- 2592 Okunma
- 12 Yorum
- 3 Beğeni
AYAK HIRSIZLIĞI ÜZERİNE - AYAK TAKIMLARI ! SİZ NE AYAKSINIZ?
Son zamanlarda gerek bizim Edebiyat Defteri sitemizde, gerek başka edebiyat platformlarında, gerekse en büyük sosyal paylaşım ağı olan face bookta çok dillendirilen bir konu var: ‘’Şiirimi çaldılar. Ayaklarımı çaldılar’’
Şiirinin çalındığını söyleyen arkadaşları incelediğimde evet pek çok arkadaşımın şiiri çalınmış ve bir başkası ( Ki biz onlara ‘’Hırsız’’ diyoruz ) tarafından kendi adıyla yayınlanmıştır. En son örnek ise hepimizin bildiği gibi Sitemizde ‘’Dosteli’’ Mahlasıyla yazan Bahri Yıldırım’ın bir şiirinin Bahattin Çakır Aslan adlı bir hırsız tarafından çalınmasıdır.
Her türlü hırsıza lanet olsun.
Ancak bir şiirin tamamını çalıp altına kendi adını yazmak ile benzer ayaklarla şiir yazmak olayı tamamen farklı olaylardır.
Maalesef burnu kaf dağında gezen bazı şairler, daha doğrusu şair bozuntuları ‘’ Geldim, deldim, yoldum, kıldım ‘’ gibi kafiyeli kelimeleri sanki sadece kendileri düşünebilirlermiş, ya da doğrudan doğruya kendilerinin icadıymış, babalarının malıymış gibi sahiplenip bu ya da benzeri kelimeleri kullananların yakalarına yapışıyorlar: ‘’Sen benim ayaklarımı çaldın’’ Diye.
O halde gelin önce ayak nedir, nasıl bir şeydir kısaca bakalım. ( Konu çok geniş aslında ben özetin özetini yapacağım)
********
Ben bir edebiyatçı değilim. Vereceğim örnekler de tamamen alıntıdır. ( Kendi yazdığım örnek şiirler hariç )
Ayak: Âşık şiirinde genellikle ilk dörtlüğün ikinci dizesinde başlatılan bütün dörtlüklerin son dizelerinde yarım, tam, zengin hatta cinaslı kafiyelerle vücuda getirilen yahut dizenin tamamında aynen tekrarlanan sözlerle oluşturulan ve dörtlüklerin mihengi durumunda olan kafiyeye denir. Yani esas itibariyle halk şiirinde uyak, divan şiirinde kafiye dediğimiz şeydir ayak. Ancak ayak sadece kafiye de değildir.
Ayak mısralarında kafiye, mısranın genellikle ortasındadır. Ama mısranın başında veya sonunda da olabileceğini unutmamak gerekir. Sözgelişi şu örneklerde ayaklar mısranın başındadır.
Gurbet ele düştü yolum
Ağlayıp gezer yürürüm
Efkâr ile deli gönlüm
Dağlayıp gezer yürürüm (Kâtibî)
Şans atını sürdüm yola gitmedi
“Deh” demekten başka ne diyebildim
Aklım yetse ne ki gücüm yetmedi
“Ah” demekten başka ne diyebildim (İsmetî)
Şimdi:
Eğer bir şair mesela yukarıdaki dörtlüklerden birine benzer,
Çıktım şu dağlara dostum.
Ağlayıp durdum kendimce.
Yarama korları bastım.
Dağlayıp durdum kendimce
Demişse, hiç bir salatalığın ( Ki biz ona hıyar diyoruz.) ‘’ Sen benim ayaklarımı çalmışsın. ‘’Ağlayıp, dağlayıp’’ bana ait ayaklardır.’’ Deme hakkı yoktur. En fazla ‘’ Benim şiirimden esinlenmişsin’’ Diyebilir ki bu doğru olabileceği gibi tamamen kendi hüsn-ü kuruntusu da olabilir. Çünkü sadece ve sadece zandır ve Hz. Peygamber (S.A.S) ‘’Zannın çoğundan da azından da kaçının’’ Diyor.
Peki ayak hırsızlığı nasıl olur?
Eğer şair
Ben de gurbet ele çıktım.
Ağlayıp gezer yürürüm.
