- 1910 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
BİR BABA, BİR OĞUL, BİR KİTAP
Ortaokul yıllarımdı. Annem evimizi süpürüyordu yazılı cep not defterinden bir parça kâğıdı da süpürdüğünü gördüm. Hemen onu aldım. Baktım, bir şiir, okudum. Şiir “ Şu dağların ceylanı var “diye başlıyordu. Bu şiir çok hoşuma gitmişti.
“ Anne bu ne “ diye sorduğum da, derin bir iç çekerek “ Amaan oğlum; baba’nın işleri işte ” dedi. Not edilmiş şiiri cebime koydum, babam Fazlı Yılmaz eve gelince ona sordum.
- Baba bunu annem süpürüyordu, bu senin şiirin mi” dedim.
Babam mütevazı bir şekilde;
-hıı ” dedi.
-Baba başka var mı diye sorduğumda
-Biraz var oğlum annenin sandığında diye cevap verdi.
-Baba onlardan başka daha şiirin var mıydı dedim.
-Vardı oğlum gençlik şiirleriydi, ama annenle evlendiğimizde de kendisine okudum ancak kendisi kıskançlık gösterdi bende sobaya atarak yaktım. Askerlik yıllarında şiir’de birincilik kazanmamdan dolayı bana hediye edilen şiir defteri de böylece yandı gitti. Boş veer oğlum” dedi bu sefer ben “ Çok güzel şiir yazmışsın baba, yine yaz” dedim. Böyle başladı işte babamın şiirlerine aşinalığım.
Babam, bu diyaloğumuzdan güç almışçasına akşamları bir şeyler karalamaya başladı. Ve zaman zaman buna devam ediyordu.
Babam Fazlı Yılmaz, gezip gördüğü yerlere, acılara, sevinçlere, kederlere, çiftçiye, ormana, toprağa, suya, kaz’a, ördeğe şiirler dizmiş bazen umutlanmış bazen sevinerek coşmuş, bazen öbür dünyayı özlemiş, mîzan terazisinde kendini tartmış, Yunus Emre ile yolculuğa çıkmış, Hacı Bayramı Veli, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ile karşılaşmış, zamanda olan bazı olayları şiirleriyle taşlamış, öğütler dizmiş, velhasıl Milliyetine, dinine, çevreye mısralar, beyitler, kıta’lar sıralamıştır.
Şiirlerini gösterdiği bazı yazar ve şairler, şiirlerini bütün haklarıyla kendilerine almak istemişler satmamış ve kendisi de maddi güçlükler yüzünden bastırıp tanıtamamıştır.
Babamın vefatından sonra bulabildiğim şiir notlarının orijinallerini alarak yıllarca sakladım. Ancak hayat şartları içerisin ’de el atamadığım şiirlerin artık hatasıyla sevabıyla TÜRK kültür hayatına kazandırılması gerekiyordu. Bütün şiirlerini gözden geçirmeye başladım. Gördüm ki şiir notları arasında bana da bir not bırakmıştı not’ta “ Erdal oğlum sıralamış olduğum başlıklı deyimleri kıta”ya geçme… Bunları kitaba sokma yine de çıkacak varsa çıkar. Kalanın ikisini bir kitaplık yap” diyordu. O notu okuduğum an içimden acı bir şey koptu. Hüzünlendim. O notu o ana kadar görmemiştim, bakmamıştım. Benim de imkânsızlıklarım vardı. Ancak bunu vasiyet kabul ettim, şiirlerini TÜRK kültür hayatına kazandırmaya karar verdim…
Şiirleri gruplandırarak beş bölümde topladım ve bir kitap yaptım…
Şiirleri tek tek okuyarak tasnif ederken babamın o ana kadar derin fikirlerine, çevreden aldığı kültürüne, acı ve kederlerine, derin hislerine, uzun yıllar vâkıf olamadığım, babamı tanıyamadığım, yanında olamadığım için çok üzüldüm. Bu üzüntüm babamın şiirlerindeki “ Akıyor çeşmimden didemden çağlar” satırları bende gerçekleşti. Ve babamın yıllar önce yazdığı mektubu aklıma geldi. Mektubundaki benim için sıraladığı;
“Atıl hayata evlat gör cilveleri
Edinin nihayet tecrübeleri
Kısmet çeker daha nice elleri”
Dizelerin manasını, memuriyet hayatımda meydana gelen olumsuzlukları geçirdikçe bu gün daha iyi anlıyorum. Ve babamın ileri görüşlülüğünü yeni fark ediyorum. Ne yazık...
