- 910 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Soysuzlar Türkiye'ye Karşı
Etrafımızdaki daraltılmaya çalışılan çember kadar içeride de hainleri bol olan bir ülkeyiz. Belki hiçbir ülkede bizim ki kadar hain yetişmemiştir. Yıllar yılı batı endeksli güdümlü bir tek çerçeveli eğitim programının ülke gerçeğinden ayrı bir şekilde kendi öz kültürünün dışlandığı ve hilaf olarak algılandığı dönemlerle halka dikte ettirilen değer dışı yanlı tutumlarla sürdürülen operasyonla, hedeflenen kitlelerin ham meyveleri bugün kendi kültürüne ve öz cevherine ihanet olarak kayıt altına alınmaya başlanmış, son yaşanılan olaylar veçhesinde, ülkemizin bazı yerlerinin içerdeki gönüllü tezgâhtarları tarafından şura bura bombalanması telkininde bulunulmuştur. Ne kadar kendi özümüzden uzak bir toplumuz değil mi? Kafasını batıya bandıranların aldıkları eğitim anlayışından başka ne beklenir ki diyerek sadede gelelim.
Stratejik mevki itibariyle hem dünya ölçeğinde hem de bulunduğumuz bölgemizde güçlü bir Türkiye’nin varlığı barış için elzemdir. Çünkü Türkiye bir dengedir bölgede. İnsanlar ve toplumlar için barış sembolüdür. Hayat tarzıdır. Tarihin her döneminde hangi kavimler burada bulunmuşsa bu konuma bağlı olarak buraların önemi hiç kaybolmamıştır.
Anadolu’nun Türk yurdu olarak bize bırakılan emanetini korumak aldığımız kutsal davayı hiç tavizsiz Türk’e yakışır bir anlayışla barış ve huzur içerisinde götürmek burada bulunan yaşayan halkın istek ve sorunlarını öncelikle çözmek yöneticilerin görevidir.
Halkın yönetime katılmasıyla beraber bilinçli bir toplum kuşağının yetişmesi ve eğitime gereken önemin verilmesiyle refah seviyesi ve gelir düzeyi kültürel ahengi zengin ve gelişmiş bir toplum olarak yaşamak elbet bizimde baş gayemizdir. Âmâ bu coğrafyanın kendine özgü nitelikli şartları doğrultusunda tedbirleri çağın gerektirdiği şekilde dikkate alarak ruhumuza kazımalıyız. Ancak bir ve beraber olan halk ayakta kalabilir ve varlığını sürdürebilir.
Bundan yaklaşık 1979-80’li yıllara doğru geriye gittiğimizde de coğrafyamızın ne kadar karmaşık rejim atraksiyonlarıyla satranç oynadıklarını görebiliriz. Sözde İslam Devleti ünvanlı bir İran’ın Amerikan karşıtlığı, Suriye’nin aşırı Moskova bağımlısı olduğu, Bir zamanlar Filistin’de Marksist gurupların cirit attığını söyleyebiliriz. Sedat ve Kaddafi gibi çapsızlarında ne yapacakları belli olmayan davranışları ile Bir zamanların Saddam Hüseyin’inde yine batı endeksli zaman zaman batıya kafa tutan ama kendi halkını baskı ve zulümle zapturapt altına almaya çalışan bir yönetim anlayışlarının olduğunu ifade edebiliriz.
Bu toplumların zorlama ile yönettikleri devletlerinde her şey kontrollü ve insan hakkı diye bir şey bilinmezken bugün de; o günlerden kalan bir birikimin batı tarafından yönlendirildiği bu coğrafyada artık, hayat durma noktasına getirilerek kanlı bir iç savaşın tüm dünyayı etkileyecek boyutlarına doğru adıl adım gidildiği müşahede edilmekte ve büyük devletlerin içişlerine burnunu sokmalarıyla beraber nükleer başlıklı füzelerden de bahsedilmektedir.
Rahmetli Erbakan Hocamızın; ”Bir gün Suriye meselesi çıkarsa(ki zaten hiç eksik olmadı ki) hedef doğrudan Türkiye’dir” demişse bugün bu sözün ne denli haklı olduğu günlerdeyiz. Kızıl Moskova her seferinde Kıbrıs konusunda hep Rumları yanında yer alırken, Dünya siyasetinde bir numaralı düşman olarak Ülkemizi bellemiştir. Çünkü Rusya’nın hedefleri karşısında durabilecek ve savaşı göze alacak tek ülke Türkiye’dir.
