- 549 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞIN ENGELLİ AİLELERE BAKIŞI
YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞIN ENGELLİ AİLELERE BAKIŞ AÇISI
Engelli çocuklu ailelere farklı bakış açısı kazandırmak adına Yahudiliğin ve Hristiyanlığın Engelliliğe ve engelli ailelere olan yaklaşımını araştırma gereği duydum. Çok enteresan sonuçlara ulaştım ve araştırmalarım bende şaşkınlık yarattı. Kitap eleştirmenleri yine taraflı davranmışsın diyecekler belki de bana. Yorumum; bizim dinimiz İslam, muhteşem bir din. Araştırmalarımı okuduğunuzda siz de benimle aynı düşüncede olacağınızı düşünüyorum.
Engelli Aileler ve Din:
Engelli birey ve ailesi içinde bulunduğu, yaşadığı durumdan dolayı zaman zaman kendi kendine, “niçin ben / biz?”, “neden bu olay benim / bizim başımıza geldi?”, “Allah niye beni / bizim çocuğu seçti?”, “ben niye böyleyim?” vb. gibi çeşitli şekillerde engel durumunu sor(gula)ma, anlama, anlamlandırma yoluna gitmektedir. Dolayısıyla bu tür soruların cevabını bulmada veya içinde bulunduğu durumu anlamlandırmada engelli insan dine müracaat eder. Çünkü din insanın hayatta karşılaştığı her olay ve duruma hazır ve anlamlı cevaplar veren ve ona nasıl yaşaması gerektiği hususunda yol gösteren bir zihnî muhtevalar sistemidir. Ayrıca din hayata anlam ve gaye kazandırır. Bununla birey hayatın insana yüklediği krizleri karşısında mânen güçlenir. (ozelegitimokulu.tr.gg/ENGEL%26%23304%3B-%C7COCUK-VE-A%26%23304%3BLES%26% 23304%3B-SORUNLARI.html (erisim: 25. 12. 2014)
Dinsel öğreti; dışlanan toplumsal kesimlere „Her şey yolundadır ve iyidir, kötü olan sensin. Sistem içindeki yerini kabullenmeli ve uyum sağlamalısın. Ancak böylece huzura kavuşabilirsin‟ der. (/www.engelliler.biz/forum/archive/index. php/t-120826. html (erisim: 25. 12. 2014)
Yahudiliğin Engelli ailelere Bakışı:
Yahudilerin katı dinî kurallar dünyasında engelliler kendilerine bir yer bulabilmiş; onların diğer normal insanlarla eşitliği vurgulanırken, ilâhî dinlerde hâkim olan anlayışın neticesi olarak engelliler, eksik insanlar olarak algılanmamışlardır.
Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tora‘nın emrettiği iki şey son derece önemlidir: ilgi göstermek ve saygı duymak. Karşımızdaki ister sağlıklı olsun, isterse engelli, değişen bir şey yoktur. Hepimizin birbirimize ihtiyacı olduğunu ve engelliliğin de hayatımızın bir parçası şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini asla unutmamamız gerekmektedir. (YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIĞIN ENGELLİLERE BAKIŞI - Mustafa Sami BAYBAL)
Engelli kategorisine giren insanlara ilişkin pek çok hüküm karşımıza çıktığı gibi; her ne kadar çalışmamızı doğrudan ilgilendirmese de özürlü ya da kusurlu hayvanlarla ilgili de bazı kurallar dikkat çekmektedir. Örneğin, Tora‘da geçen şu iki sözün, konumuzun anlaşılması açısından oldukça ilginç olduğunu söyleyebiliriz: ―Bir hayvanın özrü varsa, topal ya da körse, herhangi bir ciddi sakatlığı varsa, onu Tanrınız Rab‘be kurban etmeyin. (Tesniye, 15/21) ―Tanrınız Rab‘be herhangi bir özrü, kusuru olan sığır ya da koyun kurban etmeyeceksiniz. Tanrınız Rab bundan tiksinir. (Tesniye, 17/1)
Çok uzatmamak gerekirse Yahudiliğin engellilere bakışını sorunlu gördüm. Ayrıca uygulamada ise Yahudilerin dini kaidelerine ne kadar uyduğu da dünyada gerçekleştirdiği eylemler ile çelişkilidir. Mesela;
İsrail engelliler derneğini vurdu:
İsrail’in Gazze’deki engelliler cemiyetine düzenlediği saldırıda iki kişi hayatını kaybetti, eski Hamas hükümetinin başbakanı İsmail Heniye’nin yeğeni de hayatını kaybetti. (Al Jazeera ve AA)
Ayrıca İsrail’in dünyada kullandığı savaş malzemeleri ise (mistik bombaları gibi) dünya insanlığının engelli kalmasına sebebiyet vermektedir.
