- 909 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
FACEBOOK'TA PAYLAŞIMLAR ÜSTÜNE- 1
Facebook sayfamda arkadaş listemde şu anda 1196 arkadaşım görünüyor yani yaklaşık ikibin. Her gün bu arkadaşlarımızdan bazılarının ancak sayfalarını ziyaret edip paylaşımlarını kısmen okuma olanağı doğuyor. Keza her arkadaşı tek tek incelemeye kalksam, buna ne zaman yeter ne de enerji!
Tam bu noktada, ziyaret edilemeyen fakat listede arkadaş olarak duranlar, doğal olarak sayfaları ziyaret edilmediği için sitem etmekte haklı olduklarını düşüneceklerdir.
Oysa benim açımdan gerçek bu değil. Her insan kendinden bir şeyler üretip Facebook’ta yayınladığı sürece paylaşımları daha çok anlam kazanacaktır.
İnsanı mutlu eden şeylerden başta geleni, başkaları tarafından beğenilmek arzusudur. Kendini realize edebilmek ve bunu yaparken başkalarına ışık olabilmek örnek alınacak bir davranış tarzı olmalıdır diye düşünüyorum. Bütün gün boyunca gözüne ilişen her şeyi, kısa bir göz gezdirdikten sonra, derhal paylaşmak gereğini duymak üstüne, biraz etraflıca düşünmekten yanayım.
ŞU SORULARI ZAMAN ZAMAN KENDİME SORUYORUM:
1) Acaba Facebook’ta paylaşım yaparken doğru mu yapıyorum?
2) Başkaca hangi sosyal medya hesaplarında paylaşım yaparsam yararlı olurum ve de benim yararıma olur?
3) Kendi hesabıma yoksa bir blog mu oluştursam?
4) Yazdıklarım ne kadar kitleye ulaşabiliyor, bunun denetlenmesi için sayısal bir veri tabanı Facebookta izlenen videolar dışında yok?!
5) Boşuna mı zaman harcıyorum, daha başka ve de bana mutluluk veren neler yapabilirim?
6) Burada harcadığım zamanı para kazanmak için mi harcasam?
7) Yazdıklarımdan dolayı hangi hukuksal sorumluluklar altına giriyorum?
8) Kim beni niçin izliyor?
gibi vesaire vesaire türünden yüzlerce soru aklına takılıyor insanın.Facebook bir anlamda dünyaya açılan bir pencere, ama bir tek bu pencereden dünyanın tümünü izlemek olanaksız. Çünkü asıl yaşam, gerçek üreticiler, sokaklarda, okullarda, fabrikalarda, işyerlerinde, tarlalarda, canlı hayatın içinde, oysa sanal dünya elektronik fotonlar ile bir iletişim sadece... Ancak bu iletişim, okuyup öğrendikten sonra beynimizde nöronlarımıza doğru ya da yanlış bilgi kodluyor ve davranışlarımızı da yönlendiriyor, bu bağlamda tam da küreselleşen sermaye hareketinin, elitlerin istediği bir ağ, bu ağa takılanlar ağı ören örümceklerin yemi durumundalar mı acaba?!
Haksızlık etmeyelim; Facebook sayesinde çok şey öğreniyoruz, olumlu bakarsak daha da çok fazlasını geliştirmek hâttâ benzeri bir siteyi de kendimizin oluşturması da mümkün, öyle değil midir ’İmkânsız’ diye bir şey yok! ‘Mantıklı ol, imkânsızı başar!’
Çok çeşitli insanları Facebook sayesinde tanıdık, özel haberleşme kanallları sayesinde hem biz onlarla iletişim kurduk, hem de neleri haberleştiğimizi hem Facebook yöneticileri hem de güvenlikten sorumlu istihbarat bilimleri anında öğrendiler.
Sanal alemde şunu da gördük; ’Kimse göründüğü gibi değil!’ dersem şimdi herkes alınacak; ama ben de bu kategoriye dahil miyim değil miyim, bu konuda karar verecek olan, kendimiz değil başkalarıdır gerçeğini unutmamak gerekli. Çünkü ’Keser kendine yontar.’
Özellikle kendimden örnekleyecek olursam, hastalığım üstüne yaptığım paylaşımlarımın amacı , önemli bir hastalık olan ve her insanın bir gün karşılaşabileceği bu kanser illeti hakkında bilgilendirme ve kamuoyu duyarlığını bu hastalığa karşı arttırmak ve eğitimine yardımcı olabilmekti. Çünkü bazı şeyler ancak yaşanılarak öğrenilen şeylerdir.
