- 2227 Okunma
- 15 Yorum
- 10 Beğeni
Tüm Takvim Yapraklarının Canı Maziye...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Güz’den kalma bir gün..
Yazdan kalma bir kuş olsa gerek deyip kuş cıvıltısının olduğu yöne doğru ilerlemeye başladım, o nahoş bestesi ile hangi kuş beni cıvıldıyor diyerek uyandığım yatağımdan.
-günlerden pazar aylardan aralık..
Balkon sefası yaptırmaktı amacım sesin sahibini ararken elimdeki bir fincan kahveye, zira aralığın 27’si olmasına rağmen dışarda güneş vardı gökyüzünde mavi.
Kahvem..üçü bir arada bana kokusunda herşeyi unutturabilen o kahveme daha ilk yudumda teşekkür bile etmiştim içimdeki tuhaf duyguyla, şükrettim bir Fatiha ekleyerek yine annemin ruhuna sonra.
Gözlerim evlerin çatısında sesin sahibi olan kuşu arıyordu.
Dalmıştım.
Bir zamanlar bir kuş kanadıyla bana sunulan hayatın nasıl bu durumlara gelebilecek olmasına hayranlık ve şaşkınlıklar içinde bakar gibi dalmıştım içimdeki buz gibi okyanusun içine.
Bir telefon sesiyle irkildim, yine ihtiyacı olan bir arkadaş ihtiyacı için aramış ve ağız ucuyla halhatır sorup işini ustaca bitirip kapatmıştı telefonu.
Öyle ya bu devirde dost çok az ihtiyaç sahibi ise fazlasıyla vardı, o yüzden ihtiyaç listem biraz kabarıktı.
(olsundu! yalnızlık çekmektense bu bile iyi der gibi aynanın önünden geçerken bir göz kırptı benimle dalga geçen şimâlim düşüncelerime)
Duvardaki takvime takıldı sonra gözlerim..iltifat etmek istedim bian kendisine, üstünden onca günün geçmesine aldırmadan bir yılı daha tükettiğinin gururunu taşırcasına "dünün yaprağınıda kopar üzerimden" der gibi bakıyordu bana. 26 Aralık parmaklarımda can çekişirken 27 Aralık " hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır" sözü ile babamın sanki sesini duymuşumda içimdeki nar’a su serpilmiş bir ahval ile gülümsedim, evet iyi ki babam vardı hayatımda.
Takvim yaprağının önyüzünde diğer bölümde ise Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un vefat(1936) yazıyordu.. Birden yüzümdeki tebessüm ciddi bir hüzünle "korkma!" dedim vatan şairim, korma sönmeyecek bu şafaklarda yüzen alsancak..ardına şairimizin ruhuna bir Fatiha ekleyip tekrar balkona doğru yürümeye başladım.
Aklım hala takvim yaprağında bir yani hüzün bir yanı tebessümlü bir şekilde sesin sahibi olan kuşu ararken gözlerimle, tüm takvim yapraklarının canı maziye, gün bugün, şuandaysa yaşamanın garantisi yok Rabbim hayırlı ölümler vere diyen dilimi dinliyordu.
..derken hergün düzenli olarak aldığım ilacımın zamanı geldiğini anladım çalan saatimin uyarı alarmıyla..
-bir ilaç daha al, herşey çok güzel olacak, hastalar şifa bulacak, dertliler deva ve en fazla öleceğiz, ölüm gelecek herşey unutulacak diyordu o alarm bana..
Saate gözüm ilişti sonra, 09:55 ve Zarifoğlu üstadın esaslı bir sözü dilime "hayat nasıl da geçiyor zaman hiç geçmezken"
.. hadi dedim nâr, hazır mısın bir günü daha maziye gömmeye.
ve saat yine zamanı sollamış kendini 14:48’e getirmişti...
...
27.12.2015
-geçipgiden zamandan-
Z.Nâr
YORUMLAR
Çok güzel bir yazı okudum. akıcı anlaşılır, yüreginize saglık.. kurdela yakışmış kutlarım..Hastalıgınıza Allahımdan şafi adıyla şifa diliyorum, aldıgınız ilaclar sizi saglıgınıza dilerim kavuştursun. bu arada tüm hastalara, tedavi altında olanlara, Allahim şafi adıyla, şifa versin. aminn.. saygı ve sevgilerimle...
ah bu acı acı gülümseten yazılar... ah bu anlamak.
