- 937 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
ODTÜ MESCİDİNDE TARTAKLANAN KİŞİ ASLINDA BENDİM.
-Efendim bilindiği gibi güzel ülkemizin güzel bir köşesinde gayet güzel bir eğitim öğretim yuvası olan…La Heyro neydi onun adı
-Od tü ağam.
-He işte o od tü denen bilim yuvasında, ki od tünün açılımını biliyorsunuzdur değil mi?...La Heyro Od tü nün açılımı neydi?
-Ortaokul Düzeyinde Ticaret Ünitesi dir ağam.
-He işte tam adı Ortaokul Düzeyinde Ticaret Ünitesi olan bu güzide eğitim ve öğretim kurumunda, ki nerede olduğunu söylememe gerek yok sanırım…La Heyro, neredeydi bu od tü?
-Çemişgezek ile Pötürge arasındadır ağam.
-Oğlum emin misin? Burada ciddi bir yazı yazacağım. Sonra okuyucuya madara olmayalım.
-Ağam siye şimdiye kadar hiç yanlış bilgi verdim?
-Haklısın. Bu güne kadar bir yanlışını görmedim.
Hemen girişteki konuşmalardan da anlayacağınız gibi bu gün od tü de neler oluyor onu anlatacağım.
Bu memleketin sınırlı sorumlu yapı kooperatiflerinden biri olarak… Pardon ya sınırlı sorumlu yapı kooperatifi de nereden çıktı. Yani demem o ki bu ülkenin sorumlu bir vatandaşı olarak ben de merak ettim Od tü yü. Etmesine ettim de malum insanın başına ne gelirse ya meraktan ya Irak’tan gelirmiş.
-Irak’tandı değil mi Heyro?
-Yok ağam. Yapraktan.
-Lan oğlum yaprak ne alaka?
-----
Neyse…
Evet…’’Merakımızı yenmenim en kolay yolu merak ettiklerimizin üzerine gitmekmiş ‘ demiş büyük bir düşünür.
-La Heyro, O düşünür kimdi?
-Wolfırag Amma Deyyus Mort Zart, ağam.
-Vay deyyus vay…Fena laf etmiş.
Evet…Madem ki meraklarımızı yenmenin en kolay yöntemi onların üzerine gitmektir, o halde kim tutar seni oğlum Sami. İlk hedefimiz Od tü.
Hiç beklemeden Ümraniye’den Kadıköy’e, Kadıköy’den Eminönü’ne, Eminönü’den de tramvayla Esenler otogarına geldim ve tam Pötürge’ye bir bilet aldıktan sonra aklıma geldi. Ne mi geldi? Yahu ben niçin Ataşehir’den almadım ki bu bileti? Otobüs nasılsa Esenlerden Ataşehir terminaline gelmiyor mu? ‘’Neyse, otobüs içinde Boğaz Köprüsü manzarası seyrederim.’’ Diyerek Pötürge’ye hareket eden otobüsün hareket saatini beklemeye başladım.
Otobüs hareket etti, Ataşehir’i filan da geçtikten sonra muavin tek tek yolculara sormaya başladı ‘’Nerede inecektiniz?’’ diye. Sıra bana geldi.
-Abi siz nerede inecektiniz?
-Ben Od tü ye gidiyorum. Beni en yakın yerde indirin.
Çocuk elindeki listeye baktı ve şoföre seslendi.
-Ya Haydar abi. Bu terminaldekiler ne biçim iş yapıyorlar? Beyefendi Ankara’da inecek, buraya ‘’Pötürge’’ yazmışlar.
Derhal müdahale ettim:
-Ankara’da inmeyeceğim. Od tü de ineceğim. Pötürge’den sonra daha Çemişgezek arabasına binmem gerekiyormuş.
