- 1786 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
PADİŞAHA YILBAŞI HEDİYESİ: ROBDÖŞAMBR - OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI VAR MIYDI?
Biraz uzun gelebilir ama sıkılacağınızı sanmıyorum.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Öyle hindi-sığır, Noel Baba-Nasrettin Hoca muhabbetine hiiiç girmeden doğrudan doğruya Bir kaç soruya cevap vermeye çalışalım.
1- Noel ve Yılbaşı farklı şeyler midir?
2- Osmanlı Devleti döneminde yılbaşı kutlaması diye bir şey var mıydı?
3-Osmanlı Devleti döneminde Noel kutlaması diye bir şey var mıydı?
4- Osmanlı Padişahları içinde Yılbaşı kutlayan oldu mu?
5- Osmanlı padişahlarının Hristiyanlara ait olan Noel’e karşı tutumları ne olmuştur?
6-Osmanlı Devleti döneminde yılbaşı gecesi Türkler ne yaparlardı?
7-Osmanlı Devleti döneminde Hristiyanlar hem Noeli hem de yılbaşını mı kutlarlardı?
8- Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında yılbaşı kutlamalarının durumu nasıldı?
1-Birinci sorudan başlayalım: Evet Yılbaşı ve Noel ayrı şeylerdir. Bunu artık Bursa’da sağır sultan bile duydu, öğrendi. Noel Hz. İsa’nın doğduğu gün olup 24 veya 25 Aralık günü Hrtıstiyanlarca kutlanan gündür. Tabii ki sadece Hristiyanlar tarafından kutlanan bir gün demek de doğru olmaz çünkü Noelin ne olduğunu bildiği halde ‘’ Noeliniz kutlu olsun’’ diyerek birbirlerini kutlulayan çeşitli diğer dinden insanlar da vardır ki özellikle ülkemizde bu oldukça yaygındır.Birbirinin Noelini kutlayan ve kimliğinde dini İslam yazan pek çok vatandaşımız mevcuttur.
2- Osmanlılar döneminde Yılbaşı kutlaması diye bir şey var mıydı? Daha doğrusu o dönemlerde Müslüman Osmanlı halkı yılbaşını kutlar mıydı?
Sorunun cevabı hem evet hem hayırdır.
Osmanlı devleti döneminde yılbaşı kutlamaları olurdu. Olmasına olurdu ama tabii ki hicri takvime göre olurdu. Yani hicri takvime göre 1 Muharremde başlayacak olan yeni yıl kutlanırdı. Kutlanırdı dediysem yanlış anlaşılmasın. Bu kutlamalarda herhangi bir eğlence olmazdı. Çünkü bu ayın onuncu günü Kerbela günüydü. Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerine duyulan sevgi ve saygının gereği eğlence yapılmazdı. Ya ne yapılırdı peki?Genelde kadınlar en yeni kıyafetlerini giyerlerdi. Sarayda şairler ‘’Muharremiye’’ denilen şiirler yazıp padişaha ve diğer devlet adamlarına sunarlar, onlardan bol bol bahşiş alırlardı. Ayrıca padişah ve devlet erkanı çeşitli camilerde halka para dağıtırdı. 10 Muharrem günü de aşure yapılırdı ki aşure tüm yurtta yapılır, dağıtılırdı. Yani muharremiyeler sadece saraya ait bir gelenekken aşure tüm Müslüman vatandaşların benimsediği bir gelenek olup yeni bir yıla giriş işte böyle kutlanırdı.
3- Osmanlı Padişahları ve Müslüman halk hiç bir dönemde Noel kutlamadılar ama Hristiyanlar elbette ki serbestçe kutlarlardı Noellerini. ‘Aralığın 24’ünü 25’ine bağlayan gece Hz. İsa’nın doğumu kutlanır. Noel şarkıları söylenirdi. Noel sabahı kilise ayinine gidilir, çam ağaçları süslenirdi.
