Bakarsın Bize de Doğar Güneş
Canım Sevdiğim, Benim Güzel Kübram
Bugün saatler bir bardağın yudumundaki çay gibi süzüldü geçti üzerimden. Elimde senin hasretin yudum yudum ciğerlerime dolarken kararmış geceyle camın önünde seyre daldım gökyüzünü. Sokakları aydınlatan avizelerin ışıkları vardı gözümü kamaştıran, bir de hayalimden hiç gitmeyen sureti güzelliğin. Ansızın sönüverdi avizelerden parıldayan aydınlanmalar. Sokaklar karanlığa boğuldu, gökyüzü tüm dalgınlığını aşikar eyledi birden. Sonra ötüşen kuş sesleri duydum süzülürken dolambaçlarda. Sessizlik hakimdi, sensizlik çığı düştü her yana, bir de dudaklarımda beliren tebessüm ve kuşlarla birlikte göğüsledim güneşi seni hayal ederkene… saat mi kaçtı? Ne önemi var ki saatin sen yokken yanımda.
Öyle bir huzurla raksa kalkmışsın ki geleceğimde bizatihi varlığının elinden tutmuş altın sarısı saçlarının uçları ile. Ellerini uzatmış adeta çağırıyorken bu aciz bendimi bir de mutluluk esintisiyle. Uzatsam elimi gerçeklere yenilgi içerisinde uyanmış hülyalardan yeni bir hayatla doğar da ayrılık, hayallerle gerçekler ayrışır diye korku içerisinde dualar ededurdum. Zira o kadar güzeldi ki hayalin bile, gerçeklikten korktum, uyanmaktan çekinir oldum. Gayrı doğmasın yanımda yokken sen, bir güneş daha. Sayılı bu mevti hayatın sensiz geçen günlerine tahammülüm o kadar azaldı ki artık. Neylesem, nere dönsem? Keşke yarınları daha yakına çekebilecek güçlerim olsaydı elimde de senle olan günlerimizin yarınlarda oynaşa daldığı bir veled misali tutup kulağından da “geç oldu artık!” deyip asıl ait olduğu yuvasına getirsem. Ferhat olmak kolaymış anladım ki! Şirinin aşkı için dağlar delerken mümkünat dairesi içerisinde zorluğu göğüsleyip. Kilometrelerce uzanan dağların ardından yollar açıp su getirilir kıtlıkta ki şehirlere getirilmesine de, hatta bu günler aylar alır almasına da; bir gün yarınlarda kalmışsa yirmi dört saatçik bir zaman dilimi tutulup da yollar açılıp da getirilemiyor işte. Mesudum lakin mesut. Hayalin gamlarıma sargı olmuş da merhem gibi alır sızını ve sabır taşıma damlalarca su serper ki çatlamaya sakın. Yok yok, Çatlamaz da! Çatlamaz! Zira öyle bir sevgi var ki içerimde, sıkılaştıkça kuvvetleniyor; zorlaşsa da huzurla dünya evine giriyor. Beyaz gelinlikler içerisinde düşününce seni, yüzün gülerken başın dimdik bana doğru salına salına gelircesine, “değer” diyorum. Bin ömrüm olsa da bir gününü böyle görmeye değer.
Bak şimdi doğdu güneş. Ne de güzel oldu. Sokaklar kurtuldu karanlıktan. Avizelerin ihanetine yenilmedi aydınlık. Güneşin bekçiliğini eden yıldızlar ve ay devrettiler nöbeti esas sahibine. Bakarsın bize de doğar güneş yakında ha? Devrederler artık emanetçi oldukları çocuklarını babalar, esas sahibi olanlara birbirlerinin. Bakarsın bir de bizde ötüşen bu kuşlar gibi uçuşuruz seher vakitlerinde yuvamıza doğru birlikte.
Umutvari olunuz, umutvari! Gözlerimde keskin bakışlar, ilerisini avuçlarımın içerisinde görür gibiyim. Vakit yakın, lakin yol çetin gibi. Dualar olmaksızın kısalmayacak yarınlar, uzayacak bugünler. Hiç bir şey olmasa da dualarda buluşalım, dualar da evlenelim, dualarla aile kurup çocuk yetiştirelim derim, esas günler gelinceye kadar. Zira Allah, nasip etmeyeceği şeyi kuluna hayal ettirmezmiş. Yakındır hayalimiz. Sevgi ve şefkat dolu bu yüreğimi büyük bir saygı ile zatının güzelliğine ve öpülesi ayaklarının altına serip halı niyetine emekleye emekleye gelmekteyim sana sevdiğim.
Kıymetin aladır bende, şöhretinle yüz tutmuş o temiz berrak kalbin. Sana baktıkça ben büyümekteyim.
Sevdiceğin,
Osman Tulun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.