Şoför aniden bir kazık fren yaptı. Yoksa önümüzdeki tıra giriyorduk resmen. Yanımdaki yolcu ‘’ Eyvah eyvah. Ankara’ya kadar bir deliyle yolculuk edeceğim anlaşılan. ‘’ diye mırıldandı. Otobüs, sebebini anlayamadığım bir durum dolayısıyla kahkaha krizlerinde.
Şoför şöyle tepeden tırnağa bir süzdü beni.
-Abi sen odtü’ye mi gideceksin?
-Evet.
-Tamam ben seni nerede indirirsem orada in. Oradan bir taksiye bin, ‘’ Beni Odtü’ye götürün’’ de şıp diye odtü’ye varırsın.
Derken efendim yolun kalan kısmında hiç bir vukuat olmaksızın kazasız belasız bir yerlere vardık. Şoför beni indirdi. Hatta sağ olsun var olsun bir de taksi çağırdı ve taksi şoförüne ‘’Abiyi Odtü’ye atıver’’ dedi.
Yolda şoföre ‘’ Pötürge ne kadar da gelişmiş. Maşallah maşallah’’ deyince bir fren de o yaptı. Sonra merakla sordu.
-Abi Odtüydü değil mi? Bir yanlışlık filan olmasın sonra.
-Yok… Yanlışlık yok. Od tü.
Der demez. ‘’Tamam abi geldik. Ana giriş burası’’ dedi.
‘’Vay anam babam vayyy. Od tü demek burası ha’’ diye hem hayran hayran hem de salak salak bakarken içeriden bir grubun bana doğru geldiğini gördüm. Zaten grubun önündeki beni görür görmez arkadaşlarına ‘’ Koşun arkadaşlar, bir sevgili vatandaşımız daha ziyaretimize geliyor. Karşılamada,sevgi saygı, barış, kardeşlik ve bilumum yürek sesi aktarımlarımızda kusur eylemelim’’ demişti.
O an bir baktım bu od tü denen yerin kapısından içeri kim girerse girsin aynen böyle karşılanıyor. Kız öğrenciler çiçeklerden örülmüş kolyeler takıyor insanların boyunlarına. Erkekler lokum, şeker, kolonya ikram ediyorlar. Hatta aynen otobüslerdeki gibi servis arabalarında çay, kahve, kola, ayran,meşrubat ikram ediyorlar.
Evet evet kim olursa olsun gelen, hiç fark etmiyor… Hatta dış kapıya yazmışlar ‘’ Gel kim olursan ol gel. İster Ateist, ister pkk lı, ister, lgbt’li, ister liboş, ister komünist, ister hümanist, ister entel, ister dantel,ister yumoş kim olursan ol gel.’’
Karşılama komitesinin başındaki delikanlı o derece hümanizmle lebaleb doluydu ki artık bu sevgi onun vücuduna sığamamış, paçalarından aşağı doğru süzülmekteydi. Büyük bir edeple yanıma yaklaştı.
-Buraya niçin gelmiştiniz? Size nasıl yardımcı olabilirim?
Ben şaşkınlık içinde aklıma ilk gelen soruyu sordum.
-Şeyyy afedersiniz. Burası bir eğitim yuvası değil mi?
-Elbette. Niçin sordunuz ki?
-Şeyyy. Kapıda ne polis, ne güvenlik görevlisi, hiç bir şey yok da.
-Beyefendi burası Odtü. Burada o dediğiniz kaka şeyler olmaz. Baksanıza herkes ne kadar sevgi, barış, kardeşlik, hoşgörü ile birbirine kenetlenmiş durumda.
-Evet görüyorum. Benim şaşkınlığım da ondan zaten. Kapıdaki yazı ilgimi çekti mesela. Herkese ‘’gel ‘’ demişsiniz. Her görüşe, her düşünceye, her yaşam biçimine saygı, sevgi ve hoşgörü var. Hatta türbanlılar, kara çarşaflılar bile rahatlıkla giriyor okula.