4- Geldik zurnanın zort dediği yere. Osmanlı Padişahları içinde Bu günkü manada yeni yıl kutlayan oldu mu?
Elbette ki padişahlar ülkelerinde var olan Noel ve yeni yıl kutlamalarına kayıtsız değillerdi. Lakin doğrudan doğruya ‘’ Tebaamla birlik olayım ‘’ diyerek Hrıstiyan ahali içine girip bir yeni yıl kutlaması yapan padişah olmadı. Ama devlet adamları içinde bu tür bir kutlamaya katılanlar oldu.
1829 senesinin yılbaşı günü İstanbul’daki İngiliz elçisi Haliç’te bir gemide büyük bir balo verdi. Bu baloya Osmanlı devlet adamları da davetli olarak katıldı. Yatsı namazını Tersane Divanhanesi’nde kılan Osmanlı paşaları sandallarla balo’nun verileceği gemiye gittikler ve orada sabaha kadar eğlendiler.
Ertesi gün Kazasker( Şeyhülislamın bir altı olan makam sahibi) Yahya Bey, bu davete giden Serasker Hüsrev Paşa’ya o gemide neler olduğunu sorması üzerineSerasker Hüsrev Paşa ‘’ Hiç sorma Kazasker Efendi. Bu balo denen şey tam bir kafir işi. İçki var, fuhşiyat var her halt var.Hatta adamlar çatalla, kaşıkla, bıçakla yemek yiyorlar. Resmi görevli olmasam asla katılmazdım.’’ Derken Padişahın huzurunda aynı soruya ‘’Aman padişahım hiç sormayın. O ne güzel bir sofra, o ne hoş bir eğlence, ne kibar, ne nazik insanlar. Bakın size de bir çatal- bıçak takımı armağan ettiler’’ diyerek İngiliz Elçisinin padişaha gönderdiği hediyeyi takdim etti ve ağzının sularını sile sile bu güzel eğlenceyi ballandıra ballandıra anlattı padişah II. Mahmut’a…Padişah malum yenilik taraftarı olduğu gibi Osmanlı Devletinde pek çok ilklerin padişahı olup ilk opera bile onun döneminde sergilenmişti. O bakımdan Kazaskerin hışmından korkan Hüsrev Paşa,padişahın karşısında bu yıl başı eğlencesini rahatlıkla ballandırmıştı.
Şimdi diyeceksiniz ki ‘’ Hocam kıvırıyorsun. Yılbaşı kutlayan padişah oldu mu hiç?’’
Evet kıvırıyorum Çünkü padişahlar içinde yılbaşını kutladığını bildiğimiz en azından bir tane var.
‘’ Eeee anlatsana’’ der gibisiniz. Nasıl anlatacağım onu bilemiyorum. O yüzden lafı dolandırıp duruyorum.
Neyse…
Efendim doğrudan doğruya yılbaşı ( Noel değil, hicri yılbaşı da değil. Bildiğiniz beş gün sonra kutlanacak olan yılbaşı gibi bir yılbaşı.) kutlayan ilk padişah II. Abdülhamit’tir. Evet..Padişahlar içinde en dindarı olarak bilinen II.Abdülhamit…
1886 Yılında Flora Cardier adlı Belçika asıllı bir hatun bir yılbaşı kutlama programı hazırladı.
Kimdi bu Bayan Flora?
Bayan Flora rivayete göre II. Abdülhamit’in gençlik aşkıydı. İstanbul Galatasaray’da, Galatasaray Lisesinden Taksim’e doğru 50-60 m ileride sağda bir moda evi vardı bu kadının. Padişahın yengesi ( Abdülmecitin hanımı ) Canan sık sık buraya giderdi. Bir yıl önce Bayan Flora’nın organize ettiği bir yılbaşı kutlamasını görmüş ve hoşuna gitmişti. 1886 yılında bu sefer Padişah ve ailesinin de katılacağı bir yılbaşı kutlaması için Bayan Flora’yı teşvik eden Canan’dı.