Çok fakirlik ve olumsuzluklar içinde geçen bir hayat babamı kâmil insan haline getirmiş ve,
“ Çok çilesin çektim hem de gam ile ” dedirtmişti.
Babam artık kalemiyle sohbet ediyordu. Ederken de bir taraftan,
“ FAZLI kalemiyle artık yorulmuş”
“ Mevla âsân kıla şu FAZLI kula” diyor.
Diğer taraftan;
“ Ben bahtsız bir kulum bahtı olan güler”
“ Çok söyletme bunda garip Fazlı’nı
Kalbi bağlı Hakka doğru sözlünü”
“ Yeter Mahzun FAZLI bu kadar yeter
Haktı âlâ varken eyleme keder
Sen uğraşma olur ne ise kader”
“ Mahzun FAZLI tutmuş doğru yolunu” diyordu.
Altı çocuğundan birini kaybettiğinde de;
“Yavrum senin acın çıkmaz yürekten
Her zaman ararım yakın ıraktan”
Diyor ve oğlunun hakkının kaybolduğuna inanarak;
Hikmetinden verdi beş yıllık karar
Hazin hazin gözler yavruyu arar
Genç yavru yitirmek bir ömre zarar
Sel edip akıttın bu çeşmim yaşın
“ Bu kadar fazlaca çok gelir sere
Yaradılışımdan ne bahtım kare
İstersen efendim çek beni dare”
“ Kuzum senin acın beni alacak
Zannetme ki intikamın kalacak
Bir gün ol meydana beşler dolacak”
“Senin için ben gezerim diyarı
Biner ata hem olurum süvari”
Diyor ve ardından daha sert taşlayarak
“Ne söylesem az geliyor zamanda
Çaldım iki ses çıkıyor kemanda”
“ Çok içeri girme saklarlar seni ”
“Çok ileri gitme yersin dayağı” diyordu.
Sonunda Hakkın emrine boyun eğip;
“Hakkın emri FAZLI böyle söyleme”
“ Ben havale ettim büyük hakime”
diyerek, bu acıyı Allaha havale ediyordu. Bu durumların babamın kâmil insan olmasındaki önemi büyüktür.
Sonuç olarak, babamın kendisini, şu dizeleri daha iyi anlatmaktadır.
Neler vardır şu kalemin huyunda
Böyle emrolunmuş aslı sonunda
Yumuşaklık sertlik vardır yanında
Yoksa haşir neşir mısın Müslüman
“ FAZLI uğraşarak bunları yazar” diyordu..
Babam Fazlı Yılmaz’ın ‘’BOZOK YAYLASINDAN ERCİYESE’’ isimli yaklaşık 400 sayfalık şiir kitabının ‘’Sunuş’’ ve ‘’Eleştiri’’ kısımlarına Sayın Kültür Müdürü İsmet TOYMUŞ ve Öğretim Üyesi A.Vehbi ECER şöyle yazıyordu;
SUNUŞ
Elimizdeki bu şiir kitabı, ne medya, ne kamuoyu tarafından tanınmayan, edebiyat dünyamızın isimsiz kahramanlarından birine, bir gönül adamına aittir.
Şair FAZLI YILMAZ; Anadolu’muzda kendi halinde yaşamış, gönül dünyasının bamtelinden ruhlarımıza sevgi, ümit, gayret ve arzu soluklayan şiirler yazmıştır. Ancak bu meçhul gönül adamının yazdığı şiirlerin bir kısmı ya sandık köşelerinde ya da yastık altlarında eskimiş, yıpranmış kaybolmuştur.
