- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yanlış Anlama
YANLIŞ ANLAMA
Bir konunun anlatılması, yazılmasından çok okuyanın ya da dinleyenin konuyu anlaması ve doğru anlaması çok önemli.
Günümüzde pek çok insan yanlış anlaşılacağım korkusu ile insanlarla iletişime geçmek, düşüncelerini net açık ve içinden geldiği gibi anlatmaktan korkar.
Bir yazar olarak düşüncelerimizi denemelerimiz, konferanslarımız, şiirlerimiz, roman ve hikayelerimiz , günlük sohbetlerimiz ile insanlara anlatmaya gayret ediyoruz. Bunun yanında internette sohbet programları yardım ı ile insanlarla sohbet etmek bana büyük mutluluk veriyor.
Günümüzde insanların iletişime olumsuz anlamlar vermesinden dolayı, çok zamanda yanlış anlaşılıyoruz. “Çok mesaj atmak” “fazla iletişime geçmek” gibi bizim çok sevdiğimiz ve bunu da karşımızdaki insan faydalansın diye yaptığımız şeyler karşımızdaki insanlar tarafından çok zaman anlaşılamıyor.
Fakat şu bir gerçek ki, kimseye rahatsızlık vermemek , hakaret etmemek şartı ile insanlar düşüncelerini net açık bir şekilde muhatabına anlatmalıdır. Eğer karşımızdaki insan iletmek istediğimiz mesajları anlamamış, anlamak istememiş veya yanlış anlamışsa bu bizim sorunumuz olmaktan çıkmış, anlamayanın sorunu olmuştur.
Sağlıklı iletişimde mesajı verenle alan arasında anlama kon usunda uyumun olması mesajın amacına ulaşmasını sağlar. Doğru olan mesajı iletenle alanın mesajı doğru iletip anlamasıdır. Ama karşıdaki insan mesajı hemen algılamak istemezse vericin yapacağı bir şey yoktur.
Mesajı veren mesajı iletmek görevini yapar. Mesajımı ben iletip beklerdim. Bazen alıcı yıllar sonra anlayarak “ siz doğru söylemişsiniz o zaman ama ben anlamamışım” derler. O zaman doğru mesaj iletmenin ve seneler sonra bile anlaşılmış olmanın sevincini yaşarım.
Doğruları anlatmak insana her zaman mutluluk verir.Karşımızdaki insan bizi dinlediği müddetçe anlatmalıyız doğruları. Alıcı almak istemezse biz ne edelim. Öğretmen dersi anlatmak zorundadır. Öğrenci de anlamadığı zaman açıkça anlamadığı zaman bunu ifade etmelidir. Alay edilme korkusu ile anlamadığı konuyu anladım demesi insanın zararlı çıkmasına sebep olur. Hataların çoğu alıcıların anlamadığı halde anladım demesinden ortaya çıkar.
Mevlana “ Ne kadar bilirsen bil, karşındaki insanın anladığı kadardır” der. Yani anlamak istemeyene anlamak kapasitesi yetersiz olana anlatmak nafile.
Ben bütün gücümle karşımdaki insanın anlamasını istesem de, bu konuda ısrar etsem de anlamak istemeyene bir şey yapamayız.
“Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar sağır olamaz” Bu söz ne kadar doğrudur ve doğru sözleri de ne kadar severim anlatamam.
Çok zaman çevremizdeki insanların “anlamak istemiyor, boşuna anlatma” tepkisine rağmen biz iyi niyetle “ belki bir gün anlar” umuduyla dinleyene anlatmaya devam ediyoruz. Karşımızdaki insanın “ anlama engelli “ olmasından bizler sorumlu olmasak gerekir.
Çok insan göremeyen, duyamayan ve yürüyemeyene “ engelli” der. Bunlar giderilebilir ama görme engelli seslerle, duyma engelli görüntülü şeylerle yürüme engelli aletlerle yürüyebilir ama “anlama engelli” olana kendi bilinci açık olmazsa kimse yardımcı olamaz.
“Yanlış anlaşılma” korkusu ile düşüncelerimizi anlatmaktan kaçınırsak bu kere “ korkak” damgası yemek işten bile değildir. Bu “anlama engelli” olmaktan daha olumsuz etkiler insanı.
Her şeyi olmasa da çok şeyi “doğru anlayan” insanların çok olduğu bir toplumda yaşamak dileği ile…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.