Kısa Öykü I
Bir plan yaptım. Uzak ve görünmez bir yerde, görülebilen bir alanda kısa çizgiler çekerek maşayı ateşle tuttum. Dumanı üstünde bir cigaranın keyfiyetinde eski sevgililerimin ruhuna üfledim. Bir şarkı açtım: böyle dumanaltı olmak zorunda mıyım...
TV’de bir sahne izledim şimdi. "Gözleriniz güzelliğini kolyenizin ışıltısından almış olmalı..." Yeşilçam... O kolye senin olsa sen onu hiç kimseyi takmadığın kadar takardın di mi!
Beyaz perdesi olan bir evde yaşarım. Yaşadım da.. Boyle geçti hayatım...
Yalancı baharın yalan çiçeği
Vefasızlık senin meziyetinmiş
-SON-
(26 Ocak 2016)
YORUMLAR
Salakça !
Aptalca !
ca eki alacak başka başka bir sıfat gelmedi aklıma.
Tam da sizin yukarıdaki yazınızı okuyordum. Şömine içinde yanan odunların çıkarttığı sese takıldım. Opera salonunun tam ortası ve yangın yerine dönen kadının ağzı.O ağızdan çıkan yanık offff sesi, onu duyan kulağın hıçkırık sesi, ve her ikisini izleyen duvarda asılı masmavi göz resmi. İşte o gözlerden akan yaş , yavaş yavaş tuvalin diğer renklerine karıştı. Mavi yeşile, oradan koyulaşarak kızıla ve ben oradan ayrıldıktan sonra, kim bilir hangi renge dönüştü
Gòzler ağlıyorsa hala, söminem sönmüştür, hikayem de bitmiştir, işte sizin bu kısa öykünüz gibi :(
Harika bir giriş ve güzel son.
Ama devam etmeli :)
Tebrikler...
Sevgiler