Türkiye her ne kadar NATO Paktında olsa da, sadece bu pakta güvenerek varlığını sürdüremez. Zaten NATO’nun ne yaptığı belli değil. Türkiye ancak kendi varlığına ve kendi gerçeklerine dayalı olarak bir yerlere gelir. Değilse sırf batıya güdümlü anlayışıyla ve onların desteği ile sadece etrafına bakınır. Boğazların ve Anadolu’nun Rusya’nın hedefinde olduğunu bilmeyen var mı? Kremlin için bu en önemli milli meseledir. Kırıma sahip olan ve dünyanın sessiz kaldığı Moskova, yine aldığı icazetle Suriye’ye dalınca işin boyutu genişlemiş ve Türk-Rus savaşının somut eşiğinden dönülmüştür. Ancak kinleri bitmeyen Moskoflar düşürülen uçak acısının kuyruk sancısını unutmayacak bize ödetmeye çalışacaktır.
Bugün Rusya’nın yanında yer alan İran’la, Esat rejimini ayakta tutmaya çalışan Rusların aynı kulvarda buluşmaları ve mezhepçilik illetiyle Şiilerin Sünniler üzerinde ölüm kusan makinalarına karşılık, bizimde Esat rejimine karşı savaşan Bayır Bucaklı kardeşlerimize yakın durmamız inanç kültür edep ve coğrafyamızın gereğidir. Hatta Bölgesel Kürt yönetiminin Ankara’nın safında bulunması için gösterilen çaba ve Rus doğalgazına karşılık Türk Cumhuriyetleriyle beraber bu bölgenin bizim topraklarımıza akacak gazının sevkiyatının ekonomik ve kültürel bağların güçlenmesi ile tarihsel bir misyonun yeniden keşfine kapı aralayacağı aşikârdır. İyimser konuşuyorum çünkü bölgesel yönetim eli ayağı Türkiye’ye bağlı ve muhtaç bir durumda. Ve hep Türkiye’nin desteği ile varlığını korur. Bu nedenle her şey ülkemizin kendine gelmesine bağlı ve adım adımda bu gerçekleşiyor. Bizim avantajımız sadece bölgemizde değil, kendine en sıkı rakip gören ve yaklaşık yüzyıldır ülkesinde Türkleri esaret altında tutan Rusların korkulu rüyası haline gelmekte var işin içinde. Ve yine Çeçenlerin Kafkas kartalı Şeyh Şamil’in torunları olarak cengâverlikleri yadsınamaz bir gerçek. Bu yönüyle büyük düşünen kendi ayakları üzerine duran ve mazlumların ümidi ve iddialı bir devlet konumuna ramak kalan bir Türkiye arzusu, içerdeki hainlerin planlarını bozsa da, ”Biz kendi halkı ve bölgesel kültürel ve ekonomik ilişkilerin sıkılaştırıldığı bir kardeşliğin temellerinin atıldığı ve Türkiye’nin Lider olduğu bir konsensüsü insanlık adına destekliyoruz”. Bizim atalarımızın hak adalet ve barış ve kardeşlik anlayışı insanlık için bir kurtuluş vesilesidir. Bunu devam ettirecek olanda bugün bizleriz, bu asla bir hayal değil, vakıadır…
yusuf erdoğan
YORUMLAR
Efendim, Bayirbucak diye ayri bir Türkmenlik yok, fakat halk dili böyle söyleniyor.
Suriye devletinin yapisi muhtariyetlerden olusuyor, Bayir bölgesi ayri bir muhtariyet, Bucak bölgesi ayri bir muhtariyet. Bayir bölgesi uzun süredir Esad hakimiyetinde. Bucak muhtariyeti Türkmen'lerin bir ara Isid'de kismen hakim olmustu.
Türkmendag denilen bölge tek bir dag veya tepe ismi degildir, o da bir bölgenin ismidir.
Kizildag yine o sekilde bir bölgeyi beldeyi ifade eden isimlendirmelerdir.
Birçok Tugay'lar kurulmustur, isimleri de hep tarihteki Türk büyükleridir, iste Nurettin Zengi Tugayi, Sultan Abdülhamid Han Tugay'i gibi vesaire vesaire...
Bu ismini andigim 2 Tugay kesinlikle hükümetimizden en ufak bir yardim görmediler son 4 senedir devam eden mezalimi, savasi yasarken.
Fakat Suriye'de baska bölgelerde bulunan, Sultan Murat Tugayi örnegin, hükümetten az da olsa yardim almistir ve bizim hükümetimizin çok büyük bir ayibidir bu. Bu gafletten ötebirseydir açikça söylemek gerek.