-Beyefendi elbette girecek. Burası üniversite. İlk okul ya da orta okul değil. Biz burada insanların kıyafetlerine değil onların kafalarının içine bakarız.
İçimden ‘’Ulan Heyro, Ulan Heyro…Burası üniversiteymiş ya ulan. Bana orta okul dedin bir de’’ diyerek Heyro’ya baya bir saydırdım ama öte taraftan da neredeyse küçük dilimi yutacağım. ‘’ İnsan sevgisi ve hoşgörü dalında Oscar kesin buraya verilmeli ‘’ diye düşünüyorum.
-Yani şimdi siz türbanlılar ve badem bıyıklılar için ‘’ Bunlara da insan demek istiyorum, tam diyeceğim zaman bir gülme tutuyor’’ demiyorsunuz?
-Asla…Olur mu hiç? Türban ve baş örtüsü bizim milli kıyafetimizdir aslında. Okulumuzda herkes serbesttir kıyafet konusunda. Herkes canının istediği kıyafetle rahat rahat gelir.
-Diyorsun?
-Evet beyefendi aynen öyle diyorum.
-Peki hiç mi gıcık olduğunuz birileri yok. Neticede bu toplum hep iyi insanlardan oluşmuyor. Aranıza hiç mi parazitler karışmıyor.
-Elbette bizim de gıcık olduğumuz ve okulumuzda asla görmek istemediğimiz - kendilerine insan bile demeye dilimizin varmadığı- kimseler var.
-Hah..İşte ben de onları merak ediyorum. Kim onlar?
-İşidciler beyefendi…İşidcileri bu okulda istemiyoruz.
İşin doğrusu çocuğu neredeyse yere yatırıp her tarafını öpeceğim. O kadar ki kanım kaynadı kerataya. İşid denen orospu çocuklarından ben de ölesiye nefret ediyorum. Ama bir merak daha dürttü beni
- İyi de bir İşidciyi sade bir Müslümandan nasıl ayırd ediyorsunuz?
-İşte o da bizim Odtü olarak farkımız. Boşuna mı adımız Orta Doğu Teknik Üniversitesi?
‘’ Vay anasını yahu. Orta Okul Düzeyinde Ticaret Ünitesi değillermiş’’ diye mırıldanırken bir kez daha Heyro’yu ne kadar döşemelik kumaş varsa hepsiyle bir güzel döşedim.
-Efendimmm. Bir şey mi dediniz beyefendi?
-‘’Allah belanı versin Heyro’’ diyordum.
-Heyro Beyefendi kim oluyor?
-Sen tanımazsın. İşidci bir namussuzdur.
-O zaman Allah bin türlü belasını versin o Heyro’nun. Rabbim Kahhar ismi şerifiyle kahretsin onu.
-Rabbim mi? Kahhar ismi şerifi mi? Dünya tersine mi dönüyor yahu?
-Ay pardon… Yobaz kesimine cevap yaza yaza onlardan bize de bulaştı.
-Şeyyyy. Namaz vakti geliyor. Bana lavabonun yerini gösterseniz de bir abdest alsam, sonra da şu çimenlerin üzerinde namazımı eda eylesem. Kıble ne tarafta biliyor musunuz?
-İlahi beyefendi. Kampüsümüzde tam on dört tane mescit, bir tane de cami varken hiç çimenler üzerinde namaz kılınır mı?
-On dört mescit, bir cami mi? Ohaaaaa. Bu od tü komple Müslüman ve de komple namaz ehli mi yani? Ulan biz İstanbul Üniversitesinde Edebiyat Fakültesinde okurken üstelik ‘’ Kanımız aksa da zafer İslamın ‘’ diyenlerden ve fakültenin tek hakimi olduğumuz yıllarda bile bir tane bile mescidimiz yokken, tek tük namaz kılanlar okuldan çıkıp Bayezıd camiine giderken şimdi siz bunca pkk lıya, bunca komüniste, bunca lgbt lilere, bunca liboşa, bunca yumoşa kucak açmış vaziyetteyken on dört mescit bir de cami mi yaptırdınız? Helal olsun.
