Koçum Benim -1-
Yine bir sen varsın bana hep sen! Herkes çekip gitse de bir sen gitmedin benden. Karşılıksız değil elbette sadakatin. Bütün sokak levhaları acıtsa da içimi, caddeler ırzına geçse de her gün doğumunda anılarımın, bende seni terk etmedim.
Biliyorum! Takvimlerle hesaplanamayan ömrümün hep hüzün aralarında gelip sarılıyorum sana. Neylersin be şehir! Sen benim kara gün dostumsun. Olmayan iyi günlerim feda olsun sana. An’larım hep azap hep kara…
Benim koçum Ankara!
Ne kadar uzvun varsa hepsine değdi yokluğumun dudakları, bütün tenhalıklarını sardı kavuşmalarımız. Kaç kez bavulumu hazırlayıp, kaç kez boşalttım saymadım. Ve şerefime ant olsun senden hiç caymadım. Bu gece yine sabaha kadar yağdın, seni öyle bırakıp gidemedim işte, gözlerimi bir an olsun kırpmadım.
Uzun zamandır sohbet ettiğimizin farkına vardığım an utandım üzerinde yürüdüğüm kaldırımlardan. Sokak lambaları teker teker sönmeye başladığında bana uzanan elinden tutup sıkıca kendime çektim seni. Öyle özlemişim ki; sarıldığım an, anlar karalığını bozdu içimde. Yakanda asılı duran başkent rozetine aldırmadan, garipliğimi umursamadan, aramıza nifak sokmaya çalışanları öteleyip, çekip taburemi oturdum yanına. Çayımız soğuk yada sıcak, açık yada demli, umurumda değil hangimizin yaşı daha büyük, hangimiz vefada daha kıdemli. Vaktinde sana yazdığım onca mektup, hala saklı durur adıma imzalanmış kitapların arasında. Hangi kitap anlatabilir ki seni, hangi adam ben kadar sevebilir ki seni, hangi hasret böyle büyük olabilir ki…
Gel koçum gel!
Saçlarıma düşmüş aklarıma aldırma! Tamam haklısın, öyle çok sevdim ki onu; zanı ona, canı ona, beni ona kurban ettim. Sevdası öyle doldurdu ki çilehane yüreğimi seni ihmal ettim, hiç inanmasa da yangınıma ben onu çoktan affettim!
Sen zaten sevdiğimin suretisin!...
Mektubum eline ulaştığında tez elden sende ulaştır cevabını, beni anlayan sensin, bana inanan sensin. Bizim her şeyimiz ortak ey sadık şehir! Bende yetimim, sende yetimsin.
İçmediğim günlerin inadına bir deste sigara aldım, çayımız da hazır. Yarım yamalak yazıp yerlere attığım kağıtlara aldırma sen! Daha yazılmamış nice boş sayfalar var çekmecemde, saklı şiirlerin orta yerinde.
Üzerine rahat bir şeyler al istersen, pencere açık, perdeler aralık. Seni gün doğana kadar bırakmam artık.
Gel koçum!
Gel Ankara’m!
Kavuşalım artık…
29 Ağustos 2014 Cuma / 04:10
Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.