- 356 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Güzel Yurdum Altından Daha Değerli
Artvin, gözümün bebeği, vatanımın direği memleketim. Bu yazıyı yazmak memleketime olan vefa borcumdur ki onun bir şekilde az da olsa ödenmesi lazım...
Orman ve tabiatın o eşsiz güzelliğini Cenab-ı Allah güzel yurdum Artvin’den esirgememiştir. Burada göreceğiniz yeşil alelade bir yeşil değildir kesinlikle. Güzel yurdumun dağlarına, ormanlarına baktığınız zaman önce şaşırırsınız ve sonrada meğerse bu yeşilin ne kadar çok tonu varmış da bizim haberimiz yokmuş diye şaşkınlığınız bir kat daha artar...
Bu gün insanlar, o eşsiz güzellikte ki Artvin’imizi altın aramak için delik deşik etmeye, o güzelim dağlarımızdan ve ormanlarımızdan siyanür ile altın çıkarma ve ayrıştırma uğraşına yelteniyorlar fütursuzca. Nasıl Karadeniz sahillerini otoyol yapıyoruz diye mahvettilerse şimdi de sıra Artvin’e ve ormanlarına geldi demek ki...
’’Siyanürle altın çıkarılmasa dahi, örneğin toprağı eleme, yıkama vb. yollarla da olsa altın çıkarmanın çevreye zarar verdiği de bir başka olgudur. Örneğin bir ton altın çıkarmak için 3 milyon ton toprak işlem görmekte ve bozulmaktadır.’’ Bu da bu konuda ki değişik bir bilgi...
’’Altın madenciliğinde siyanür kullanımı diğer alanlarda kullanımından daha tehlikeli olabilmektedir. Altın üretimi yapılan işletmeye taşınan siyanürün dökülmesi ve devrilmesi sonucunda pek çok olumsuz olay yaşanır. Siyanürün işleme sırasında borulardan veya çeşitli sızıntılarla sulara karışmasıyla oluşan tehlikeli durumlarda bulunmaktadır. Altın madenlerinde kullanılan siyanürün nehir sularına karışmasıyla nehirdeki canlılar ölmekte, tarlalardaki sulama sularına karışmasıyla da meyve ve sebzelere siyanür karışmakta ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Ayrıca altın madeni çıkarılma sırasında kullanılan siyanür havaya karışmaktadır.’’
Özet olarak tabiata ve insana son derece zararlı bir madde siyanür. Siyanür ile altın çıkarma ve ayrıştırma, yapılan araştırmalar sonucu, sadece kullanıldığı bölge ile de sınırlı kalmamakta, daha geniş alanlarda da yıkım ve bozulmaya sebep olmaktadır...
’’Artvinli maden istemiyor çünkü maden ruhsatı verilen bölge Artvin’in içme sularının önemli bir bölümünü kapsıyor. Daha önce ruhsatı iptal eden mahkemenin iptale gerekçe gösterdiği iki karardan biri buydu.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü bu bölge heyelan tehlikesi yüksek olan bir bölge. Atık havuzlarının bir heyelan bölgesine yapılmasının telafi edilmesi mümkün olmayan zararlar getireceği açık. Bu gerekçe de mahkemenin daha önce iptale ikinci gerekçesi. Bu iki gerekçe de herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen mahkemenin aksi yönde bir karar vermesi ise düşündürücüdür.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü Dünya’da sadece 100 tane kalmış olan doğal orman alanlarından biri Genya’dır. Bu alanı katletmek ise akıl karı değildir.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü yapılan araştırmalarla bölgede maden işletmeleri için 1,7 milyondan çok ağacın kesilmesi gerektiğini ortaya çıkmıştır.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü maden ruhsatı verilen bölge flora ve fauna açısından eşsiz bir zenginliğe sahip, bir çok endemik tür barındıran, Kafkas ekosisteminin Türkiye’deki tek uzantısıdır.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü maden yapılacak bölge Türkiye’nin doğal güzellik açısından en önemli bölgelerinden Hatila Vadisi Milli Parkı’nın hemen yanındadır.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü Türkiye’deki en önemli yırtıcı kuşların göç yolu bu alandan geçiyor. Yırtıcı kuşlar Genya Dağı ve Kafkasör-Cerattepe’de konaklayıp yollarına devam ediyor.’’
’’Artvinli maden istemiyor çünkü Artvin’in turizm merkezlerinden olan, 30 yıldan fazladır yapılan festivaliyle yöre halkının gözbebeği olan Kafkasör Yaylası’nın neredeyse tamamı maden sahasında kalıyor.’’
YEREL BASINDAN
Biz belki bu gün yirmi beş binlik, otuz binlik bir şehiriz ama memleketin her tarafına dağılmış milyonlarca vatanını seven Artvinli hemşehrilerimiz var. Biliyoruz ki bu tahribat, bu doğa katliamı eğer önüne geçilmezse bir şekilde ruhumuzda ve memleketimizde tamir edilemez derin izler bırakacak. Güzel bir Kızılderili atasözüdür onu da burada hatırlatalım ’’Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.’’
Teknoloji her geçen gün gelişiyor. Bu altının daha değişik bir şekilde doğal güzelliklerimize zarar vermeden çıkarılması imkânı varsa o yola gidilmeli, eğer ki memleketimin tabiatını katledecek ise kesinlikle izin verilmemelidir. Altında bir değerdir, zenginliktir mutlaka, ama doğal zenginlikler bir kere elden çıktımı tekrar onu oluşturmak son derece zor bir olaydır...
Bu vatan bizim ise ve kıyamete kadarda bizim kalacaksa, biz de bu güzel yurdumuzu ve onun güzelliklerini korumaya ve yaşatmaya, bu konuda duyarlı bireyler olmaya devam edeceğiz tüm benliğimiz ile unutmayalım ki ’’Biz dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.’’ Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...