- 683 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Besmele ve Namaz/ Yetki ve Görev
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlar ve ancak Ondan yardım dileriz. Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, medih ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Efendimiz Muhammed aleyhissalâtü vesselâm ile âline ve ashâbına ise salât ve selâm olsun.
Üstadımız Bediüzzaman Saidi Nursiye Allah Rahmet eylesin.
Bediüzzaman Said-i Nursi Birinci sözün başında, Besmelenin önemini anlatmak için tehlikelerle dolu bir çölde seyahat eden iki adamı temsil gösterir. Bu adamların yapmaları gereken, yabancısı oldukları bu çölde bir kabile reisinin adını alıp himayesine girmektir. Biri Mağrurdur kimsenin adını almak ve himayesine girmek istemez. Bu adamın başına çok belalar gelir. Diğeri mütevazidir, kabile Reisinin adını alır, bir eşkıya yolunu kesse, der ben filan resin adamıyım, kurtulur.
Bir çadıra konuk olsa önemli bir Reisin adamı olduğu için itibar görür, rahat eder ve yolculuğunu huzurlu bir şekilde tamamlar.
İşte, Allah namına iş gören, Allah namına alıp veren insan da tehlikelerle dolu bu dünyada bu dünyanın ve Ahiretin, Reisi, Sahibi olan Allahın (c.c) adını alarak, himayesine girmiş olur ve dünya hayatı denen yolculuğu selametle tamamlar.
Bu dersi düşünürken, Besmelenin, Namazla bağlantısı aklıma geldi ve tefekkürümü sizlerle paylaşmak istedim İnşAllah doğru bir şekilde yazabilirim.
Bir insan hangi kurumun temsilcisi ise, o kurumun adına yine o kurumun kendine verdiği bir hüvüyet ile iş görür.
Bu durumda o kişi kurumu adına arazide, dağda, çölde veya çarşı pazarda da, çalışsa bağlı olduğu kurumun ikamet ettiği, ya da temsil edildiği mekana da kabul edilir.
Hem bağlı olduğunuz kuruma ait mekanda, kapıcılar olsa ve onlar sizi tanımasa, o kapıcıların sizi oradan içeri almama gibi bir lüksü de olamaz ona hüviyet belgenizi gösterir içeri girersiniz.
Mesela, emniyete bağlı polissiniz, bütün gün çarşıda emniyet adına kimliğinizi göstererek görev yaptınız, yardım gerektiğinde bürodan destek kuvvet istediniz. Günün belli saatlerinde emniyet bürosundaki size ayrılan bir bölüme geçip dinlenme ve dertleşme, sorunlarınızı iletme imkanı buldunuz.
Fakat polis olarak seçildiğiniz halde okuldan mezun olamamış ve polis hüviyetinizi alamamış iseniz, bütün gün çarşıları, sokakları gezip asayişi sağlamak için yorulsanız bile Emniyet bürosunda bir yeriniz olmaz. Siz istediğiniz kadar bende polisim deyin, büronun bekçileri de sizi içeri geçirmez.
Devletler, kurumlar, ve insanlar kendini temsil edecek, kendi adına iş görecek kişileri yani halifesi olacak insanları seçer, ve bunu bir belgeyle tesciller.
Allah (c.c) ise, temsilcileri olmasını istediği varlıkları, Yaratır!
(Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Bakara: 30.)
Allah’ta (c.c) yarattığı halifesine, Kendi adına iş yapması için yetki belgesi vermiş.
Hem bu görevi ve yetkiyi almayı insanda kabul etmiş.
(Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler. A’RAF-172)
Emniyette polis olmanın yetkisi kanun namına diyerek ve kanunun sınırında kullanılır.
Allah’a halife olmanın da yetkisi Besmeledir, bu yetkide Allah’ın adıyla diyerek ve Allah’ın yasaları sınırında işletilir.
İnsan yaradılış gayesi olan Halifeliği yaşamaz ise, İnsanlık vasıflarından da uzaklaşır.
Evet Bismillah insana verilen halifelik makamının yetkisidir. Bediüzzaman Saidi Nursinin dediği gibi (İslam Nişanı)dır. Müslüman ve Allah’ın birer halifesi olan, insan olmanın habercisidir.
