- 1061 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
' KEREMETLİ İSKELESİ ' (2)
Fotoğraf: Keremetli İskelesinden görünen Taşoz Adası..Bu gün...
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gecenin tam ortasında.Karanlığın zirve yaptığı bir zaman diliminde..Uykuyu bölmek,Rahmana vakit ayırmak.Onunla birlikte olmak..
Onun gücünü hücrelerinin zerresinde hissetmek.İki rekat namazdan sonra,taleb edilecek tek makama elleri açmak,anlatılamaz bir mahcubiyetle..Yalvarmak,yalvarmak..Nemli gözlerle başın yere düştüğünü,büyük bir ağırlıkla farketmek..Duaların en fazla kabul olduğu o an,umutla umutsuzluk arasında dakikalarca kalıvermek..
Bakışların donduğu o uzun zaman diliminden sonra,hafit tebessümle,anlı yavaş,yavaş kaldırabilmek..Benliği kaplayan tarifi imkansız bir iç huzuruyla..Şükretmek hamdetmek,
binlerce kere;yaşanan bunca nimetlere,sağlığa,afiyete ve her şeye..
Hafız İsmail Efendi;her gece büyük çoğunlukla ifa etmeğe çalıştığı o dua anında..Teheccüd vaktinde,gece namazını eda etmiş..Hüzünle,başını öne eğip,tefekkür aleminde gezinirken..
Mahmatlıda;evinin hemen arkasındaki meydanlık alanda insanların hızla;bağırış ve çağırışlarla toplandığını,seslerin giderek yükseldiğini fark etmişti..
Süratle dış kıyafetlerini kuşanıp dışarı çıktı.Çok uzaklarda kesif bir dumanın kızıllıklar ara-
sında rahatsız edici bir şekilde yükseldiğini gördü.Yenice alev,alev yanıyordu.Beldenin bağ-
lı olduğu ilçe merkezi.’Edirne İli,Gümülcine Livası,Yenice-i Karasu Kazası cayır,cayır alevler içindeydi..Miladi 1870 in Temmuzunda....Sultan Abdülazizin tahtta olduğu günlerde..
Atlarına binip,hızla o istikamete giden insanların telaşı her hallerinden belliydi...Biraz terddütten sonra o da evinin ahırına yöneldi,hane halkının acılı bakışları arasında;Yeniceye
doğru,beyaz kısrağı ile,dört-nala hareket etti..
Yenice de,Mahmatlıda ki varlıklı insanların evi,hatta bazılarının da dükkanları bulunmaktaydı....
Beldeye 33 km uzakta bulunan ilçe merkezi,Osmanlı Kültürünün narin ahşap yapılarını ve taş işlemeciliğinin nadide eserlerinden olan;camilerle,medreselerle,hamamlarla ve bedestenlerle bezenmişti..Hafız İsmail Efendinin de ilçede bir dededen kalma konutu,bir de içinde;dört yelkenli bezi dokuyan el tezgahının bulunduğu bir dükkanı vardı...
Avrupanın en kaliteli tütünlerinin üretildiği Yenice,tütün depoları ilede doluydu...
Özellikle Almanların bir numaralı müşterisi olduğu Yenice tütünleri,
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tütün ithalatçılarının da gözdesiydi..Alman İmparatorluğu Sigara Sanayicileri ne kadar etkilenmişler ki,Yenice deki bir tütün deposunun tıpkısı olarak inşa ettikleri bir sigara fabrikasına’Yenice’ ismini vermişlerdi Almanyada..Kısaca Yenice Avrupada yaygın,çok ünlü bir tütün üretim kentiydi.
İlçeye yaklaştıkça facianın büyüllüğü de,atlıları derinden üzüyordu..Kentte o kadar şiddetli
bir alev vardı ki,bu afattan şehrin kurtulması sanki imkansızdı..Ahşap evlerin bululunduğu bölge yerle bir olmuş,bazılarında ateşler sönmüş,oluşan kül yığınları,göz kırpan közlerle doluydu..Ahali ellerindeki kovalarla alevleri söndürmeye çalışırken,onlarca tulumbacı da
çare olamamanın ızdırabını,buruşan yüz hatlarında yaşıyorlardı..
Dededen kalma evinin önüne geldiğinde,gördüğü tablo Hafız İsmail Efendiyi dehşete
düşürmüştü..Evlerinin bulunduğu sokakta ayakta sanki bir tane dahi yapı yoktu..Hüznü
zirvedeydi..Aldığı dini terbiye,musibetin en üst noktasında sabrın gerçek sabır olduğunu
ona öğretmişti..Evin el yazması kitaplarının bulunduğu bölümüne yaşlı gözlerle yöneldi..
Sönsede sıcaklık dayanılacak gibi değildi..Közleri,sekiz saattir süren yangını södürmeye çalışan İlçe halkının birinden aldığı kürekle kaldırdı..Kitaplardan da sağlam yok gibiydi..
Sadece evin büyük ağaç direklerinden birinin altıda kalan sandığın içindeki yedi,sekiz kitap
deri ciltlerinin köşeleri yanarak sağlam kalabilmişti.’Bir komşusunun İsmail Efendi,İsmail Efendi Dükkanınızda hiçbir hasar yok sözüyle’.Sadece ELHAMDÜLİLLAH kelimesi ağazından dökülüverdi...
Felaket Tütün Depolarının tongalarla dolu bölümlerinde başladığından;şiddeti de fazla
olmuştu.Bu yüzden çıra gibi yanmıştı kentin çok büyük bölümü..Tütün tüccarı Hacı Emin Ağanın on büyük tütün deposu kül olmuş,sadece kent dışındaki bahçeli iki depo kurtarılmıştı bu büyük afattan..Yangının Hacı Emin Ağanın depolarından birinde
aniden başlaması,kundaklama ihtimalini de düşündürmüyor değildi..Ama bunu bu noktada
tartışmanın kimseye faydası yoktu,daha ateşler kentin yapıları içindeydiler hala...
Sabahın ilk ışıklarıyla korkunç son gözlerin önündeydi..Batı Trakya Bölgesinin tek Osmanlı
Kültürünün,sıfırdan inşa ettiği;nadide eserlerle dolu o güzelim kent haritadan silinmişti..
Özellikle piri fani yaşlılar hüngür hüngür ağlayarak;yok olan bir medeniyetin tarifi imkansız
yasını haykırıyorlardı...
Adanın güney ucundaki limanına girerken Hacı Hafız İsmail Efendi,gözlerini hafifçe açabildi.
Fulu olarak gördüğü tablo onu hayli sevindirdi.Torunu Mestan Efendiyi,Kaptan Hristo nun
verdiği küçük ekmek lokmalarını,gemiyi kanat çırparak takip eden martıların,keyif sesine,attığı somun parçacıklarını ,taklalarla havada kapmaları oldukça neşelendiriyordu..
Kaptanın:’iyleştiniz,İsmayıl Efendi iyleştiniz sözlerine’..Sadece teşekkür dolu bakışlarla gülümsiyerek,zorlansa da karşılık verebildi..
-Devam edecek..-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.