Yarama korları tıktım.
Dağlayıp gezer yürürüm.
Demişse işte burada bir ayak çalmadan söz etmek mümkündür ki aslında böyle bir durumda bile kesin olarak ‘’ Sen benim ayaklarımı çalmışsın’’ Diyemez. Çünkü ağlayıp gezip yürümek, çağlayıp gezip yürümek koskoca dünyada sadece bir kişiye has bir davranış şekli değildir. Herkes ağlayıp gezip yürüyebilir, herkes dağlayıp gezip yürüyebilir.
*********
Devam edelim:
Şu örneklerde de ayağı oluşturan kafiyeyi mısra sonunda görürüz:
Dedim dilber niçin eylersin cefa
Dedi güzellerde eski âdettir
Dedim gayrilere edersin vefa
Dedi mutlak âşıklara nisbettir (Kemâlî)
Bu dil mahşere dek olunmaz huşyâr
Peymane-i aşkın mestanesidir
Aşk oduna yanar eylemez izhar
Hakikat şem’inin pervanesidir (Erzurumlu Emrah)
Ayak mısralarında kafiye, daha ziyade mısranın ortasında bulunur. Kafiyeden sonra gelen ve aynen tekrarlanan ek yahut kelimeler ise, rediftirler. İşte birkaç örnek:
Gönül melul olup eyleme âhı
Âşıka ayrılık ola gelmiştir
Gel sözümü dinle hubların şahı
Ağlayanlar birgün güle gelmiştir (Gevherî)
Ela gözlerini sevdiğim dilber
Kokuya benzettim güller içinde
İnceciktir belin hilâldir kaşın
Selviye benzettim dallar içinde (Karacaoğlan)
Gönül bu aşk ile fani dünyada
Ölene dek böyle gez garip garip
Fikrin dümen olsun aklın deryada
Hicran deryasında yüz garip garip (Nihanî)
Şimdi.
Bu dörtlüklerden Karacaoğlanınkini ele alalım ve deiyelim ki bu şiir Karacaoğlanın değil de ‘’Ayaklarımı çaldılar’’ Diye yırtınan birinin şiiri
Bir başka şair eğer.
Güzel, gözün yine neler söyledi.
Bir tanesin gonca güller içinde.
Zarafetin mest-ü harab eyledi.
Çiçek açtın yine dallar içinde
Demişse hiç bir dangıl dangıl dangalağın kalkıp da ‘’ Güller içinde, Dallar içinde’’ Bana ait ayaklardır. Bu ayakları ben icad ettim. Bunları kullanamazsın. Yaptığın hırsızlıktır.’’ Deme hakkı yoktur.
Ama o bir başka şair,
Zeytin gözlerini sevdiğim güzel.
Rayihan benzedi güller içinde.
İncecik endamın, yaydır kaşların.
Söğüte benzedi dallar içinde
Demişse işte burada bir hırsızlıktan söz edebiliriz. Çünkü bazı kelime oyunları yapılarak bir şiir aynen kopyalanmıştır neredeyse. Ancak dikkat etmek gerekir. Çalınan şey ayak değildir. Çünkü ‘’ Güller içinde, dallar içinde ‘’ her şairin kullanabileceği uyak/ ayak+rediflerdir. Yani olan şey ayak hırsızlığı değil, doğrudan doğruya şiir hırsızlığıdır.
*********
Âşık edebiyatında karşılaştığımız şiir şekillerinden birisi de tecnistir. Her dörtlükte ayrı ayrı kelimelerin cinaslı olarak kullanılmasıyla vücuda getirilen tecnislerde, ayakların da cinaslı kelimelerle olması şarttır. Dördüncü mısralarda kafiyenin cinaslı kelimelerden olması bir bakıma ayağın dar olmasına sebebiyet verir. Bu yüzden tecnis şiirleri de dar ayaklı şiirler olarak niteleyebiliriz.
Derd-i dilim arttı yarımın derdim
Sekseninde doksanında yüzde seyr eyle
Gonca güllerinin yarimin derdim
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle
Sel gelince yıkılırmış yar dedim
Al hançeri vur sineye yar dedim
Yeter cevr ü cefa etme yar dedim
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle
ÇEŞMİYA bin gazel yazdım divane
El bağladım yare durdum divane
Dedi var yıkıl git behey divane
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle
Tecniş şiiri yazmak her babayiğidin harcı olmadığı için bu konuda bir örnek vermeye gerek görmüyorum.