Bismillahirrahmanirrahim’le
Yani (Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla) başlamak insanın Halifelik görevidir. Halifelik görevini yapan bir insan ise, yetkisini emniyetten alıp, emniyet adına iş gören polisin iş görüşü gibi, belirlenen kanunların dışına çıkamaz. Böylece İnsanlıktan çıkartan davranışları da yapamaz.
Hem Emniyete bağlı bir polisin, Emniyet binasına kabul edildiği gibi, çarşıda, pazarda, dağda, çölde, evde, Allah namına iş gören Müslüman da, Allahın emniyet dairesine girer, hem dinlenmek, hem halini arz etmek hem destek almak üzere Adı ile iş gördüğü Allah’ın ibadethanelerine girer.
Hem kapının önüne oturan, kör bir bekçi olan, insanların hiç birinin halifeliğini kabul etmeyen tanımak istemeyen şeytan bile, Bismillahirrahmanirrahim’i duyunca kenara çekilip yol vermek zorunda kalır.
Bir Müslüman Allah’ın (cc) halifesi seçildiğini unutmaz bu şuurla hareket ederse işlerinde Allah’ın adıyla derse, Allah’ın evine, yani Müminlerin bürosu, kışlası hükmünde olan Camiye ve ya seccadeye yani Sıratı Müstakime İnşAllah kabul edilir.
(evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, (Rahmete Raptedip) Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Birinci sözden)
Besmele bize Allah’a verdiğimiz kulluk sözünü hatırlatmak için Kuranda her Surenin başında okutuluyor. Verilen yetkiyi hatırla ki, dünyaya neden geldiğini, niye yaratıldığını, Allaha verdiğin kulluk sözünü hatırla.
Hem ilk inen ayette "Yaratan Rabbinin Adıyla oku" haberinin gelmesi’de insana ilk hatırlatılan şeyin, Dünyada bulunma sebebi ve yetkisi ve görevi olduğunu anlıyoruz.
Besmelenin Beş vakit namazda, her rekatta okumamız gereken Fatiha Suresinin bir ayeti olması da bize, Allahın halifesi olarak en öncelikli sorumluluğumuzun Allaha Kulluk olduğunun bir vurgusudur.
Fatiha: Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın adıyla. Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O, rahmândır ve rahîmdir.
Ceza gününün mâlikidir. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu göster.
Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Amin.
Bu yedi ayette Halife olarak halimizi Rab’bimize beyan ediyoruz.
Bize verilen görev için hamd ediyor ve onun huzur bürosunda, biraz ruhumuzu dinlendirip yardım talep ediyoruz.
Rabbim senin adına yeryüzünde dolaştım, nimetlerin için sana hamd ederim. Sen bana bu halifelik makamını layık gören Rahman ve Rahim olan Allahsın. Eğer ihanet ve şükürsüzlük edersem ceza gününün maliki sensin. Rabbim ancak sana kulluk ederiz, ve senin kulun ve görevli memurun ve halifen olarak ancak senden yardım dileriz.
Bu yer yüzü senindir, bizde ancak senin görevli memurunuz, bu nedenle bize doğru yolu ancak sen gösterirsin. Bu yolda eşkiyaların, doğru yolu kapatan kör bekçilerin şaşırttığı, sapkınların yoluna düşüp perişan olmamıza izin verme! Senin adınla yaşadığımız, görevimizi ifa etmeye çalıştığımız bu beldede, bize, işini iyi yaptığı için ikramda bulunacağın kullarının gittiği yolu göster.
Bize dosdoğru yolu gösterip işimizi, dünya hayatındaki halifelik görevimizi hayırla tamamlamamızı nasip et” diyoruz.
Ebû Hüreyre’den nakledilen bir hadiste, ResulAllah (s.a.v): "Fâtiha’yı okuduğunuz zaman ’Bismillâhirrahmânirrahîm’i de okuyunuz. Çünkü Fatiha Kur’ân’ın anası, Kitabın anası, yedişerli iki (es~Seb’u’l-mesâni)dir. Bismillâhîrrahmânirrahîm de onun âyetlerinden biridir." demiştir.
