- 2305 Okunma
- 4 Yorum
- 13 Beğeni
Hüznüm insanlığımdı benim…
Aramadım onu, beklemedim. Bezm-i elestte ruhun sahibine ‘’belâ’ derken onu da tasdik etmiş gibiydim. Yaratılıştan mahşere, doğumdan ölüme artık benimle olacaktı o. İnsan olmanın zaafını tattığımda ilk ihanetim ona olmuştu. Cennetin güzelliği gözümü kamaştırmış, mutlulukların geçici onun kalıcı olduğunu anlayamamıştım, tâ ki günâhı tanıyıp pişmanlığım insanlığın pişmanlığı oluncaya dek, tâ ki acının gözlere aksinde süzülen yaşların, onun varlığının habercisi olduğunu fark edinceye dek…
Binlerce yıllık sürgünün tek failiydim. Yolum uzun tek yoldaşımsa hüzündü. Eşref-i mahlûkat olmanın sorumluluğu aczimi perçinliyordu. Kaybettiğimi sandığım sevgiliyle vuslatın, bu kadar ağır bir imtihanı da beraberinde getireceğini bilmiyordum. Yeryüzünde akıtılan ilk kana şahit olduğumda korkuyu da tanıdım, hüznün; korku ve öfke ile ebedi kardeşliğini de…
Çaresiz bir kadını çölde kavrulan çocuğunun yüzüne bakarken gördüğümde, aslında hüznün sevgiye daha çok yakıştığını anladım..toprağa suya hayata düşen cemreydi ikisi de.. çocuğun ayaklarının değdiği yerden zemzem olup bereket ve yaşam kaynağı olmuşlardı insanlığa..ve kıyamete kadar hep bir arada olacaklardı..biri diğeri olmadan hep eksik kalacaktı..
En büyük erdemimdi hüzün..’’Benim bildiklerimi bilseniz çokça ağlar az gülerdiniz’’ buyuran bir peygamberin ümmetiydim. Oysa ben ağlamayı unuttum, onunla beraber anlamayı da. Çaresizliğe, yoksulluğa, acıya, zulme direnmeye, tükenmeye, milyarların gözü önünde yok olmaya empati kuramadım. Kurabilseydim insanlığımdan utanacaktım. Eşref-i mahlukatken nasıl da belhüm adal olabildiğimizi görecektim. Görmek, bilmek, duymak istemedim, biliyordum ki bilirsem değiştirmem gerekecek, değiştiremezsem bile buğzetmem gerekecek, oysa bu imanın en zayıf haliydi hatta dilsiz şeytan olmaktı, öyle buyuruyordu peygamber. Hüznümle birlikte erdemimi de kaybettim..acı çekmeyi unuttum..acıyı paylaşmayı, merhameti unuttum. Artık her gün ölen yüzlerce insan içimi yakmamaya başladı. Duyarsızlaştım ve bir o kadar arsızlaştım..
Hüznü bertaraf ettikçe sevgi de kayboldu yavaş yavaş içimde. Alıştım zulme , kana, gözyaşına. Alışmak mahfım olacaktı biliyordum..bile bile alıştım..
Şimdi bir Yusuf duâsı dilimde..kuyudan, zindandan, karanlıktan kurtuluş ümidiyle..’’Ben hüznümü ve kederimi ancak Allah’a arzederim.’’
....
YORUMLAR
Bugün cumaydı ve kuranda Şuara 19. cüzü okudum (Kuran'ı baştan almıştım) duamı ettim. Yazınızla karşılaştım. Ne zaman içim daralsa bi sayfa okuyunca ferahladığımı hissederim. Rabbim her zaman mazlumun üzülenin yanındadır. İnsanın yaşamında öyle mucizeler oluyor ki; bunu ancak inanlar anlayabilir.
Yüreğiniz dert görmesin. Fotoğraf Nüs'ümü hatırlattı bana..:) Uzun zamandır yok sitede. En son korona zamanı görüşmüştük özledim de..
Sevgilerimle hocam.