*********
Döner ayak: Aynı sesi ihtiva eden farklı kelimelerle meydana getirilen ayaktır. Kafiyeli kelimelerin çok veya az oluşuna göre geniş ayak, dar ayak ve kapanık ayak olmak üzere üçe ayrılır. Döner ayak mısranın başında, ortasında ve sonunda bulunabilir, ama daha ziyade ortasındadır. Aşağıda, farklı kelimelerde geçen “z” ünsüzüyle yapılmış bir döner ayak örneği görülmektedir.
Arkamdan gülen güzeller
Bilmiyorum gözüm m’eğri
Ne dedim neye küstünüz
Dilimdeki sözüm m’eğri
Seyranıma çıkarsınız.
Beni oda yakarsınız
Doya doya bakarsınız
Topal mıyım izim m’eğri
Birinizin adı cennet
Gülmek canınıza minnet
Güzele bakması sünnet
Gözüm mü kör ağzım m’eğri
RUHSAT’ın yanıyor canı
Asümana çıkar ünü
Huri olsan sevmem seni
Bak bir kere özüm m’eğri
Eğer karşımıza çıkan bir şiirde dörtlükler ‘’ Sözüm m’eğri, izim m’eğri, ağzım m’eğri, özüm m’eğri ‘’ ile bitiyorsa ve şiirin altındaki isim Ruhsatî değilse işte bu durumda iki şeye hükmedebiliriz:
1- Benzer şiiri yazan şair eğer dörtlüklerin diğer üç mısraında çok farklı bir anlatım sergilemişse ancak ve ancak esinlenmeden söz edilebilir. İşte bu durumda böyle bir esinlenme şiiri yazan şairin kimden esinlendiğini belirtmesi etik bir davranış olacaktır. Çünkü esinlendiği şiirde bir emek vardır. Oysa kendisi bir bakıma hazıra konmuştur. Bunu şuna benzetebiliriz: Asıl şiiri yazan kişi çiçekten çiçeğe konarak bal yapmış bir arı gibidir, esinlenme şiiri yazan ise önüne konan balı ya da şekeri yiyerek bal yapmış arı gibidir. O halde ilham kaynağını belirtmelidir.
2- Şair bariz bir şekilde hem ayağı kullanmış, hem de asıl şiirdeki bir takım kelimeleri cımbızla çekip o kelimelerin yerine benzer kelimeler kullanarak bir şiir vücuda getirmişse bunun adı düpedüz hırsızlıktır. Ama yine ayak hırsızlığı değil.Şiir hırsızlığı…
Peki ayak hırsızlığı diye bir şey yok mu?
Var elbette. Şimdi sıra orada.
*******
Tek ayak: Bütün dörtlüklerin sonunda aynen kullanılan ayak.Divan şiirinde şarkı şeklinde kullanılan “nakarat”ın karşılığıdır.
Âlemde doğru dost yoktur
Dedikleri gerçek imiş
Kulunu saklayan Hak’tır
Dedikleri gerçek imiş
Bulut asumana ağar
Yerlere rahmetler yağar
Gün doğmadan neler doğar
Dedikleri gerçek imiş
Eğer insan eğer melek
Yalvarırım gerçek dilek
Bî-vefadır çarh-ı felek
Dedikleri gerçek imiş
KULOĞLU der ömür geçer
Kalmasın âlemde naçar
Dünya, sana konan göçer
Dedikleri gerçek imiş
İşte ayak hırsızlığını yakalayabileceğimiz en güzel örnekler bu tek ayaklı şiirlerdir. Şimdi yukarıdaki örneği ele alarak bir hırsızlık yapayım.
Düşersen derde el aman.
Geçmez vakit, geçmez zaman.
Öküz hep yer sarı saman
Dedikleri gerçek imiş.
Güvenme sakın dostuna
Saman doldurur postuna.
Hatta tükürür büstüne
Dedikleri gerçek imiş.
Agresife çift daldılar.
Ne bıraktı ne saldılar
Ayaklarımı çaldılar.
Dedikleri gerçek imiş.