Ancak; şairimizin vefalı ailesi ve yakın çevresi bazı eserlerini bize bu güzel çalışma içinde ulaştırınca bu değerli şairi fark edebildik. Bu gönül insanı, bize ulaşan ve ulaşmayan şiirlerini gök kubbe altında hoş bir sadâ olarak terennümden sonra Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Rahmetli halk şairimiz ömrünü kendi halinde sessiz yaşayarak geçirmiştir. Kimse onun şiirlerinin kıymetini yaşıyorken bilememiş, ancak öldükten sonra O’nun yüreğindeki Vatan, Bayrak ve Sevda yüklü sızıntılar çağlayan bir pınar gibi coşmuş, akmış şiir olmuş, kimi zaman kağıtlara dökülmüş kimi zaman kayıp olmuştur.
Ben rahmetli şairimizi tanımadığım halde şiirlerini okuyunca yüz yüze tanışır gibi oldum. Çünkü şiirlerde bütün duygularını sade ve anlaşılır açık bir dille yazmıştır. Kültür ve Turizm İl Müdürü olarak böylesine gönlü zengin bir insanın ruh dünyamızı dirilten şiirlerine sunuş yazma bahtiyarlığına erdiğim için ayrıca mutluyum.
Gördüm ki çocukluk ve gençlik yılları zorda olsa mutlu geçmiş daha sonraki yıllarda artan sorumlulukları, düştüğü zor durumlar şairimizi şiir yazmaktan geri koymamış aksine daha da çok şiir yazmasına neden olmuştur. Hiçbir üretim yapmayan kahve köşelerinde tembel ve miskin oturan insanlara yazdığı şiirleri ile şair, tam bir aksiyon insanı görünümünde halkın içinde Hakk’la beraberdir.
Değerli şairimize Allah’tan rahmet dilerken, Allah’ın ona lütfu olan hayırlı evladı Erdal YILMAZ, babasının yazdığı şiirleri toplamış ve kitap haline getirerek hem babasının eserlerini yaşatmış hem de Türk kültürüne değerli bir eser kazandırmıştır. Bu vesile ile bu güzide esere katkıda bulunan herkesi kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.
Saygılarımla 21.06.2004
İsmet TOYMUŞ
Kayseri İl Kültür ve Turizm
Müdürü
BOZOK YAYLASINDAN ERCİYES’E
Bozok Yaylasından Erciyes’e bir şiir kitabı. Yozgat’ın Şefaatli ilçesinin bir köyün ‘de 1922 yılında doğan ilkokul mezunu, Ankara adliyesinde çaycılık, Kırıkkale’de kahvehane işletmeciliği, Şefaatli’de kahvehane ve pasta hane çalıştırıcısı olan Fazlı Yılmaz’ın şiir kitabı.
Fakir bir ailenin çocuğu olan Fazlı Yılmaz’ın hayatı da fakirlik ve sıkıntı içinde geçmiş, altı çocuğunu yetiştirmeye çalışmış ve 1984 yılında vefat etmiştir.
Hayatta iken yazdığı, söylediği şiirlerini kitap haline getirememiş. Ama çocukları vefalı çıkmış. Ölümünün yirminci yılında kitabını kardeşlerinin de iznini alarak oğlu Kayseri Tarım İl Müdür Yardımcısı Erdal Yılmaz renkli güzel bir kapak içinde 376 sayfa halinde yayınlamış (Kayseri 2004) .
Kitap ta Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın İsmet Toymuş Bey’in “sunuş” yazısı var. Daha sonra şairin oğlu Erdal Yılmaz babasını, kitapta yer alan şiirlerin özelliklerini ve kitabı niçin yayınladığını anlatan bir “önsöz” eklemiş.
Erdal Yılmaz babasının şiirlerini 5 bölüme ayırmış. Bunlar sırayla; a-Milli ve çevre şiirleri, b-Öğütler, c-Felek Elinden, ç-Hadiseler ve Taşlamalar, d-Maniler ve Sevda Şiirleri başlıklarını taşıyor.