Yazısında, engelli kişilerin Yahudi kanununu uygulamada karşılaşabileceği bazı zorlukları ele almaya çalışacağını belirten Chitrik, ―Ancak bu konuya eğilmeden önce, saygı değer öğretmenim Lubavitch Rabi Menachem Mendel Schneerson‘un, israilli engelli asker ve sporculara hitaben (19 Ağustos 1976 tarihinde) yaptığı konuşmadan, bir bölümü aktarmak istiyorum diyerek şu satırlara yer verir: ― Fiziksel bir zayıflık veya eksikliği bulunan kişinin üzülmesi için hiçbir neden yoktur. Bu durum, aslında Yüce Yaratıcı‘nın o kişiye engelleri aşma ve sıradan insanların başaramadığı şeyleri başarma imkânını veren özel ruhanî güçler bahşettiğini gösterir. Özürlü‘ terimi hiç kimse için kullanılmamalıdır. Aksine bu kişilerin, sıradan insanların sahip olduklarının çok ötesinde özel güç ve yetenekleri vardır; Tanrı katında özel ve fevkaladedirler. Dolayısıyla, aslında ne olduklarını gösteren bu sıfatla adlandırılmaları gerekir: Fevkalâde‘. Bu sıfat, onların neşe ve özgüvenin canlı örnekleri olmasını sağlayan sıra dışı özelliklere vurgu yapar ve fiziksel ya da bedensel durumuna bakmaksızın her kadın ve erkeğin, Yukarı‘daki Tanrı‘nın parçası‘ olan bir ruha sahip olduğunu gösterir ve bu, her türlü engeli aşar. (arsiv. salom. com. tr/news/print/24949-Bir-ilahiyat-problemi-olarak-Yahudiligin-engellilerebakisi. aspx (erisim: 02. 07. 2015)
Hristiyanlığın Engelli ailelere Bakışı:
Otieno‘nun yazısında yer alan bilgilere göre; İncil, engelli olmayı bir hastalık olarak görmüştür. İncil‘de adı geçen en yaygın hastalıklar körlük, sağırlık, dilsizlik, cüzzam ve felçtir. Görme bozukluğu, antik zamanda en yaygın fiziksel engellilik şeklidir. Yaşlılıkta görme kaybına uğrayan Isaac (Yaratılış, 27/1), Jacob (YaratılıĢ, 48/10), Eli (1. Samuel, 3/2, 4/15) ve Ahiya Shilomite (1. Krallar, 14/4) gibi kişiler hâricinde engelli olmanın, doğal sebeplerine Kutsal Kitap‘ta değinilmez. Engellilik Tanrı‘ya atfedilir. Eski Ahit yazarlarının genel görüşüne göre; Tanrı, günahtan dolayı ya da insanların itaatsizlikleri için, kendi gazabının bir gereği olarak ihlâllerde ceza karşılığında sakatlığı getirmiştir. Engellilik, cahillik ve inançsızlığın neticesinde bir lânet olarak görülmektedir. (dsq-sds. org/article/view/988/1164 (erisim: 22. 01. 2015)
Hıristiyanlığın engellilere bakışına gelince; Hıristiyanlar her ne kadar onları insanlığın ortak lâneti olan kişiler şeklinde tanımlasalar da, engellileri toplumdan tecrit etmek gibi bir tavırları olmamıştır. Fakat bununla birlikte Hıristiyanların onları topluma ve kiliseye kazandırma, engellilik problemini çözme noktasında özel çalışmalar yapma gibi üst düzeyde gayretlerine de rastladığımızı söyleyemeyiz. Yine de söz konusu meselede küreselleşen dünyaya paralel olarak yeni yeni küçük adımların atıldığını da göz ardı etmememiz gerekir. Bu arada İncil‘in pek çok yerinde geçen pasajlardan, engellilik ile günah işlemenin birbiriyle ilişkilendirildiğini ve fakat bunun hemen arkasından İsa‘nın sözlerinden, engelliliğin çok büyük bir problem olmadığını, önemli olanın Tanrı‘yı yüceltecek işlerin peşinde koşmak olduğunu anlayabiliyoruz. (file:///C:/Users/1/Downloads/85-439-2-PB.pdf)
