- 1240 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Eğitim şart,eğitim şart mıdır ?
1970’li yıllar benim/bizim kuşağın gençliği idi.
Hemen hemen her konu tartışılmakta,bu tartışmalar saatlerce hatta günlerce devam da etmekteydi.Bunlardan birinin konusu da "Halka inilir mi,halka çıkılır mı ?" idi.
Bir grup,halka inilmez tersine onun bilgeliğini kabul ederek,ona çıkmayı/çıkılmayı dillendirirken,bir grup da halk "cahil" olduğu için her denileni anlamaz,ondan onun seviyesine inmek gerekir argümanlarını savunmaktaydı.
Halkın "bilgeliği" bütün hayatım boyunca değer verdiğim bir kavram olup,onu hiç küçüksemedim.Hatta sık sık tekrar ettiğim "Bizim insanımız alim değil ama ariftir."sözünü çok "derin" bulduğumu öncelikle belirtmeliyim.
......................
Aradan uzun yıllar geçti.
O tartışmalara "taraf" olanların bir kısmı ya da onların çocukları,halen kendi halkına ya da insanına,sadece kendisi gibi "olmadığı" için,"olmak istemediği için" "taarruza "geçmiş bulunmaktadır son yıllarda:
-Bidon kafalılar!
-Kıllı,kısa bacaklılar!
-Makarnacılar!
-Cahiller!
Ve bundan dolayı da dillerine pelesenk ettikleri bir söz grubunu gün yirmi dört saat bıkmadan,usanmadan yinelemektedirler.Ben duymaktan usandım,onlar söylemekten henüz bıkmadılar.
-Eğitim şart ! Eğitim şart!
......................
Gerçekten eğitim bu kadar gerekli ve masum bir kavram mıdır diye sormak/sorgulamak gerekir.Halen eğitim kurumlarının bağlı olduğu bakanlığın adı Milli Eğitim Bakanlığıdır ancak 17 Mart 1857 ’de kurulan bu bakanlık her dönemde aynı adla anılmamıştır.
1935-41 yılları arasında Kültür Bakanlığı olarak çalışırken,1941-50 arasında Maarif Vekilliği,1950-60 arasında da Maarif Vekaleti olarak hizmet vermiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak adlandırılması ise bir 27 Mayıs darbesi sonucudur.Halen de devam eden bu adın ben biraz "sorunlu" olduğunu düşünmekteyim.
Yasal dayanak olarak kabul edilen 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu,3 Mart 1924 tarihli olup,adında da görüleceği gibi "eğitim birliği" değil,"öğretim birliği" kanunudur.Biliyoruz ki eğitim "terbiyenin" karşılığı iken;öğretim de "tedrisatın" karşılığı olmaktadır.
Var mı kanununda "terbiye" ile ilgili bir emare,bir belirti ,bir iz ?Adı üstünde Osmanlı’da ikili yapı arz eden "öğretim" modeli ve anlayışının tekli sisteme bağlanmasıdır.
Osmanlı’da medrese öğretimi 1331’lerde başlarken,modern diye adlandırılan ilk uygulama olan sıbyan mektepleri de 1824 ’te hayata geçiyordu.1830’da Mekteb-i Harbiye,1839 ’da Mekteb-i Tıbbıye,1848’de Darulmuallimin,1859 ’da Mekteb-i Mülkiye,1868’de Mekteb-i Sultani gibi modern öğretim kurumlarının temeli atılmış bulunuyordu.
Bu uzunca girişten sonra gelelim "eğitim şart "sözünün kıymet-i harbiyesine.
Bu sözün modernlik adı altında,homojen bir toplum yaratma arzusunu çağrıştırdığı bildiğim için çok masum olduğunu düşünmüyorum.
Hem otoriter bir zihniyetin,hem de sosyoloji biliminin verilerine aykırı bir "sesin" ifadesi gibi görüyorum.
Kısaca her duyduğumda rahatsız edici buluyorum.Çünkü savunucuları/sahipleri demokratik,çoğulcu bir toplumdan ziyade,paramiliter anlayışlara yakın durmaktadırlar bence.Ve bazı emekli memurların bunu dillerine pelesenk etmeleri de çok "sevimli" olmasa gerektir.
Oysa talep,çoğulculaşan/farklılaşan toplumsal yapıya yani sosyolojik realiteye uygun farklı ve alternatif öğretim modelleri olmalıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.