- 478 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
UMUT SENSİN!
el-Bakara -186- Kullarım Beni senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana duâ’ edenin duâsına icâbet ederim. Öyleyse onlar da davetime icâbet etsinler ve Bana hakkıyla inanıp tasdîk etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.
Bir kez doğdun. Sahip çık hayatına. Yani tekrarı yoktur bunun. Hayıflanarak mı geçecek bir ömür?
"İstediğim gibi bir hayatım olmadı hiç. Ne istediğim gibi bir çocukluğum ne de mutlu bir evliliğim. Yani, gir ağla çık ağla.
Dünlere gömülü kafasını kaldırıp bakmaya hiç mi hiç niyeti yoktu ki yarınlara umutla bakabilsin. Umut zaten çoktan ölmüştü yüreğinde. Kâh rahmetli anasını suçladı, kâh artık bir ihtiyarcık olan babasını.
Okutulmamıştı, zoraki olan evliliği, tutsak hayatına benzeyen yaşantısı ve en kötüsü de asi ve şımarık yetişen biricik evladından da yüzü gülmeyeyince kendisini ev işlerine adamıştı.
Ama işte bunun da sonu yoktu ki!..
"Hayat yüzüme gülmedi," diye, diye iyice kapattı kendini kabuğuna. Yıllar hiç acımamıştı, acımamıştı acımasına da kendisi de kendine acımamıştı. Her tokada yanağını çevirmişti. Elini kaldırıp engellememişti. Gelen her darbeye ’eyvallah’ diyerek razı olmuştu.
Ve yolun yarısı denilen yaş dönümünde ihtiyar bir kadından farkı yoktu adeta Nurcan’ ın.
Ne bir hobisi ne de kendine ayırdığı özel bir vakti vardı ne yazık ki. Varsa yoksa ev işleri. Temizlik, ütü, çamasır gibi sıradan işlerle geçiyordu günleri. Takıntılı bir kadıncağız olup çıkmıştı. Akşama kadar elinde toz bezi silip parlatıp duruyordu orayı burayı...
Ta ki şimdi can yoldaşım dediği arkadaşıyla tanışana kadar. Hastanede tanışmıştı onunla. İlk önce kitap okumaya başladı. Kitapları zorla vermişti Nurcan’ a, inatla okumadı aylarca. Okumaya başladığında yavaş yavaş hayata bakışında değişiklikler olmaya başladı. Kocası alışkın değildi, hemen fark etti bu değişimi.
Nurcan’ a yasak koydu, arkadaşına gitmesine izin vermedi. Gelmesini istemedi karısının yanına. Anlamıştı bu değişiklerin sebebini. Bütün suçlu bu kadındı. Ama telefonla devam ettiler arkadaşlığa. Kendisine sunulan bu hayatı aynen yaşamak zorunda değildi. Allem etti kallem etti kocasını razı ederek meslek edindirme kurslarına başladı. Evden çıkmak ve kendisine iyi gelecek ne kadar meşguliyet varsa hepsini tek tek denemeye başladı. Yüzme kursuna gitti yüzmeyi öğrendiğinde hayata bakış açısı şaşılacak şekilde değişmişti.
Kendisine artık güveniyordu. Zor olan şeyler o işi öğrenene kadar zordu. Azimle devam etti. Kırk yaşından sonra lise diplomasını aldı. Biricik evladıyla daha yakinen ilgilenerek aralarındaki sorunları çözdü. Kocasının sen yapamazsın demesine aldırmadan sürücü kursuna giderek ehliyetini aldığında, can yoldaşı Emine, Nurcanın alnından öptü ve sımsıkı kucakladı:
----Hoş geldin canım! Dedi.
----Hoş geldin kendine, hoş geldin ömrüne, hoş geldin canım arkadaşım, hoş geldin!
Kaybolmuştun, cismin vardı, ismin yoktu. Nefesin vardı, sesin yoktu. Sen değerliydin ama değerini bilen yoktu. Sen de dahil hiç kimse fark edemeyecekti seni, bir gün ölüp gidecektin. Yeni doğdun, ömrünün rüzgarına kapılıp giderken bindiğin geminin kaptanı sensin artık. Hoş geldin arkadaşım ve haydi rast gele...
YORUMLAR
Sarım sarım .... ve döner gaflet...
Acılar açık yaralar gibidir, kanar da kanar. Karabasanlar hayalete dönüşüverir.
ve o, ve onlar, ve her şey, akıllar dahi ölümle teslim alınır.
Ve korkunun kokusu çıkar
Ve korkunun nefesi tüner
Çaresizliğin çevresi genişler etrafımızda ,döner de durur.
Sözcükler yetmiyor diyorum !
Tümceler bitmiyor diyorsun !
Yaşamak yaşamak
Yine hiçleşirken
Sevgiler