- 869 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ULUĞ BEY
Timur’un Han’ın torunu,matematikçi ve astronomi bilgini olan,kudretli bir devlet adamıdır.22 Mart 1394 tarihinde Güney Azerbaycan’daki Sultaniyye’de doğdu.Türk Dünyası’nın 15’inci asırda yetiştirdiği büyük astronomi bilginidir. İyi bir eğitim görerek, 13 yaşındayken Horasan ve Maveraünnehir eyaletlerine hakan naibi oldu. Başkent seçtiği Semerkant’ta, müstakil bir hükümdar gibi hareket etti.
Fen bilimleri ve astronomiye merakı, kendisini dünya tarihinin en büyük astronomlarından biri haline getirdi. İlim adamlığı yanında devlet adamlığı vasfı vardı. Semerkant’ta 38 yıl hükümdarlık yaptı. Bir akademi haline getirdiği sarayı, devrin meşhur alimlerinin toplanıp tartıştığı bir mekan haline getirdi. İktidarı döneminde, başta Semerkant ve Buhara olmak üzere tüm ülke, Türk mimarisinin seçkin eserleriyle donatıldı. Oğlu Abdüllatif tarafından tahttan indirildi. 25 Ekim 1449’da, Abbas adlı bir düşmanı tarafından öldürüldü ve dedesi Timur Han’ın yanına defnedildi.
Uluğ Bey’in astronomi çalışmaları
Uluğ Bey’in Semerkant’ta kurduğu rasathanedeki astronomi çalışmaları, astronomi biliminin bugünkü seviyeye gelmesinde büyük pay sahibidir. Uluğ Bey, astronomi çalışmalarının temelini teşkil eden trigonometri ilmi üzerinde geniş çalışmalar yaptı. Kendisinden önceki Doğu - Batı dünyasının tahmini ve yaklaşık bilgilerini bırakıp bilimsel esasları tespit ederek, trigonometride yeni bir araştırma yolu açtı. Dünya onu astronomi alanındaki eserleriyle tanıdı. Semerkant’taki rasathanesinde yapılan çalışmalar, bugünkü astronomiye hala ışık tutmaktadır.
İlhanlılar zamanında yapılan rasatları tekrar gözden geçiren ve 12 yıl boyunca rasat yapan Uluğ Bey, 1437’de, büyük eseri Uluğ Bey Zici’ni yazdı. Bu eser, daha önce yazılan ’zic’Ierin yanlışlarını düzeltiyor ve yıldızların hareketlerini daha mükemmel gösteriyordu. Uluğ Bey’in bu eseri 1665’te Oxford’da İngilizce ve 1853’te de Fransızca olarak basıldı. Batı bilim dünyası, Uluğ Bey’e 15. Asır Astronomu unvanını layık görürken, Milletlerarası Astronomi Derneği de Ay yüzeyindeki bir kratere onun adını verdi.
Uluğ Bey, Nasiruddin Tûsî’nin eserlerine ve talebesi Ali Kuşçu’nun müşahedelerine dayanarak bir de umumi dünya haritası hazırlamıştır. Ali’ Kuşçu Uluğ Bey’in emriyle Çin’e gitmiş ve orada tul (boylam) dairesi üzerinde bir derecenin tekabül ettiği uzunluğu ve dünya küresinin büyüklüğü üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Osmanlı Devleti müneccimbaşılan 1800 senesine kadar bütün takvim ve imsakiye hesaplarında Uluğ Bey Zîci’ni kullanmışlardır. Ancak bu tarihte Fransız Astronom Jack Dominic Cassini’nin, Uluğ Bey Zîci’nin hatalarını tashih ederek yaptığı zîc önce Arapça’ya daha sonra da Türkçe’ye tercüme edilerek kullanılmaya başlanmıştır
Uluğ Bey ekvator ve ekliptik arasındaki açıyı 32 saniye farkla 23° 30’ 17" bulmuştur. Semerkant’ın enlemi ise 39° 37’ 23" bulunarak sadece 1 ’24" eksik tesbit edilmiştir.
Uluğ Bey’in bu eseri bu gün dahi bazı araştırmalarda kullanılmaktadır. Meselâ en son Rus araştırmacı Shcheglov 1977 senesinde kıtaların kaymasını incelemek için Uluğ Bey’in rasathanesinde, Uluğ Bey Zîci’ndeki bilgiler ile modern bilgileri karşılaştırarak gözlemler yapmıştır. Ayrıca Kandilli Rasathanesi’nde Fatin Gökmen Hoca ve oğlu tarafından yakın zamanlara kadar kameri aybaşlarının hesaplanmasında da Uluğ Bey Zîci kullanılmaktaydı.
SAYGILARIMLA
KAYNAKLAR
Abdülmüteal es-Sa’di, el-Müceddidun fi’l-İslâm min Karni’l-Evvel ila er-Rabi aşer, s. 338-340.
Adıvar. A. Adnan, Osmanlı Türklerinde İlim, 4. Baskı, İstanbul 1982. s.62.
Arat, Reşit R., Babürnâme-Babür’un Hatıratı, İstanbul 1986,1, 71-72,77-78
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.