Agresif Şair Aşık Mahlasî
Eğer böyle bir şiir görürseniz ve bu şiirin şairi yani ben eğer ‘’ Kuloğlu’nun ‘’ DEDİKLERİ GERÇEK İMİŞ Şiirine naziredir’’ Diye bir ifade kullanmamışsam alın size buz gibi bir ayak hırsızlığı.
*********
Evet değerli dostlar !
Bazı zihn-i evveller ‘’ Aldım, daldım, kaldım, geldim, öldüm ‘’ gibi kafiyeli kelimelerin sadece kendi lügatlarında olduğunu ve dahi kendilerini alemin yegane sulatan-ı şuarası zannetikleri için herhangi bir şiirde bu kelimeleri görünce başlıyorlar yırtınmaya ‘’Ayaklarımı çaldılar’’ diye.
Yanlış anlaşılmasın. Allaha şükür bu ayak takımı içinde şimdiye kadar bana bulaşan ‘’ Ayağımı çaldın. ‘’ Diyen olmadı. Ama çok sevdiğim, çok değer verdiğim pek çok arkadaşımı ‘’ Ayaklarımı çalmışsın ‘’ Diye rencide eden, üzen, şiirlerini pasiflemeye zorlayanlar var aramızda maalesef.
Bu siteyle henüz yeni tanıştığım yıllarda ‘’ Kuşlar’’ Başlıklı serbest bir şiir yazmıştım. Bir gün sitede dolanırken ‘’ Şiir başlıkları ‘’ Köşesini tıkladım ve gördüm ki tam on beş tane ‘’Kuşlar’’ başlıklı şiir var. Şimdi gidip tek tek vatandaşların yakasına mı yapışmam lazım sen ‘’ Kuşlar ‘’ Başlıklı şiir yazamazsın. O başlık sadece bana ait’’ Diye. Allahın yarattğı kuşlar benim babamın malı mı? Ahmet de yazar, Mehmet de… Ayşe de yazar Fatma da…
Ayak konusu da böyledir.
‘’ Yettiği zaman, bittiği zaman, gittiği zaman, öttüğü zaman, attığı zaman, yattığı zaman, kattığı zaman ‘’ ayaklı en az beş tane şiir biliyorum. Kimsenin babasının malı değil bu ayaklar. Hiç kimse ‘’ Ben icad ettim ‘’ Diye ortalıkta dolanmasın. ‘’ Yüksek dağları ben yarattım.’’ Havalarına hiç girmesin.
Kısaca: Emeğinize bir saldırı olmuşsa elbette peşine düşün. Hakkınızı kimsede koymayın ama herkesin kullanabileceği ayaklara babanızın malıymış gibi yapışmayın. Şair olun. Ayak takımı olmayın. Ayak takımı olmayın ki size ‘’ Ne ayaksın sen arkadaş !’’ Demeyelim.
Hâla anlamayan varsa onlara da resimdeki ayağı hediye ediyorum. Tepe tepe kullansınlar.
YORUMLAR
Haftalık dernek toplantılarımızın birinde bir öğretmenimiz, bir anısını anlatmıştı.
Ozanların bağlama çalıp söylediği bir ortamda bulunmuş bir gün, kendisi ve onları dinleyen yirmiye yakın kişi varmış. Ozanlar karşılıklı atışıyormuş. Uzun bir atışmadan sonra ayak bitmiş. Ozanlar dinleyicilere dönüp bir ayak verin demiş. Sırayla bir kaç kişi ayak söylemiş. Öğretmenimizin arkasında oturan iki kişiye sıra gelmiş. Kişilerden birisi diğerine: Benim çoraplar bir kaç günlük ben ayak vermeyeyim şimdi kokar ortalık benim yerime sen ver demiş. Öğretmenimiz gülmekten ayak olayını anlatamamış o kişiye.
Tabii bu olayı anlattığında dernek toplantımız kısa bir süre gülmekten iptal olmuştu
Çok istediğim bir konuya değinmişsiniz hocam, defalarca anlattığım halde anlamak istemeyen çok kişi vardı
Paylaşıma teşekkürler
selam ve saygılar
sami biberoğulları
Yoruma cevabı geciktirdiğim için kusuruma bakma. Yaşlılık işte. Unutuyoruz neye cevap yazdığımızı neye yazmadığımızı)
Çok çok sağ olasın.
