Bir peşin hükmü söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zordur. - einstein
levent taner
levent taner

-1980'LERDE ERGENLİK ÇAĞINDA OLMAK-(3)

Yorum

-1980'LERDE ERGENLİK ÇAĞINDA OLMAK-(3)

10

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

892

Okunma

Okuduğunuz yazı 26.10.2015 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

-1980'LERDE ERGENLİK ÇAĞINDA OLMAK-(3)

Deniz belirsizliklerle dopdoludur. Bazen durgundur. En ufak bir kıpırtı yoktur. Meşhur deyişle çarşaf gibidir. Kimi zaman çalkantılıdır, bir sandal ya da tekne de iseniz sizi de çalkalayabilir. Zaman gelir tatlı tatlı sahili okşar. Kendini yineleyen bu nazenin yaz gecelerinin musikisidir. Sahil de bir şezlonga uzanıp yıldızları seyretmek ezgidir. Bir an da vardır azgın dalgalarla yüklüdür. Kasıp kavuran bu yapılanmanın kasırgaya kadar türleri vardır. Bir ilginç hususta plajlarda esintiyle karışık en sıcak günlerde deniz bir de bakarsınız girilesi olmaz. Buna karşın poyraz da deniz alabildiğine soğur hani çivi gibi olur da öyle anda da su harika görünüyordur. Ne var ki, bu sefer de girmeye namzet pek bulunmaz.

Bazen düşünürüm de ergenlik çağı insan hayatında böylesi dalgalı bir dönem midir? Çocukluktan gençliğe geçerken günü gününü hatta saati saatini tutmayabilir mi insan evladının. Kendi bireysel yaşamım üzerinden böyle olduğunu anımsarım. Açıktır ki; büyüklerin penceresinden bakıldığında yaşanıp da unutulmaya yüz tutmuş ögeler, çocukluktan gençliğe adım atan birinin evreninde aradığı karşılığı bulacak, yaşamsal bir temele oturacaktır hani.

Karşı cins mefhumu bağlamında da böyle bir seyir takip ettiğini düşünürüm. Dersler ve hayata dönük parametreler önemini yitirir mi acep? Ya da tam tersi ergenlik çağındaki öğrenciyi karşı cinsi düşünmek yahut kız erkek arkadaşlıkları daha mı verimli kılar. Kanımca durumsaldır. Platonik aşkın dibine gömülmek elbette eğitim öğretim hayatını olumsuz etkileyecektir. Fakat dengeli bir sosyal temele oturması halinde neden verimsizlik kaynağı olsun. Kendi hesabıma karma eğitimin değerine inanırım. Fakat anlamadığım nokta buna benden daha fazla inanan sevgili babam beni nasıl ortaokulun karma ortamından alıp da Erkek Lisesine verir. Hiç kuşkusuz adam olmam için. Dedim ya; Erkek Lisesinin köklü bir okul olması, eğitim öğretim kalitesi gibi hususlar rahmetlinin zihninde de boy vermektedir.

Yine de karma eğitime dönük kanaatim de ısrarlıyım. Bakın neden? Bu konuyla ilişkili olarak arz edebileceğim ilginç bir olay okul çıkışları soluğu bir sokak ötemizdeki Kız lisesinin önünde almamızdır. Kız lisesi tarafından okullarının giriş ve çıkış saatleri Erkek lisesine göre farklı da düzenlense bu durumun önü bir türlü alınamaz. Yıllar içerisinde bu husus beni düşündürecektir. Kız lisesi uygulamasını makul karşıladığım ölçü de, Erkek lisesi uygulamasını doğru bulduğumu söyleyemem. Açıkçası, kız çocuğunu daha farklı değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Bir aile kızını karma okula vermek istemeyebilir. Bunu anlarım. Nasıl? Yoksa cinsiyete dayalı ayrımcılık mı yapıyorum? İsterseniz pozitif ayrımcılık diyelim buna. (Iııı! Vay kerata vay, dur sen hele!) Hani derim ki; kız lisesi tarzı bir okulun mevcudiyeti de sosyo kültürel bir ihtiyacı karşılayabilir. Ancak erkek çocuklarını en delişmen çağlarında tekil bir eğitim ortamına almak doğru mu diye sormaktan kendimi alamam. Kaldı ki toplumsal yapımız içerisinde bile düşünürsek erkek çocuğunu karma eğitimden sakınmayı anlamsız bulduğumu söylemek isterim. Siz buna isterseniz derslerdeki verimsiz durumumu göz önüne alarak okumaya gönlün yokmuş deyin.

