım.
Sonra Kütahya,Yozgat gibi illerde de uzun dönem çalışmışlığım oldu.İliklerine kadar üşümenin ne demek olduğunu biraz da yaşayarak öğrenmiştim.
Mart ayı gelince de "Mart kapıdan baktırır,kazma kürek yaktırır."atasözü gelir aklıma hep.
Kışın yaka yaka her şey bitmiştir,martta da sıra elde avuçta kalmayınca evdeki kazma ve küreğe gelir demekti bu .
Şimdi de marta giriş yaptık.
Masamın önündeki pencereden ılık bir rüzgarla birlikte sıcacık güneş odamı aydınlatmakta.Önümdeki ovanın ucunda da "sakinliğe" zaman zaman Çiğli Havaalanında eğitim uçuşu yapan uçakların sesi karışmakta.Çok az da olsa önümdeki metro trenlerinin zaman zaman sesleri odamda yankılanmakta.90 gidiş,90 ’da dönüş olmak üzere 180 "sefer" hiç de azımsanacak bir sayı değil.Şehirler arası çalışan tren seferler de cabası.
Ufukta da Körfez’in Ege’yle birleştiği puslu hava görünmekte,az ileride de Karaburun Dağları davet edercesine "el sallar" gibi,başları "duman duman"...
Bir an yerimden kalktım.
Bahçeye bakmaktayım.
Çimenler toprağı yararcasına ortaya çıkmışlar,yediveren gülleri de nazire yaparcasına pembe ve kırmızı olarak açmışlar."Beni dalımda sev" dercesine...
Sanki yaz gibi...
Hava sıcaklığı da 24-25 derece.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.