- 347 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Söz Vurgunu - 3 -
_Annesinin tekrar hadi oğlum çaylar börekler hazır seni bekliyorum, demesiyle Ali Fuat kendine gelmiş yüzünü yıkamak için lavabonun yolunu tutmuştu. Yüzünü yıkayıp kuruladıktan sonra merdivenlerden aşağıya inip annesinin karşısına oturup bütün her şeyi teker teker anlatmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde annesinin dudaklarının arasından yalnızca üç soru düşmüştü...
Seviyor musun? Evet... Âşık mısın? Evet... Söyledin mi? Hayır. Bu sorulardan sonra annesinin aklından zor bir sürecin geçeceğini bunu Ali Fuat’ın nasıl kaldıracağını düşünmeye başlamıştı ama oğluna destek olmak için elinden ne geliyorsa yapmalıydı. Lafı uzatmadan girdi konuya.
_Oğlum yarın gidersin olmadı öbürsü gün olmadı daha öbürsü gün, bulursun bu güzel kızı, demesiyle
Ali Fuat’ın içine su serpilmişti sanki. Anne oğul bahçeden kalkıp odalarının yolunu tuttuğunda yukarıdan tak tak ses geldiğini duyan annesi
_Oğlum yarın yaparsın komşuları rahatsız etmeyelim, demesine rağmen bir çiviyi duvara çakıp resmini baş uçuna asmıştı bile.
Ali Fuat her gün gidiyordu ama ne Derin Su vardı nede Derin Sudan bir haber. Umudu kırılmıştı artık haftada yedi gün aynı yere giden Ali Fuat beşe, üçe oradan da haftada bire indirmişti. Sonraları Ali Fuat hiç gitmemeye başlamıştı çünkü her gidişinden sonra içi acıyor ve üzülüyordu. Unutmak için elinden ne geliyorsa yapıyor ama bir türlü olmuyordu. Zaman su gibi akıp giderken bayram gelmiş temizlik faslı başlamıştı duvarlar badana yapılacak, masa örtüleri yıkanıp kolalanıp ütülenecek dip temel temizlik yapılacaktı. O hafta sonu annesi Ali Fuat’a
_Oğlum bak bayram geliyor ben gündüzleri yıkanacak eşyaları yıkayıp ütülerken sende Cumartesi, Pazar badanayı yapar ben gündüzleri yerleştiririm, dediğinde,
-Ali Fuat olur annem benim tonton annem sen merakta kalma dediğinde annesi mutlu olmuştu ilk defa Ali Fuat neşeli idi. Ali Fuat yukarıda ki odalardan başlamıştı badanaya aşağıya inmeye başladığında annesi de bir taraftan yerleştiriyor bir taraftan da dinleniyordu. Ali Fuat badanayı bitirmişti bitirmesine de çok yorulmuştu. Çünkü ertesi gün işe gitmesi gerektiği için erken yatmalıydı. Ertesi gün işe gitmeden annesi çayını demlemiş
_Yukarıdan başlayayım yerleştirmeye, diyerek Ali Fuat’ın odasına geçti. Duvarda duran resim masanın üstündeydi eline toz bezine alıp çerçeveyi sildikten sonra asacaktı ki arkasını çevirdiğinde resmin arka kısmında tam ortasında yazıların olduğunu fark etti yakın gözlüğünü alıp okumaya başladığında; İçinde fırtınalar kopmuştu. Yaşam herkese yüzünü iki kere mi gösterirdi diye düşündü. Kendi yazgısını söyleyemediklerini hala unutamadığı sevdalısı aklına gelmişti...
/Anne ile oğlun kaderi aynıydı sanki. Arkada yazılanlar ise Derin Suyun yazdığı bir not içindeydi. Yaşamda olması gerekenler ama gözden kaçan detaylar yazılıydı. Söylenilmeyen, unutulan kelimeler zaman geçtiğinde hiçbir anlamın olmadığını anlatıyordu. /
Ali Fuat’ın gelişini beklemeye başlamıştı annesi. Ali Fuat ise akşamın ilk saatinde kapıyı çalmıştı bile. Her zamanki gibi annesi kapıyı açtığında bu sefer Ali Fuat annesinin çok üzgün olduğunu görünce yanaklarını birer öpücük kondurduktan sonra
-Söyle bakalım anaların anası bu gün çok mu yorulmuş ki yüzünü asmış oğlu şuna, dediğinde. Annesi derin bir nefes çekerek.