Lise yıllarımın şüphesiz neşe kaynağı diyebileceğim olaylarından biri de bir basketbol organizasyonu ile ilişkilidir. Eczacıbaşı takımının üst üste şampiyon olduğu yıllardan sonra 1982-83 sezonunda Fenerbahçe ve Efes Pilsen öne çıkar. Fenerbahçe’nin Amerikalı zenci basketbolcü Calvin Roberts’i ve Eczacıbaşı’ndan da Efe Aydan’ı almasıyla birlikte performansı üst seviyeye çıkar. O yıllarda play off üç devre üzerinden oynanmaktadır. Deplasmanlı usulde oynanan ilk iki devreden sonra belirlenen bir ilde üçüncü devre oynanmaktadır. O sezon bu il Bursa idi. 1983 yılının mart ayına karşılık gelen günlerde Atatürk Kapalı Spor Salonu şenlenir. Fenerbahçe-Efes Pilsen finalinin oynanacağı gün okul idaresi bize kaymaklı bir jest yapar. Öğleden sonra öğrenciler maçları izlemeye gidebilir denir. Tabi sevinerek salona gideriz de sonuç benim açımdan iç açıcı olmayacaktır. Çekişmeli geçen maçı Efes Pilsen kazanır ve şampiyon olur. Fenerbahçe tüm iyi oyununa rağmen Efes’in Amerikalısı Billy Leaves ya da lakabıyla şeytan Billy’e engel olamayacaktır.

Yine, lise yıllarımda bazı dergilere karşı ilgim öne çıkmaktadır. TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisini okumaya çalışırım. Çalışırım demem ağır gelmesi anlamındadır. Herhalde çıtayı zorlama eğilimim vardır. Diğer yandan Sızıntı dergisini okuyorum. Hem benzeşen hem de ters düşen bir yapıdan söz etmem gerekir. Konuları itibarıyla bir buluşmadan söz etsem de, düşünsel çerçeve farklıdır. Bir başka ifadeyle fen, matematik alanlara karşılık gelen konuları ele alış biçimleri farklıdır. Sızıntı dergisi benzer konularda Allah tarafından inşa edildiği belirgin olan bir Kâinat vurgusu yapar. Hayatı kavramak açısından hem maddi hem manevi boyutları değerlendirmek gerektiği, dahası bu iki unsurun ayrılmaz bir bütün teşkil ettiği anlatılır. Açıkçası iki derginin birbirini tamamlayan bir kimyaya sahip olduğunu düşünürüm.

Fizik kanunların anlatılmasıyla bunların bir yaratanının olduğunun vurgulanması, lise ikide Fizik dersine giren öğretmenimizi de hatırlatır bana. Bir derste söyledikleri gelir aklıma. Fizikçilerin yaptığının tabiat kanunlarını bulmak olduğunu, bizlerinse bu kanunları inceledikçe karşımıza çıkan mükemmeliyet karşısında hayranlık duyduğumuzu dillendirirken bu kanunların kendi kendine inşa olamayacağını, Allah tarafından yaratılmış bir düzenle karşı karşıya olduğumuzu insana düşündürür demesini açıkçası unutamam.

Demem o ki; izafi ögelerin diyalektik birlikteliğini yabana atmamak gerekir. İnanç ilim, madde mâna, dünyevi uhrevi, ruh beden, maddi manevi, aydınlık karanlık, güneş ay, vs. ögelerin dengeli yapılandığı bir dünyaya merhaba der insan.


