- 264 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEVRİMLER
==DEVRİMLER!!..
Bu güne kadar hiç politik içerikli yazı yazmayı yeğlemedim. İstemedim de zaten.
Hep sosyal içerikli yazılar yazmayı öngördüm kendimce ve öylede yapmaya özen gösterdim.
Toplumun tüm kesimlerini kapsayabilecek nitelikte yazılar yazmayı ön plana aldım hep.
Politikayı politikacılara bırakmak istedim. Bırakalım onlar yapsınlar politikayı diye düşünerek yazmak istemedim hiç politik yazılar.
Bu yazımın da politik içerikli olmamasına özen gösteriyorum ama bir gerçek var ki bazı politikacıları yada politik ekipleri eleştiriyormuş gibi görünsem de amacım o değil sadece doğruları bulabilmek maksadım ve geçmişi gündeme getirerek değil ileriye bakarak dürüstçe politika yapılmasının özlemini çekmemdendir bu yazıyı yazmam. Çağdaş demokrasileri yakalamak için. Bu yüzden yazımı politik bir yazı olarak algılamayın lütfen. Bilin ki bazı doğrular eleştiri değildir ve politik de değildir.
Politika bana göre düzgün yapılırsa toplumun yararına olur düşüncesindeyim. Yalansız. İftirasız, inkarsız. Hatta gerçekleri saptırmadan yapılırsa. Ama maalesef politikacılarımız son zamanlarda hiçte buna dikkat eder gibi görünmüyorlar.
Mahalli seçimler yaklaştıkça söylemler daha da kabalaşıyor. Halka doğruların yerine çıkar içeren yanlışlar bilerek söyleniyor. Bizlerde bunların karşısında üzülüyoruz istemeden. İşte bunun için bu yazıyı yazma ihtiyacını hissettim.
İnşallah politikacılarımız birbirlerini karalama politikasını bir kenara bırakırlar.
İnşallah çamur at izi kalır ı uygulamaktan vazgeçerler.
Birde “biz politikacıyız her şeyi söyleriz halk kendisi ayırt etsin doğru ile yanlışı” demek demagojisinden de vazgeçerler.
İşte bunun için diyorum ki!!
Türkiye de devrimler 19.mayıs.1919 da Atatürk ün samsuna çıkışı ile başlar. Zaten onun da kendisi bir devrimdir bana göre.
Ayrıca devrin padişahının ATATÜRK hakkında çıkardığı vur emri olmasına rağmen Amasya tamiminin açıklanması. Erzurum ve Sivas kongrelerinin de yapılması birer devrim sayılır esasında o günkü koşulları düşünürsek.
Birde birinci İnönü, ikinci İnönü, Sakarya meydan muharebelerinin de yapılarak kazanılması da birer devrim niteliğindedir o zaman Osmanlının durumu dikkate alınırsa.
Hatta 26 ağustos da başlayan büyük taarruz ve 9.eylül de düşmanın İzmir de denize dökülmesi de bir devrim sayılmalıdır, yokluk içinde yapılan bir savaştan sonra.
Bunların sonunda Mudanya mütarekesi, Lozan anlaşması, cumhuriyetin kurulması da birer devrim olarak nitelendirilmelidir sanki bana göre. Belki tarihçiler de öyle düşünüyorlardır kim bilir.
Birde ilk on yıllık tek parti döneminde yapılan kıyafet, okuma yazma, yeni alfabeyi kabul etme, ulus kavramı ile ilgili çalışmalarda bunlarla beraber birer devrim sayılmalıdırlar diye düşünürüm. Tarihçilerin katılıp katılmayacaklarını tahmin etmeden.
Ama esas devrim bence. Bu ilk on yıllık süre içerisinde altı yüz yıllık padişaha kulluk dönemi ile bu altı yüz yılın içerinde dört yüz yılını hem padişaha ve de ayni zamanda hem de halifeye kulluk yapmak yerine insanların ALLAH a kulluk yapmalarının gerekliliğinin gerçekleştirilmesidir sanıyorum ATATÜRK ve silah arkadaşları tarafından.
Çok eleştirilen o tek parti döneminde okuma yazma oranı yüzde üç olmasına rağmen, Ankara garında takım elbiseli biri görüldüğü zaman okuma yazma biliyordur diye elinden tutulup memur yapıldığı o dönemde dokuma fabrikalarının kurulması, Beykoz kundura fabrikasının, Sümerbank ın, şişe ve cam fabrikasının kurulması, pek çok ilde şeker ve çimento fabrikalarının kurulması, MKE gibi kurumların kurulması, Sivas Kayseri, Eskişehir gibi bazı illerde cer atölyelerinin kurulması. Hatta bu müesseselerde imal edilen uçak ve denizaltı gemilerinin yurt dışına Fransa ve Hollanda gibi ülkelere satılmaları. Ayni zamanda bu müesseseler kanalı ile pek çok insanın iş sahibi yapılması da birer devrimdir sanırım.
Ayrıca bu dönemde Osmanlının borçlarının çoğunun üzüm, incir ve pamuk gibi mamullerin satılması ile ödenmesi de birer devrimdir sanıyorum.
İşte onuncu yıl marşının içeriğinde de bu devrimlerin gerçekliliği yatmaktadır.
