- 720 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
AÇIK TUT PERDELERİ,BİRAZDAN AY DOĞACAK
AÇIK TUT PERDELERİ BİRAZDAN AY DOĞACAK
Güneydoğuda ,Adıyaman gibi mahrumiyet bölgesinde beton konutta yaşıyorsanız, lüks hayattasınız demektir. Zira manzaraya şöyle göz attığınızda , toprak damların arasında bu binalar size Nevyork’ta ki gökdelenler gibi görünür .Velhasıl memur olduğumdan dolayı ev sahiplerinin de kirayı garanti görmelerinin getirisi olarak, betondan yapılmış bir evde yaşıyordum. Evimiz yazın sıcak, kış aylarında soğuk olmasına rağmen , toprak evlerde ki pire, böcek, bilumum haşere ve farelerle savaşmak çilemiz yoktu.
Ancak o toprak suratlı duvarların kapattığı evlerde ki yazın hoş ve loş serinliğin tadı da bizde yoktu. Kışın da sıcacık ,nemsiz ve rutubetsiz olurlardı, kısaca onların tuzları kuruydu. Ayrıca bahçeliydiler de, hele o akşam sefaları; incir ağacının altında oturmalar şimdiki verandaları aratmıyordu. Biz yukardan aşağı ,onlar aşağıdan yukarı birbirimizi hayli zaman seyreylerdik ,komşunun tavuğu komşuya kaz görünür misali , yaşamlarımıza uzaktan gıpta eder , keşke ben senin yerinde olsaydım kurgularımızı yutkunurduk. Sivas’ın rüzgarlı yaylasından, güneşin sıcak ovasına gelin olmuştum. Köyden indim şehere misali uyumsuzlukar içindeydim. Şimdiki gibi her evde klima nerdee! ağaların bile yoktu.
Fakat insanlar her şart altında hayatı kolaylaştırmanın yolunu çok önceki çağlarda keşfetmişler, yazın yaylaya kışın ovaya inmişler fakat biz memurların yayla şansımız olamazdı.Gurbetteki mücadelem beni zorlasa bile kırk gün sonrası alışılmışlığını yaşıyordum. Akşamlar esmer yüzünü gösterdiğin de, toprak evler kalın perdelerini kapatırken, ben açardım. Yüksek katta oturmanın avantajlarından biriydi, perdeleri açabilmek. Gökyüzünde Ay’la selamlaşır o yıldızlı sonsuzluğu kucaklardım, iyi ki Yazar; Çetin Altan’ın dediği gibi gökyüzü bir avuç değildi ve ben de yüreğimi açıp ruhumu özgür kanatlı güvercinler gibi semaya salabiliyordum.
Ay akşamdan süzülüp yavaşça komşuya geçercesine kaybolduğun da hemen yanı başımızda ki sokak lambası devreye girer beni teselli ederdi. Eşim zamanın siyasi görüşüne ters düşmüş ve Malatya iline sürgün edilmişti, Ne tesadüftür ki ;aynı akşam penceremize kurşun sıkılmış, cam kenarında kocaman kurşun deliği ve halıda duran boş mermi çekirdeği ile başbaşa kalmıştım .
İşte o gün,Odamda ki ceviz gardolabı üç kişiyle ittirerek pencereyi de kurşun deliğini de kapatmış ,adeta bir zırh gibi dolaptan duvar örmüştüm. Böylece bu şehirde ki beton evlerin,nasıl betondan zindanlara dönüştüğünü öğrendim. Artık ne Ay doğacaktı pencereme,nede sokak lambası ben burdayım diyecekti,bundan sonraki akşamlar zifiri karanlık bir odada yatacaktım, savaş günlerindeki karartma gecelerinin uygulamasıydı bir bakıma, ışıksız zindansı ortamda uyumak, uyuyamamak.
Gecelerin dört duvar arasına hapsolmuş karanlığından payıma düşenleri yaşıyordum, sabahlara ve aydınlığa ümitli.
BETON YÜZLÜ DÖRT DUVAR PENCERESİZ OLSUN NE ÇIKAR
CAMDAN GİRMESİN KURŞUNLAR VE GELECEK KORKULAR
BİR MUM YAK KARANLIKLARA ETRAFINDA YILDIZLAR
HÜLYALARINLA SÜSLE GECEYİ
AÇIK TUT PERDELERİ, BİRAZDAN AY DOĞACAK.
Not:Güneydoğu anılarımdan.yıl 1979
YORUMLAR
O yılların yapay kavgalarını çok iyi hatırlıyorum. Ben de Van'da öğretmendim.
Zaten şu anki müthiş çatışmalar, o yıllarda yapılan provaların sonucu bence. Gariptir ki o yıllarda Van'da olay olmazdı; ama şu an olaylar durulmuyor.
Yine güzel bir anıydı.
Kutlarım.
Nicelerine...
Hülya BASMACI
Günaydınlar ; zaman esikde olsa yaşanan hissler hep aynı : yaşantılar değişe biliyor fakat hissler hissedilen hüzünler aynı çoğu zaman ; ;
Selamlarımı sunarım.
güzel anlatım için teşekkürler..
Hülya BASMACI
Merhaba,
Güzel yurdumuzun dünü de sanki bugünkü gibi ... Yine güzel yurdumuzun
saygın insanlarının sorunları hiç bitmeden sürüp gidiyor !
Anlatımdaki kalem vuruşları anıyı ilginç hale getiriyor ,doğrusu okumak işime geldi !
Teşekkür ederim saygılar.
Hülya BASMACI
epey eski olsa da yaşamdan ilginç kareler güzel anlatılmış.
şimdilerde güneydoğu daha bir yaşanmaz oldu.
gerçi büyük şehirlerde oralardan farksız değil.
en iyisi Sivasın yaylasına kaçmak.
kaleminize sağlık