- 1063 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
KANGALLARI BAĞLAMIŞEM, ÖNÜNE DE EKMEK DOĞRAMIŞEM.
Yazımıza geçmeden önce hemen resimdeki bu güzel insanları tanıtayım. Bunlardan biri bizim sitemizin eskilerinden ve benim dört yıl önce sanal ama üç yıldır canım ciğerim ve gerçek hayatta da tanıdığım arkadaşım, can dostum Hasan Özaydın; diğeri ise kıymetli eşi Nâlân Hanımdır.
Şimdi siz karıştırırsınız Hangisi Hasan Hoca, hangisi Nâlân Hanım diye, hemen açıklayayım: O gözlüklü ihtiyar var ya, benden daha az yakışıklı olan siyah beyaz saçlı vatandaş; işte o Hasan Özaydın kardeşim olur. Yanındaki dünyalar güzeli güleç yüzlü vatandaş da Nâlân Hanım Yengemiz…
Şimdi bu iki güzel insanın Kangal cinsi kuçularla ne alakası var? İşte onu anlatacağım zaten.
(Yazıyı çizgi altından itibaren de okuyabilirsiniz zira başları biraz sıkıcı gelebilir.)
Hasan Özaydın kardeşim ile ilk kez 29 Ağustos 2012 Tarihinde şahsen tanışmıştım. O İstanbul’a gelerek benim misafirim olmuştu. ( Bu olayı YURTTA BALIK CİHANDA BALIK Başlıklı iki bölümlük bir yazı olarak bu sitede yayınlamıştım)
O ilk buluşmanın hemen akabinde ben de daha sonra onun memleketi Uşak’a gitmiş, hem onun ailesini tanımış hem de sitemizin değerli dostlarından ‘’ Vazo’’ mahlaslı arkadaşımızı ve yine sitemizin Emine 45 i Emine Uysal’ı tanıma fırsatı bulmuştum.
Bu dostluk ve arkadaşlık Hasan Kardeşimin oğlu Alican’ın öğretmen olarak İstanbul’a atanmasıyla daha da pekişti çünkü İstanbul’a sık sık gelmek için bir sebebi daha olmuştu.
Her şey güzeldi ve Hasan kardeşimle kaderlerimiz de birbirine oldukça benziyordu. O da ben gibi eşinden boşanmış bir vatandaştı mesela. Benim boşanma olayım daha eski olduğu için bu travmayı çoktan atlatmış gibiydim ama ilk tanıştığımızda Hasan hâla bu boşanmanın etkilerini üzerinden atamamıştı. Nitekim İstanbul’a ilk geldiğinde o üç gün boyunca genelde sohbetlerimizin ana mevzuu ‘’ Abi vallahi benim bir suçum günahım yok’’ olmuştu. İşin garibi boşandığı eşine yüklediği bir suç günah da yoktu. Yani boşanma sebebi olmayan bir boşanma yaşamışlardı.
Saçma geldi değil mi? Boşanma sebebi olabilecek hiç bir şey olmadan boşanmak…Evet sizler için saçma olabilir ama kendi boşanma sebeplerimle kıyasladığım zaman ‘’ Yahu bu sebepler eğer benim evliliğimde olsaydı ben eşimi bırak boşamayı omuzlarıma alır Kabe’ye götürürdüm’’ diyordum.
Hatta ‘’ Ulan arkadaş sabah kahvaltısında bile balık yiyen adamı elbette boşar eşi. Bıkmıştır kadıncağız günün her öğününde palamut, hamsi temizleyip kızartmaktan’’ diyerek onun balık merakıyla da biraz dalga geçerek takılıyordum.
Bu arada her ikimiz de birbirimize ‘’ Yahu arkadaş tekrar barışın siz ‘’ diye öğüt ve nasihatlarda bulunuyorduk sanki ikimiz de yaşlı dullar değilmişiz de evlilikleri dört dörtlük yürüyen insanlar gibi. Ben ‘’ Ay ve güneş bir araya gelir ama ben tekrar eski eşime dönmem’’ derken Hasan ‘’ Yok abem, bundan sonra mümkün değil.’’ Diyordu. Kararlıydık yani (!) Aslında ikimizinki de bizim memleketin tabiriyle cıbılın kabadaylığıydı. Gel ‘’ deseler koşa koşa gidecektik ya erkekliğe ‘’be o ka’’ sürmüyorduk güya. Ben içimden ‘’ Yeme beni şimdi Hasan Hocam. Kadıncağız gel dese uça uça gidersin’’ diyordum: Allahu alem o da benim için aynı şeyleri düşünüyordu.
