Gözüm yollarda kaldı 3...
UYARI: Okuyacağınız bu yazı, absürd öykümün 3. bölümüdür, isterseniz sırasıyla okuyunuz, istemezseniz de siz bilirsiniz, saygılar ve de iyi eğlenceler...
Kız düşündü ve aklına kül kedisi hikayesi geldi, bir balo düzenlemeli ve ülkedeki bütün görme özürlüleri davet etmeliydi. “Aslında pek de düşünmemiş bea” dediğinizi duyar gibiyim, özellikle de trakyalı olanlarınızın... Ama düşünmüştü, bu arada kızın babası hali hazırda akp yandaşı bir inşaat şirketinin sahibiydi. Tabi bu, işin görünen kısmıydı, aynı zamanda ortadoğunun en büyük silah ve uyuşturucu kaçakçısıydı... Yıllardır farklı hükümetlerin yandaşlığında sürdürdüğü bu işi, asla açığa çıkmıyordu, çıkmayacaktı... Çünkü sadece kaçakçı değil, hiçbir hükümet ayırt etmeksizin farklı partilere mensup siyasilerin de bir numaralı kara para aklayıcısıydı. Yani demem o ki; bir gün cumhurbaşkanını bile hapse atabilirler ama bu adamın kılına dokunamazlardı, tabi kızının da çünkü kızı, mütemadiyen epilasyon yapardı ve teni pürüzsüzdü...
Ne diyordum, kız düşünmüştü, ülkedeki bütün görme özürlüleri ağırlayacak büyüklükte bir alan lazımdı. Kızın işini olsa olsa kocaman bir saray görürdü, hem böyle bir sarayı inşa etmek babası için hiç de güç değildi. Lakin süre kısıtlıydı ve eğer 3 gün içerisinde gözün gerçek sahibi bulunamazsa; göz, görme işlevini yitirir ve hiçbir işe yaramazdı. Öyleyse kafasını biraz daha kullanmalıydı ve kullandı da... Risk faktörünü minimuma indirerek sadece istanbul doğumlu olan veya istanbulda ikamet eden erkek özürlüleri çağıracaktı. (Sizin de fark ettiğiniz gibi kızımız heteroseksüeldi, gerçekçi bir dünyada yaşıyordu, gözün bir kıza ait olduğunu öğrenince ona duyduğu aşkın yok olacağının farkındaydı, yoğun yaşanan hislerde o boşlukları dolduran hayal gücünün önemini biliyordu ve hayalindeki kişi sapına kadar erkekti.) Böyle bir eleminasyon, daha küçük bir salonla bu işin üstesinden gelmesini sağlayacaktı. Sonra, aniden, aklına başka bir fikir geldi; sadece son 3 gün içerisinde bir gözünü kaybetmiş olan kişileri çağırması yeterliydi. Artık bu daveti evlerinin 100m2’lik oturma odasında da yapabilirdi. Bu fikrin daha önce aklına gelmemiş olmasına önce sinirlendi ama sonra “Amaaannn neyse canım, geldi ya aklıma” deyip sevindi. Lakin sevinmek için henüz çok erkendi, üstesinden gelmesi gereken 2 problemi daha vardı...
1- Babasının bu davetten haberi olmamalıydı çünkü babasının dünya görüşüne göre kızına koca olacak kişi dışındaki her erkek, özürlü bile olsa, potansiyel tecavüzcüydü ve kızını bir tecavüzcüyle evlendirmek batıl inançlarına göre 3 yıl 4 ay 5 gün sürecek bir uğursuzluk döneminin başlangıcı olacaktı. (Pisagor’a saygı kuşağı... )Bu nedenle, kocası olacak kişi, kızı hiç görmemiş olmasına rağmen onla evlenmeye razı olacak ve babası tarafından seçilecek bir kişi olmalıydı...
2- Kız bu daveti duyuracaktı ama davete gelmesini umduğu kişiye, yani bana, bu ilan ulaşacak mıydı???
Mümkün olan en etkili duyuruyu babasına çaktırmadan nasıl yapabilirdi???
Devamı gelecek...
Dipnot: Yorum yaparsanız sevinirim, yapmazsanız da üzülmem...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.