- 1344 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ERMENİ KIZI FİKRİNYA
ERMENİ KIZI FİKRİNYA
İnzibat Hasan-Gelin bacım senin erkeğin yok mu?
Fikrinya Hatun-Kocam diğer erkeklerle ilk kafilede gittiler,
İnzibat Hasan-. Bu yolculuk zahmetli yüklü halinle dayanamazsın, karnındakinin hatırına geri dön,ben seni kollarım..
Fikrinya hatun-Sizin başınızı belaya komayayim, komşularımıza katilayim paşam.
İnzibat Hasan- Benim adım Hasan, bana kasabada Karaosmangilin Hasan Çavuş derler, Kafile kasaba dışına çıkınca, Arapgir yol ayrımında kafileden ayrıl, Acısu değirmenine git , ben buğday getirecekmişim de, un sırasındaymışsın gibi beni bekle, dönüşte seni bize götüreceğim, köyden bir hısımımız gelmiş derim, kimse benden şüphe etmez korkma.
Fikrinya hatun- İnzibat Hasan’ın sözünü tutar,ihtiyaç görecekmiş gibi kafileden ayrılıp acısu değirmenine varır,duvarın dibine çömelip soluklanırken, ‘Ya Rab bana bebeğim için kurtarıcı gönderdin’ diyerek içinden bu genç inzibata dua eder.
Değirmenden hışımla çıkıp bembeyaz köpüklerle akan acısu deresinin sularına gözleri baka kalır, dalar gider uzaklara, bir ağıt dolanır da diline’’
Degirmen döner suyundan, Adam sevilir huyundan
Yel savurur harmanımı, Dizde keser dermanımı
Yazan yazmış fermanımı, ,Felek yapışır kolumdan
Gomşularım bölük bölük , Göçer giderler köyünden
Gurban olim, Hasan Çavuş , Eyleme beni yolumdan.’’ Seslenir yüreciği, gözyaşlarıyla suların çağıltısında kaybolur gider..
Aha ! inzibat da göründü karşıdan,
İnzibat Hasan- Kalk gelin bacım yaşmağınla dolan gözün bile az görünsün,hayde ya Allah anama gidelim ,varalım hele .
Fikrinya Hatun-Hasan efendi ananiz beni kabul etmezse ne yaparim, yoksam gitsemiydim komşilerimle.
İnzibat Hasan-Sabahın sahibi var gelin bacım Allah dövletimize zeval vermesin .Âlii-Osmanlı Müslümandır, yen, yeni fermanlar çıkaracakmış gayitlenme , komşuların da geri dönecekler inan, erin de gelir alır seni, hele bir yol misafirimiz ol da gerisi Allah Kerim.
Karaosmangilin konakta; Karaosman lakaplı Osman efendi, mindere bağdaş kurmuş, gümüş tabakasından özene- özene , doğal tütün cigarasını sarmaktadır.
Osman Efendi-Oğlum eyi halt etmişsin, senden başka adammı kalmadı da bu karnı burnunda eksiği alıkoydun , maazallah bir duyan olsa, Hasan eve garı gapatmış derler.
İnzibat Hasan-Babam bildiğin gibi değildir kadına yüreğim acıdı ,onca uzun yolu nasıl gider,helbet eri geri dönüp alır diye düşündüm,anam da kızmadı , Tanrı misafiri dedi.
Osman Efendi-Heeee anan eyi bülür,ögden giden kafile yolda tifo salgununa yakalanmış bu eksük etegün gişisi de belkim ölmüştür.
Aradan 0nbeşgün gibi bir zaman geçmiştir, Fikrinya hatun sancılar içinde kıvranmaktadır,üzüntüden bebeğini düşürmüş,ancak kanaması devam etmektedir.Baş ucunda Kuran okuyan Hacov hatun, durumu efendisine bildirir.
Hacov Hatun- Osman Efendi ,misafirimiz hatun hastadır, çocuğunu düşürdü, kan kaybediyor, izin ederseniz ebe Saniye’yi çağırtacağım.
Osman Efendi- Hökümet baytarları, göç ettirmedi,tez haber salın baytar Agop gelsin, eksik eteğin kanamasını durdursun.
Hacov Hatun- Efendi ,efendi bu atttır ,inektir mübarek heyvandır ki ,baytar gelsin derman bulsun, Ebe Saniye gelsin, kövden bir hısımımız geldi derük.
Osman Efendi- La havle velâ kuvvete illâ billah, bre kadın.Ebe Saniye adamı gö… tanır. O’nun bildügünü ümmü cihan duymuş demektür, sen beni rezül-rüsvamı edecen.
Hacov Hatun-Tövbe de efendi evimizin direğisin, eylikten kemlik gelmesin başımıza, helbet sen daha eyi bülürsün, baytarı çağıralım. Oğlanı yollayam da ‘bizim sarı inek kötüledi , hele bir yol gelip baksan, Agop efendi’ desin.
Yer döşeğinde sapsarı,kehribar yüzlü bir genç gelin yatmaktadır,baytar efendi ineğe bakmak isterken kendi soydaşını görünce durumu anlar ve ev sahibinin insani duygularına müteşekkir kalır .