Neyse uzatmayalım. İlk hamleyi bildiğiniz gibi ben yaptım. Bu senenin 25 Martında eski eşimle tekrar, yeniden her şeye sünger çekip taze bir başlangıç yapmaya karar verdik. Tekrar bir araya geldik. Ama bizimki olmadı. Yirmi beş senelik filmin sekiz senelik reklam arasıymış o sekiz senelik boşanmış olarak yaşadığımız hayat. Tekrar bir araya geldiğimizde eski film kaldığı yerden devam etmeye başlayınca ben de eşim de ‘’ Artık bu filmi seyretmeye gerek yok’’ diyerek sinema salonunu terk ettik.
Evet..Yavaş yavaş yazımızı kangallara bağlayalım artık değil mi? Bu ilk bölüm biraz sıkıcı geldi bana da…
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tarih 8 Aralık 2015
Kadıköy’e inip maaşın üçte ikisinden fazlasını kredi kartı borçlarına yatırdıktan sonra bir kilo hamsi alıp tekrar Ümraniyedeki evime döndüm. Hemen hamsileri ayıkladım ve muhteşem bir hamsi tavanın yapımına geçtim. ( Laf aramızda üstüme yoktur o konuda )
Efendim bizim Evde Hasan Özaydın’ın bize geldiği o 29 Ağustos 2012den beri ne zaman balık pişse mutlaka Hasan Kardeşimi ararım. Bu sefer de öyle oldu. Balık kızarırken açtım telefonu.
-Aloooo Hasan Hocam. Selamünaleyküm.
- Aleykümselam abem.
-Bil bakalım ben ne yapıyorum.
-Cızırtılar geliyor. Balık kızartıyorsun galiba.
-Evet balık kızartıyorum
-Çok iyi abem. Afiyet olsun size.
Allah Allah…Hasan Hocamda bir gariplik var. Normalde ‘’ palamut mu hamsi mi?’’ diye sorması lazım ama ı ıh. Sormadı.
-Gardaş balık yapınca hep sen aklıma geliyorsun.
-Hıı iyi..
Fesübhanallah…Yahu normalde iki saat balık muhabbeti yapmamız lazım ama adam ‘’ İyi ‘’ dedi kestirdi attı.
-Hasan Hocam Münibe Anne nasıl?( Annesi )
-İyi
Yav ‘’ Abi gel de beni döv diyor’’ adeta. İyiymiş…İnsan biraz detay vermez mi?
Var bir şey ama ne? Neyse..Vardır bunda da bir hayır.
-Münibe Anneye selam söyle.
-Olur…
-Hırrrrrrr.
-Abem ben seni daha sonra ararım.
-Ey madem öyle olsun. Haydi hoşça kal.
Tarih 9 Aralık 2015
Hayatımın en anlamlı eylemlerinden birini yapıyorum evde…Ne mi yapıyorum? Tabii ki yemek yapıyorum ve aynı anda bulaşık yıkıyorum. Ellerim sıcak ve sabunlu içinde. Namıssz tabak ve bardakları, kaşık ve çatalları ve dahi tencere ve tavaları gıcır gıcır yapmam lazım.
Ben böyle aşk ile vecd ile dalmış bulaşık yıkarken telefon çaldı. Hemen ellerimi bir havlu ile kurulayarak telefona baktım, bizim Hasan Hoca…
-Alooooo
-Buyur Hasan gardaşım.
-Nassın, Nişliyon?
-N’aapayım. Her zamanki gibi, bulaşık, yemek vesaire. Sen neler yapıyorsun?
-Yav abem hiç sormuyorsun bu Hasan Kardeşim dün neden telefonu kısa kesti diye.
- Valla bana da acayip geldi ama vardır bir hikmeti diyerek üzerinde durmadıydım.
- Abem ben evleniyorum
-Güzelll. Eee insan arasıra da eğlenmeli tabii ki? Nerede eğleniyorsun?