1886 yı 1887 ye bağlayan gece Galatasaraydaki moda evinde büyük bir çam ağacı süslendi ve dallarına çeşitli hediyeler asıldı. Sofrada hindi, pilav, revani,çerezler ve çeşitli şerbetler vardı.
Geceye önce II. Abdülhamit’in kardeşi Kemalettin Efendi katıldı. Daha sonra da II. Abdülhamit, kadın efendiler ve diğer aile efradı yılbaşı kutlamasına katıldı. Yemekler tatlılar, çerezler yendi, şerbetler içildi, musiki icra edildi ve II. Abdülhamit, Bayan Flora’nın kendisine hediye ettiği paketi açınca içinden bir robdöşambr çıktığını görmenin memnuniyeti içinde teşekkür ederek geceden ayrıldı. [Osmanlı Hanedanı Saray Notları- Hanzade Sultan (II. Abdülhamit’in kızı)]
Başka yılbaşı kutlayan padişahlar da olmuş muydu? Bilemiyorum. Ben herhangi bir şey bulamadım.
5-Osmanlı Padişahlarının Hristiyanların Noeline karşı tutumları ne olmuştur?
Osmanlı Devleti’nin "Yılbaşı Yortusu" vb. dini bayram ve törenler için bu cemaatlere çeşitli yardımlar yaptığı görülüyor. Mesla Padişah II. Abdülhamit 1893 yılında "Yılbaşı Yortusu" dolayısıyla Rum ve Ermenilere para vermiş, her iki patrikhane de Padişah’a teşekkür mektupları göndermişler ve bu mektuplar Sadrazam Cevat Paşa tarafından Mabeyn Baskitabeti’ne 4 Ocak 1893’de arz edilmiştir. [Başbakanlık Osmanlı Arşivi ‘’Osmanlı Belgelerinde Ermeniler’’ C: X, s. XLın, ve 283 vd., Belge No: 92.]
Esasında, 19.2.1318 (1902) tarihli bir başka iradeden bunun alışılmış bir uygulama olduğu ve her Paskalya’da, Paskalya’nın girişinden önce verildiği anlaşılmaktadır. (Bkz: Başbakanlık Osmanlı Arşivi ; Irade-i Hususiye Kataloğu 1318. Genel No: 88~ Husus! No: 29) [OSMANLI DEVLETİ’NDE GAYRİMÜSLİMLERİN DİN-İBADET, EGİTİM-ÖGRETİM HÜRRİYETLERİ VE BU BAKIMDAN "KİLİSE DEFTERLERİ"NİN KAYNAK OLARAK ÖNEMİ (4 NUMARALI KİLİSE DEFTERİ’NDEN ÖRNEK FERMANLAR) Dr. Ali GÜLER]
Osmanlılar Noel, Yıbaşı veyahut diğer dini günleri için gayrimüslimlerin kendi aralarında para toplamalarına, organizasyonlar yapmalarına da asla ses çıkarmamamış sadece bunu izinsiz yapmalarına müsaade etmemiştir.
Kısaca söyleyecek olursak Osmanlı ‘’ Ne Noeli ulan, asarım, keserim, burası Müslüman ülke, Müslüman ülkesinde salyangoz mu satacaksınız?’’ demiyor tam tersine gayrimüslimlere huzur içinde bir Noel kutlamaları için para yardımında bulunuyor. Hem de hangi dönemde biliyor musunuz? Ülkede Duyun-u Umumiye denen ve genel dış borçlarımızla ilgili olarak Avrupa devletlerinin kurduğu o kan emici sülük kurum ülkenin kanını emerken..
6- Hrıstiyanlar Yılbaşı kutlaması yaparkaren bizim Türkler ne yaparlardı peki?
Genelde hiç bir şey… Ama bütün Türklerin hiç bir şey yapmadıklarını söylersek de tarihi inkar etmiş oluruz.