Baytar Agop Efendi - Kanı durdurucu iğne yaptım yenge hanım; hastaya 40 gün pekmez içirip , az pişmiş dalak yediresiniz, geceleri de yatmadan evvel süt içirin, çok kan kaybetmiş amma 40 güne toparlar haydi geçmiş olsun.
Hacov Hatun-Agop efendi aman haa! bu eksügün bizde olduğunu kimse duymasın.
Baytar Agop Efendi-Hanım kardeşim sen hiç tasalanmayasin, bütün müsülman komşiler birer, ikişer çocuk ,yaşlı alıp misafir ediyorlar, yalnız değilsiniz,korkmayasiniz.
Hacov Hatun-Huuu gız Emineee,anana seslen de bize gader gelsin,
Sırma Hatun-Hacov yenge ben dedim ki bir iş vardır yoksam yengem beni acele çığırmaz,bizim aşşağı samanlıkta gocamış bir avratnan, gişisi var, dayımgilin gomşusuymuş bize getürdü, eyi bakın sadık dostlarımdır dedi,yemeğini, içmeğini hazır edip siniynen önlerine götürüyüm ,samanlıkta ısıcak oluyu, hele ortalık durulsun eve çıkaruruk neydek.
Hacov Hatun-Sırma e de ki diyem.
Sırma Hatun- Eeeee
Hacov Hatun-Bu gelin geldüğünde 8 aylık yüklüydü üzüntüsünden çağasını zay etti, ondan soynamasına ;Osman efendi de baytarı çağırttı kanamasını durdurdu, amma gelin bir kötüledi ki, saramuk, bed yüzlü bir şey oldu, gavur suratı düştü eksüğün yüzüne tövbe tövbe.
Sırma Hatun-Amovvvv hacov yengem eyle söyleme günaha girersin,rahmetlik kaynanam bana doğumlarımda yapardı, yeridim üç güne ayaklanırıdım.Bak tarifini verem, bir nügü halis oğul balı,bir nügü taze manda yağı tavada gızdurup ekmeğini baturup yedürecen,dığasgen(Lohusa) eyi bakım ister yoksam ki bir ayağı cennet gapısındadur.
Osman Efendi_Hacov hatun bıldır bu zemanlar bu garibin halı nasıldı, şimdi nasıl ,senden Allah razı olsun, çok eyi baktın gızın gibi.
Hacov Hatun-Efendi ,bu gelini kövden isteyenler var, adını değiştirip akrabamız diye evlendürsekmi acep, ne gelen var ne soran, yere batmaya birde gözelleşti ki,tesbuğumu almış boynuna takmış çok güldüm, gızım o boncuk degül,yanıma otur ki saada belledem ,biz bununla Lailaheillallah diye zikir ederük dedim. Namaz gılmayı da örgettim. herhal akrabalarından da umudunu kesti ,ne bülem Allah yardımcısı olsun.
Fikrinya Hatun-Hasan,anan,baban beni evlendirmek isterler, hayatımı kurtardıgin günden beri sevgin yüreğime düşmüş kölen olayim, bu eve senle girdim,senle çıkayim,kaçir beni.
İnzibat Hasan-Fikrinya nereye gideriz ben seni kaçırırsam memlekete, hökümete ihanet etti derler,burda kalsak anam babam bu izdivacı makbul bulmazlar.
Fikrinya Hatun-Benim İstanbulda hısımlarım vardir,aylar önceden bizim erkekler evleri,tarlalari sattılar,altun yapıp istanbula gönderdiler,bu son günlerdeki alacaklarimizi de hep toplanip altınlarimizi küplere koyduk üstünü işaretledükte, erkeklerimiz götürüp uzak tarlalara gömdüler, dönenler gelip alacaklar.
İnzibat Hasan- Sus söyleme bende bilmeyim sizin ev sırrınızdır sizde kalsın.
Fikrinya Hatun –Hasan ben bilirim erim ölmüştür,çoçigimde öldi bu acılari ancak senin sevginle,şevkatinle unuturum,o köydeki mezralarda bir mezara gömdüler gidip açalım ben bizim sırça küpü tanırım hakkımi alayim istanbula gidelim.
İnzibat Hasan-Nasıl yani mezarlara gömdüler.
Fikrinya Hatun-Müslüman mezarlarına gömdüler bir ziyaret varımiş ‘’Sarı Kız’ tarlada ekin biçerken yorulmuş su içmiş çatlamış ölmüş,O’ni tarlanın hemen kenarına tumbuna gömmüşler,bizimkiler dediler ki ‘’müslümanlar mezarlara,yatırlara çok saygı ederler asla açmazlar,çarpılmaktan korkarlar dua ile yanaşırlar,Bu yüzden mezarlar,ziyaretler çok emniyetlidir.’’ gömdiler.
İnzibat Hasan-Sus sakın başkalarına da anlatma,bizim adetimizde avrat parası yenmez,ben bir çare bulacağım hele bir kere anama çıtlatayım.
