- 607 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
DİYANETTEN FETVA VAR
İslam dini Allah tarafından gönderilmiş son ve mükemmel dindir. İslam dini ahir zamanın bütün problemlerine çözebilecek yegâne dindir.
İslam dini hakkında bin dört yüz yıldan bu yana yıpratma ve itibarsızlaştırma çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmaları yapanlar hep kendi kazdıkları kuyuya düşmektedirler.
Allah (CC) Kuran-ı Kerim’inde şöyle buyurmaktadır:
-Şüphesiz o zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.
Her Müslüman Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerim’i okumak ve bilmek zorundadır. Allah’ın ilk emri “oku” dur.
Müslüman cahil olmayacak.
Müslüman dinini başkasından öğrenmeyecek.
Müslüman başkasına bakarak yaşamayacak.
Müslüman toplumdan korkarak veya modaya uyarak değil Allah’tan korkarak ve Allah’ın modasına uyarak yaşayacak.
Allah’ın emir ve yasaklarının modası geçmez.
Müslüman! Allah’ın kitabı bundan bin dört yüz yıl evvel geldi, bugün ona göre yaşanmaz. Bugünün modası böyledir, demeyecek.
Son zamanlarda Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinde bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütüldüğünü düşünenlerdenim.
Türkiye Diyanet işleri başkanlığı teknolojiye ayak uydurarak bir “alo fetva hattı” kurmuştur.
Bu hattın kuruluş amacı, insanlara daha iyi hizmet verebilmek içindir. Bir başka değişle insanlarımız tereddütte düştüğü konularda bir bilene sorması içindir.
Bu kurulda çalışan çok değerli ilim adamlarının olduğunu tahmin ediyorum. Böyle değilse zaten söyleyecek sözüm yoktur.
Son günlerin moda fetvasının içeriğinden de bahsetmeyeceğim. Herkes olaydan haberdardır zaten.
Her şeye rağmen bir yanlışlık olsa bile yanlışlığı düzeltmek başka, kurumu ve hizmetleri karalamak başka. Ben bu haberleri izlerken aklıma şu deyimimiz geldi:
-Maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı döğmek.
Ömrü boyunca diyanetle işi olmamış, diyanetin şimdiye kadar bir fetvasını dikkate almamış kişiler diyanet hakkında konuşmaya başladı. Diyanete taşlamaya başladılar.
İslam dini, İslam’a ters düşmediği müddetçe adet ve geleneklerin yaşatılmasını ve milli birliğin sağlanmasını öğütler. Bu konuda İslam’ın yanlış veya ters fetva vermesi mümkün değildir.
Nerede insana faydalı bir kural varsa İslam’a uygundur. Nerede insanlığa zararlı bir durum varsa İslam’da yasaktır.
Allah dünyayı insanın emrine vermiştir. İnsan dünyanın halifesidir. İnsan da kendini bilen insan olacak.
Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı elinden geldiği kadar dünyada Müslümanların birliğini sağlamaya çalışan bir kurumdur. Diyanetin ayakta dimdik durması dünya Müslümanların birliği ve beraberliği için beka demektir.
Elbette değerlendirmeler ve icmal dikkatli yapılsın. Burada konunun uzmanı kişiler bulunsun. Bu konuda bir art niyetin olduğunu inanmıyorum. Linç kampanyası yapılmasının da kimseye faydası yoktur.
Bizler zaten din konusunda her şeyi biliyoruz. Bize göre diyanete de gerek yoktur. Herkes bildiği gibi yaşasın. Onsan sonra karşımıza bin bir türlü din çıksın. Yoksa bu İslam dinini yıpratmamız mümkün değildir, değil mi?
Arkadaşlar kendinizi düşünmüyorsanız bizden sonra gelecek nesillerimizi bari düşünün.
Hadi şimdi uygulayın, diyanetten fetva var:
-İçki, faiz, zina, kumar, cinayet, hırsızlık, rüşvet, yalancılık, yalancı şahitlik, gıybet ve falcılık haramdır.
Muhabbetle!
20.01.2015
Osman GİRGİN
Eğitimci-Yazar
osmangirgin.haber@
osmanlıhaber.com
YORUMLAR
Değerli kardeşim,
çok iyi niyetle bir makale kaleme aldığınızdan kesinlikle eminim.
Lakin; aşağıdaki cümleleriniz hakkında bir İslam eğitmeni olarak bazı noktalara değinme ihtiyacı duydum.
