- 367 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Sizi Seviyoruz”, “Siz Bizim Başımızın Tacısınız”
Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi olarak faaliyete başladığımız 26 Nisan 1994 tarihinden fesih kararı alarak kapandığımız 21 Mart 2015 tarihine kadar yapmış olduğumuz tüm çalışmalarda, katıldığımız her toplantıda, yapmış olduğumuz ya da katıldığımız tüm basın konuşmalarında kısaca bulduğumuz her fırsatta her ortamda yetkili yetkisiz duyarlı duyarsız her insana seslenerek sorunlarımızı iletmeye ve anlatmaya çalıştık.
Yetkili yetkisiz kimi gördüysek, makamı mevkisi ne olursa olsun hep yaşadığımız sorunları dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.
Yıllardır bizler anlattık, aldığımız yanıtlar hep aynı oldu…
1994 yılından 2015 yılına kadar aradan geçen kocaman bir 21 yıl olmuş, ancak aldığımız yanıtlarda bir arpa boyu yol almamışız…
İşte bu güne kadar dile getirmekten yorulduğumuz ancak çözüm yerine aldığımız cevaplar;
Evden çıkamıyoruz, çıksak kaldırımlar uygun değil, TSE Standartlarına uygun rampalar yok, yapılan rampaların ise çıkış ve inişlerinde kot farkları olduğundan ya da etrafı oluklarla çevrili olduğundan kullanamıyoruz, kaldırımlarda gerekli genişlikler bırakılmıyor, tam orta yerlerinde ya ağaç, ya elektrik direği, ya esnaf tarafından teşhir ürünleri konuluyor, ya da telefon kutuları gibi nesneler konuluyor dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Belediyeye ait toplu taşıma araçlarının tamamında binip inebileceğimiz rampa veya asansör gibi tertibat yok, gitmek istediğimiz yere gidemiyoruz, sürücülerin bazıları engellilere negatif tutum sergiliyor, binip inmelerinde yardımcı olmuyor dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Otobüs durakları sağlamlara göre yapılmış bizler kullanamıyoruz, kışın yağmur altında yazın ise güneşin altında açık alanda beklemek zorunda kalıyoruz, durakların bulunduğu kaldırımlara çıkıp inebilecek standartlarda rampalar yok, duraklara otobüsler yanaşmıyor bu nedenle sağlıklı inip binemiyoruz dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Hava gibi, su gibi, beslenme gibi en doğal ihtiyaç olan tuvaletimiz geldiğinde kullanabileceğimiz tuvaletler yok, evden çıktıktan itibaren sıvı gıda alamıyoruz, altımıza bez bağlamak zorunda kalıyoruz, bu nedenle her parka, her çay bahçesine ve mesire alanlarına birer tane TSE Standartlarına uygun engelli tuvaleti yapın dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Mağazaların giriş çıkışlarında uygun rampa vb düzenlemeler olmadığından giremiyoruz, kendi istediğimiz kıyafetlerimizi alamıyoruz, mağazalarda engellilerin kullanımına uygun soyunma odaları yok, insanların içerisinde kıyafetlerimizi denemek zorunda kalıyoruz, kendi zevkimize göre değil mağazacının ya da kıyafetlerimizi alanların zevkine göre giyinmek zorunda kalıyoruz dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Lokantalara, pastanelere ve kafeteryalara ailemizle, arkadaş ve dostlarımızla gidip oturmak, yemek yiyip içmek istediğimizde girip çıkamıyoruz, girsek kullanabileceğimiz lavabosu ve tuvaleti yok dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz yeter ki gelin, biz sizi sırtımıza alır çıkarırız”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Sinemaya, tiyatroya, kardeşimizin, yeğenimizin veya akrabalarımızın evlilik törenlerine katılmak için düğün salonlarına gidip eğlenmek, gezmek istiyoruz giriş çıkışlarında uygun rampa vb düzenlemeler olmadığından gidemiyoruz, engellilerin kullanımına uygun lavabosunu tuvaletleri olmadığından kullanamıyoruz dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz yeter ki gelin, biz sizi sırtımıza alır çıkarırız”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Camilere, cemevlerine vb diğer ibadethanelere giriş çıkışlarında uygun rampa vb düzenlemeler olmadığından giremiyoruz, ibadetlerimizi yapamıyoruz, ibadethanelerimiz de abdest alınacak yerler engellilerin kullanımına uygun yapılmadığından kullanamıyoruz, lavabosunu tuvaletlerini kullanamıyoruz, kışın yağmurun, karın altında, yazı ise güneşin altında, tozun toprağın altında ibadetlerimizi yapmak zorunda kalıyoruz dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz yeter ki gelin, biz sizi sırtımıza alır çıkarırız”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Okula gidip eğitim, öğretim almak, okuyup yazmak, topluma eğitimli, bilgili, birikimli birey olarak katkıda bulunmak isteğimizde bazı okul idarecileri tarafından “seni okula alamayız”, “okulda yangın çıkarsa, deprem olursa sen ne yapacaksın”, “seni alırsak diğer çocuklar etkilenir, velileri istemez”, “sen okuyup ne yapacaksın, okumasan da olur”, “seni hangi öğretmen sınıfına alır ki” sözlerle kayıtlarımız yapılmıyor, bu engel geçilse okulların giriş çıkışlarında uygun rampa vb düzenlemeler ile engellilerin kullanabileceği uygun lavabolar ve tuvaletler olmadığından gidemiyoruz, her yıl sınıfların yeri değiştirildiğinden üst katlara verildiği zaman asansör olmadığında çıkıp inemiyoruz, kucaklarda taşınmak zorunda kalıyoruz dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız”, “Siz okumasanız da olur” dediniz.
Kuaförlere kucaklara alınmadan girip tıraş olamıyoruz dedik,
“Sizi seviyoruz”, “Siz bizim başımızın tacısınız” dediniz.
Biz sorun var dedik, sizler seviyoruz dediniz…
Biz çözüm istedik, sizler başımızın tacısınız dediniz…
Bizi o kadar çok sevdiniz ki, yer yer sırtınıza alıp çıkarmak istediniz…
Bizi o kadar çok sevdiniz ki, yer yer başınızın üstüne alıp taşımak istediniz…
Ama nedense başınızın tacı ettiğiniz, sırtınıza alıp taşımak istediğiniz ve çok sevdiğiniz bizler için uygun yollar, kaldırımlar, rampalar, asansörler, tuvaletler, parklar, çay bahçeleri, mağazalar, lokantalar, pastaneler, sinemalar, tiyatrolar, kütüphaneler, camiler, cemevleri, okullar, alışveriş merkezleri, ulaşım araçları, duraklar yapmayı bir türlü akıl edip düşünmediniz…
Bizler söyledikçe başlarınızı onaylar gibi salladınız, ancak kulaklarınızı ise tıkadınız ve görmezden gelmeye devam ettiniz…
Bizleri yaptıkça baş tacı, yasal haklarımızı ettiniz sümen altı…
Şimdi sizler söyleyin hangisine inanalım…
Sözlerinize mi inanalım, yoksa yapmadıklarınızı gördüğümüze mi?
Kusura bakmayın lütfen, bizler elimizden kolumuzdan, gözümüzden ve kulağımızdan engelli olabiliriz…
Ama unutmayın ki bizim de gören, düşünen, fikir yürüten, mantığını kullanan, beynimiz ve aklımız var…
Bizler çocuk değiliz…
Gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyorsunuz…
Söylediğiniz yalanlarla ne bizi ne de başkalarını kandırdığınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz…
Siz ancak kendi kendinizi kandırmış oluyorsunuz…
Toplumun 87,71’ini teşkil edenlerin arasında çokça bulunan düşünce engelli, fikir engelli, sevgi engelli kişilerle bizleri karıştırıyorsunuz…
Artık var gücümle haykırıyorum…
Sesimi duyurabilmek ve beni duymanız için avazım çıktığınca bağırıyorum…
Bizi sözlerle seveceğinize, yapacağınız hizmetlerinizde sevginizi gösterin…
Bizi seveceğinize bize hizmet üretin…
Lütfen bizi artık SEV-ME-YİNNN!
Ali Haydar KOYUN
Engelli Aktivist/Disabled Activists
Kaynak: Malatya Söz Gazetesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.