-Eylenme değil. Evleniyorum.
-Ha?
-Evleniyorum abem..Evleniyorum.
İçimden ‘’Vay çakal vayyy. Hiç de haber vermeden…’’ diye geçirsem de
-Vay yerebakan yürek yakan vay. Birdenbire nerden çıktı bu evlilik? Hiç önceden haber filan vermeden. Çok çok sevindim.
-Dün o yüzden aklım başımda değildi. Telefonuna doğru düzgün cevap veremedim.
-Yav bırak telefonu. Çok çok sevindim.
Demesine diyorum ama bir taraftan da merak ediyorum. Yeni yengemiz kim diye. Sormak ile sormamak arasında tereddütteyim. Öte taraftan ‘’Falanca’’ dese de ben nerden bileceğim ki kim olduğunu? Neyse kendi söyledi.
-Abem, ben eski hanımla evleniyorum
Ne yalan söyleyeyim ilk aklıma gelen. ‘’ Ayağımı iyi sürümüşüm. Hasan da benim yolumdan yürüdü’’ oldu.Sonra da ‘’ Eeeee işte böyle Hasan Hoca. Büyük lokma yiyeceksin, büyük konuşmayacaksın.’’ Dedim sanki yıllar önce ‘’ Ay ve güneş bir araya gelir ama ben ve eski eşim bir daha bir araya gelemeyiz’’ diyen sonra da koşa koşa önce Korkuteli’ye, ardından Fethiye’ye giden ben değilmişim gibi.
-Oooo ne güzel. Çok sevindim. Allah mutlu eylesin. En güzelini yapmışsın.
-Abem bu gün nikaha gidiyoruz.
-Vay vayyy vayyyy. Bu ne hız yahu.
Neyse uzatmayalım. Yenge hanım da Hasan Kardeşimin yanındaymış, azıcık da onula konuştum. Her ikisine de sağlık ve mutluluk, bundan sonraki hayatlarında huzur diledim.
-İstanbul’a geldiğiniz takdirde mutlaka görüşelim.
-Elbette abem. İstanbul’a gelinir de seni görmeden gitmek olur mu hiç?
10 Aralık 2015 Perşembe… Saat 10.00
-Alooooooooo.
-Oooo taze damat. Hayırlı sabahlar.
-Hayırlı sabahlar abem. Bu gün ne yapıyorsun?
- Valla Mümin Bey ve diğer senin de tanıdığın arkadaşlarla buluşacağım Kadıköyde.
Mümin Bey dediğim de sitemizden… ‘’Adrenalinaz’’ mahlaslı Mümin Ağır. Ayrıca Sitemizin ‘’Semacık’ı ve ‘’Aşkın Gözyaşları’’ mahlaslı arkadaşlarımızla bir yerlerde buluşup muhabbet edeceğiz . ( Arkadaşlar sitede mahlas kullandıkları için ben de adlarını yazmıyorum. Elbette bir adları var. )
-Hasan Kardeşim sen ne yapıyorsun? Hayırdır niçin aradın beni Bir durum mu var?
-Bu gün beraber olsaydık diyordum.
-Beraber mi olsaydık? Yani Ben Uşak’a mı gelseydim yani?
-Ne Uşak’ı abem. Ben İstanbul’dayım.
‘’Ulan oğlum ne zaman evlendin, ne zaman yengeyi koluna taktın, ne zaman yola çıktın da ne zaman İstanbul’a geldin?’’ diye sormuyorum artık. Üç gündür Hasan Kardeşim sürpriz üstüne sürpriz yapıyor. Yahu o değil de vatandaş resmen tayyi mekan oldu. Yani istediği anda istediği yere ışınlanıyor adeta. Diğer taraftan aslında Hasan Hoca oldukça yavaş bir adamdır. Daha doğrusu ben onu hep öyle tanımıştım. Meğer vatandaş okuyup üfleyip uçuyor. Ya da yenge hanımın kerameti olsa olsa gerek.
-İstanbulda mısın? Yahu ne zaman geldin? Neyse. Bak ne diyeceğim. Yengeyi al sen de gel Kadıköy’e.