Lütfen yanlış anlamayın, sadece konuya aydınlık getirmek için yazıyorum.
....................
Sizden alıntılar:
1. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı elinden geldiği kadar dünyada Müslümanların birliğini sağlamaya
çalışan bir kurumdur.
2. İslam’ın yanlış veya ters fetva vermesi mümkün değildir.
3. Bu kurulda çalışan çok değerli ilim adamlarının olduğunu tahmin ediyorum. Böyle değilse zaten
söyleyecek sözüm yoktur.
................................
Benim görüşlerim:
1. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığının görevi, kesinlikle dünyada müslümanların birliği olmaz, olamaz.
Keza bu kurum, sadece T.C. için yetkilidir ve yetkili olmalıdır. Tüm dünya müslümanlarının farklı mezhep ve tarikatlarla bağlı olduğunu düşünecek olursak, birlik sağlanması zaten olanak dışıdır.
Kaldı ki; DİB, Türkiye'de bile beraberliği sağlamaktan çok uzak, hatta acizdir.
Sebebi gayet açık: Bu kurum İslam adına çalışma yapacağı yerde,sürekli olarak işbaşındaki hükümranların diledikleri doğrultuda .çalışmayı yeğlemiştir ve asıl amacında çok ama çok uzaklaşmıştır malesef.
2. İslam dini, fetva vermez; o sadece yol göstericidir. Fetva verme işi; durum ve koşulların gerektirdiği yerlerde, İslam'ın öngördüğü şartlar doğrultusunda konuya açıklık getirecek, ilmi ve fıkhi bağlayıcı kurallar belirleyecek din adamlarına ve kurullara verilmiştir.
3. Bu kurul çalışanlarının bir devlet memuru olduğunu ve özerklik hakları olmadığını haırtlatmak isterim.
Dolayısıyla, siyasi iktidarların menfaatlerine aykırı bir çalışma göstermezler. Diğer yandan bu kurula atamalar, devlet tarafından yapıldığından, kurul üyelerinin ilimsel ve bilimsel kalifiyeliğinden ziyade siyasi iktidarlara yakınlığına dikkat edilir ki; bu durum da bu kurulun bağımsız karar ve fetva hakkını kısıtlaması anlamına gelir.
Değerli kardeşim; aslında yazılacak çok mesele var, fakat fazla uzatıp sizi yormak istemiyorum. Ancak; şu anki durumuyla DİB, amacından, hedefinden ve asli görevinden tamamen uzak bir kurum haline gelmiştir.
Bu yorumu herhangi kesinlikle bir siyasi, tarikatçı veya toplumsal kesime bağlılığımdan değil, işin aslını Allah için yazdığı bilmenizi rica ederim.
Kısa bir rivayetle yazıma son vermek istiyorum:
Hz. Mevla'na, yaşadığı bölgede bir koyun sürüsünün hırsızla tarafından çalınmasının akabinde, tam 3 koyun nesli, yani takriben 25 yıl boyu koyun eti yememiştir. Gerçek İslamın hassasiytine bir bakın, ülkemizdeki duruma bir bakın...
Benim görüşümce; ülkemizde tek bir Allah kulu, hele de bu kış mevsiminde, şayet sokakta yatmak zorunda kalıyorsa, gerek sorumlu devlet adamları veya belediye çalışanları gerekse din adamları ve özellikle de DİB çalışanları bizzat bundan İslama göre sorumludur ve ömrü boyu vebalini çekecektir.
Selam ve saygılar
boşa yaşamışım
ELBETTE DÜNYADAKİ MEZHEP FARKLILIKLARINDAN DOLAYI DÜNYA KURUMU OLAMAYABİLİR. DİMDİK AYAKTA DURARAK BAŞARABİLECEĞİ ÇOK İŞ VARDIR.
BEN BÖYLE BİR KURUMU YAŞATMA DERDİNDEYİM. KEŞKE DEĞİNDİĞİNİZ EKSİKLİKLER VE ZAAFLAR OLMASA. KEŞKE SADECE KURAN, SÜNNET VE İCMAYA BAĞLI OLABİLSE.
BEN İSLAMIN ANLATILMASINDAN ÇOK YAŞANMASI VE UYGULANMASINDAN YANAYIM.
BU KURUMUNDA ŞAMAR OĞLANINA DÖNDÜRÜLMESİNDEN YANA DEĞİLİM.
ASLINDA SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜM VAR AMA..
BİR KERE DAHA TEŞEKKÜR EDİYORUM. MUHABBETLE!