Hıristiyan dünyasına ait bir web sitesinde rastladığımız, Hıristiyanlığın engellilere bakışıyla alâkalı şu yorumu burada aktarmak istiyoruz: ―Âdem‘i Tanrı direk kendi elleriyle bir kerede yarattı ya da insan vücudu evrimin sonucu oluştu. İlk haliyle o beden mükemmeldi ve ölümsüzdü, yargı günü bize verilecek cennetsel bedenlerimiz de aynı şekilde mükemmel olacaktır. İnsan ruhunu Tanrı yarattı ve yaratıyor. Ama günümüzde Tanrı asla insan bedeni yaratmıyor. İnsan bedeni yaratma görevi Tanrı‘nın çocukları olan insanlara verilmiştir. Evli çiftler birleşir ve beden yaratılır. Bu konuda O‘nunla işbirliği içindeyiz. İçine ruhu koyan Tanrı‘dır. Ancak Âdem ve Havva‘nın düşüşünden sonra dünyaya günah ve ölüm girmiştir. Şu an bilim adamlarının da anlayamadığı bir sebepten ötürü insanlar ölmeye başlamıştır. Kısacası bedenlerimiz bozulmuş ve kusurlu olmuştur. Dolayısıyla beyindeki kusurlar zihnî engellere neden olurken, diğer organlarımızdaki kusurlar farklı engellere neden oluyor. Bu engelli doğma hali, insanoğlunun aynı ölüm gibi bir lânetidir. Sorun, en başta bedenimizi Tanrı‘nın bu şekilde yaratmamış olması, bizim sonradan bozmuş olmamızdır. İşin sonunda engelli insanların da, sağlıklı insanların da ruhları Tanrı tarafından özellikle verildi, hepimiz kendi koşullarımıza ve ruhumuza ne kadar değer verdiğimize göre yargılanacağız. Engelli insanlara verilen farklı lütuflar vardır… (www. hristiyanforum. com, (erisim: 20. 02. 2015)
Engellilerle alâkalı yukarıda zikredilen bu bakış açısı her ne kadar bazı araştırmacılarca da desteklense de, bilhassa ―Allah (Baba)‘ın sadece insanı yarattığı ve günümüzde asla insan bedeni yaratmadığı‖ şeklindeki ifade oldukça sıkıntılı gibi durmaktadır. Zira Hıristiyan inancına göre de beden ve ruhu ile tüm insanların ve her şeyin yaratıcısı Allah‘tır. (Markos, 10/6; Vahiy, 4/9-11) Ayrıca engelli doğma halinin, insanoğlunun bir laneti olarak görülmesi de tartışma konusudur.
Netice olarak;
Engellilik ile din arasında az veya çok bir ilişkiden söz edilecekse, bu durumda dinlerin, özellikle de başta İslâm dini olmak üzere ilâhî dinler arasında önemli bir konuma sahip olan Yahudilik ve Hıristiyanlığın engellilik problemine bakışı son derece önemlidir. Zira çok sayıda müntesibi olan bu iki dinin engelliliğe yaklaşımı, bu dünyayı paylaşan insanların engelliler için biçeceği rolü de belirleyecektir. (file:///C:/Users/1/Downloads/85-439-2-PB.pdf)
Yazılarımızın genelinde İslam’ın engellilere bakışını detaylı anlattığımız için burada detaylandırmıyorum. Netice de engelli- engelsiz fark etmez Hz. Peygamber (asm.)’in, “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.