Umarım bir faydası olur bu yazının da lüzumsuz ayak kavgaları yaşanmaz.
Selam ve sevgilerimle.
:) Valla Sami Hocam ' bu gün bana ayak ve ayakkabılardan hiç söz etmeyin ' yeni aldığım sandaletler ayağımı öyle bir vurdular ki' bütün gün canım burnum da gezdim . hani ne ayaksınız deseler en iyisi çıplak ayak derim .'' uzun süre.. :)))) konunuzla ilgili ayaklara gelince ' onların ne ayak olduğu malum :) ' emek hırsızlığı.. ve hiç iyi bir ayak değil bu ..
sevgilerim ile.. saygılar efendim.
sami biberoğulları
Yoruma cevabı geciktirdiğim için kusuruma bakma. Yaşlılık işte. Unutuyoruz neye cevap yazdığımızı neye yazmadığımızı)
Bence de çıplak ayakla dolaşmak en iyisi sanırım. Özellikle de toprağa basmak. Doktorlar da tavsiye ediyor bunu. Vücutta biriken fazla elektriği alıyormuş.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Yoruma cevabı geciktirdiğim için kusuruma bakma. Yaşlılık işte. Unutuyoruz neye cevap yazdığımızı neye yazmadığımızı)
Bence de çıplak ayakla dolaşmak en iyisi sanırım. Özellikle de toprağa basmak. Doktorlar da tavsiye ediyor bunu. Vücutta biriken fazla elektriği alıyormuş.
Selam ve sevgilerimle.
beren yılmaz
Ayak hirsizlari vardir da, bir de ayakkabi hirsizlari var, adami takunya ile eve gönderen cinsten :)
Sami beg hocam, nice yillara.
Saygilarimla,
sami biberoğulları
Yoruma cevabı geciktirdiğim için kusuruma bakma. Yaşlılık işte. Unutuyoruz neye cevap yazdığımızı neye yazmadığımızı)
Hayatımda bir kez ayakkabım çalındı camide. Daha satın alalı bir saat bile olmamıştı. Bir mübarek cuma günü camide çalındı ayakkabılarım. Beninkilerin yerine de bir çift yırtık sandalet konulmuştu.
Şöyle dua ettim: Eğer çalan gerçekten de çok fakir ve ihtiyaç sahibi biri ise benden yana helal olsun. Hırsızlığı meslek edinmiş bir ahlaksız ise Rabbim bildiği gibi yapsın.
Öteki ayak hırsızlığına gelince: En az %70 i tırıvırı işler)))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Allah iyiliğini versin emi.Vallahi yine güldürdün son sözünle..
Evet çalmaya hepimiz karşıyız.Ama ayakların aynı olması dediğin gibi
çalma olmaz.Çünkü bu kelimeler hepimizin sürekli kullandığı kelimeler.
Biri bir kelimeyi kullandıysa onu daha başkası kullanamazsa yazacak kelime kalmaz.
Aydınlatıcı bilgiler için kutlarım.Selamlarımla..
sami biberoğulları
Yoruma cevabı geciktirdiğim için kusuruma bakma. Yaşlılık işte. Unutuyoruz neye cevap yazdığımızı neye yazmadığımızı)
Değerli Hocam.
Bu neye benziyor biliyor musun.
Vatandaş suya bir tahta parçası atıyor. Tahta parçasının yüzdüğünü görünce başlıyor '' Suyun kaldırma kuvvetini ben buldum'' demeye. Hoop hemşerim onu asırlar önce Arşimet bulmuştu zaten'' desen de anlatamıyorsun. Kendisi ilk defa tahtanın suda yüzmesine kafa yorup bir sonuca vardı ya, kendinden başka hiç kimsenin bunu düşünmüş hatta kanununu çıkarmış olabileceği aklına gelmiyor.
Bizim ayak olayı da böyle)))))))
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, yine bir site üyesinin şiirini çaldığını dile getiren bir üye tarafından eklenen yazıya yaptığım yorumda da belirtmeye çalıştığım gibi, bu hırsızlık, belli bir şiir anlayışına sahip kişiler arasında görülüyor...
Lafı uzatmadan örnekleyeyim...