Ahhh ahhhh. Bekar hayatı yaşaya yaşaya emir-komuta zinciri denen olayı unutmuşum tamamen.
-Abem az bekle hanıma bir sorayım.
-Pardon Hasan’ım. Haklısın. Hiyerarşik düzen ve emir-komuta zinciri denen bir şey var değil mi? Unutmuşum.
Neyse..Bir kaç saniye sonra üst makamdan da ‘’ Kadıköy’e gidiyoruz’’ onayı çıkmıştı.
-Abem bizim buradan( Gazi Mahallesi ) Kadıköy’e nasıl geliniyordu?
-Oradan biliyorsun zaten, 99 C ye atlayıp Eminönü’ne geliyorsun. Tam indiğin yerde motorlar var. Onlara atladığın zaman da Kadıköydesin. Ama sakın yanlışlıkla Üsküdar motoruna binme. Üsküdar motorları da oradan kalkar. Ya da belediye otobüsünden indikten sonra biraz yürü ilerden vapura bin, vapurla gel Kadıköy’e.
-Tamam anladım.
Saat 12.30. Yine çaldı telefonum.
- Biz Kadıköy’e yanaşıyoruz.
-İyi güzel. Vapurla mı geldiniz yoksa motorla mı?
-Vapurla geldik.
-Tamam..Ben vapur iskelesinin önündeyim beş dakikaya kadar. Siz sanırım daha erken orada olacaksınız. Beni bekleyin.
Derken efendim vapur İskelesine geldim lakin ortada Hasan Hoca filan yok. Bu sefer ben aradım.
-Alooo. Geldiniz mi?
-Geldik abem. Seni bekliyoruz.
-Nerede bekliyorsunuz?
-İskelenin karşısında otobüs duraklarında.
-Vapurla geldiniz değil mi?
-Evet vapurla geldik.
İskelenin karşısındaki otobüs duraklarına bakıyorum, Hasan Hoca yine yok. Tekrar arıyorum.
-Alooo. Yahu siz nerdesiniz Allah’ını seversen.
-İskelenin tam karşısında. Bak burada Elif Büfe diye bir yer var. Balık ekmek satıyorlar.
Jeton düşüyor bende. Hasan’ın bahsettiği büfe motor iskelesinin orada.
-Kardeşim..Sen şimdi oradan benim sesime doğru gel bakalım. Yani Vapur iskelesine doğru. Bilemezsen sor vapur iskelesi nerede diye.
Allah’ın Uşaklısı… Motorla gelmiş ama vapurla geldim diyor. Bal gibi de motorla gelmişsin işte… Balıkların hepsini tanımak değil marifet. Marifet vapurla motor arasındaki farkı bilmektir. ( Bakın burada ‘’ Hocam ona motor da denmez, falan filan denir ‘’ diyen çıkar da beni bozarsa döverim… Kesin döverim. )
Az sonra Hasan Hocam ile kucaklaşırken meslektaşım Alican’ın( Hasan Hocanın oğlu) annesi ile de tanışmış oldum. İşin doğrusu şaşırdım. Ben daha yaşlı bir hanım olarak tasavvur etmiştim hep Nâlân Hanımı. Oysa karşımda oldukça genç görünümlü ve oldukça canlı bir hanımefendi duruyordu.
Yavaş yavaş Kadıköy’ün simgesi meşhur boğa heykeline doğru yürümeye, bir taraftan da konuşmaya başladık. Boğa heykeli diğer arkadaşlarla buluşma yerimizdi. Nitekim oraya geldiğimizde Mümin Bey ve ‘’Aşkın Gözyaşları’’ bizi bekliyordu. Hep beraber Nazım Hikmet Kültür Merkezinin ‘’Piraye’’ adlı kafeteryasına gittik. Arkadaşımız ‘’Semacık’’ ile Mümin Beyin kızı Özlem de oradaydı. Daha sonra Canan Hanım da aramıza katıldı.
Eh haliyle muhabbetler koyulaştı.
Hâla kangallara gelemedik değil mi?
Artık yavaş yavaş kalkma vakti geldiğinde Mümin kardeşim :
-Sami Hocam. Gel seni benim eve götüreyim. Benim misafirim ol bu gece.
-Teşekkür ederim sevgili Mümin. Biliyorsun kangallar beni bekler. Ben olmasam aç kalırlar.
