- 556 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kıbrıs Gezisi- 5
Bugün Kıbrıs’ta ikinci günümüz. Gezi planımıza göre Lefkoşe’deki Türk- Rum sınırına gidiyoruz... arabamızı, parkın sağ yanındaki açık otoparka çekiyor ve sınırımızdaki evleri, Askerî birlik binalarını, yerden 20 metre kadar yüksekte ve çok uzaktan okunabilen "UN" Yazılı Birleşmiş Milletler gözetleme kulesini görüyor ve fotoğraflıyorum...
Kişi, ne işle uğraşırsa gittiği yerde de o işle ilgili konular, o’nun dikkâtinden kaçmaz. Geldiğimiz parka 200 Metre mesâfede, üçyol kavşağında arabayı durdurup aşağı iniyor ve târihî bir çeşmenin 8-10 kadar sayıda resmini çekiyorum... dönüşte bu defâ, yine arabayı durdurup bu sokakta yaşayanlardan kapı önünde sanki beni bekliyorlar hissine kapılarak kendimi tanıtıp, târihi çeşme konusunda derin bilgilere ulaşıyor ve çeşmeye adını verenin, 5 metre enindeki sokağın bir yanındaki hûtun kişinin kabrine fotoğraf çekiyorum.
Parkta epeyce oturduk ve sınırın öteki yüzündeki ıssızlığı seyrettim... çayımızı ardı- ardına tâzelerken, park büfecisi ve yanındaki arkadaşı ile bulunduğumuz yerin önemi hakkında merâkımı gideriyordum.
İki bölge arasındaki adavâri sınırda, sıkı sıralı diyebileceğim çam ve diğer park ağaçlarından oluşan parkı, bizim Ortahisar semtine ve yükseltisine benzettim.
Türkiye haritası üzerinde küçük bir ada gibi görünen ancak, bir ucundan öteki ucunun görünmeyecek kadar geniş ovalarını; kötü maksatlı insanların, bir başka devlet tarafından kışkırtılarak üstünlük sağlamaya çalışması; Allah’ın insanlara emânet ettiği ve içinde, barışla yaşamayı ölçü koyduğu bu Akdeniz cennetinde sonuç olarak, geçmişte kan izleri bırakmış ve kanımızla yoğrulmuş bu topraklarda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhûriyeti Devleti’nin kurulması, sonuç olarak hakkımıza hayırlı olmuştur.
Kuzey Kıbrıs’ı gezdiğim geçen ekim ayında beri, gezip gördüklerimi o anlarda yaşadığım heyecandan hâlâ kendimi alamıyorum... beynimde çok şey stokladığımın farkındayım amma, neyi nasıl ve ne kadarını yazacağımı bilemiyorum. Bilgisayarın başına her oturup bu konu ile ilgili neleri yazacağımı planlayamıyorum!.
Burası, edebiyatla ve özellikle, millî şiirle uğraşanların en az bir hafta kalması gereken çok güzel bir misâfirhâne...sonbahar mevsimi, iklim bakımından mükemmel...şemsiye, çeket ve pardesüye ihtiyaç yok... manto- palto, sakın ha götürmeyin!... kendinize gülersiniz. Otellerde, tek ve çift kat pamuklu çarşaf, yorgan görevi yapıyor. Montgomerimle gittiğime güldüğüm gibi.
Ev sahipleri; Türk ve Türk Askeri, Türk Polisi, Câmilerimizi, illâ da Türk Bayraklarımızı görmeye ve Millî Gurûrumuzun duygu selinde ayak basılacak topraklar... sokakta sakın Polis memuru aramayın; bir tânesini göremezsiniz… çünkü, herkes karşısındakine azâmî saygılı. Trafik Polisi de. Bilmiyorum da belki de burada hırsızlık da yoktur?. İki yerde Polis gördüm: Havalimanında ve Türk- Rum geçiş kapısında… öyle sâkinler ki… birer gönüllü gibiler… görmeyince inanamazsınız.
Söz bitmez ya... yeterince yordum bağışlayın.
Saygılarımla...
kadiryeter Kadir Yeter. 27 KASIM 2015 CUMÂ. TRABZON.
YORUMLAR
Güzeldi bu günkü sunum.
Kendimi bir an oralarda hissettim.
Bu baharda,
eşimi de alıp gitsem mi diye düşünmekteyim.
Güzel olur Kıbrıs'ın Nisan ayı.
kadiryeter
Kıbrıs'ın, sağdan trafik akışına ayak uydurabileceğinize inanıyorsanız baharı beklemeden biletinizi ayırttırın. 90 Liraya Kıbrıs'a uçmak; hem de direkt hatla... Trabzon'dan Akçaabat'a köfte yemeye gitmekten daha erken(80 dakika) ve rahat seyahat... 4 Ay önceden biletinizi alın derim.
Gideceklerden ricâm; bir avuç Trabzon toprağı götürün ve bir Şehidin mezarına bırakın.
Sağlık dileğimle...
kadiryeter Aralık,2015 Kavakmeydan Mah.
kadiryeter
kadiryeter