- 507 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gecikmiş Bir Vefa Hikayesi
Ben, bu şehirde doğmadım ama adını her duyduğumda,içimden sımsıcak duyguların aktığı şehrim kadar çok sevdim.
Bu şehri neden mi çok sevdim?
Portakal çiçeği kokulu sokaklarını,limanının gizemli havasını
Atatürk Parkı’nın terslarından baktığımda denize uzanan sırt sırta vermiş görkemli,başı karlı mor dağlarını, mavinin her tonunu görebileceğiniz denizini ilk gördüğümde aşk ile bağlandığım için sevdim.
Bu şehrin tarih kokan Kale İçi evlerini,dar sokaklarını, denize karşı apartmanlarıyla Kordon Boyu’nu andıran caddesiyle şehrime benzettiğim için çok sevdim.
Hiç bir şehirde göremeyeceğiniz bitki örtüsünü,doğal parklarını,uçan şelalerini sevdim.
Bütün yolların Güllük caddesine çıktığı, henüz portakal bahçelerinin sökülüp yerine koca koca aparmanların dikilmediği zamanlarda,portakal ve turunç ağaçlarıyla süslü evlerini, her sokağın portakal çiçeği koktuğu yıllarını daha çok sevdim.
Semt pazarlarının curcunasını, rengarenk tezgahlarda her türlü ot ,yeşillik,meyva ve sebzeyi bulabileceğiniz pazarlarının canlılığını,güzelliğini sevdim.
Eşimin şehri olduğu için,sevecenliğini,sabrını,merhametini naifliğini bu şehirden aldığını bildiğim için,ailesi ailem olduğu için sevdim.
Annem duvanı ver dediğinde aptallaşarak,telaşla ne olduğunu bilmediğim o şeyi ararken aha bu, biz buna "dıvan"deriz diye bir tavayı gösterdiğinde, "Meh" diye seslendiğinde al" demek olduğunu anladığımda farklılıkların da güzel olabileceğini gördüğüm için sevdim.
Köyün,tertemiz havasını,eşsiz doğasını,mis gibi yufka ekmeğini , katmeri,gözlemeyi, sabah telaşını,akşamındaki dinginliğini sevdim.
Yufkayı dıkım yapmamı öğreten annemin,beceriksizce dıkım yapmaya çalışmamı sabırla,gülümseyerek izlediğini gördüğümde sevdim.
Sabah erkenden sapsarı ,buğulu üzüm salkımlarını elimle toplamayı sevdim. Bağdaki üzümlerden yapılan pekmeze önceden kirece yatırılmış bal kabağının pekmezin içinde dinlendirildiğinde kabak olmaktan çıkıp,inanılmaz bir lezzet şölenine dönüştünü gördüğümde sevdim.
Çeşme başında kurbağalarla gözgöze geldiğimde ,Yollarda yuvarlanarak giden tosbağaları gördüğümde,Lacivert gecelerde göz kırpan yıldızların eşsiz güzelliğini fark ettiğimde sevdim.
Çocuklarım, özgür ve korkusuzca mahallede arkadaşları ile oynarken, içime hiç bir kuşkunun düşmediği güven içinde yaşadığım bir şehir olduğu için sevdim.
Trafik denen olayın olmadığı, yürüyerek hemen her semte gidildiği zamanlarda bu şehri daha çok sevdim.
Yaşadığın yeri sevdiren insanlarıymış; Kardeşim,dostum,arkadaşım,komşum dediğim bir çok kadim dostumun olduğu bir şehir olduğu için sevdim
En sıkı dostum, canım arkadaşımla,beraber olduğumuz her andan keyif alarak caddelerini,parklarını,çarşı pazarını,dağlarını,denizini gülerek,ve çok eğlenerek birlikte keşfettiğimizde daha çok sevdim.
Bazen sevdiklerinle illa da kan bağının olması gerekmediğini,bir can dostunun akrabandan daha yakın olabileceğini bu şehirde yaşayıp öğrendiğim için çok sevdim.
İnsan emek verdiklerini kıymetli tutar daha çok severmiş. Okulda her sabah sevgiyle,neşeyle günaydın hocam diye seslenerek yüzüme sevgiyle bakan güzel öğrencilerim olduğu için, birlikte büyüyüp olgunlaştığımız öğretmen arkadaşlarımla çalışmak çok keyifli olduğu için bu şehri sevdim.
Sabah, güneşin denizin içinden doğuşunu ,akşam (masal dağlarımın),mor dağların ardından batışını sevdim.
Yasemin ve melisa kokularına boca edilmiş akşamlarını,yakomazlarının göz kırptığı mehtaplı gecelerini sevdim.
Her sabah beni kucaklayan, akvaryum gibi dibini gördüğüm masmavi, denizini,etrafımda dans eder gibi zıplayan,bazen de küçük ısırıklar atıp benimle şakalaşan balıklarını, kumsalında uzandığımda sımsıcak saran güneşini sevdim.
Yüksek,yalçın,mor dağlarla çevrili kocaman doğal bir çanağı andıran denizinde yüzerken dağların,,denizin tanrısal güzelliğine aşık olduğum için bu şehri çok sevdim.
Şiir gibi güzel bir şehre,şiir yazmanın ne kadar güç olduğunu,bu ilahi güzelliği anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini anladığım için sevdim.
Nereye gidersem gideyim Çubuk Beli’ni geçip Kepez’e geldiğimde beni kucaklayan yemyeşil ormanını,masmavi denizini, kocaman Atatürk büstünü her gördüğümde derin bir nefes alıp, oh iyi ki bu güzel şehirde yaşıyorum dediğim için sevdim.
Şimdi daha iyi anlıyor ve biliyorum ki benim ebedi şehrim, dağlarında tanrıların dinlendiği ,denizinde tanrıçaların,su perilerinin yıkandığı şehir Antalya.
Canan Yönter