Hacov Hatun-Oğlum sen delilendinmi,bu gelin ‘Topikleri’ yaptı sana yedirdi, yedirdi tatlımı geldi,dul avradın neyine vurulmuşsun, oğlum sana dayın gızı Ayşe’yi isteyecem, kendine yazuk etme vazgeç bu sevdadan.
İnzibat Hasan-Kararım kesündür ana,bu kadıncağızı ben getürdüm,kimi kimsesi çıkmadı demek ki kaderimde varmış ,ben alurum onu giderim buralardan, babama söyleme, hele şu biriktirdiğimiz galın parasını bana ver de, hakkını helal et anam.
Hacov Hatun,biriktirdiği liraları oğlunun avcuna sayar,gözyaşlarıyla oğlunu uğurlarsa da Hasan’la,Fikrinya’nın kaçmış olmalarını pek hazmedemez bir tarafına inme gelir.
Artık yatakta oturduğu yerde başıyla,gözleriyle namaz kılmaktadır.İçindeki evlet özlemi ona bazen maniler dizdirmekte bazen sitemli dualar diline düşmektedir.
Sırma Hatun-Hacov yengem üzülme oğlunun canı sağ ya sen onu düşün, el gızının eyisimi olur ha ermeni gızı Fikrinya,ha Türk gızı Fikriye hepiside gelin işte.
Hacov Hatun- Almaların cıngıllısı, has bahçada allanur
Gün vurdukça ballanur ,yel vurdukça sallanur
Ermeni gızı Fikrinya oğlumun başına dolanur
Kahve dögerler dibekte , oğlan göverür göbekte
Hasan’ımı aldı getti, goydu bizi mihnette
Ermeni gızı Fikrinya hakkım sorula ahrette..
Kelimlerin anlamları;
ÂLİİ _OSMANLI: Ulu,Yüce Osmanlı
FERMAN :Buyruk,emir
İNZİBAT : Osmanlı Devletinde İnzibat (Askeri Polis)
GİŞİ : Koca,eş
TESBUH : Tesbih
MAAZALLAH :Allah korusun anlamında
NOT;Divriği yöresinde gerçekleşmiş eski bir olaydan esinlenerek Hülya Aslan tarafından öyküleştirilmiştir.
YORUMLAR
Güzel bir hikaye, Türk insaninin ne kadar samimi, masum, insaniyetperver ve saf olduguna bu yasanmis hikaye güzel bir örnek.
Ben aslen Adana'liyim, Ceyhan ilçesine yerlesmis bizim Yörükler, Kirim isgali sonrasi 1800'lerin ikinci yarisi devlet emriyle yerleşik düzene geçip iskan etmeleri istendi. 1919'da Fransiz isgalinde, Fransizlar Mersin'den çikarma yaparken, yanlarinda Ermeniler getirmislerdi. Toplamda Fransizlar 200 bine yakin Ermeni getirdiler, bunlari bugünkü Mersin, Adana, Osmaniye, Antep, Kilis, Urfa ve Maras'a dagittilar.
Ki bu bölgede zaten yerli ahali içerisinde de Ermeni ve ayri kökenden hristiyan olan insanlar vardi, örnegin süryani ve arap hristiyanlar. Sizi daha fazla yormadan 2 küçük örnek verecegim.
Suan ezberden ismini animsayamadigim Fransiz Yüzbasi'si, ki Mersin'de yapilan ilk çikarmadan sonra yasanan hadiseleri hatiralarinda not tutmus. Mersin'e ilk Ermeniler çikinca bugün Mersin'in en güzide ilçesi olan Mezitli ve vakti zamaninda harika bir plaji olan, meshur antik harabelerin oldugu Mezitli'nin komsusu Viransehir'de Allah'in yarattigi 1 tane canli nesne birakmayacak sekilde katlettiklerini not etmis Fransiz yüzbasisi. Yani birakin genç yasli kadin çocuk insani, tavuklara, çoban köpeklerine varincaya kadar. Fransiz askerleri kendi aralarinda, biz bile getirdigimiz Ermenilerin bunca hunharca vahsete imza atacagini bilmiyorduk demeleri, hemen pesi sira bir kafilenin Mersin'in Mezitli degilde aksi istikametindeki Tarsus'a gitmeleri ve 16 tane köyü yine aynen hayvanlarina varincaya kadar hunharca katletmeleri yine Fransiz Yüzbasi'nin hatiralarinda not olarak tutulmus.
Bir de bu Adana'da genelde Adana disinda nedendir fazla bilinmeyen "Kaç Kaç Olayi", Ermenilerin Adana'da sehirde rastgele Türk kiyimi yaptigi ve ahalinin apar topar daglara dogru kaçmasina kadar uzanan hadiseler zinciri.
Yani bu verilen 2 örnek gibi daha neler neler yasandi, anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalir.
Bu konuyla da irintili bir siir yazmistim, ilk paylasacagim siir o olsun, aklima getirdiniz.
Selamlar, saygilar.
Alp Aldatmaz tarafından 12/8/2015 8:23:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hülya BASMACI
Alp Aldatmaz
Katki olarak görmeniz beni çok sevindirdi.
Hülya hanim, Saygilarimla,