-İnanmıyorsanız işte mescitlerin ve caminin haritası.
Yav hakikaten de elime bir harita turuşturdu,( Resim 1) haritada on dört mescit ve bir caminin yerleri var. Gerçi ne daha önce ne de daha sonra o cami ve mescitlerin hiç bir resmi yayınlanmadı ama olsun. Neticede elimde artık kapı gibi bir belge(!) vardı. Hem de Oda Tv tarafından hazırlanmış bir belge.
Uzatmayalım efendim. Delikanlının gösterdiği mescitte namazımı kılıp dışarı çıktım. O gün takvimin yaprakları 22 Aralık 2015 i gösteriyordu.
Camiden dışarı çıktıktan sonra da ‘’ Odtüde namaz kılanlara saldırı ‘’ başlıklı o elim olay vuku buldu.
Olayın hemen akabinde bir açıklama geldi birilerinden. Kimden mi? Vallahi de billahi de bilmiyorum. Açıklamanın bir kısmını ve linkini aynen veriyorum. Linke de bakın. Bir kişi adı ya da resmi görürseniz lütfen bana da bildirin. ( Haaa Resim 3e de bakın. Çünkü o tartaklana genç ve Üniversite öğretim görevlisi de bu resimde . Onlar hangisiyse bana da bildirin olur mu?)
Link bu: siyasihaber2.org/odtu-mescitte-namaz-kilan-ogrenci-anlatti-o-videoda-tartaklanan-kisi-benim
Açıklama da bu:
ODTÜ mescitte namaz kılan öğrenci anlattı: O videoda tartaklanan kişi benim.
Fizik Bölümü Doktora Öğrencisi ve ODTÜ Araştırma Görevlisi’nin yazdıkları şu şekilde:
“Selam arkadaşlar, ben aşağıdaki videoda tartaklanan kişiyim, size objektif olarak ne olduğunu anlatacağım.
Dersimin bir tanesini namaz kılmak için asıp mescide doğru yol aldım. Baktım koskocaman bir grup var, 8 yıldır ODTÜ’de olduğumdan baktım buradaki solcu arkadaşlarla OMTliler tartışıyor. Her zamanki klasik atışma deyip hiç sallamadan gittim namazımı “rahatça” kıldım, çıkarken “mescide saldırı var, haber yapın yardım edin” tarzı söylevlerde bulunan arkadaşlarla karşılaştım. Gittim onlarla tartıştım zira 8 senedir ben de onlar da gayet rahat namaz kılabiliyorlar. Gelip solcular mevlid günü Cami’yi bırakıp mescidi mi basacaklar. 8 yıldır 8 mevlid geçirmişiz birşey olmamış v.s. şimdi mi olacak diye tartıştık daha sonra çok önceden de uyardığım panodaki siyasi şeyleri gösterdim ve bunların olmaması gerektiğini söylerken beni sallamamaya başladılar. Ben de resmini çekecektim, içlerinden birisi SAADET PARTİ’sinin gençlik kolu olan AGD’nin broşürünü aldı, “burada öyle bir broşür yok” deyip broşürü cebine koydu. Ben de burası MESCİD sonuçta karşıdakinin kişisel alanına giremem diyerek ona dokunmadım.
Olay İHH’nın posterini bu kez ben alınca çıktı: Arkada mescidde beni çekiştirmeye başladılar, sonra kendimi dışarı attım “şunun bir ifadesini alalım deyip” bir grup beni mescide sokmaya çalıştı. O sırada diğer kişi elimden posteri alınca “bırakın, kağıt bende” dedi ve öylecene saldılar. Siz video’da o son çekişmeleri görüyorsunuz.