_Ahhh benim deli oğlum üzüntüm yorgunluğumdan değil okuduğum bir yazıdan kaynaklanıyor. Ali Fuat meraklanmıştı nedir bu kadar seni üzecek şey. Annesi elinden tutup hiç konuşmadan odasına çıkartıp resmin arkasını çevirdiğinde Ali Fuat bir şok daha yaşamıştı.
Notta şunlar yazılıydı:
_’Kıymetlim biz yalnızca tesadüflerle başlayan arkadaş, sonra dost, sonra sırdaş olduk. Aynı heyecanla buluştuk defalarca, aynı coşkuyla konuştuk saatlerce, ama benim baktığım pencereden gördüklerimi sen göremedin. O kadar yakın olmamıza rağmen nefesin nefesime karışmadı, tenimde teninin sıcaklığını duyamadım, aynı denize baktığımızda ben balıkçı kayıklarını, gemileri, balıkları, martıları, dalgaları gördüm! Sense hep beni seyretmeyi benimle konuşmayı yeğledin oysaki bir bedende tek vücut olunduğunda bütünleşiyor âşıklar. Bir gün olsun kim olduğumu nerede oturduğumu ne iş yaptığımı merak bile etmedin?
Ama ben sana ait her şeyi senin haberin olmadan üç sokak yukarıda bahçelikli iki katlı babadan kalma bir evde annenle birlikte oturduğunu, babanın bir trafik kazasında kaybettiğini ve evine çok sadık olduğunu, sigaradan nefret ettiğini, nede alkolün olduğunu. Varın yoğun ak pak saçlarıyla eli öpülesi bir anneye sahipsin. Bunların hepsini bir günde öğrenmiştim hep senden bekledim bir adım gelmeni sormanı hayatıma ait geçmişime aitleri bilmeni istedim. Onu bile sormaya cesaretin olmadı...
Gözlerinde hep bir korku, bir telaş vardı. Offf deli çocuk offf aşkta korkulara yer yoktur, deli bir sevdalıyı yüreğinde taşıyacaksan benim diyebileceksen her şeye katlanacaktın. Elinde tuttuğun resmi ben seni sen olmadan da çizebiliyor ve yaşayabildim. Sen bu yazıyı hemen okuduysan ben yine oradayım. Yokkk resmine bakmaya devam ettiğinde Vakit o zaman çok geç olmuş olacak...
Ben o zaman olmam gereken yerde olmayacağım. Ya sen? Deli çocuk ya sen?
Unutma deli çocuk
nereye gidersen git
yüreğinde ki yara ile gölgen
hep seninle gelecektir
bensiz gittiğin her yere...
Derin Su Çağlar...
- Son -
YORUMLAR
Hoş bir sevda öyküsü. Akıcı dili, aralarda yapılmış, öyküyü süsleyen, okunma zevkini okşayan tasvirlerle güzel bir anlatıma sahip. Anlatımı zenginleştiren ama okuru yormayan hayata dair tespitler de metni zenginleştirmiş.
İmla ve noktalamalara, diyalog geçişlerine biraz daha dikkat etmeniz öyküyü daha kolay okunur hale getirir, diye düşünüyorum.
Derin'in ikinci ismi Su, özel isim olduğundan Su'yun değil, Su'nun kullanımı daha doğru.
"Kırık Hayatlar"ın devamını okumayı isterdim. "Tahir Efendi"yi takip ediyorum. Aynı şeyleri onun içinde söylemeliyim. Biraz daha dikkat.
Sağlıcakla,
mesut turgay kılıçoğlu
Okuma ve yazma isteği her geçen gün fazlalaşırken hata yapmamak mümkün olmuyor... eleştirileriniz içinde çok mutlu oldum en azından eksik yanlarımı görme imkanım oldu....
çok teşekkür ederim ...
üstadım..
Saygılarımla..