Bir site üyemiz, hem Osmanlı alfabesiyle, hem de Türk alfabesiyle, yani dört dörtlük Divan şiirleri ekliyor...
İşte, bu değerli üyemizin şiirlerini kimse çalamaz!...
Çünkü, bu nevi hırsızların erişemeyeceği bir seviye söz konusu burada...
Aslında, yine de tam olarak yazamadım demek istediğimi...
Şöyle de diyebilirim...
Bu nevi hırsızlar, evet, yüksek düşünceleri özgün bir üslupla imlemiş olan şiirlere akıl erdiremedikleri için, ne dimağlarını ne de ellerini yetirebiliyorlar onlara...
Sanıyorum, şöyle toparlayabilirim...
Çalınan şiirlerin hemen hepsinin ortak yönü şu: Popülizm...
Kötü anlamda değil, iyi anlamda diyorum bunu...
İşte o hırsızların ulaşamadığı şiirlerin ise bu özelliği yok...
Yani söz konusu olan 'kalite' değil...
Üslup meselesi diyelim kestirmeden...
İyi de, şairin ne suçu var, diye yakınılacaktır elbette...
Onu da siz bu yazıyla çok güzel ifade etmişsiniz...
Kısacası: Şiir hırsızı yeteneksizden başka bir şey değil...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Şiir hırsızlığı çok çabuk anlaşılabilen bir konu. Ancak bazıları var ki '' Bunlar benim ayaklarım'' Diyerek kafiyeli kelimeleri de tekellerine almaya çalışıyorlar. İşte bu yanlış.
Herkesin rahatlıkla kullanabileceği kafiyeler kimsenin babasının malı değildir.
Selam ve sevgilerimle.
çok varol sağol değerli ağabeyim harikulade ve çok anlaşılır bir biçimde kaleme almış ve örneklerle şekillendirerek sunmuşsunuz umarım bu çok önemli yazıyı o ayak fukaraları çok iyi okurlar ve faydalanırlar yazınızdan dolayı sizi yürekten kutluyorum ve saygılarımı yolluyorum değerli Öğretmernim Ağabeyim varolun hep.
sami biberoğulları
Yoruma cevabı geciktirdiğim için kusuruma bakma. Yaşlılık işte. Unutuyoruz neye cevap yazdığımızı neye yazmadığımızı.
İnşallah dediğin gibi okurlar bu yazıyı.
Selam ve sevgilerimle.
Yazınız dan ve yapilan değerli yorumlardan yeni bilgiler öğrenerek ayrıldım sayfanizdan.Saygilarimla
sami biberoğulları
SELAM VE SEVGİLERİMLE.
Biliyor musun hocam, bu sitede en büyük hırsız benim... İtiraf ediyorum ! Çaldığım her şeyi burada paylaşıyorum... Eğer bir okuyucu bulabilmişsem , bravo ! diyorum kendime... Adam okutamamış ben okutmuşum . diyorum...
Sonra yeniden yollara düşüyorum. Lakin bulamamışsam bir şeyler ,''kahroluyorum''...!!!
''Kahrolmak'' kelimesini hiç sevmiyorum... Beni hırsızlıktan ediyordu.. Sonra ona da bir çare buldum ki ,sormayın ! Bu kelimeyi bundan sonra '' kar etmek'' şekline soktum... Baktım ki çaldıklarımdan kar edemiyorum , tekrar ''kahrolmak'' kelimesine geri döndüm...
Şimdi merak ediyorum... Bu şiirleri ve yazıları çalınan arkadaşlar , nelerinden oldu ? Nelerini kaybetti ? Hiç'bir'şeylerini :) ... Sanırım çok büyük şair ve yazar olduklarına inananlar kar ile zarar kelimelerini bir araya getirmekten aciz oldular...
Soruyorum onlara ''Ne ayaklar '' :)
Saygılar Hocam ....
sami biberoğulları
Şiirlerin çalınması ile ayakların çalınması çok farklı hususlar.
Şiir sizin duygu ve düşüncelerinizin bir ürünü. Emeğiniz var onda. Çalınması belki maddi bir kayıp değil. Ama manevi olarak kayıp.