Nalan Hanım merakla ve hayretle baktı yüzüme?
-Kangal mı besliyorsunuz?
Diğer dostlar biliyorlar durumu. O bakımdan başladılar gülmeye. Nalan Hanım şaşkın…
-Evet yenge. Hem de iki tane .
-Bahçeniz filan var mı peki?
-Yok yenge. Hem olsa da kıyamam onları bahçede beslemeye.
-İyi de evde kangal beslemek zor olmuyor mu?
Millet yerlerde gülmekten…
-Başlarda zor oluyordu ama alıştım artık. Onlar da alıştı.
-Siz evde olmayınca kim bakıyor peki?
-Valla mamalarını sularını önlerine koyunca başka bir ihtiyaçları olmuyor. Türküde diyor ya hani ‘’ Köpekleri bağlamışem, önüne de ekmek doğramışem’’ diye.Aynen öyle…
-Benim de bir tane var ama ufacık.
-Adı Alican mı?
Acayip acayip yüzüme bakıyor. Nereden bilsin benim zıpır bir herif olduğumu.
-Yooo değil. ( Adını dediydi ya unuttum. )
Cep telefonundan kendi köpeğinin resmini gösteriyor.
-Yok benimkiler bundan çok iri.
-Adları ne?
-Büyüğün adı Cihangir, küçüğün adı Tuğrul..
O zaman jeton düştü yengede. Nereden bilsin benim oğullarıma ‘’kangallarım’’ dediğimi.
Eeeee. Madem Hasan kardeşimle yeniden evlendin, artık bana ve benim bu tür şakalarıma alışacaksın sevgili Nâlân yengem. Bu daha aperatif. Ana menü daha sonra gelecek…
DİLERİM BENİM BULAMADIĞIM MUTLULUK VE HUZURU SİZLER BULURSUNUZ. DİLERİM O GÜLEN YÜZLERİNİZ HİÇ BİR ZAMAN SOLMAZ.
10 Aralık Perşembe günü bizimle birlikte olan tüm dostlar. Allah sizleri de hep mutlu ve huzurlu kılsın.
Ve bu yazıyı okuyan herkes ! Sizler de hep mutlu olun ve mutlu kalın İnşallah.
YORUMLAR
Sayen de Hasan Özaydın Kardeşimizi tanımış olduk.Hay Allah iyiliğinizi sağlığınızı versin emi!
Hem okudum,hem düşündüm, hem de güldüm iyi mi?Aslında yazılarının genel de bir arıza yoksa hepsini okuyorum ama bu bilgisayar işine akıl sır ermiyor.Zurnanın zırt dediği yer de su koyveriyor.Biz de öylece kalıyoruz.Neyse güzel bir anı yazı olmuş.Herkese yürek dolusu selamlarımı sunarım.Hepiniz Allaha emanet olun.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Merhaba Sami hocam, Sizin denemenin hüsrana uğramasına uzüldüm ama Hasan hocamıza sevindim. İnşallah onlar birlikteliklerini sürdürebilirler.
Selamlar.
sami biberoğulları
Onlar adına ben de dualarına amin diyorum. İnşallah onlar başarırlar.
Selam ve sevgilerimle.
bağlılık ve dostluk kokan yazınız için yürekten tebrikler ayrıca yeniden birleşen hasan hocama da mutluluklar dilerim beni tanıyan tanımayan tüm arkadaşlara da selamlar saygılar
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
Ben de Hasan Beye ve eşine mutluluklar diliyorum.
Aklıma bir şey takıldı hocam. Sen bir kaç yazıdır yemek yapıp bulaşık yıkıyorsun, hayırdır inşallah. Eşiniz kızınız torun nerelerde? Umarım yanlış bir şey sormamışımdır.
Saygılarımla hocam.
sami biberoğulları
Bana gelince.
Yazımda da belirttiğim gibi bi<im tekrar evlilik yürümedi. Döndüm tekrar İstanbul'a.
Selam ve sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Selamlar.
Yazılarınızı okumak ne güzel hocam,
bazen düşündürüken gülümsetiyorsunuz insanı,
mizacınız gerçekten çok pozitif, tebrik ederim değerli kaleminizi,
yeni evlilere ve çocuklarınıza kucak dolusu sevgiler..
