- 462 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Batıl inancı olanlar beri gelsin... ( 1. bölüm )
Antik Yunanlar da doğum günü pastası yaparlardı. Üzerine mum dikmelerinin sebebi ise pastanın ışık saçarak Ay’a benzemesi. Bu şekilde ay tanrıçası Artemis’i onurlandırıyorlardı. Günümüzde ise mumların iyi şans getirdiğine inanılıyor.
Günümüzde pek çok bid’at, biz insanların hayatına girmiştir. Özellikle müslümanlara kasıtlı olarak kurulan bu tuzaklar karşısında, bizler çok ama çok uyanık olmamız gerekir.
Bu sebeple dininin emirlerini yerine getirmek isteyen her kişi, bu hususa dikkat etmeli; dinde eksiltme ya da ilave mahiyetinde olan söz, tavır ve davranışların yasaklanmış şeyler olduğunu bilerek bunları hayatından ayıklayıp atmalıdır.
Resulullah (sav) "her sonradan ortaya konan şey bidattır, her bidat sapıklıktır..." buyurunca bazı kimseler bunu mutlak mânâda anlamış ve her îcada, her keşfe, her yeni âlet ve âdete cephe almış, bunları kötü bidat olarak mahkûm etmişlerir.Bu anlayışın, doğru olmadığına en büyük delil Resûlullah’tan (sav) hemen sonra, O’nu (sav) ve İslâm’ı en iyi anlayan halifeleri ve sahâbesi tarafından yapılan yeniliklerdir.
Hem bu yenilikler sadece savaş tekniği ve âletlere münhasır kalmamış, bazı dinî meselelere de uzanmıştır.
Burada müracaat edilecek yegane kaynak ise, Kur’ân ve Sünnet’tir. Çok derin konulara girmeye gerek bile yok aslında. Her aklı başında insanın duyar duymaz görür görmez ’ Yok artık ’ Diyeceği çok basit ama insanların uygulaya uygulaya alışa geldiği ve dinimizde varmış gibi ve insanlar arasında kabul gören ve aynı zamanda adeta gelenekleşen bir çok davranış var maalesef ki...
Çok komik saçma sapan ve akıl dışı bu alışkanlıklarımızdan kurtulmazsak çoluğumuza çocuğumuza yanlış örnek olmaktan asla kurtulamayız ve gelecek nesile çok kötü miraslar bırakarak terk ederiz şu dünyayı ne yazk ki.
--- Eyvah kara kedi geçti, uğursuzluk sayılır, yolumuzu değiştirelim!
Zenci insanları da Rabbimizin yarattığını düşünürsek, yolumuzu değiştireceğimiz ne kadar çok siyah renkli şey var aslında değil mi?
Yazık kedinin ne suçu var. Sarı kedi iyi, kara kedi tu kaka.
İşin düşer bıçağı istersin, eline vermez yere koyar, neymiş efendim kavga edermişiz.
--- Ver şunu elime kızım ya, yoksa kafanı kıracağım şimdi!
Önüne ayetlerle delil getirirsin inanmaz, kimden ne zaman gördün de ikna oldun kardeşim, her türlü saçmalığa ise hemen kanar. Mesela bir laf duyar:
----Şeytan kulağına kurşun! Der ve dişlerini kaldırır parmağıyla, tahta arar tık tık vurmak için.
Neden? Bilmiyoruz!
---Allah korusun.
---Mevlam esirgesin; gibi sözler söylemek yerine, tahta aramalar diş kaldırmalar nereden çıktı.
13 rakamı üvey evlat muamelesi görür örneğin.
13 rakamının uğursuz olduğu batıl inancının, eski İskandinavların dinlerindeki bir öyküye dayandığı anlatılırmış.
Bu öyküye göre, düzenbaz tanrı Loki, öbür 12 tanrının katıldığı bir şölene 13. olarak gitmiş ve eğlenceyi bozmuştur. Bu olayın yol açtığı kavga, İskandinavların en gözde tanrısı Balder’in ölümüyle sonuçlanmıştır.
Bu batıl inanç hala öylesine güçlüdür ki, bazı kimseler 13 kişiyi aynı masaya oturtmaktan kaçınır.
Bazı ünlü otellerde 13 sayısı taşıyan oda ve kat yoktur.
Loki yüzünden yazık değil mi 13 rakamına? Düşünsenize 13 adet altın veriyor birisi size; hayır hayır ben almayım, loki amcanın laneti yapışır üzerime!
Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
---Kız kaynanan çorabını çıkardığında al hemen yatağının baş ucuna koy.
---Niye kız?
---Ömrü azalır, az yaşar bir an önce sepetlersin öbür dünyaya
---Tamam abla her gece yaparım artık, yeter ki çabuk ölsün.
