- 1304 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HZ. NUH VE BÜYÜK TUFAN
HZ NUH VE BÜYÜK TUFAN
Nuh Aleyhisselam İdris aleyhisselamdan sonra gönderilen peygamberlerden. Allah korkusundan dâima ağladığı için adına, çok ağlayan, inleyen mânâsına gelen “Nuh” denilmiştir.
Adı, kırk üç ayrı yerde zikredilen Nûh (a.s)’ın kıssası, şu surelerde mufassal olarak ele alınmıştır: el-A’raf, Hûd, el-Müminûn, eş-Şuârâ, el-Kamer ve kendi adıyla adlandırılmış olan, Nûh suresi.
Nûh (a.s), Adem (a.s)’dan yaklaşık olarak bin sene sonra gönderilmiştir. Bu zaman zarfında insanlar tevhid üzere olup, Allah Teâlâ’ya şirk koşmaktan kaçınırlardı. İbn Abbas (r.a)’dan şöyle rivayet edilmektedir:
"Adem ile Nûh arasında on asır vardır. Bu zaman zarfında insanların hepsi İslam üzere idiler" (İbn Sa’d et-Tabakâtû’l-Kübrâ, Beyrut t.y., I, 42).
İdris aleyhisselam insanlara peygamber olarak gönderilip onlara doğruyu gösterdikten sonra diri olarak göke kaldırıldı. Onun göke kaldırılmasından sonra insanlar doğru yoldan ayrıldılar. Onu çok sevenler ayrılık acısına dayanamadılar. Resmini yapıp seyrettiler. Daha sonra gelenler, bu resimleri tanrı sandılar ve çeşitli heykeller yapıp, tapmaya başladılar. Böylece insanlar arasında putperestlik meydana çıktı. İnsanlar putlara tapmaya başladıktan sonra, gün geçtikçe aralarında, zulüm, zorbalık, fitne, ahlâksızlık gibi kötülükler artıp yayıldı.
Hazret-i Nuh, böyle bir cemiyet içinde çocukluğundan beri doğru yolda bulunan, Allahü teâlâya ibâdet eden sâlih bir kul idi. Sulama işleriyle, çiftçilikle, hayvan yetiştirmekle, marangozluk ve ev inşasında çalışıyordu. Doğru yoldan ayrılmış olan insanların kötülüklerinden de tamâmen uzak duruyordu. Elli yaşında iken, Allahü teâlâ, onu insanlara peygamber olarak gönderdi. Kendi zamânında yaşayan bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen Nuh aleyhisselam, ömrünün sonuna kadar insanları Allahü teâlâya îmân etmeye, O’nun emirlerine uymaya, dâvet edeceğine söz (misak) verdi.
Nûh (a.s)’ın bu tebliği karşısında onlar, büyüklenerek ve şımararak Nûh (a.s)’a türlü şekillerde saldırılarda bulunmuşlar ve çeşitli kötülüklerle itham etmişlerdir. Her zaman hakkın karşısında durup, toplumlarını peygamberlere uymaktan alıkoyan mele’ * (ileri gelenler) Nûh (a.s)’ın da karşısına çıkmış, Kureyşin ileri gelenlerinin Hz. Muhammed (s.a.s)’e yaptıklarını andıran bir tarzda, onu, sapıklıkla ve sefihlikle itham etmişlerdi. Nûh (a.s) onları, Allah’tan başkasına kulluk etmemeye çağırdığında; "Kavminin ileri gelenleri: "Biz senin apaçık sapıklıkta olduğunu görüyoruz" dediler".
Nûh (a.s) merhametle onlara; "Ey kavmim! Bende bir sapıklık yoktur; ancak ben âlemlerin Rabbinin peyşgamberiyim, Rabbimin sözlerini size bildiriyor, öğüt veriyorum. Sizin bilmediğinizi Allah katından ben biliyorum. Sakınmanızı ve böylece merhamete uğramanızı sağlamak için aranızdan bir vasıtayla Rabbinizden size haber gelmesine mi şaşıyorsunuz?" dedi" (el-A’raf, 7/61-63).
Nûh (a.s), bıkmadan, her türlü eziyetlerine sabrederek onları her yerde İslâm’a çağırıyor, Cehennem azabından kurtulmalarının yollarını belletmeye çalışıyordu. Ancak kavmi, onu her defasında alaya alıyor. Söylediklerini aralarında eğlence konusu yapıyorlardı: "Kavminin ileri gelenleri (Mele) yanından her geçtiklerinde onunla alay ediyorlardı. Nuh ise onlara şöyle diyordu: Bizimle alay edin bakalım. Biz de, bizimle alay ettiğiniz gibi sizinle alay edeceğiz" (Hûd, 11 /38).
Nuh aleyhisselam insanların davetine icabet etmedikleri için onlara beddua etti:« (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını artır » (Nuh, 24) .
Allahü Teala da bundan sonra Nuh aleyhisselam’a gemi yapmasını emretti: « Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme ! Onlar mutlaka boğulacaklardır ! » (Hud, 37) . Gemi bitince tufan oldu (denizler taşti ve her taraf su oldu). Nuh aleyhisselam sayısı 80 kisi kadar olan mü’minler ile 3 katlı olan gemiye bindi. Nuh aleyhisselam gemiye her hayvandan birer çift aldı. Oğlu Ken’an’i da gemiye almak istedi, ama o “Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi, gemiye binmedi ve hemen bir dalga onu alıp boğdu. Allah Teala da Nuh aleyhisselamın bu oğlu hakkında af dilemesine karşılık: « (…) Ey Nuh ! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme.(…) » (Hud, 46) buyurdu.
Sular dağları aştı, insanlar ve hayvanlar telef oldu. 150 gün geçtikten sonra Allahü Teala: « Yere suyunu Çek; göğe: ey gök sen de yağmurunu tut » buyurdu ve bunun üzerine yağmur durdu, sular çekildi. Gemi Irak’taki Cudi dağına oturdu. Hz. Nuh’a inanıp kurtulan insanlar aç oldukları ve dağda yiyecek olmadığı için Nuh aleyhisselamın emri üzerine ellerinde olan bütün yiyecekleri birleştirdiler ve böylece ilk defa Aşure yemeğini yaptılar. İnsanlar Nuh aleyhisselamın 3 oğlu Sam, Ham ve Yafes’ten türediği için Hz. Nuh’a ikinci Adem de denir. Nuh aleyhisselamın 1000 yaşında vefat ettiği söyleniyor, ama Kur’an-ı Kerim’de : « Andolsun ki biz Nuh’u kavmine gönderdik de o 1000 yıldan 50 yıl eksik bir süre yanlarında kaldı.(…) » (El-Ankebut, 14) geçiyor. . Hz. Nuh gemicilerin ve marangozların piri sayılır, çünki bu işleri Allah’ın ihsanıyla ilk defa o yapmıştır.
NOT:Daha çok ayrınlıtılı şekilde öğrenmek isteyen okurlarımıza tavsiyemiz
HAK DİLİ KURAN adlı tefsir kitabına baka bilirler …saygıyla,hürmetle,sağlıcakla…kalınız
YORUMLAR
Nuh tufanini defalarca okusam bikmam, Kuran' anda okudum, Tevrat' ta da. İzninizle ben de Tevrattan da okuyun diye önerebilirmiyim.Saygilarimla