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
Hocam güzel bir yazıydı asıl güzel olan Hasan hocamın yeniden yengeyle beraber olmasıydı ben onun adına da mutlu oldum onlarada ömür boyu mutluluklar dilerim Sizin içinde öyle olmasını dilemiştim ama maalesef fazla süremedi her nedense sağlık olsun bunda da vardır bi hayır demekten başka ne denilebilinirki sizin de adınıza üzüldüm doğrusu inşallah sizde arzu ettiğiniz mutluluğa kavuşursunuz emeğinize sağlık saygılarımla
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Abim yazın için çok teşekkür ederim,
Yazında beni tebrik edip kutlayan edebiyat defteri arkadaşlarıma da ayrıca teşekkür ederim.
İyi ki abimsin saygılarımla.
sami biberoğulları
Sen her şeyin en iyisine layık bir dostsun.
Umarım bundan sonraki hayatın huzur ve mutluluk dolu olarak geçer.
Selam ve sevgilerimle.
Allah mesut etsin, size de afiyet olsun:)
Güzeldi yazınız. Dua ve güzel dileklerinize Amin diyorum...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
kendime bir mola
yazmaya ara
can sıkıntısına kola
düşünce dara olmadık bir şey yaptım
sonuna kadar okuyacağım ne olursa olsun deyip
çıkardığım sonuçlara var mısını
bir böyle yazı olur mu
olursa okunur mu
olmuş işte ben de okudum
ne var bunda
ikinci sonuç eski bir isimdi bende
ama hakkıda okumadan önce en ufak bir önbilgim yoktu
zıpırmış
Allaha emanet olsun
İstanbuldaymış.. güzeelll
birileri de Uşakda
Hasan Hoca yeniden evlenmiş eski eşi ile
hayırlı olsun..
değil mi ki çocuklar var
boşanmak hikaye
Allah pişman etmesin
ilave;
neyse boşver..
Leydimden bahsetçektim
gerek yok şimdi..
(yeterince boğulmuş yazı vapur ya da neyse onlarla
ayıntılar güzeldi aslında)
kalın selametle..
sami biberoğulları
Yazının oldukça fazla ayrıntı ile boğulduğunun farkındayım. Öz abim bile özelden '' Bir gram bal tadmak için bir çeki odun yedirdin bize'' diye yazmış.
Haklı eleştiriler her zaman başım üzredir. Evet haklısınız. Yalnız okuyucuyu da uyarmıştım ilk başları sıkıcı gelebilir, çizgi altından okusanız da olur diye...Neyse neticede evet fazla boğmuşum yazıyı. Bir kez daha bakınca bu tür yorumlara hak verdim.
Selam ve sevgilerimle.
İbrahim Çelikli.
itiraz değildi inan
güzelleme kabul et..
başkası demesin için dedim
bu bir teknik
bir kelime yazmak için bin dereden su getirmiyor muyuz
böylesi dostluklara alışık değiliz mesele bu
kıskanmış bile olabiliriz
epeydir ziyaret etmediğimiz dostları böylece hoşluk içinde yad etmek ne güzel
cinsellikten öte sözde aşklar geriyor artık
bu da bir aşk..
nobel alması şartını kaldıralım artık
teşekkürler
saygılar..
bir gün de bakarsınız o sahilde
başka bir dostu beklersiniz
otobüs durağında öyle ya
iyi ki cep telefonları var
Allaha emanet olasınız
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
İkinci baharını yaşayanlara mutluluklar dilerim. Yine güzeldi, yine güldürdü. İyi dileklerin içinde Amin diyorum. Hep beraber inşallah... Yüreğine sağlık abi... Saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden.
Öncelikle Hasan Beye ömür boyu mutluluk diliyorum
canım bu saatte balık istedi (borçlusunuz Sami Hocam ona göre :) )
cihangire ve tuğrula da çok çok selamlar
mektup yazmayı mı özlemişim ne (mektup gibi oldu yorum)
gülümsettiniz hocam, paylaşıma teşekkürler
saygılar
sami biberoğulları
Allah nasip eder de İstanbul'a gelirsen söz. Balık benden.
Selam ve sevgilerimle.