- 613 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KİRAZ DUDAKLI KIZ İLE İBRAHİM PEYGAMBER
Kiraz Dudaklı Kızın hikayesi devam ediyor
Nemrut kendisine büyük bir kale yaptırmıştı. Askerleri, kaleye kendisine biat edenlerden başkasını almıyordu. Yüksek bir tepenin üzerinden Fırat nehrini ve Urfa’nın ovalarını kuşbakışı izliyor, herkesten, her şeyden haberdar oluyordu. Zengin ve verimli arazilere sahip olan Nemrut, kendi halkından başkasına yardım etmediği gibi başkalarına zulüm etmekten de geri kalmıyordu.
O sene beklenen yağmurlar yağmadı, çatlayan toprak kurudu ve ekinler erkenden sararıp yok oldu. Kapıya dayanan kıtlık günlerinde yaşamak için insanlar birbirine saldırdılar. Susuzluktan, açlıktan ve bulaşıcı hastalıklardan çocuklar, hastalar, yaşlılar ölmeye başladılar. Halk ölülerini gömecek takatten yoksun, biçare durumdaydılar.
Nemrut ise ambarında istiflediği buğday ve diğer mahsulle kıtlığı geçiştiriyor, sefa sürüyordu. Kenan ilinin halkı bu durumu aralarında konuştular ve İbrahim Peygamberden yardım istemeyi kararlaştırdılar.
İshak ve İsmail’in yüce babası (Eb-Raham) İbrahim o sırada Kenan Ülkesinden Mısır’a göçmüştü. Mısır’da zenginleşen İbrahim Peygamber kendisini arayanlardan haberdar edildi ve Kenan iline geri döndü.
Hz. İbrahim’in; Rabbinden dilediği ve 86 yaşında iken kendisi gibi yaşlı karısı Hacer’den bir oğlu olmuştu. “Duası kabul edilen” anlamına geldiği için oğlunun adını İsmail Koydu.
Halkın derdini dinleyen ve o gece Rabbine sığınarak ondan gelecek bir işaret ile uykuya yatan Hz. İbrahim’in beklediği mesaj rüyasında Cebrail ile geldi. Sabahın tan vaktinde kalktı, İsmail’i yanına aldı ve hiç tereddüt etmeden emrolanı yerine getirmek için Nemrut’un kalesine tırmandı. Yaşlı ayakları yorulmadan kalenin kapısına dayandı. Haberdar edilen Nemrut, bir Peygamberin ayağına kadar gelmesinden zevklendi ve şeytani planlar hazırladı.
Nemrut; Sorgu-sualden sonra Kenanlılara yardım etmek için şartlarını sıraladı.
Kalenin ortasında çok büyük bir ateş yakmıştı. Hz. İbrahim’den oğlu İsmail ile birlikte ateşe girmelerini istedi. Ateşte yanmadan çıkarlarsa buğday ambarlarını halka açacağının sözünü verdi.
Hz. İbrahim Kendisini İlah sanan Nemrut’u Tanrı buyruğuna çağırdı. Buna kızan Nemrut, Peygamberi ve oğlu İsmail’i mancılıkla ateşe attırdı. Allah emretti ve ateş onları yakmadı.
Genç ve çok güzel bir kız ateşe su taşıyordu. Saçı, kaşı, kirpikleri yoktu. Gözkapakları rengârenk ve kiraz kırmızısı dudaklarıyla gülümseyen kızın zayıflıktan kaburgaları görünüyordu. Uzaktan bakanlar bu kadar çelimsiz ve hastalıklı görünen kızın omzunda taşıdığı suyu kolayca taşımasını hayretle izliyorlardı. Ay parçası güzelliğe sahip olan kızın gözleri de bir başka gülüyordu. Oğlu İshak’ın annesi Sara’nın dillerden düşmeyen güzelliğinden başka bir güzel görmemiş ve olamayacağını düşünen İbrahim bu kızın güzelliği ve gülüşü karşısında hayrete düştü. Sönen ateşten çıkan baba-oğul, ateşi söndürdüğü sıra ateşin ortasında kalan kızın yardım isteyen elinden tutup çıkartmaya çalıştılar ama güçleri yetmedi.
Ateşin ortasında beyaz bir gül göründü ve ardından yüzlerce, binlerce kırmızı, beyaz, sarı, pembe güller, dumanı tüten ateşin ortasından, kaynağından fışkıran su gibi insanların üstüne yağmaya başladı.
İbrahim Peygamber ve etraftakiler şaşkınlık içinde güllerin güzeller güzeli, ay parçası kıza benzediğini gördüler.
Çok sürmedi hava karardı, şimşekler çaktı, Nemrut’un kalesi yerle bir oldu ve Kenan ilinden Mezopotamya havzasına yağmur yağdı. Can suyuna kavuşan toprak sevinç ve mutluluk içinde yeşerdi, ekinler başaklandı, çiçeklerin yüzü güldü, ağaçların dalında göz kırpan meyveler rüzgârla dans ettiler. Yerdegezen börtül böcekler ve irili-ufaklı tüm mahlûkatlar, nebatatlar mutluluk içinde yaşamaya devam ettiler.
Nemrut’un yaktığı ateş soğudu ve göle dönüştü. Sönen odunlar gölde balık oldular.
Balıklara dikkatli bakanlar İbrahim Peygamberin atıldığı ateşe su taşıyan güzeller güzeli genç kızın yüzünü ve gülümsemesini görüp onu tanıdılar ve bu nedenle balıkları kutsadılar.
* İbrahim Peygamberin ateşine su taşıyan güzeller güzeli genç kız, zamansız ve amansız yakalandığı mide kanserine yenik düşerek 13 Mayıs 2015 günü Hakka yürüyen Kırmızı Rujlu Kız olarak tanınan Fisun’dur ve bu iki hikâye onun anısına yazılmıştır.
Turan Karatepe
İstanbul 2015
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.