Ben de küçük bir sıyrıkla atlattım ama hala namazda güvenliğim var mı bilmiyorum, bu yüzden namaza benimle gelebilecek insanlar arıyorum. Ve de ODTÜ’de Araştırma Görevlisiyim, tartaklandığım için o arkadaşlar hakkında suç duyurusunda bulunabiliyor muyum?
Not: Resimdekilerde İHH, furkan vakfı (kuytul hoca) vb. hep siyasi yayım yapan derneklerin ODTÜ mescidindeki posterleridir. Ben eleştirel birşey astığımda direk yırtıyorlardı. Yani İslamcı/Şeriatçı v.b. değilsen mescitte öyle bir ifade özgürlüğünüz olmuyor” (Genç gazete)
1- ’’Dersimin bir tanesini namaz kılmak için asıp ’’
2-’’Her zamanki klasik atışma deyip hiç sallamadan gittim .’’
3-’’hiç sallamadan gittim namazımı “rahatça” kıldım’’
4-’’“mescide saldırı var, haber yapın yardım edin” tarzı söylevlerde’’
Allah’ınızı severseniz bir akdemisyen ağzı mı bu? Odtü gibi bir kurumun öğretim görevlisi olan kişi en azından ’’Söylev’’ ile ’’Söylem ’’ kelimeleri arasındaki farkı bilir değil mi?
Efendim o olayın aslını ben size anlatayım:
22 Aralık 2015de Odtüdeki mescitten çıkınca bir baktım tam karşımda bir pankart. Pankartta ‘’OKULUMUZDA İŞİDCİ İSTEMİYORUZ’’ Yazıyordu. Pankarta iyice yaklaşınca pankarttaki resmi tanıdım. Aaaa..Bu benim abimin ikamet ettiği Fatih- Çarşamba’da Ciğeristan adındaki dükkanın sahiplerinden İsmail Kamber’in resmi.( Resim 2) Yahu sonradan gelmiş olsalar da neticede tanıdığımız, ‘’ Bizim mahellenin çocukları ‘’ dediğimiz insanlar. Kılık kıyafetleri ile İşidcilerden ziyade İsmail Ağa Cemaatindendirler. İsmail Ağa cemaati de ( Cübbeli Ahmet’in cemaati) İşid düşmanıdır aslında. Ayrıca Ne İsmail ne de de abisi Ali Kamber kıyafetleri ve görünüşleri dışında İsmail Ağa cemaatinden de değillerdir. Hal böyleyken devletin koskoca bir bir millet vekili TBMM de onların fotolarını İşid liderleri diye göstermişti.
Mahallemizin çocuğu İsmail’in resmini orada görünce heyecanlandım ve yüksek sesle konuştum
-Aaaa..Ulan ben bunu tanıyorum. İsmail bu.Ciğeristan denen lokantanın sa sahiplerinden biri. Bu adamın İşidle bir alakası yok.
İşte kıyamet ondan sonra koptu. Birileri tarafından feci bir dayak yedim ama vuran kimdi niçin vuruyorlardı anlayamıyordum. ‘’ Vurun Şeriatçı- İşidci köpeğe’’ diyenler de vardı ‘’ Vurun dinsiz kafire ‘’ diyenler de…Ne olduğunu anlamadım ama kesin bir gerçek varsa tartaklanan aslında bendim.
Sonrasında gözlerimi hastanede açmışım.
Yani anlayacağınız 22 Aralık 2015de Odtü de tartaklanan sahıs aslında bendim. Bakın öyle ‘’ Bir öğrenci, Bir öğretim görevlisi ‘’ filan deyip de isim ve resim koymayanlar gibi davranmıyorum. İsmim de var resmim de. Yani ben o öğrenciden de öğretim görevlisinden de daha gerçeğim.
