- 1104 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
VELİ TOPLANTISI
I
Kızımın veli toplantısı bugün 12’deydi. Hiç kaçırmam veli toplantılarını. Öğretmenlerin öğrenciler hakkında görüşleri, velilerin istekleri ya da kendi öğrencilerinin ne durumda olduklarını öğrenme merakları oldukça ilgimi çekmiştir yıllardan beri. Geçmiş yıllardaki toplantıların birinde öğretmen ve veli arasındaki diyalog o günkü tazeliğiyle belleğimde.
Öğretmen:
“ Sayın velim, siz öğrencinizle nasıl ilgileniyorsunuz? Maalesef öğrencinizin başarısı düşük.”
İstediğin her şeyi veriyorum, niye çalışmıyorsunuz oğlum diye yakasını silkeliyorum, yine de zayıf getiriyor.”
Veli öyle bir hiddetliydi ki, o esnada sınıfın ortamında terör esmişti sanki.
Öğretmen:
“ Eyvahh! Şu an bile ben tedirgin oldum sizin ses tonundan. Sevgiyle yaklaşacaksınız çocuklarınıza. Aile ortamında bireyler birbirleriyle yabancılaşmayacaklar. Hemen televizyonun başına geçmeyeceksiniz.”
Sınıf öğretmeninin tavsiyeleri, önerileri uzayıp gitmişti.
Aysu kızım, kocaman bir genç kız oldu artık. Ergin döneminde. Başında kavak yellerinin estiği çağda. Bu dönem sınırsız özgürlüklerin hat safhaya çıktığı dönem. Karşı cinslerin birbirlerini beğendirme çılgınlıkları. Erkeklerin sigara içmeleri, kızların süslenmeleri, v.s...(Okul yıllarımı anımsıyorum da; Ziraat Okulu’ nda kız olmadığı için hafta sonları hemen Sağlık Kolejinin önüne damlardık, kendimizi beğendirmek için.)
Neyse konferans salonunda müdür beyin konuşmalarını dinliyoruz. Salon, dolu sayılır. Veliler, ilgili. Nasıl olmasın, seneye yarışa girecekler. Bakalım ne olacak?
Müdür Bey, kısa bir konuşmayla okulun başarısından bahsettikten sonra sınıflara çıktık.
11- B Aysu Sarıkaya.
Önce sınıf öğretmeni konuştu. Öğrencilerin genelde başarılı olduklarından, çalışırlarsa daha da çıtayı yukarı çekeceğinden anlatıp durdu. Tabi bu arada yoklama yapıldı, gelen veliler imza attılar listeye. Birinci yazılı karneleri dağıtıldı. Sınıf sayısalcı olduğu için her veli öncelikle sayısal notlarını kontrol ediyorlardı.
Tarih, din dersi, yabancı dil, fizik, biyoloji, fizik, kimya, matematik, felsefe derslerinin öğretmenleri sırayla görüşlerini açıkladılar.
Genelde faydalı konuşmalar yapıldı.
En çok ilgimi, fizikçi, edebiyatçı ve felsefeci çekti.
Fizikçi 25 yıllık öğretmen olmasına rağmen hala cevval bir hanımefendiydi. Neşeliydi. Konuşurken gözlerinin içi gülüyor, sanki halay çekecekmiş gibi vücudu sağa sola esniyordu. Çocuklara olmak istemedikleri mesleği zorla seçtirmeyin diyordu. Doktor, mühendis anne babaları olmak için kendinizi şartlandırmayın, iyi bir aşçı, iyi bir tasarımcı niye olmasın çocuklarınız. Daha doğrusu ne olmayı seviyorlarsa serbest bırakın, diyordu.
Edebiyatçı da oldukça ilginç konuşmalar yaptı.
Bizim amacımız, öncelikle insan yetiştirmek diye başladı ve devam etti. Dil, toplumdaki diğer bireylerle iletişimi sağlar. Konuştukça kendimizi anlatırız başkalarına ve dinledikçe de karşımızdakini anlarız. Bunun için de okumamız şart. Ne yazık ki okuma özürlüsü olduğumuzu bir kez daha sayın öğretmenimiz tarafından kabul etmek zorunda kaldık. Hayatımızın sonuna kadar hep formüllerle anlaşacak değiliz ya. İşte hep bu düşüncede olduğumuz için karşı daire komşumuzla dahi yabancıyız. Okumak, okumak ve okumak şart dedi.
Felsefeci yorgun bir savaşçı görüntüsü verince sınıfın gerçek yapısı ortaya çıkmış oldu bence.
Bu sınıf nasıl düzelecek bir türlü anlamış değilim. Neden felsefe dersinde sorun çıktığını anlatınca o yaştaki öğrencilerin ben(ego) düşüncesinin öne çıkmasından kaynaklandığını vurguladı. Bu dersin amacı, sorgulamak, çözüm üretmek, sorun yaratmak değil dedi. Yani dogmatik düşüncelerden kurtulup nasıl ve nedene dayalı sorgulamalarla öğrencinin düşünce üretkenliğini teşvik etmek olduğunu, maalesef öğrencilerin çoğunun karşı fikirlerle birbirlerini ötekileştirmeye gittiklerini üzülerek anlattı. Bu durumu ise bir türlü önleyemediğini söyledi.
Bence kanayan yara ortaya çıkmıştı. Doktor, mühendis, avukat ya da başka meslekten olmak önemli değil, önemli olan yaşamı felsefeci gözüyle irdelemek… Çözüm üretmek, hiçbir şeyi tepeden hop diye kabul etmemek, neden-sonuç ilişkisiyle nesnel açıdan sorgulamak!
Bir veli toplantısı daha böylece bitmiş oldu.
YORUMLAR
geçmişe götürdün.....ayhan can.....kimisinde onurlandık kimisinde üzüldük.... yıllar geçti... çocuklarımız veli toplantılarına gidiyor...eeeeeeeee yaşlanmışız be gardaş.... saygılarımla
ayhansarıkaya
Selamlar.
Vay bee Aysu koca kız oldu hemi?
Bu bizlerin yaşlandığı anlamına geliyor Ayhan.
(Aysu'ya başarılar diler, gözlerinden öperim.)
Öğretmenlerde kendilerini iyi sergilemişler.
Felsefecinin anlattıklarını ben bile sözlüğe bakarak anladım.
Senin ilk okul mezunu yan komşun ;
"Bu hoca çok şey söyledi. Ne dedi? Sen anladın mı Ayhan gardaş?
Bi de bana anlatsana" diye sana sormadı mı?
Öptüm gözlerinden...
ayhansarıkaya
Ne yapalım, sonumuz saray değil, kara toprak.
Selam ve saygılar...