Buyurun, özellikle Osmanlı’nın son dönemlerinde bazı Türkler ne yapıyorlardı onu da 1864-1932 yılları arasında yaşamış ünlü yazar Ahmet Rasim’in kaleminden okuyalım:
‘’Evvelde ( Osmanlı’nın son dönemlerinde yani ) Biz Türkler, yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı.Galata, Beyoğlu, kısacası Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendimizi davet ettirir, sabahlara kadar eğlenirdik. O ne hovardalık rezaleti, ne sefahat gecesi idi! Aşağıda, yukarıda ne kadar genelev varsa, kapıları çekilir; her gazino, her kahve, her koltuk (küçük meyhane) her kumarhane. her sokakta çalgı, saz eğlentisi, çengi, köçek… Her evin bir odasında ziyafet sofrası… Üstünde hindiler, yemişler, rakılar, biralar, etrafında türlü türlü erkekler. Evin birinden çık ötekine gir. Kumarhanenin birinde yutul, ötekinde kazan! Fuhuşa sarhoşluğa ait hangi ve kaç türlü vasıta varsa hepsi ayakta; bildiğimiz karnavallar, yahut eski Roma’nın satürnalleri… Buralarda akşamleyin dirilir sabahleyin can çekişirdi.”
7- Osmanlı Devleti Döneminde Hristiyanlar hem Noel’i hem de yılbaşını mı kutlarlardı?
Evet..24 veya 25 Aralıkta Hz. İsa’nın doğum günü olduğu sebebiyle Noel’i kutlarlardı. Ancak, belki çok şaşıracaksınız ama İstanbul’un Ortodoks Hrıstiyanları 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan geceyi yeni bir yıla girdikleri için değil bir başka sebeple kutlarlarlardı.
Yıl başı Hristiyanlar için de dini açıdan önemi olmayan bir gündü. 31 Aralık Hz. İsa’nın sünnet günü olarak anılır. Noel benzeri kutlamalar yapılırdı. Ayrıca Sakız Adası’ndan getirilen sakızla (mastika) yapılan yuvarlak pideleri pişirmek de gelenekseldi.
Evet o geceyi Hz. İsa’nın sünnet edildiği gün olarak kutlarlardı. Ya da ne bileyim Müslüman Osmanlı halkına öyle derlerdi.
8-Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni bir yıla giriş kutlamaları ufaktan ufaktan başlamıştı. Hatta bu kutlamalar daha öncesindeki işgal yıllarında başlamıştı. Yazar Refik Halit Karay Müslüman halkın yılbaşı eğlenceleriyle işgal ve mütareke devirlerinde tanıştığını söyler. Yabancı ordu komutanlarının düzenlediği kutlamalarla İstanbul halkı saat 12.00’de ışıkların söndürülmesiyle tanışır.
Kurtuluş Savaşından sonra Miladi takvime geçilen 1926 yılını 1927’ye bağlayan gün hafta sonuna, yani cumaya denk gelmişti. O yıl yapılan eğlenceler büyük ilgi gördü. Elektrik idaresi ilk kez o gece kentin ışıklarını bir dakika söndürme geleneğini başlattı
İlk özel yılbaşı piyangosu 1931 yılında ‘Teyyare Piyangosu’ adıyla düzenlendi.
1926 yılında takvim değişmiş ve yılbaşı ülke genelinde kutlanan bir gün olmasına rağmen yılbaşı tatili diye bir şey söz konusu değildi. 1935 yılında bu mesele de halledildi. Başbakan İsmet İnönü’nün girişimiyle 31 Aralık öğleden sonra başlamak üzere 1 Ocak tarihleri resmi yıl başı tatili oldu.
Son mesajımızı da verip bitirelim.
Kurban Bayramlarında sığır, Yılbaşlarında hindi muhabbetinin olmadığı, ülkemdeki her dinden, her inançtan, her siyasi görüşten, her ırk ve cinsiyetten, her kıyafetten insanın birbirine ‘’Dostum, kardeşim’’ diye sarılabildiği günlerin artık bir an önce gelmesi dileklerimle yeni yılınız kutlu olsun.