Mesela sevgilisine '' Kara dutum, çatalkaram, çingenem'' Diye seslenmek sadece Bedri Rahmi Eyüpoğlunun hakkıdır. İkinci bir kişi altına kendi ismini yazarak bu şekilde hitap edemez. Ederse ayıp olur, hırsızlık olduğu için günah da olur.
Ama bir kişi '' Diline kurban, eline kurban, beline kurban'' demişse burada bir hırsızlıktan söz etmek düpedüz öküzlüktür. Çünkü bunlar herkesin söyleyebileceği şeylerdir..
Benim bir yazım çalınsa maddi olarak hiç bir şeyim eksilmez. Manevi olarak ise çok şeylerim eksilir ki bunun en başında yazı yazma aşkım ve şevkim gelir.
Benim yazı yazma aşkım şevkim bir başkası için hiç de önemli olmayabilir ama benim için önemlidir.
Annemin bana bıraktığı yirmi beş kuruş değeri olan bir plastik yüzüğü bir başkasının elinde görmek bana maddeden hiç bir kayıp sağlamaz ama istemem bir başkasının elinde olmasını yine de. O gibi...
Selam ve sevgilerimle.
Sonu gelmez kahrın var, ardı sıra yoruldum
Ne güç kaldı ne takat, dize geldim duy beni
Yüce dağlar başında, yarenlerden soruldum
Yar geçit vermeyince, düze geldim duy beni ...
Şimdi Sami hocam , bu mevzu derin...ama işlenmesi gereken bir konu idi... bu durumdan müzdarip olan bir kalem olarak hazır böyle bir konu açılmışken ve yeri gelmişken ( şey yani bende hırkızlıkla suçlandım daha önce ))))...) bende anlatayım nasıl bir hırsız olduğumu :)))
Şu üste okuduğunuz bir dörtlük adını şuan bin lanet ile andığım bir şaire ait... Birazdan aşağıda paylaşacağım kendime ait dizelerimle şahsım, sanki şiir yazmaktan aciz bir zavallı gibi bu beyzadenin şiirini çalmış oldu...
İyi okuyun...Ne alaka kesker alakası var mı :)))
----
İNŞALLAH (ERKEK DENEN MİLLETE)
Ağızlara dolayıp durdunuz adımızı
Tek dileğim diliniz köze gelsin inşallah.
Ne huzur bıraktınız ne ağız tadımızı
Kalem tutan eliniz göze gelsin inşallah.
Dilerim bağınızda ayrık otu büyüsün
Her gece bağrınızda kara yılan uyusun
Başınızın etini sokak köpeği yesin
Poyraz esen yeliniz naza gelsin inşallah.
Kim aldınır kim kanar bakıp da eninize
Boşa parfüm sürmeyin o kokmuş teninize
Bir kırık mızrap ile gam vursun sinenize
Mangaldaki külünüz saza gelsin inşallah.
Böbreğiniz döşünüz rutubetten nem kapsın
Düşünüze tüneyen akbabalar göz kırpsın
Şemsiyesiz dolanın, size yıldırım çarpsın
Sırtınız ve beliniz güze gelsin inşallah.
Olmasın sevgiliniz yârsız kucaksız kalın
Kara kış ortasında evsiz bucaksız kalın
Bükülsün dizleriniz bir de bacaksız kalın
Üşüyen saç teliniz söze gelsin inşallah.
Kiminiz ağasınız, kiminiz paşasınız
Kadınların elinde aslında maşasınız
Rahat nefes alamam biriniz yaşasanız
Budağınız dalınız toza gelsin inşallah.
Azrail ömrünüzden günleri çalsın derim
Gönlünüzün çiçeği açmadan solsun derim
Hak eden bu şiirden payını alsın derim
Zararsızdır deliniz düze gelsin inşallah.
ELİF KESKİN KARABULUT..../ ŞİİRLERİN ŞAİRİ
05.11.2014.... 23:00 BİTİŞ...
not: HAK EDENE!
