- 728 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UYKUSUZLUK GÜNCESİ
İçimin dolusunca biriktirdim çığlıklarımı. Kimselere duyurmadım. Bir an bile şüphe çekmedim üzerime. Bendeki yıkıntıyı kimseler fark etmedi zira dışını süslü cümlelerle, sahte gülüşlerle boyadım virane kalbimin. Her sabah baş ağrılarıyla uyanıp her gece kalp sancılarıyla yatmanın ne demek olduğunu yalnız çeken bilir. Nicedir bir damla uykuya hasret gözlerimi ışığa direnmeye zorluyorum. Oysa benim için her yer karanlıkken gözlerimin bu asiliği niyedir? Kimi zaman ardı arkası kesilmeyen sözcük sağanağına boğmak istiyorum kağıdı. Sayfaları dövercesine aklıma gelen her kelimeyi yazmak istiyorum. Soran olursa kalem saçmaladı diyeceğim ben değil. Bu karanlık niyedir? Bu kayboluş, yok oluş…varlığa isyan mıdır duyduğum sesler? Bu sancılar, bu umutsuzluk bana mı aittir? Kalabalık düşlerin ortasında nereye bakacağımı şaşırdım. Hepsi renkli, hepsi güneş gibi parlıyor fakat ruhum öyle kapatmış ki perdeleri, bir küçük ışık huzmesi bile sızamıyor kör gecelerime. Belki de mantıksız konuşuyorum. Uykuya hasretim nicedir. Bu baş ağrıları, bu kalp sancıları hep ondandır. Karanlığa mı susadım, ışığı mı arzuladım bilmiyorum. Koca bir boşluğun işte tam da ortasında duruyorum. Anlamsız satırlar döküyorsam kağıda bağışlayın. Saçmalayan hep kalemimdir, ben değil. Yine de şeytanın bacağını kırdım sayıyorum kendimi çünkü kaç vakit olmuştu yazmaya cesaret bulamamıştım. Yağmurlu, puslu havalar bana göre değil. İçimi coşturmalı gökyüzü, bir parça sevinç kaldıysa yüreğimde fokur fokur kaynatmalı kanımı. Bu kadar karamsarlık hasta eder adamı. Tüm renkler içinde gördüğüm sadece siyah. Hani deseler bana yaşam sona erdi az sonra kıyamet kopacak ona bile telaş edemeyecek kadar yorgunum. Yaşlanıyor muyum dersiniz? Yok canım ne yaşlanması. Bu düpedüz umutsuzluk salgını. Araştırdım ilacını bilen yok. Ancak, varsa bir cengaver çıksın söylesin. Gökkuşağı’nın sonunda saklı altın küpünün içinde bile olsa gider bulurum ya da boş verin biliyorum ki gitmem çünkü gidemeyecek kadar yorgunum. Şimdi başlasam ev, kitap, soba, demir, kuş, kedi, sevgi, açlık, tekerlek, ses, gülüş, kadın, erkek diye saymaya bu deli olduğumu gösterir mi? Aklıma gelen her kelimeyi sıralasam bu satırlara diyorum ki belki mutluluğun anahtarı da düşüverir avuçlarıma. Öyle ya zihnimde olsaydı cevabı kendi sorumu kendim çözerdim. Tutarsızlıklarla dolu satırlarımda tutunduğum tek bir cümle var. Uykuya hasretim nicedir, bu baş ağrıları bu kalp sancıları hep ondandır.
Merve Çavuş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.