Daha da özetleyecek olursak ben kaşınmıştım. Koskoca bir partinin koskoca bir grup başkan vekilinin İşidci diye dünya aleme bildirdiği bir insan için ne diye ‘’ Bunun İşidle alakası yok’’ dersin ki. Di mi ama.? Güzel güzel kıl namazını, gez, dolaş on dört mescit ile bir camini. Adam gibi sevgi ve barış şarkıları söyle hevallarla veya yumoşlarla. Ne karıştırırsın İşidi mişidi?
Neyse..Olayın aslını böylece öğrenmiş oldunuz.
O değil de ben mescit önünde tartaklanırken birileri cebime bir başka harita koymuş. ( Resim 4) O haritada ise Odtü kampüsünde sadece bir tane en köşeye atılmış ve kullanılmayan mescide karşılık altı kilise, dört sinagok, iki Budist mabedi, iki Süryani kilisesi bulunmaktaydı. Hatta öyle ki Beyoğlu’ndaki St. Antonio Kilisesinin, Edirne’deki Kal Kadoş Agadol Sinagokunun, Mardin’deki Mor Gabriel Manastırının aynıları bu kampüsün yerleşkesi içinde bulunmaktaydı.
Az iyileşeyim bakacağım hangi harita gerçek.
Heyro kim mi? Basit bir ayrıntı efendim Üzerinde durmaya değmez.)))))
NASIL ÖYKÜ AMA?
YORUMLAR
Sami hocam
ODTÜ öteden beri kendine münhasır bir yapısı vardır. sanırım cumhuriyetimiz adına böyle bir yapıya da ihtiyacımız da var. Siz hocamız olarak tabi ki bizden daha iyi bilirsiniz. Naçizane düşüncem, üniversitelerin resmi kalıpların dışında fikirler üretebilen kurumlar olması eğitme dinamizmi kazandırır. Kaldı ki ülkemizde on yıllarca üniversiteler statükocu bir anlayışla hizaya sokulabilen eğitim kurumlarına dönüştürülmek istenmiştir.
Kısacası farklı bakış açılarına sahip insanların yetişmesi ülkemizin bir güvencesidir. Eğer herkes her konuda aynı düşünüyorsa (milli birlik hariç) o ülkede bir sakatlık vardır demektir.
Saygı sevgilerimle
sami biberoğulları
Üniversiteler elbette ki resmi kalıplar dışında fikirlerin üretilebildiği eğitim-öğretim kurumları olmalıdır. Benim buna hiç bir itirazım yok. Neticede biz üniversitelerin tek tip görüş, düşünce ve hayat felsefesine sahip insanlar tarafından işgal edildiği yılların acısını ve faturasını çok acı olarak ödemiş bir kuşağız. Fakat bu gün ODTÜ'ye baktığım zaman ( En azından benim gözümde) o eski günlere dönüşü görüyorum. Hatta daha da kötüsünü.
Oturduğum yerden acaba yanlış mı görüyorum dediğim de olmuyor değil hani. Ama Figen Yüksekdağ'ın rahatlıkla konferan verdiği bir kurumda hükümettten birileri için '' Buraya giremez'' deniliyorsa, protesto ediliyorsa o zaman yanılmıyorum diyorum.
Yine de inşallah yanılan benimdir.
Selam ve sevgilerimle.
Bu ODTÜ'de bıktırdı artık.
Eğitimden başka her türlü terane var içinde.
İçindekileri bırak,
mezun ettikleri de ülkenin başına bela oluyor.
Odalar mesela.
Her türlü gelişmeye, yeniliğe, ilerlemeye karşılar.
Merak ediyorum,
ne gaye ile kurulmuşlardır?
Malum bir ideolojiye payanda olmak gayesi ile tabi ki.
İlimle, irfanla, bilimle, teknikle bir alakaları yok.
Can sıkıcı bir durum.
Ülkenin en iyi üniversitesi işgal altında,
biri çıkıp bu yaraya bir neşter atamıyor.
sami biberoğulları
Dışarıdan bakıldığında Odtü bir cadı kazanı.