Daha sonra şairin kendi el yazısıyla bazı fotoğraflar (347-368 sayfalar arası) ve bir lügat (369-375) yer almaktadır.
Fazlı Yılmaz’ın şiirleri genelde vatan, bayrak, sevda ve tabiat konularında yoğunlaşmış. Tanrıya bağlılığı ve çalışmanın yararına ahirete inanır şöyle yazar:
“Kalır kamu işler burda
Çalışır ol olma hurda
Miras bırak kalan yurda
Sen de bir gün öleceksin...
Bitir FAZLI burda sözün
Ya rab, kara etme yüzün
Mevla’dan olursa izin
Sen de bir gün öleceksin.
Şiirlerine kendi hayatındaki sıkıntılar ve yaşadığı zamana ait sosyal olayları da yansıtmış olan şair, bir şiirinde şöyle der:
“Durup dururken çürüdü hasır
Üstünden geçti de birkaç yıl, asır
Ondan sonra oldum kısmete esir
Benden mesut var mı ola dünyada...
Temele su gitti duvar yıkıldı
Mal sahibi kira ister dikildi
Duydum bu sözleri aklım çekildi
Benden mesut var mı ola dünyada”
Şairin kitabında bir bölüm taşlamalara ayrılmış. Kızdığı kişiler, vefasızlıklar, hileciler, ihanet eden dostlar onu duygulandırmış. Din, ahlâk, edeb tanımayanlardan şöyle sızlanır:
“Kalmadı ol hakkın emrinde duran
Habibine Huda indirdi Kur’an
Hak işe, dost ile, kalmamış yâran
Haksız davalara vekil çok imiş...
Haksıza yardımcı olan büyükler
Duymasın doğruluk, sizi ayıplar
Her şey Hakk’a malûm nice kayıplar
Hak ile hatırı bilen Müslüman
Şair gününün faizciliğinden şikâyetçidir. Bu konuda uzun bir şiirinde iki dörtlük aktarıyorum:
“Ol Huda da yaratmıştır biz kulu
Göstermiştir eğri ve doğru yolu
Faizci kalbinde şeytanlar dolu
Medet Allah! Faizciler elinden...
Yazmışım diye de gelmesin güce
Böyle hacılarda bulunur nice
Eli ile eder gündüzü gece
Medet Allah! Faizciler elinden...
Bozok Yaylasından Erciyes’e isimli kitabın son bölümünde şairimizin “Sevda şiirleri ve manileri” yer almaktadır. Manilerinden bir tanesinde:
“Gönül beğendi seni
Bağladı sevgin beni
Şu gönlümün minberi
Gönül aşkın elinden” der. Bir başka şiirinde de:
“Ağaç dalı çam dalı
Yoluna serem halı
Sıkkın hava esiyor
Bana sevdanın yeli” şeklinde doğal, sade ifadelere rastlıyoruz.
Fazlı Yılmaz tanınmayan, oğlunun sayesinde bundan sonra edebiyat ve folklor araştırıcılarının konusu olacak olan bir halk şairimizdir. Anadolu halk kültürüne malzeme bırakması ve babasının sandıklarda kalan şiirini gün yüzüne çıkarması sebebiyle merhum Fazlı Yılmaz’ın oğlu Erdal Yılmaz’ı tebrik eder, eseri ilgi duyanlara tavsiye ederim...
Yrd.Doç.Dr. A. Vehbi Ecer
E. Öğretim Üyesi
Erciyes Üniversitesi İlahıyat Fakültesi
Mekân’ın Cennet olsun babacığım.
YORUMLAR
Allah mekanını cennet eylesin, ne güzel duyarlı vefalı bir evlat bırakmış geride...
Duygulanarak okudum, tebrik ediyorum vasiyet yerine gelmiş içiniz rahat olsun.
Sobada yananlara da ayrıca üzüldüm,
kadınların manasız kıskançlığına çok acı bir örnek:(
Bu yazıyı tüm defter dostları okumalı bence!
Erdal Yılmaz
Tebrik ederim Erdal bey ornek oldunuz davranisinizla.tesekkurler