- 322 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kıraathane
Muhabbetimizin adı “Muhabbet” bugün. Anlamını bilmeyen yoktur ki söylemeye hacet olsun. Her derede yüzülmez ama yüzme demeye sözümüz olsun. Muhabbetin adresi yoktur amma devir değişti muhabbeti ısmarlayanlardan olduk.
Hep yakınıyorum bu yaşam adımlarından, zannedilecek ki bu adam hayata olumsuz gözlerle bakmakta. Hayata bakış açım; bardağın yarısı boş diyenlerden değil, bardağın yarısı dolu diyebilenlerdenim. Sitemim eksikliklerimize, sitemim hep bir şeylerine kızdığımız gençlere değil bu defa.
Bu defa büyüklerimize, kendini büyük zannedenlerimize.
Muhabbet dedim ya, nedir bu; insanların her kim olursa olsun bir birleriyle selamlaşmaları, konuşmaları ve hal hatır sormaları değil mi bu muhabbet. Evet diyen sesinizi duyar gibiyim. O halde hangimiz oturup gerçekten dostumuz ya da arkadaşımızla hasbıhal ettik. Hangimiz işten geldiğimizde tüm ailesini toplayıp televizyon vb. açmadan sadece bir saat muhabbet ettik? Bu sorulara cevap verebilecek o kadar az insan vardır ki, bunu sizlerde tahmin edersiniz.
Bir örnek vermek istiyorum; zamanın birinde başka bir dinden olan âlim Müslüman topraklarına bir araştırma için gelmiştir. Tesadüf günlerden Cuma, herkes abdest almış ve Cuma namazına gidecektir. Sormuş benim gelmemin mahsuru olur mu? Hayır demiş cemaat ve oda yarım yamalak bir abdest alıp girmiş cumaya. Bakmış ki bir adam hutbeye çıkmakta ve ardından insanlara resmen ders vermekte. Cami çıkışı oradakilere sormuş bunun adı nedir? Cevap; Hutbe demişler. Ve başka dinden olan bu âlim bizim düşünüp de yapamadığımızı sizin dininiz yapmış ne güzel, adeta bir sınıf gibi insanlara bir şeyler aktarabiliyorsun demiş.
Bu bir derstir, bu bir anlatımdır, bu bir sohbettir.
Bakıyoruz ki günümüzde kıraathaneler var, önce tanımını yapalım isterseniz.
Kıraat; Okumak, Kıraathane; Okuma Evi demektir.
Şimdi bakıyorum ki kıraathaneler kumar evleri olmuş. Hatta adını bile değiştirdik, cafe oldu bizim kırk yıllık kıraathanemiz. Hiç gördünüz mü Allah aşkına kıraathanede kitap okuyan. Kütüphanede bile çalışan personelden başka kimse yok. Bir misal verelim isterseniz, kıraathanede on masa varsa sekiz tanesinde kumar oynanıyordur, diğer ikisinde de oyuncu bulamamış insanlar bulmaca çözüyordur.
Oysaki tatile gelmiş bir İngiliz güneşlenirken zevk için kitap okumakta, bizimkilerse etrafta kaç kişi var onları saymakta. Birde kitap oku desen küfür mü ediyorsun, ben tatile geldim diyecektir.
Tatilde olmadığın zamanlar çok okuyorsun da.
Brezilya’da zihinsel engellileri meşgul etmek amacıyla oynatılan okeyi bizler okuma alanlarımızda vakit öldürmek adına oynamaktayız.
Helal bize. Bir millet ancak bu kadar kendi kendini çökertebilir. Oysaki âlemlere rahmet olan Hz. Muhammet (s.a.v.)’e gelen ilk vahiy ne idi. “OKU”
Çetin KORKMAZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.