- 439 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARTAL ÜRKÜTMÜŞ KUŞLAR MİSALİ
Benim için bayramlar ve yılbaşı kutlamaları, pazar günleri hep hüzünlü geçer. Nasıl hüzünlü geçmesin ki?
Yuvasına kartal dadanmış kuşlar misaliyiz. Ailenin ve akrabaların hepsi ayrı ayrı ülkelere dağıldık; Türkiye Hollanda Fransa Belçika Almanya. Böylesine geniş bir coğrafya’ya dağılmış bir aileyi kolay kolay kim ya da kimler bir araya getirebilir ki?
Dolayısıyla aile birleşimi, dünya’ya yeni gelen çocuklar, onların yakınları derken çoğaldıkça çoğaldık. Aynı zamanda alıştığımız farklı ülkelerin farklı kültürleri, farklı yaşam tarzları, ülkeler arasındaki mesafeler ve ailevi durumlardan dolayı azaldıkça azaldık.
“Aza koysak almıyor çoğa koysak dolmuyor”. Yüreğimize hasreti-özlemi gurbeti zor da olsa bir şekilde sindirmeye çalışıyoruz.
Biz göçmen kuşlar gittiğimiz her ülkeyi yuva yapmışız vatanımız yapmışız. Her aile ferdi kendine göre bir hayat (yaşam) çizgisi çizmiş.
Çizdiğimiz o çizgide aile bağları, akraba bağları ve sevdiğimiz dostlar arkadaşlar yüreğimizin derin bir köşesinde saklı.
Saklarız onları yüreğimizde altın gümüş pırlanta misali. Gurbetin hasreti-özlemi ırakları yakın eder. Kan bağlarımıza bağlıyız bağrımızda yanar inceden inceye uzaklığın acısı.
Büyüklerimiz bize bu bağı koparmamamızı öğrettiler, geldiğimiz vatanı ve aile bağlarını unutturmadılar. Her fırsatta bize geçmişimizi, örf ve adetlerimizi, nerden geldiğimizi, nereye gitmemiz gerektiğini anlattılar.
Okuma-yazması olmayan anacığımın bana yazdırdığı mektup başlıkları hala hafızamdadır. “Yüksek huzuru alinize takdimimdir. Ey benim deruni dilden ve cani gönülden çok kıymetli babacığım” diye başlayan ve devam eden sılaya yollanan mektuplar.
Atalarımızın aldıkları yazdıkları yazdırdıkları mektuplar ve tebrik kartları hala sandıklarında saklıdır. Hatıralarla dolu geçmişin güzellikleriyle dolu o mektuplar artık yok yazılmıyor. Kaybolmaya yüz tuttular.
Ya biz, biz atalarımızın hatıralarını saklayamaz hale mi geldik acaba?
“Azı beğenmeyen çoğu bulamaz” derler biz de. Çoklar bizi azalttı mı acaba?
Artık elle yazdığımız mektupların yerini elektronik postalar aldı. Kapitalist kültürün bize verdiği teknolojiyi kullanmaya öğrenmeye başladık. Teknoloji bulunmaz bir nimet tabi ki gerektiği yerde gerektiği gibi adabınca kullanana ve kullanmasını bilene, ne mutlu.
Fakat insan kendi kendine şu soruyu sormadan edemiyor; Teknoloji gelince yüreğimizde ki sevgi mi azaldı acaba?
Yoksa akıl mantık ve yüreğimizi bir arada götürme sorunu mu yaşıyoruz?
İnternet de başkalarının kutlama mesajlarını kopyalayıp sevdiklerimize yollamak bizim için daha mı uygun? Daha mı kolayımıza geliyor?
Sanal ortam da yazılanlar yüreğimizden gelerek yazdığımız yazılardan daha mı anlamlı?
Aklımız bir yerde mantığımız bir başka yerde, yüreğimiz elimizde ise o zaman korkumuz ne?
Akıl mantık yürek; üçünü bir arada götürmek bizim elimizde ise o zaman bize öğretilenler nerde?
Yılbaşı tatillerini özel günleri özlemle bekliyoruz, teknoloji nimetleri elektronik postalar dışında inşallah bu defa görüşebiliriz diyerek. Gelecek olan yılbaşında hasreti-özlemi azaltırız düşüncesiyle yüreğimiz elimizde aklımız kan bağlarımızda.
Yüreğimizi yakan ince sızı, kaplar benliğimizi, sır gibi saklarız sızımızı. Anlatamayız söyleyemeyiz anlatmak için söz kelime bulamayız; anlatsak da anlamazlar ki. O yürek sızısını yalnızca yürekten hissedenler bilir, birebir yaşayanlar anlar ve hisseder.
Noel ve yılbaşı yaklaşıyor. Farklı coğrafya’ya dağılan bizler yalnızca kaldığımız ülkelerin tatillerinde bir araya gelebiliyoruz. İmkanlarımız el verdiği sürece.
Noel her yıl 25 aralık tarihinde Hz İsa’nın doğumunun kutlandığı dünya’da ki Hristiyanların dini bayramıdır. Hollanda’da 25-26 aralık ta kutlanır; çam ağacı Hristiyanların dini inançlarına göre rengarenk süslenir, ışıklandırılır ve inanan her ailenin evinde mutlaka bulunur. Noel bayramı ve yılbaşı kutlama tarihleri birbirine yakın olduğundan dolayı; iki kutlama bir arada yapılır.
Biz ise bizim olmayan Noel gibi bayramlarda birleşiriz kan bağlarımızla; kendi bayramlarımızı maalesef kendimizle yaşarız bir şekilde. Unuturuz unutuluruz korkusu ise benliğimizde.
”İnce sızı” yine yüreğimiz de ve sorular dolaşır beynimiz de bu yılbaşı gelecekler mi acaba diye?
Bu yılbaşında; bu yıl görüşelim artık bu kadar hasret bu kadar özlem niye? Yine gözlerimiz yollarda ellerimiz yüreğimiz de gelsinler artık.
Bu defa gelsinler diye…
Yazar Zekiye Doğan ile iletişim: [email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.