İçeriden bakıldığında nasıldır bilemiyorum tabii ki. Ama yine dışarıdan bakıldığında hallerini az çok anlayabiliyoruz.
Mesela benim için Figen Yüksekdağ oraya gittiğinde kuzu kuzu onun konfaransı dinleyen Odtü lülerin , hükümetten birileri gittiğinde azgın boğalara dönüşmeleri oldukça önemli bir kriterdir.
Ya da pkk lılar rahat rahat ''Apo'ya özgürlük'' diyebilirken Bayırbucak Türkmenleri için para toplayanlara '' Burada İşid zihniyeti istemiyoruz'' diye saldırılması da önemli bir kriterdir.
Yani Odtü'yü bir bilim yuvası haline getirmek gerek.
İlle valakin bunu yapmaya kalktığınızda '' Od tü arazilerine göz koydular, burayı avm ve rezidanslarla dolduracaklar, asıl amaç bu'' ya dönüyor herşey.
Ve yarın bir gün Odtüye bir operasyon yapılırsa söylenecek olan da bu
Bekleyip göreceğiz artık.
Selam ve sevgilerimle.
Maksat-ı Muhabbet !... Lakin unutmayınız ! Devrimi her zaman iktidara karşı duran bu yerlerde yetişenler yapar... Hikayenin devamını okumaya gerek yok... Din ve dindarlar( kendini dindar sananlar) dünya tarihinde her zaman hep yerinde sayar ,onları bir yerlerden bir yerlere yine diğerleri getirir...
Biliyor musunuz bir zamanlar gerçek hikayeleri anlatanlar olayı şöyle özetlemişlerdi:
'' Yemin ediyorum ki 40 ya da 80 kadar insan etrafımı sarmış, ellerinde siyah eldivenler vardı. Arlarına aldılar beni ve üzerime işediler... Hemde hepiiisi birden... Kadının fantezileri o kadar çoktu ki, neyse ki imdadına Gezidekiler yetişti. Daha sonrası da var tabi.... Diğerleri de camiye içki şişeleri ve ayakkabılarını çıkartmadan girmişti... Ne girme ne girmeee...
Sonra birileri milyonlara seslendi .... '' Benim başörtülü bacımın üstüne işediler, hemi de video kayıtları var elimizde....'' Sonra bir şaklaban vekil daha Şöyle devam etti '' Videoları izledim, çağın ayıbıydı görüntüler ''
Vah Od tü vah.... Halbu ki sanane 15. mescit yetmemiş 16. kurulsa ne olcekkk... Baksana kanallar bilem bu çok erdemli bilgili halk din-allah deyüp çarpmaya başlamışşş... Bırakın çarpsınlar hatta çalsınlar size ne !
Derim yaaaa Türk Edebiyatının Büyük Yazarına ...Haklısın Azizim Haklı... Daha dığrusu Haklısın Aziz Nesin'im ! Bu şiiride onun için yazdım yaaa...
sağanak bir ay ışığı pencereme oturmuş
sırtımda adalet
içimde merhamet
dilimde kelebek ölüsü
sür benzimi…
ardımda Şahadet, yüzümde şeytan ölüsü
fikrime el-basan, derisi cebren sövgüsü
metanet dilenen hancılar,
ey dost, ! dizime çök
sözleri doğuruyor cennet güzeli
tanrıya sukutur dilim
ve düşer gözlerimden ölüm korkusu
ey dost ! çöktüm dizine
ziyandır alime gölgesi sürgün
kaç ölü doğurdu zikrine her gün
kalbime dayanan, linç midir ölüm ?
ey dost ! geldim sözüne
Evet geldim sözüne.... % 100 haklıymışsın !
saygılar Hocam...
sami biberoğulları
Sen hikayenin devamını okumaya gerek görmemişsin, Ben de yorumun devamını okumaya gerek görmedim.
Selam ve saygılar.