-(olsundu! yalnızlık çekmektense bu bile iyi der gibi aynanın önünden geçerken bir göz kırptı benimle dalga geçen şimâlim düşüncelerime)-
hep böyle değil mi. anladım, anlıyorum. ama öyle olmayanlar da var çok şükür ki. Allah eksiklerini göstermesin... ve evet Allah babanıza uzun, sağlıklı, hayılı ömürler versin.
koskoca bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla her şey daha güzel olacak umuduyla girmek üzereyken bir takvim yaprağı ve düşündürdüklerini okumak güzeldi.
yazının ismi öyle iyimser ki, bu iyimserlik ışığında kötülerin payına düşen ''canı cehenneme'' deyimi hükmünü yitirmiş.
iyilikler güzellikler getirsin yeni yıl tüm dünyaya...
kutlarım sevgiyle...
farketilmyen hiç bir şey yok asılnda; çünkü zaman bile geçerken takvimleri yaprak yaprak koparırken
ömrümüzün sayılı günlerine bir çentik daha bırakır ve bizim hayat telaşı her yere yetişme telaşından hiç bir yerde olamamız . ve telaş telaş. panik panik. uçuşup giden yıllar. bi güzel farketiriki kendini. aynaya baktığınızda ki .o yüzünüzdeki derin çizgiler saçlarınızda ki' beyaz güller' ben onlara kır çiçeği diyorum )) saçımıza dolan aklar. belirince hüzünleniriz. farkederiz ki zaman bir su gibi akıp geçmiş olur.gençen herşey gibi. iz bırakır derin yüz hatlarınımızda..
severek ve beğeni ile okudum yazınızı. gereken kıymetide görmüş 'zaten yerinde ve hakkı ile. tebrik ve selamlar ..sevgili Nar-I Çiçek .. şimdiden mutlu yıllar..
beren yılmaz tarafından 12/28/2015 7:28:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
"hayat nasıl da geçiyor ,zaman hiç geçmezken"
Hayat, dört mevsimden ibaret…. Göz alabildiğince uzun soluklu yaşamak ister insan.. Hayatın bei kenarından bakarken hem geçmişi yeniden yaşamak hem geleceği yaşamadan bilmek isteriz. Zaman en korkulu rüyamız gibidir…Kendisini saydırırken o biç keyfi bir anda kibirli küsmelere döner… Ardına asla bakmaz. .Duygusuz ve acımasızdır.. Her şeyi ve herkesi ezip geçer… Geride kalan sadece gün ,ay, yıllardan ibaret takvim yapraklarıdır…
Önce isyan seslerini duyan toprak, medeniyet arayan insana ateşi hediye etti, ve ardından insanın nefesine eşlik eden zaman, insandan öcünü almak için sonsuz bir savaşa girdi.
Öncesi : Varlık yasası, insanı en değerli kılmak için, duygularından bağımsız olarak akıl ,insanı zamanın ötesine taşımak için kendini sürekli yeniler. Zamanla bir yarış içerisinde kendini var etme savaşını böyle yüksek bir arzuyla açığa vurur. İnsan özgür olmaya mahkum edilince, önce kendi içinde savaşır ve ardından yeryüzündeki bütün savaşlara da zemin hazırlar. Çünkü amaç ,zamana meydan okumak ve yeryüzünde zamansız – mekânız var olmaktır.
Her insan dünyaya geldiği an’dan itibaren ,bedenine anlam veren akıl sayesinde gece-gündüz oyununa ister istemez katılır. Aldanma ise işte bu zamanda, yani insanın uyumaya başladığı vakittir . Oysa insanın yarattığı düşünceler zamana karşı direnirken, insan bedeni zamana yenilir ve zamana diz çöker. Toprağa düşen insan artık yaralıdır.
Bütün canlıların var-olma savaşı ,aslında basit bir hayaldir. Zaman bu basit hayatı bize bir anı olarak bırakır. Bu sayede ardımızda oluşan geçmiş, her daim zamanın kölesi olmuştur. Zamanın gerisidir insan ! Bütün kelimeler aydınlıktan doğar aslında . Her düşünceye önder olan akıl ,zamanı efendisi mi kılar ?
Geçmişi sorgulayan zaman, sürekli yargıç durumunda, kendini savunmaya devam eden insan, zaman karşısında ne kadar delil bırakırsa ,zamana köle olmaktan, o kadar çok kurtulacaktır. Buna karşı zaman, İnsan aklının yarattığı bütün her şeye karşı,uzun bir kahır mektubu yazmaya devam edecektir.
Geçen her an’yenilen insanın bestesi, yaşanan zaman sözleri, anlatılanlar ise güftesi değil midir?
Zaman, bütün canlıların en değerli varlığı iken; yine zaman bütün canlıların en büyük düşmanıdır.
Sevgiler…
zaman ne çabuk geçiyor...
fark etmeden bir yılın daha sonu ve geçen sene sonundan daha kötü herşey
Nar-ı Çiçek
Zaman geciyor,
hayat yorgun insanlar karşisinda.