Kediler bebeklerden uzak tutulur, kedilerin bebeklerin nefesini çaldığı söylenir.
---Eğer köprüde bir arkadaşınıza hoşçakal derseniz o arkadaşınızı bir daha göremezsiniz.
Sebebi ve temeli bilinmese de evde kırılan aynanın 7 yıl şansızlık getirdiğine inanılır.
Durduk yere sebepsiz kırılan aynanın ise ölüm getirdiğine..
Başka neler vardı?
Karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
Üzüm dökülürse sorun yok, bas geç üzerinden, ama nar olursa nimet, ekmek olursa nimet, diğer meyveler ne oluyor, onları da Yüce Rabbi’miz yaratmamış mı acaba?
Hepsi nimet, nar veya bir başkasını niye ayrı tutuyorsun. Hiç birini israf etme kardeşim.
Karpuzun kabuğunun içini yemekle de kimse yetim olmaz, hiç korkmayın.
Daha neler neler;
Gelinin ayakkabısının altına kimin ismi yazılırsa en kısa zamanda ismi yazılan kişi evlenir.
Gelin ayakkabısının altına ismini yazdığı halde evde kalan kızlar var mı aramızda?
Ayakkabının markası önemli bir kere ve yazdığın kalemin rengi, yazı şekli, el yazısı ile mi yazdın? Arapça harflerle mi yoksa Latin harfleriyle mi?
Bütün bunlara dikkat etmeliydin, işte böyle kalırsın evde.
Birisi uzunca vakit eve dönmezse veya kaybolmuşsa ayakkabısına tuz dökülür.
Kişi en kısa zamanda evine geri dönermiş.
Deneyen var mı acaba?
Daha o kadar çok var ki, sizin aklınıza gelenler neler mesela?
YORUMLAR
Gayet güzel bir konu.
Hem sosyal yaşamımızdaki safsataları, hem dini istismarları, hatta Mevla'ya şirk koşan sapıklıkları diler getirmişsiniz.
Mesele o kadar ciddi ki; toplum geneline baktığımızda bu tür saçmalıkları gelenek haline getirmiş insanların, toplumsal görevlerini de ne denli ihmal ettiği ve saptırdığı ortaya çıkar.
Hiç mi hiç anlamadığım üç şey var bunların başında.
Türbelere gidip, ermişlerden medet ummak ve bez bağlamak.
Saçmalığa bakınız; dinimizce Tanrı'ya mı bel bağlamak gerek, türbe ağaçlarına mı?
(Nerdeyse orada kirli çamaşırlanı ''evliyanın çeşmesinde'' yıkayıp kurutmaya asacaklar. Belki bu da birgün gelenek olur).
Kurşun eritmek (neye yaradığını halen bilmiyorum. Günahlarını dökseler bari anlardım).
Nazar boncuyu takmak.
Oh oh oh...
Anlamını saçma bulmama rağmen, iyi tarafı da var.
Yaşlı başlı inanmış(?) insanların bu toplumda ne denli saçmalıklarla uğraştığını, bunlardan ''ne köye ne de kasaba olacağını görüyorum. Bilhassa halkın kaderini belirleyen akıllı bir seçmen asla olmaz.
.....
Kısacası; halihazırdaki toplumla kolay kolay refaha huzura ilim ve bilime ulaşmamız kesinlikle mümkün olmaz giibi.
Allah ıslah eylesin diyesim var ama, Yüce Mevla'nın duamı kabul edeceğini sanmıyorum.
Verdiği aklı yerinde kullanmaya, Allah zaten yüz vermiyor demektir.
Esenlikle kalın.
Saygılar
Tebrik ederim.
Zamanın içinden doğan kör benekler ve o benekler etrafında dönen ateş böcekleri... Dağa kendini yenilerken insanın da bu yenilik ve dönüşümün getirdiği körlük, yeni saplamaların ya da yeni savunma güçlerininde doğmasına neden olur... Nedenler yine çağın getirdiği akılın sınırları içinde anlam kazanır...
Şimdi gözlerimi kapayım bundan 2.000 yıl öncesine dönüyorum.... Ey Tanrım diyemiyorum ...Ey güneş ya da ay beni koru !
Batıl inançlar her dönemin en güçlü korunma dayanakları...Kimileri hayatını uzattığına inanır kimileri şans kimiler kaderini değiştirme uğruna bunlara uyar ve inanır...
İnanç güzel bir şey.... İnancın taşıdığı büyü birazda yaşama anlam veriyor...Tabi güzel tarafından bakılırsa... Ayrıca batıl inançların büyütülmesi ve tanrılaşması da ayrı bir konu...
sevgiler...