Resim:
Osmanlı Devletinin yıl başı kutlaması: Aşure merasimi - minyatür
Not:‘’Kimseye Yaranamayan Paşa: Mustafa Muğlalı’’ başlıklı yazımın ikinci ve son bölümünü yarın yayınlayacağım.
YORUMLAR
Hocam yazıyı okurken aklıma takıldı Biz müslümanlar batılılara neden bu kadar meyilliyiz acabanın sorusunu Müslümanlıkta eğlence kültürünün olmayışından kaynaklandığı kanısına vardım öylemidir sizcede gayrimüslimler bizden etklenmemişler hiç hep bizler etkilenmişiz onlardan emeğinize sağlık güzel yazıydı saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Eğlence kültürünün olmayışından ziyade farklı bir eğlence anlayışımızın olmasından kaynaklanıyor. Bir de tabii ki haram kılınan her şeyin dayanılmaz cazibesi var. Gayrimüslimlerde neredeyse haram diye bir kavram yok. İşte o sebepledir ki her zaman olmasa bile arasıra içki içen vatandaşlar '' Gel bu gece biraz gavurluk yapalım'' derler.
Selam ve sevgilerimle.
HİNDİ
Yılbaşılarını sevmem ,
Yolunur tüylerim .
Bülbül olmuyor ya dilim
Ondandır düşünmelerim .
Düşünürüm memleketin halini ;
Ev halini,
Geçim derdini .
Konuşmam başkaları gibi .
Ne hindi o deseler de ,
Haddimi bilirim .
Cürümüm ne ki ,
Düşünürüm sizin de halinizi...
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Yeni yılın şimdiden kutlu ve hayırlı olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Enteresan bir azı olmuş yine.
Benim,
hiç bir zaman böyle yılbaşı takıntım olmadı.
Televizyonda güzel programların yer aldığı,
ertesi gün tatil olduğu için de geç saatlere kadar oturmakta bir müşkülat olmadığı,
çoluk çocuk, sıcacık sobanın verdiği rehavet içinde geçirilen hoş bir gece diye düşünmüşümdür.
Öyle din konusundan hiç bakmadım olaya.
İsteyen, istediği gibi kutlasın.
İsteyen, istediği gibi inandığı gibi.
Bu 2.Abdülhamit işine de şaşırmadım değil.
İlginç buldum olayı.
sami biberoğulları
II. Abdülhamit konusu bana da ilginç gelmekle beraber Osmanlı Devletinin Noel kutlamaları için hrıstiyan cemaate yardım etmesi, hele de bunu ekonomik olarak en zayıf zamanında yapması daha da ilgin geldi bana:
Selam ve sevgilerimle.
Tebrik ederim '..Noel baba gelirse dövelim - diyenlere güzel bir cevap olmuş -
Ayrıca Mutlu yıllar.. sevgi ile...
sami biberoğulları
Öncelikle sayfama şeref verdiğiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Noel Baba'yı niçin dövelim. Tam tersine sahip çıkalım. Çünkü o da bizden. Bu toprakların yetiştirdiği bir insan.
Noel Baba bir başka ülkede doğmuş olsaydı inanın o ülke turizm geliriyle âbad olurdu. Bir Müslüman olarak Noel'i kutlamamak ayrı şey, Noel babayı dövmek tamamen ayrı...Hem unutmamak lazım bu gün pek çok hrıstiyan ülkede müslüman Türk insanı yaşamaktadır. Biz onların Noel Babasını döversek onlar da bizim Nasrettin Hocamızı, hatta peygamberimizi dövmeye kalkarlar ki olan da budur.
Nerede kaldı geleneksel Türk misafirperverliği? Nerede kaldı geleneksel Müslüman-Türk hoşgörüsü?
Selam ve sevgilerimle.