"Mektup Süleyman’dandır, Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (başlamakta) dır. Bana baş kaldırmayın, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)".Neml :30.31
Hz. Süleyman (as) bu ayeti kerimde Peygamberliğinin yanı sıra, Allah’ın adına bir çağrı yaptığı için devamında (bana baş kaldırmayın teslimiyet gösterip bana gelin) diye kararlılıkla yazmıştır.
Onun bu güçlü ifade ile çağırışı kendinin de, Allah’a tam bir teslimiyetle boyun eğmesinden kaynaklıdır.
Bir Müslümanın dünya işlerinde de, heybetli ve etkili olması, işinde başarılı olması için işlerini Allah namına yapması gerektiğini de vurgular ayeti kerimlerdir Neml Suresi 30.31
Melike de di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum. Neml: 44.
Rab’bimiz, bizleri ve bütün Müslümanları ve bütün insanları yetki ve görevlerini her an Hatırlayan ve Allah’a verediği Kulluk sözünü tutmaya güç yetiren Halifeler eylesin.
Çünkü, yerine getiremeyeceğin bir görev için yetki istemek, mekan işgal etmek zulümdür. İnsan bu zulmü Halife ünvanıyla yetkisiyle, dünya nimetlerinden sonuna kadar yararlanıp, görevi olan kulluğu ifa etmediği için binlerce yıldır yapıyor.
Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. Azhab:72.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.
Yaratan Rabbinin adıyla oku!
Gerçek şu ki, insan azar.
Kendini kendine yeterli gördüğü için. Alak:1.6.7
(evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, (Rahmete Raptedip) Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Birinci sözden)
Bismillahirrahmanirrahim
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlar ve ancak Ondan yardım dileriz. Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, medih ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Efendimiz Muhammed aleyhissalâtü vesselâm ile âline ve ashâbına ise salât ve selâm olsun.
Üstadımız Bediüzzaman Said-i Nursi’ye Allah Rahmet eylesin.
Rabbimiz, Bizleri Kendinin razı olacağı kullar, Peygamber Efendimize (sav) layık ümmet ve Kuranı Kerim talebeliği olan Nur talebeliğinde, çalışkan, sabırlı ve gayretli olmamızı nasip etsin, okuma ve tefekkürü ve ilmimizle amel etmeyi bizlere kolaylaştırsın ve hayırla sonuçlandırsın İnşAllah. Amin
YORUMLAR
Yanlış anlamayın, çok güzel bir konu aslında, yazıya girişte de güzel giriş yapmışsınız ama işi polis üzerinden örneklerle iletmek biraz konudan saptırıyor insanı.
Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. Azhab:72.
Bu ayet dikkatimi çekti. Üstad'ın lisanı hal üzerine anlattıkları her zaman manidardır. Hani hiçbir şey yapamayıp da, birinci sözdeki gibi 'Allah namına vermeli, almalıyız' hususu önemli. Biri vardı, hiç Nurlardan okumamıştı ama bana şunu derdi 'kötülüğü etrafta arayacağına, önce kendine bir bak, herkese kötü diye diye kendi içindeki kötülükleri görmez olursun.' Haklıydı, Hadsiz düşman karşısında hacatını tedarik şey yine birinci sözdeki son gibi 'zikir ve şükür, fikir de bir nevi süsü hayatın.' Şakiler mi? O kadar çok ki kendileri ve şerleri, aynaya bakınca 'şakisin, nasıl uslanırsın' diyesim geliyor bazen elbet.
Düşünceniz güzel ama yazmaya kalkınca bunun için daha itinalı olmanız lazım. Yani şöyle, içinde asrın önemli eseri ve ayrıca Kurandan ayetler varsa, daha derli toplu, itinalı bir yazı uygun düşebilir gibime geliyor. Küçük bir tavsiye tabi.
Leyla Gülsüren
Aydınlatıcı ve güzel duygular hissettiren maneviyatı yüksek bir yazı idi '
teşekkür ve selamlarım ile.
hayırlı günler.
Leyla Gülsüren
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
Yaratan Rabbinin adıyla oku!
Gerçek şu ki, insan azar.
Kendini kendine yeterli gördüğü için. Alak:1.6.7
(evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, (Rahmete Raptedip) Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Birinci sözden)