AİLEMİZİN HEKİMİ
Çocuk olduğum yıllardı. Hani her şeyin “ ata-dede usulü” yapıldığı yıllar…
Mahallede, köyde sağlık personeli adına -eğer şanslı bir bölgedeyseniz- askerliğini sıhhıye olarak yapan biri olurdu. Gebe -gebe kadına yüklü denirdi o yıllarda- bakımı ve doğum için mahalle yada köyde doğumla en çok karşılaşan bir yaşlı bulunurdu en fazla. “Ebe “ denirdi bu kadına. Köyün nalbantı dişçilikte yapardı genellikle.
2012 den bakınca garip gelebilir ama çocuk olduğum yılların gerçeğiydi bunlar.
İlerleyen yıllarda devlet tarafından görevlendirilen eğitimli “ebe” ler yaygınlaşmaya başladı yavaş yavaş. Ama insanlar kendi “sıhhıye” lerine, “kendi “ebe” lerine daha fazla güveniyordu o yıllarda. Eğitimli ebelerin uygulamaları gelenek ve göreneklerine ters geliyordu. Eğitimli ebelere ve uygulamalarına alışmak için zamana ihtiyacı vardı insanların.
Yıllarca kırık-çıkık için sırıkçıya gitmiş, dişini nalbanta çektirmiş, apselere lapa vurmuş, ağrıyan yerine jilet attırmış insaların yeniliklere alışması zaman alacaktı.
Zamanla alıştılar tabi ki.. Sonra tek tük sağlık ocakları görülür oldu daha kalabalık personeli olan. Şanslı olan ocaklarda birde doktor oluyordu ilaç yazan. Ata-dede usulü ilaçları bırakıp kimyasal ilaçları kullanmak zaman alsada, bunada alıştı insanlar en sonunda.
Artık çocuk olduğum yıllar geride kalmıştı. Sağlıktaki gelişmeler ve değişmeler iyice hızlanmıştı. Her köye, kasabaya, mahalleye hastane ayarında sağlık ocakları yapılır oldu bol personellisinden.
Sonra bir gün “ailenizde yer açın” dediler. Aile Hekiminiz geliyor… Misafirperver insanımız sevindi hemen, aileye yeni bir üye geliyor diye. Aileden olan yakındı. Aile Hekimi sözcüğü o kadar yakın geldi ki insanlara neredeyse evlerde hazırlıklar başlayacaktı… Herkes hekimine bir yer hazırlamanın telaşına düşecekti. Nasıl olsa aileden biriydi o… Gelecek, aile fertlerini muayene edecek, sıcak sohbetler yapıp sağlık konusunda tüm aileyi takip edecekti.
Nihayet beklenen gün geldi… Önce çok personelli sağlık ocaklarındaki personeller gitti tek tek.. Sonra onca masraf edilerek yapılan bu binalar kendi kaderine terk edildi kapatılarak. İnsanlar tam buna üzülürken ailenin hekiminin ilçe merkezine taşındığını öğrendiler. Bir kusur mu etmişlerdi acaba? Hekimleri küsmüş müydü bilemediler. Bununla da kalmadı gelişmeler… Ailenin Hekiminin başka aileleri olduğu öğrenildi sonra. Yaklaşık üçbin kişi kadar.
Hekim aileye gelmemişti. Ailenin hekime gitmesi gerekiyordu kilometrelerce. Birde belli günlerde gidebiliyordu aile hekimine. Yani muayene gününde hastalanması gerekiyordu aile fertlerinin.
Sözü uzatmaya gerek yo sanırım… Aile yeni üyeden hayal kırıklığına uğramıştı. Aileye yeni bir üye katılıyor diye sevinirken iyi-kötü derdine çare olan sağlık ocağını da kaybetmişti farkında olmadan. Hekimimiz evimizi beğenmiyorsa sağlık ocağında otursun istedi ama nafile.
Olan olmuştu artık. Şimdi insanlar tekrar “ata-dede usulü “ çözümlerin peşinde koşacak ama alışmak uzun zaman gerektiriyor…
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan mı olduk.
Evdeki hesap çarşıya uymadı mı?
Yoksa, el elin eşeğini türkü söyleyerek mi arar dersiniz…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.