Evet ne diyordum Sami hocam, tek benzerliği düze gel olan bu iki şiir sizce birbirine nazire olabilir miydi ?
bu ilk sorum ( ki zaten nazire de değildi )
ikinci sorum ise şu : bir şiir ilk kıtasından itibaren kendini belli eder... en başta paylaştığım şiir dörtlüğü ile ( şiirin tamamını ve sahibini bilerek paylaşmıyorum ) bu mizahi şaka ile karışık ( erkek düşmanlığı ) adlı şiirin alakası var mı ?
var diyenin aklından şüphe ederim ve şairliğini geçtim insanlığından da şüphe ederim...
ama gel gelelim, söze gel (dim -din -diniz, sin, ) kelime grubu bir başka şiir de kullanılınca adı hırsızlık oluyormuş... :))) ve ben hazırcı bir hırsızmışım...
Bunu kim mi söylüyor...işte bu yazınızda da bahsettiğiniz gibi ne oldum budalası, ilgiyi alakayı , şiirsever insanları kendi üzerine çekmeye çalışan bir kaç şair bozuntusu...
bana gerek bu sitede gerekse diğer sitelerde Elif hanım falanca şiirinizin altına falanca kendi adını yazmış dediği halde ve çoğu şiirimi başka adlarla özellikle facebookta okuduğum halde kimsenin şahsına hırsız demedim...
Hepi topu toplasam yedi sekiz tane nazirem vardır.ve yazdığım her nazirenin şairine doğrudan bu şiiri şiirinize nazire yazdım derim... Buna rağmen yine de bu muhteremler tarafından da hırsızlıkla itham edildim... neymiş efendim cümle aleme naklen yayın yapacakmışım... Yahu kitap mı çıkarttım nazire yaza yaza, anlamadım ki... insanım, çoğu zaman nazire olduğunu ( bu yedi sekiz şiir için söylüyorum ) belirttim ama arada bir iki not düşmeyi unuttuğum olmuş.... vay neymiş efendim yine hırkız mışım ...Ne diyeyim Allah a havale ediyorum.... zaten tövbe ettim nazire mazire yazmayacağım daha...
Ben hiç bir nazire mi defter kaydı tutmadım... zaten binde bir şiire nazire yazarım... ama genelde okuyup beğendiğim her şiire bir dörtlük bırakırım... ve devam etmem...
aynı ayaklı yüzlerce şiir okudum... şimdi tutup bende bunlara tek tek sen hırsızsın mı demeliyim ?
Yukarıda örnek verdiğim şiiri ( erkek milleti adlı ) abi diye hitap ettim bir gayrı müslim yayından kaldır bacım dedi... bende abi ben yazdığım hiçbir şiiri silmedim, şiir mizah olsun diye yazıldı dedim... amma velakin bu gayri müslim tutmuş en başta bir dörtlükle örneklediğim şiiri facede paylaşmış ve vermiş veriştirmiş... ne erkek düşkünlüğüm kaldı ne erkek düşmanlığım... üstüne üstlük bir numaralı hırsız oldum bu şiirle :))) hatta hatta yaram oldu gocundum arandım el aleme kuyruk bile salladım ! Bu dünyanın ötesi de var, ama ben de şimdilik sizin dediğiniz cümleyi kullanmak istiyorum müsadenizle :
------------------------
Şair olun. Ayak takımı olmayın. Ayak takımı olmayın ki size ‘’ Ne ayaksın sen arkadaş !’’ Demeyelim.
Hâla anlamayan varsa onlara da resimdeki ayağı hediye ediyorum. Tepe tepe kullansınlar.
----------------
AYRICA YUKARIDA Kİ ŞİİRİM DE BAHSİ GEÇEN ŞİİRE NAZİRE OLSUN OLDU OLACAK... Kİ SEVİNSİN GARİPLERİM !
ne diyeyim yorumsuzum !!!!
gerisini siz anlayın gari :)))
sami biberoğulları
Senin olayını biliyordum zaten.
Bu bir değil, iki değil, üç değil...Vatandaşlar sanırım en fazla 400 kelimeyle konuşabilen papağanlar oldukları için belleklerindeki üç beş kelimenin sadece kendilerine ait olduğunu sanıyorlar.
Dediğim gibi bana bulaşan olmadı bu güne kadar ama bu sitenin bir ağabeysi olarak artık ''Yettiniz gari'' Demenin de sırası gelmişti sanırım.
Selam ve sevgilerimle.
ŞİİRLERİN ŞAİRİ
Sanmam...Bir şiirin yakasını ilikleyene kadar eminim Ecel terleri döküyorlardır!