kaybolan şiirimin hikayesi
Tarih: Pts Hzr 02, 2008 8:45 am Mesaj konusu:
--------------------------------------------------------------------------------
Şiirim üstü başı kan revan en son devlet hastanesi çöplüğünde görülmüş…
yeni mahallenin gelincik sokağında dünyaya selam vermeden en asık bir suratla doğan bir şiirim vardı... her ne kadar sokak, kaldırımlardan yoksun olsa da yol kenarındaki toprak alanlarda tüm sevicini bir üçgen içine koymuş bilye oynayan çocukların, menzil arkasında ganimet olarak kazandıklarını düşündükleri bilyeleri yırtık bir çorabın içine koyarken ilk şiirim de o kirli çoraba o çocukların tüm sevinçlerini içine koydukları kirli çoraba kaçak girmişti...
sürekli keşke hep orda kalsaydı diyorum, hem güvenli bir yerdi hem çocukların sevinç biriktirdiği bir ganimet deposuydu...
ne tuhaf değil mi!!
dünyaya selam vermeden asık bir suratla doğmuş ve kirli bir çorap içinde saklanan bir şiirimin olması...
sonra çocuk sevinci katili belediye hizmet niyetine kaldırım yapmıştı, çocukların umut üçgenini yıkarak...
yıkılınca tüm sevinçler bir kaldırım soğukluğuyla, bir çocuk gözyaşları içinde belediye görevlilerinin suratına atmıştı ganimetlerini, ’’zan’’ınmca şiirim de o belediye görevlilerin çimento kokan suratlarına atılmıştı...
yara bere içinde yurdundan atılmıştı
sokak ortasında yapayalnız kalınca telaşla kentin irin kuyusuna atmış kendini...
çok sonra bir fahisenin boynunda görülmüş, aç ve şerefsiz bir türküye eşlik ederken...
velhasıl bu boynunda şiirimi taşıyan tek geçim kaynağı bedeni olan fahise, şehvet suları içinde aklını boğmuş bir üroloğun koynunda can vermiş. işte hal böyle olunca, fuhuş yöntemiyle katil olan ürolog şiirimin taşıyıcısı olan maktul fahiseyi devlet hastanesinin morguna taşımış ve rahim kanseri tedavisi görürken ölmüştür diye en az o fahisenin rahmi kadar iğrenç olan elleriyle bir rapor yazmış... morgda rahim kanserinden öldüğü sanılan oysa bir ürologun debisi ağrı dağı rakımı kadar yüksek şehvet sularında boğularak ölen fahisenin boynunda şiirim titriyordu, soğuktan değil ha!! sadece şahit olduğu iğrençlikten...
bir gün yine morga yeni bir fahise getirilince şiirim fırsat bulup kapı aralığından kaçmış... tam devlet hastanesi kapısının önündeki çöplüğe geldiğinde fenalaşmış ve çöplükte ölmüş... sonra öğrendimki morgun ceset kokusunu soluyan şiirim ölümcül bir sükunet virüsü kapmış ve tüm kelimeleri ölüm kuruyarak ölmüş…
inanmayanınız varsa
cesedi hala devlet hastanesinin çöplüğünde duruyor...
F.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.