Kıstırma
Anadolu, doğal güzelliklerinin yanında sosyolojik boyutuyla da güzelliklerin harman olduğu efsane bir iklim. İnsanımızın güzelliği folklorik zenginlik olarak da devam ede gelen güzellik manzumesi. Yazımızın başlığı olarak kullandığımız "kıstırma" kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde, kıstırmak işi, içerisine peynir ,et ve benzeri şeyler konularak sac üzerinde pişirilen börek ya da karnıyarık yemeği olarak adlandırılmıştır. Fakat bizim yazımıza başlık olarak kullandığımız "kıstırma" bu anlamlardan tamamen farklı olmasa da kullanılan malzeme ve uygulanan yöntem bakımında farklılık arz ediyor.
Anadolu’nun muhayyilesi zengin halkı resmî kurumların dışında kendi zekası ve yaklaşımıyla sözcüklere yöresel anlamlar vermeyi de çok iyi bildiğinden kıstırma sözcüğüne de bu minvalde bir anlam yüklemiş. Sanıyorum bu manayı Ülkemizin Doğusundan Batısına; Kuzeyinden Güneyine her yöresinde yaşayan insanımız bilir.
Şimdi gelelim asıl meseleye. Efendim müsaade ederseniz. Sizinle "kıstırma" sözcüğüne dair bir hikayecik paylaşmak istiyorum . Hem de açık adres vererek: İnsanımızın muhayyilesi zengin maddeten fukara olduğu zamanlarda “ kıstırma” namıyla maruf yiyecek de hayli hatırlı bir yiyecek olmalı ki bakkallarda ve kahvelerde satılır; kahve müşterileri kıstırmayı çayın yanına katık ederlermiş.
İşte bu kadim devirde Çanakkale ilinin Çan ilçesinin Kocayayla köyüne Kaim-İ Makam beyin yolu düşmüş. Kaymakam Beyi Muhtar ve dahi köylüler hürmetle ve muhabbetle buyur etmişler köy kahvesine. Tabii konuk ağır konuk. Devlet erkanı hürmette kusur etmemek lazım gelir.
Kahveci büyük bir tazim ve ihtiramla buyurun efendim zat-ı aliniz ne emreder deyince: Kaymakam Beyin gözü duvardaki yazıya ilişir. Bakar kahve duvarında çay 10 kuruş, oralet 10 kuruş, nane 10 kuruş kıstırma 25 kuruş yazıyor. Kahveciye, bana kıstırma getir der ve merakla bekler .Sonra kahveci ihtimamla iki bisküvi ( biskevit) arasına kıstırılmış lokumu getirir. Kaymakam bey hayretini gizleyemez (kıstırma bu mu be yahu ) der. Kıstırmayı da öğrenmiş olur. Belki de kültürle irfanı harmanlamış olur. Ben de bu vesileyle güzel ülkemizin bir güzelliğini sizinle paylaşmak hazzını tatmanın mutluluğunu yaşamış oldum. Sizinde dudaklarınızda bir tebessüm belirmesine yol açabildi isem o da ayrı bir mutluluk benim için. Başka bir zenginliğimizde buluşmak dileğiyle.
Ankara, 26.01.2016 İbrahim KİLİK