- 1526 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
YOKLUK VE HİÇLİK YOLU...
Olup olmamasından ziyade, ne ile iştigal ettiğimizin sarmalında yitip giden ömür denen sarkaç.
Hutbelere sığdıramadığımız kelamlar değil mi neferi o izleğin…
Güdümlü birlikteliklerde birbirine paye vermekten ziyade gelişen bir reaksiyon ile verilen tepkinin yine sızan dumanı ki yüreği boğan anlamsızlık kadar göreceli.
Ne çok edim ve ne çok israf belli ki karalamak hanidir sırlı bir aynayı kırıp, iç içe geçen olarca akis. Oysa tek gerçek; hâsıl olan benliğin sıkıştığı delikte geçip geçireceği evrim. Evrelerden oluşan hayat muhasebesi ki kaydını sizin tutmanızdan ziyade mütemadiyen atılan çentikler belli ki dökümü iç sesin pek de nüfus etmiyor hele ki insanlar yalıtmanın verdiği haz ile girdikleri benlik savaşında biteviye anlam yüklüyorlar gördüklerinden ziyade görmek istedikleri ne ise.
Nüktedan ve ılıman iklimler ki mizacı o devingen ruhun ve nihayetinde sayısız ikilem maruz kalınan.
Bir rötuş ki hakkaniyetten uzak ve alacalı bulacalı o karanın isi.
Sisli perdelerde saklı gölgeler ve peyzajında öylesine maruz kalınan bir o kadar uzağında gerçekçiliğin yine de gerçek addedilen…
Sakıncalı söylemler, çalakalem yaşamlar, girift yapısıyla dünya denen düzenek.
Adı aşk ama yekûnu hüzün.
Dost belleyip sırlarınız iken ayyuka çıkan…
Ve hangi minvalde olduğunu bilemezken, o karaçalı biten gül bahçesinde.
Dil yarası, yürek yarası.
Ne gönlün hazanı ne de anlık bir girdapta verilen onca kayıp ve eninde sonunda gidip gelen sarkacın takıldığı o boyutsuzluk…
Baba Veled’in zikrettiği mi yoksa bire bir örtüşen:
‘’Ben çok şükür acizim ve sen o kadar varsın ve kuvvet sahibisin ki aczimle varlığımı biliyorum ve görüyorum bundan büyük zevk yok.’’
İstemlerde saklı tüm muafiyet.
Haznesi ne kadar enginse bir o kadar işin içinden çıkılmaz iken hele ki o yetkin dirayeti elinde bulundurup bir hiç uğruna vazgeçmek mi yoksa körelen hayaller kadar hicap verilesi mi?
Soyutlandığımız mı soyutladığımız mı belli ki pekiştireci ile tüm istikrarsızlığı had safhada insan denen mefhumun. Yoksa kadir mi ve de hükmeden hatta zorba hatta etken üstelik gözünü karartıp istiflerken nefretini yine gölgesinde kaybolup, uzaklaşırken ihlâslı yüreğin izlek bildiği tek mefhum iken aşk ile dolu hikmet ve rahmet…
İstemek hem de delirircisine…
Verilene razı olmayıp beklentisi ile ayyuka çıkan zafiyeti yine insan iken hamd etmesi gereken ve teslimiyetin çağrısına uymayan.
Hanidir peşkeş çekip nefsine, bitimsiz ve amaçsız isteklerine koyamazken son noktayı, bir avazda yok olurken şükür denen duygu. Bir engel, bir suret belki de hiçliğin uzantısında yine yürek olması gereken tek pekiştireç iken, ah edip vah edip elimizde olan tek silahı nefret ile öldürmek. Tek silah, tek gıdası ruhun ve sonsuzluğun ruhunda tek vazgeçilmez iken aşk denen…
Kırsalı nefsin, hıncı benliğin ve öfkeyle kalkıp üstünüz başınız bulaşırken nefrete anlık bir isyanla dibi gelmeyen o boşluk oysaki basiti zora sokmak tüm edim hem de hiçbir fırsat tanımadan üstün kılınan benliğin hiçlikle terbiye olması gerekirken bir öngörüde sıkışıp kalmak ve ölümü tatmak yaşarken üstelik defalarca.
Mevlana’nın dediği gibi aslında tek hâsıl olan:
‘’İki canlı kuşu birbirine bağlarsan uçamaz ve düşerler. Biri ölü, biri diri iki kuşu bağlarsan diri kuş ölüyü götürür.’’
Her şey sığamazken yere göğe ki yokluğun varlığını duyumsayıp, her şey iken hiçin içinde gizli…
Varlık içinde boğulup hiçlik mertebesine ulaşmadan sadece vakıf olmakla yetinmeyip dahasını da arzulamak oysaki Allah’a varılacak en kolay yol değil mi, yokluk ve hiçlik yolu…
YORUMLAR
'' Varlık ve hiçlik'' ondan gelip ona dönmek, yalan dünyanın gerçeği.. Ve biz bunu bile bile ne çok kaptırırız kendimizi duygularımıza.
Duygular; sadece kişinin ve yüce Yaradan'ın bilebildiği öz benliğimiz. Hayat çarkının acımasız dişlileri arasına sıkışmadan özümüzü ne kadar temiz tutabiliyorsak o kadar muteberdir ömür denen süreç. Maalesef ki bu süreçte bize çok ters düşen değişik mizaçta insanlar da olabiliyor hayatımızda, aslolan onları bertaraf edebilmek elden geldiğince etrafımızdan,. Ki bu gereklidir de '' varlık ve hiçlik'' dünyanın gerçeği olduğu kadar, yaşamın da olmazsa olmazı bana göre.
Ama insanız sonuçta yürek çok sevdiklerini kolay kolay bertaraf edemiyor ve acı çekiyor yürekler bazen. Bu da sevginin diyeti maalesef ki belki de yaşarken ödediğimiz en ağır bedeller.
Hayat herşeye rağmen yaşamaya değer diyerek, anlamlı yürek sesinin bana hissettirdiklerini anlatmaya çalıştım.
Emeğine, güzel yüreğine sağlık can şairem, kalemin daim olsun..
Saygı ve sevgilerimle...
Gülüm Çamlısoy
yürek ibriğinizden süzülen duygularınız hissettiklerime tercüman olmuş.
çok çok doğru: sadece O bilse yeter içimizin yansıttığını gerisi ne düşünürse düşünsün gerçi çok yeni idrak ettim bunu ama ve bir o kadar çaba göstermek de kafi gelmemekte canhıraş haykırırken.
hayat güzeli sahip çıktığımız değerlerimiz anlaşılmasa da bize dair her daim.
güzel yüreğinize selam olsun sevgili Duygu hanımcım.
tüm yüreğimle teşekkür ediyorum.
sonsuz sevgimle, selamlarımla...
sağ olun var olun.
Gülüm Çamlısoy
çok çok teşekkür ederim ki hayatın sunumu ile değerler daha da anlama bindikçe eşliğinde huzur bulmak en güzeli...
sevmek alabildiğine ve nefretten arındıkça anlam kazanan bir hayat...
sevgilerimle değerli yazarım...