Diger taraftan sizin yazinizda bahsettiginiz örnek verdiginiz, Kafkas Kartalı Şeyh Şamil'in Osmanli Sultan'ina mesajini hatirlayalim. Ne demisti; Bizim direnisimiz kirilirsa, Osmanli'nin şark serhaddi Allah'a emanet...
Bugün hükümetin asla yardim etmedigi ve Türkmenlerin elinde bulunan Bucak muhtariyet bölgesinde bulunan 2 tane Türkmen Tugay'i, ki Tugay deniliyor ama Tugay sayisi mücahid yok, Tugay heralde en az 5 bin asker... Onlar ayni sözleri mesajlari defalarca haykirdilar.
Bizim direnisimiz kirilirsa, bizden baska kimse yok, Türkiye hududuna dayanacaklar dediler.
Benim çok zoruma giden bir durumdur ki, ben size 4 tane caminin, ki bunlardan birisi tam cuma namazi esnasinda bombalanmistir Esat ve Ruslar tarafindan resimlerini gösterebilirim. Kendi arkadaslarimizdan oraya giden birçok mücahid var, Filistin için herseyi yapan bu müslüman Türkiye ahalisi, ne hikmetse, hududun öte yaninda bombalanan Türkmen camilerini görmek istemiyor, hükümette görmek istemiyor.
Biz Tanri Türk'ü Korusun dedigimizde biza yan bakip, Tanri'da neymis diyenler, Allah Türk'ü Korusun demelisiniz diyenler, bugün degil 4 senedir, Tanri Türk'ü Korusun diyen kaç tane Türk'ün orada sehit oldugunu acaba biliyorlar mi?
Geçen hafta cumhurbaskani'nin gavur izmir dedigi bir izmirli kardesimiz sehit düstü, hem gavur izmirliydi, hem Tanri Türk'ü Korusun diyordu, oraya para için degil, gönüllü mücahidlik yapmaya gitti ve sehit oldu.
Türkiye'den son 4 senede gidenler birkaçbini buldu, epey kismi da sehit oldu.
Geçen hafta bölgeye giden istanbul'dan arkadaslarimiz tek tek bombalanan camilerin görúntülerini yerinde kaydettiler, isimlerini vermeyeyim fakat Tanri Türk'ü Korusun diyen bir olusumun mensuplari.
Yüzlerce soba, battaniye, gida götürüp, onlarla beraber ates hattina dahi girdiler. Bu naçiz yardimlar 15 yasindaki Tanri Türk'ü Korusun diyen gençlerimizin okul harçliklarindan artirdiklari ile elde edildi.
Nerede Devletimiz? Nerede Hükümetimiz?
Ne yaparsak yapalim, bugün çikip diyorlar ki, siz savas olsa bizi satarsiniz diye ithamlarda bulunuyorlar.
Sagolsun bu hükümetin arzusu ile, bu hükümetin seçmenleri hersey bitti, vatanimizi milletimizi dinimizi ve devletimizi satacagimizi, savas durumunda ihanet edecegimizi dahi söyledi, söylüyor ve söyletiyor.
Daha neler var neler ama hersey anlatilmiyor.
Allah sonumuzu hayretsin.
Reva
mevlana diyarı
Alp Aldatmaz
Bana dinsiz diyorsun, Türk'e din sorulmaz. Türk kimdir biliyor musun?
En'am Suresi 89.'da yazan millettir, Maide 54.ayette yazan millettir.
-------------------------------------------------------------------------------
Yusuf beg, sizin bircok seyi bildiginize zaten eminim, ben sizin makaleniz vasitasiyla, takipçileriniz için anlattim birkaçsey, lütfen yanlis anlasilmasin bu husus.
Bu arada geçen sene bana Erbakan hocanin "Davam" isimli kitabi hediye edildi, okudum ve cidden daha iyi tanima imkani oldu. Allah rahmet eylesin.