Bu paylaşımlar çok büyük ilgi gördü. Arkadaş çevreme bu konudaki duyarlılıklarından dolayı müteşekkirim. Ama hasta olduğumu okuyup da iki satır geçmiş olsum mesajı yazmayı dahi ihmal eden arkadaşlarım da var elbette, onlara diyecek bir sözüm de yok... Belki onların da başına benzeri durumlar gelmiş de ben sayfalarına uğrayıp görememiş olabilirim?! Gönül bu, umut ettiği yere, küser mi küser!
Kulanımı ücretsiz olmasından dolayı katılımcı sayısı hayli yüksek olan bir sosyal paylaşım sitesi olarak Facebook’ta herkes bir şeyler paylaşıyor, özümüz insan ve insanlar insana özgü çok çeşitli şeyleri bilimsel, kültürel, sanatsal, tecimsel, duygusal anlamda paylaşıyorlar. Yabancı dili olanlar bu konuda biraz daha şanslı ve daha çok şey okuyup öğrenme şansına da sahipler, ne demişler hani ’ Her lisan, bir insandır!’ İki lisan bilen, iki kişi sayılıyor. Bu doğru bir yaklaşım; insanı bilgisiyle ölçmek.
Paylaşım sürecimiz içinde paylaştıklarımızı nasıl bir arşiv görüntüsü içinde sunmalıyız ki, yeniden görmek istediğimiz paylaşımlara yeniden daha kolay ulaşabilelim? Bu hayli karmaşık olsa da Facebook sitesi bunun için bazı kolaylıklar tasarlamış. Notlarınız ayrı, taslaklarınızı ayrı, fotoğraflarınızı ayrı arşivliyebiliyorsunuz. Ama milyonlarca kişinin yazıp çizdiği Facebook’ta arama ve taramalarda yine de bazı zorluklar ile karşılaşmak da doğal. Keza teknolojik imkânlar da nihayetinde sınırlı bir yere kadar bu olanakları bize sunabilmekte. O nedenle yazılı kitaplarımızın yaşama alanları çok daha farklı ve kendimizden kalmasını istediğimiz özgün düşüncelerimizin, mutlaka yazılı olarak kalmasını teminen kitaplarımızı bastırmalı ya da yazdıklarımızı kalem ile mutlak kâğıda aktarmalıyız. Fotoğraf çekmiş isek de bazı çok özgün ünik yapıtlarımızı da mutlaka kâğıt üstünde görüntüleyip ölümsüzleştirmek gereklidir. Nihayetinde bir gün koskoca dünyamızın muhtelif sebepler ile kıyametlere sürükleneceğini ve taş taş üstünde kalmayacağını, dostlukların , uluslararası ilişkilerin ebedi olarak kalmayacağını düşünürsek sanal ortamda bizi bekleyen tehlikelerin neler olduğunu gerçeğini de gözardı edemeyiz.
En basit örnek bir açıklama ile siber saldırılar sonucu hedefteki siteler çökertilebilmekte ve gizli banka hesapları ele geçirilmekte, sanal hesaplar el değiştirebilmektedir. Burada dilek ve temenni olarak bu tür saldırıların insanların güzel düşüncelerine yönelik olmamasından başka ne gelir elimizden? Demekki ’Eşeği sağlam kazığa bağlayıp, Allah’a öyle yalvarmak’ta fayda var.
Bazı paylaşımların paylaşım değeri çok yüksek, bazılarının ise hemen hemen sıfırdır demek mümkün. Bu bir nitelik nicelik sorunu olarak önümüzde sürekli karşılaştığımız bir husus. Fakat paylaşana göre kendi paylaşımı en güzel, neden mi; ’ Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş!’
Bu konuda daha çok uzun uzun paylaşılacak çok daha güzel düşünceler elbette olacak. Ancak yazının çok fazla uzamadan, aklımıza yeni düşünceler geldikçe derlenip, yeni bölümler biçiminde yayınlanmasını yeğ tutarak, okuyucunun okuma süresini de göz önüne alarak kısa tutmak gerekli kanısındayım. Yazdıklarım ayrıca sadece Facebook sitesi için değil, bütün sanal alem içinde yer alan diğer elektronik paylaşım siteleri ile doğrudan bağıntılı konular.
Konunun tartışmaya açılmasının da ayrıca sağlayacağı yararlar olacaktır kuşkusuz. Bu nedenle yorumlarınızın ayrı ayrı bu yazıya değer katacağının da bilincinde olmamızda yarar var.
Düşünce zenginliği arttıkça beyinlerimizin daha da da güzelleşeceğinden hiç kuşkumuz olmasın derim.
Herkese güzel paylaşım dileklerim ile, selam ve saygılarımı iletirim.
Sağlıklı, mutlu, neşeli, ebedi kalınız güzel dostlar...
Şaban AKTAŞ
23.12.2015 - 09.19
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.