-DEVAM EDECEK-


L.T.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
-1980'lerde ergenlik çağında olmak-(3) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz -1980'lerde ergenlik çağında olmak-(3) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
-1980'LERDE ERGENLİK ÇAĞINDA OLMAK-(3) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
levent taner
levent taner, @leventtaner
27.10.2015 17:20:19
Naçizane yazımı günün yazısı olarak değerlendiren kıymetli "Edebiyat Kurulu" başkan ve üyelerine şükranlarımı sunarken, gerek sayfama ziyarette bulunma nezaketi gösteren gerekse güzide beğeni ve yorumlarıyla sayfamı taçlandıran değerli hocalarımı da saygıyla selamlıyorum.
Etkili Yorum
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
27.10.2015 12:16:24
Karma idi okulum üstelik sadece 6 kızdık koca sınıfta ama deli dolu ve mutluyduk. En azından ben çok mutluydum: İnanılmaz ağır bir temposu vardı okulun belli ki Anadolu Lisesinde okumanın bizde yarattığı o baskı hele ki aileniz de aşırı disiplinli oldu mu...Tam bir kaostu ama her nasılda ben inanılmaz huzurlu ve neşeliydim. hey gidi günler hey...
Yürekten katılıyorum karma eğitime en azından insanlara tarafsız bakmayı öğretiyor ve pek çok konuda farkındalık kazanıyor insan.
Ne güzel bir paylaşım güne neşe ve güzellik katan. Dün de okumuştum, şimdi bir kez daha okumak ve tebriklerimi bırakmak için yeniden sayfanızdayım.
Müziği ile delişmen ruhlarımızla ne güzeldi o yıllar. Ne çok favori şarkım vardı: üşenmez liste yapar kasete çeksin diye ayrılmazdım müzik marketlerden. Herke nasibini alırdı okul dönüşü müziği açtığımda. Hem boğulurdum hem çözülürdüm okul ve ev arasında koşturup dururken.
Yürekten kutluyorum sayın Taner. Eşsiz bir paylaşımdı ve ne güzel bir soluk taşıdı güne.
Sonsuz saygılarımla ve selamlarımla efendim...
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
27.10.2015 12:00:54
beni hatıralarıma götürdü...
güzel yıllardı seksenler özellikle ikinci yarısı...

okuyucuyu yormayan sıkmayan akıcı bir yazım diliniz var...
keyifle okudum sayın Taner...

tebrikler...
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
27.10.2015 11:52:24
Seksenleri iyi hatırlayamıyorum, ama doksanlar dün gibi aklımda. On dört yaşında tuttuğum günlüğe bakıyorum da, Şeyh Tantavi'nin röportajını bile irdelemişim. El Ezher'in El Ezher olduğu zamanlardı. Fransız bir bürokratın Türkiye ve Osmanlı kıyaslamasını falan yazmışım. Benim için doksanlarda hayat buydu. Dünya...Ne zaman aşık oldum, günlüğümün rotası değişti.

Çok güzel bir anlatımınız var. Ben sizi okumayı seviyorum.
Seksenleri ilgiyle okuyacağım ama doksanları bekleyerek.
Saygılarımla.
Davidoff
Davidoff, @davidoff
27.10.2015 11:27:50
Yazınız çok güzel Sn. Yazarım.
Fakat bana göre bu yazı ne kadar güzelse, bir öncesi ondan daha güzel, daha içten.

80'lere gittim yazınızı okurken. Edebiyat öğretmenimle el eleydim.
Nazikti bütün öğrencileri ile konuşurken. Sınıf sınıftı. Fark yoktu O varken. En güzeli de oydu. Boynuna fular takardı diye, bir zaman sonra bütün "sınıf" boynuna fular takıp gezmeye başladı hafta sonunda...

Güzel günlerdi.

Yazınız gibi.

Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
27.10.2015 11:20:00
Enteresan bir çalışma.
Lise yıllarımızın güzelliklerine taşıdı bizi cümleler.
Zevkle okudum.
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
27.10.2015 10:22:45

Ailemin isteğiyle miydi yoksa okullar evimize yakın olduğundan mıydı hatırlamıyorum, ben de kız okullarında okudum. Nice anı var dağarcığımda böyle...

Madem 80'ler serine devam diyorsunuz, biz de takipçi olmaya devam şüphesiz.





Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
26.10.2015 18:12:40
10 puan verdi
80 lerde aile kavramı, iletisim güzeldi, ama 80 lerde öğrenci olmal zordu.

Zor olan derslerin ve eğitim sisteminin zorluğu değil, siyasetin zorluğu idi.

Sağ-sol kavgaları sokak aralarına kadar, okullara kadar yayılmıştı.

Gücü yeten yetene. Sağcı solcuyu, solcu sağcıyı dövetdi. Hiçbir gruba üye değilsen hepsi birden üstüne çullanırdı. Ve ihtilal oldu, kayıplar, kayıplar, kayıp yıllar...

Bütün bunları saymazsak 80 ler güzeldi be :-)

Tebrikler
DemAN
DemAN, @deman
26.10.2015 14:29:53
10 puan verdi
80 lerde "80 darbesi" dışında hayat güzeldi ve teknolojinin olmadığı bir çağda yaşamak bana daha huzurluydu gibime geliyor


Güzel bir çalışma ve ergenlik günleri anımsar oldum.


Teşekkürler hocam
Rüzigar
Rüzigar, @helois
26.10.2015 14:12:13
10 puan verdi
Bugünü düşününce 80'leri yaşadığıma şükrediyorum
bir çok şey bizle başladı bizde son buldu.
Manevi olarak zengin bir nesildik.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.