- 583 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Devlet Düğünü
DEVLET DÜĞÜNÜ
Bu tabiri Mihrali Bey Ağıdı’nda gördüm. Hani Yemen’e gidip de oralarda kalan yiğitlerimiz üstüne anaların yaktığı ağıtlar var ya... Onlardan biri Mihrali Bey Ağıdı. Yazayım mı? Olur:
.
“Aman oturdum masama da yazı yazarım
Kaderim böyleymiş gurbet gezerim
Yemen ellerinde kazıldı benim mezarım
.
Mihrali Bey’im indi m’ola Yemen’e
Ak çadırı kurdu m’ola çimene
.
Aman esti bir kum tipisi de görülmez oldu otlar
Perli perişan oldu küheylan atlar
Bozuldu ordumuz da işlemez toplar
(Bağlantı)
Aman ileri vardık da geri durulmaz
Bozuk tüfek ile düşman vurulmaz
Buna devlet düğünü derler geri durulmaz
(Bağlantı)
Ne diyor Mihrali Bey? “Buna devlet düğünü derler geri durulmaz”. Devlet, seferberlik emrini vermiş. Mızıkalar çalıyor. Düğün mü var ki? Hayır. Bu çalan mızıkalar savaşın habercisi. Eli silah tutan herkes silah altına alınıyor.
Bizim Oğulcuk’tan eli silah tutabilenlerin tümü bu fasıldan askere alınmış. Filistin’dir,Yemen’dir, Çanakkale’dir, Kafkas cephesi, Balkanlar... Bu giden babayiğitlerden sadece birkaçı geri dönebilmiş. Diğer adsız kahramanlar oralarda şehit olmuş. Geri dönenlerden ikisi: Ali Memet enişte (Emine amenin eşi,Gazi’nin dedesi), Irayıp Çavuş. Üçüncü şahıs da Erol’un dedesi Takavut Çavuş.
Oğulcuk’ta kadın ve çocuklar kalmış. İş yapacak, eli pulluğun tutağını tutacak, tarlada, bağda, bahçede çalışacak erkekler seferberlik emrine uyup cephelere gitmişler. Sadece Hacefendi dedemle Kor Teke İsmail kalmış. Hacefendi dedem köyün hocası. Kor Teke de bir gözünden özürlü olduğu için askere alınmamış.
Seferberliğe katılıp da geri dönemeyenlerden biri Osman emmimiz. Osman emmi Önerler’den. Hacefendi dedemin emmisinin oğlu. Gidip de gelemeyen yiğitlerden biri.
Kıtlık,yokluk yoksulluk kol geziyor Oğulcuk’ta. Kadınlar çift sürüp ekin ekmeyi öğreniyorlar. Hacefendi dedemle Kor Teke öğretiyor. Pulluğun tutağından nasıl tutulur? Karasabanla nasıl tarla sürülür? Öğreniyorlar. Öğrenseler de her işin peşinden yetişmeleri zor.
Devlet, seferberliğe katılıp da dönemeyenlerin eş ve çocuklarına iki ölçek buğday veriyor. İki ölçek buğday ne ki! Yaklaşık 12 kilo kadar bir şey. Boğazlıyan’dan yetkililer gelmiş köye. Tellal çağrılmış. Muhtar odasına gidiyor kadınlar. Alacakları iki ölçek buğday. Osman emmimizin eşi Hasibe anaya diyorlar kİ:
-Mıhdar odasında iki ölçek buğday viriyollarımış şehit yakınlarına. Git sen de al.
Hasibe ana kızgın. Hasibe ananın yüreği yaralı:
-İki ölçek buğday nemize yitecek? Bi sürü horanta. Ben devlete kusüm hemi de. Benim Osman’ımı aldılar. İki ölçek buğdayınan bedel mi ödüyollar ki...Ben kusüm onnara. Buğdayları gendilerinin ossun.
Hasibe ana muhtarın odasına gitmedi. Komşuları ısrar ettiler ama Hasibe anayı ikna edemediler. Hasibe ana iki ölçek buğdayı almadı.
YORUMLAR
Mustafa Topaloğlu
İlginize teşekkürler. Selam ve saygıyla...