Sayın Alp Bey,
Selam ve dua ile.Bahse konu olan hususlar genel bir çerçeve içinde verilmeye,analiz edilmeye çalışılsa da elbet bu açıklamalarım yeterli değildir.Sadece genel ana hatlarıyla ve eksiklikleriyle binaen sunmaya çalıştım.Bugüne kadar yapılamayan o kadar çok şey var ki.Yaklaşık yüz yıldır sözde batılı eğitim anlayışıyla insanları kendi öz değerlerinden uzaklaştıran/koparan bir dayatmanın zorunlu olarak kabule kapı aralandığı bir ortamın versiyonunda ortaya çıkan türevlerle, ancak bu kadar olabilir ve insanların zihni bulanıklığı tam olarak giderilemez.Şöyleki kumara bile milli bir anlam yüklenilen bir patentle,aynı argümanı eğitim içinde kullanan bir anlayışın verdiği eğitimle insan ne kadar kendini bulabilir?Öyleyse önce kimlik bunalımını kendi kulvarımızda aşmak ve değerlerimize sahip çıkmak gerekir.Bugünde etrafımızda olan bitenlere karşı hala bazılarımızın karanlık ufuklarında,batılıların kültürel etkenleriyle ortadoğu coğrafyasında yaşayan insanlara karşı ırkçı bir söylemle yaklaşılıp ırkçılıkla hareket edilebiliyor ve kavram kargaşasında kimseyle anlaşamıyor ve kendimizin varlığına bile düşmansak gerisini siz düşünün.Binaenaleyh bizler ne şamın şekeri ne arabın yüzü diyerekten yahudi zihniyetiyle uyutulduğumuzda,nerden bilecektik bayırbucak türkmenlerinin suriyede yaşadıklarını?İnanın benim ancak bu olayla beraber haberim oldu,onların varlığından.Buda bizim ne kadar kendi kültürel değerlerimizden uzak olduğumuza şahitlik eder.Hala içimizde rus yanlısı kimliksiz liboşlar vatansız bayraksız kaygısız ahmaklar ve başkalarına güdümlü mermi gibi bağlı olanlar varsa bunlar bu eğitiminde numunelerindendir.İslamın kardeşlik potasında erimeyen islam şemsiyesi altında birleşemeyen müslümanlar batılıların çizdiği sınırlara ancak hapsolurlar.Gün birlik zamanı kardeşlik zamanı,değilse kaybedenlerden oluruz.Rabbim esirgesin....
Farkli fikriyatlarin savunuculari olsak ta ben yazinizi dikkatle okudum, katilmadigim hususlar var,
ama ana hatlari ile bu yaziya Türk olupta katilmamak mümkün degil. Aklin yolu birdir. Yazinizda bir o kadar da dogru tespitler var.
Türkiye hem sevenleri hem sevmeyenleri tarafindan da bilinir ki, köklü ve büyük bir devlettir.
Zaman zaman insanlarimiz belirli medya yayin organlarini takip ede ede, müthis bir algi operasyonuna ugradiklarini asla farkedemeyecek vaziyete düsüyorlar.
Büyük Ortadogu Projesi dünyaya tanitildigi, duyruldugu anda, bu bizim er geç savasacagimizin ilani idi.
Kimi liboslar gibi, savasi sadece iktisadi sebeplere baglamak, kimi güruh gibi din'i dogmalara baglamak 2015'te kabul görecek bir husus olmasa gerek. Ufkunu genis tutan insanlar bir fazlasini görebilenlerdir.
Savasi daima baslatanlar kazanmaz, savasi nerde ne zaman kiminle yapacagini belirleyenler daima kazanmaz, fakat yolun yarisini geçmek demektir dersek bu az birsey mi!!
Türkiye yillardir kendisine maruz görülen iç sorunlarla bogusurken, Türkiye'de komsu ülkelerindeki pasif ve uyuyan kuvvetlerini harekete geçirebilir. Her ne kadar örnegin Güney Azerbaycan bagimsizlik hareketi lideri Çehreqanli ailesi, Akp tarafindan dislaniyor gösterilmisse de, Türk Devleti muhakkak Iran içindeki uyuyan suan pasif gibi duran dip dalgasini harekete geçirmesini bilir. Türkiye'nin en ufak bir kipirdanmasi, seslenmesi ile Iran'da kan góvdeyi götürür ve Iran yönetimi bunu biliyor, ne hikmetse bilmezden geliyor.
Türkiye için savasmanin elzem oldugu dönem gelmistir, suan önemli olan hangi cephede, nerde ne zaman kime karsi savasacagimizdir.
Üzülerek söylemek isterim ki, Öso ve diger örgütleri desteklemekle mesgulken, Türkmenler Suriye'de çok fazla ihmal edilmis, gavurun cephesi hudutlarimiza kadar dayanmistir.
Türkmenler son 4 sene içinde, Hama, Humus, Sam, Rakka, Halep ve hududa yakin bölgelerimizde, lime lime edilmis, 150 bin Türkmen zayiati vermistir toplamda.
Eski Babil'i ve büyük Siyon devletini kurmak isteyen, bunu kutsal kitaplarindan emraldigini çokta saklamayan bir koca dünya var karsimizda.
Yurdumuzda da Babil'cilik oynayanlar bilmezler mi ki, Babil dedigin kimdir?
Özkizlariyla evlenen Firavunlardir, Ramses'tir...
Hakkimizda hayirlisi olsun.