Birde ikinci dünya savaşına Türkiye nin sokulmaması ile çok partili demokrasiye de geçilmesi, bütün dünya devletlerinin ve içerdeki bazı kurumların bile ihtimal vermemesine rağmen bir devrim sayılır bana göre.
Çünkü İsmet paşa seçimi kaybedince eşine “hadi Mevhibe evimize dönelim millet bize yönetme yetkisi vermedi” diyebilecek kadar erdemli davranarak çok partili dönemin başlamasına izin vermiştir.
Oysa bazı kesimler o çok parti devrini eleştirirken hiç de dürüst davranmamaktadırlar. Kaldı ki bunlar Müslüman olduklarını iddia etmekte ve her seferinde Müslümanlığın dürüstlüğü öneren bir din olduğunu vurgulamaktadırlar. Ama söylemleri hiç de bunu yansıtmamaktadır.
Oysa o bazı kesimlerin yere göğe sığdıramadıkları Menderes, Bayar ve başka birkaç bazı DP milletvekillerinin de o dönemde CHP milletvekili oldukları ve o uygulamalara onların da imza koymuş olmaları gerçeğinin bulunmasına rağmen.
Sağ kulvarda politika yapan insanlar hep kolaycılığı tercih ederek dini bilerek kullanmışlar yalan iftira ve inkar yöntemlerini denemişlerdir. Meydanlara çıktıklarında hiç gereği olmadığı halde “bu ülkenin üzerinden ezan sesi eksik olmayacaktır” diyerek söze başlamışlar, sanki ezan sesini duymak istemeyen varmış gibi ve arkasından da “CHP nin döneminde camilere ot dolduruldu, size karneyle ekmek verildi aç bırakıldınız” diyerek ardından da dinsizlikle suçlayarak bu yetmiyormuş gibi birde komünist damgası vurarak politika yapmışlardır. Bir keresinde bunlara İsmet paşanın cevabı şöyle olmuştur kibarca “evet Trakya da ikinci dünya harbi sırasında belki Hitler Avrupa yı vurduğu gibi bizi de vurur diye bazı kullanılmayan bazı kısımları yıkılmış atıl camilere süvari birliklerimizin atlarının yiyeceği otları doldurup o birlikleri oralarda ikamet ettirdiğimiz doğrudur ama harp bittikten sonra o camiler onarılarak yeniden ibadete açılmıştır” demiştir. Karneyle ekmek meselesine de “ evet size karneyle ekmek verdim belki sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım eğer harbe girip babalarınızı cepheye gönderseydim çoğunuz babasız kalabilirdiniz” yanıtını vermiştir. Kaldı ki o dönemde karneyle verilen ekmeğin kişi başına bir kilo olduğu söylenir. Bugün ise bir ekmek iki yüz elli gram dır. Demek ki bir kişiye o dönemde karneyle bu günün dört ekmeği tutarında ekmek verilmiştir. Ayrıca harbe girmeyen İngiltere ve bütün diğer Avrupa ülkeleri halklarına bütün gıda maddelerini karne ile vermişlerdir o dönemde.
Eski cumhurbaşkanlarından Demirel de bir zamanlar AP nin başında bulunduğu dönemlerde İsmet paşanın sağlığında dahi “bunna gomonist” diyerek politika yapmıştır o zamanlar. İsmet paşanın komünist olmadığını bildiği halde.
Ama bakın bu gün ne DP (demokrat parti), ne AP (Adalet partisi), Ne de ANAVATAN Partisi ve birkaç küçük parti ortada yoklardır acaba nerdedirler şimdi. Hepsi de silinip gitmişlerdir politik hayatımızdan.
Şimdi de bugünkü iktidar partisi tarafından bir sihirbazlık örneği sunulmaktadır Türk insanına. Öyle bir sihirbazlık yapılmaktadır ki bütün medya organları yandaş hale getirilerek her kanalda her akşam bakanlar parti başkan yardımcıları ayrı, ayrı iliz yon gösterileri sunmaktadırlar insanların beyinlerini yıkama babında. İsmet paşa üzerinden ATATÜRK ve politikaları tek parti dönemi vurgulanarak acımasızca eleştirilmekte hatta hiç o dönemin koşulları göz önünde bulundurulmadan yapılan konuşmalarla toplumun yanlış yönlere sevk edilmesi sağlanmaktadır. Yakın zamanda ki seçimde oy kazanmak uğruna.
Ancak son söz olarak şunu söylemek isterim. O zamanki tek parti döneminin on yılları ile şimdiki tek parti döneminin on yıllarını karşılaştırdığınız zaman, o dönemde pek çok devrim niteliğinde uygulamalar yapıldığı halde ve onların çoğunu tarihçiler devrim olarak nitelendirdikleri halde bu günkü on yılda acaba kaç tane devrim sayılabilecek uygulama vardır ona bakıp eli vicdanların üzerine koyarak öyle karar vermek gerekir kanaatindeyim.
Bilmem siz ne dersiniz?
Acaba bir vicdan muhasebesi yapmak gerekmez mi ki?
İnşallah politikacılar aklı selim davranırlarda ülke kazanır..
Hepinize saygılar!!!
Hüsnü Sönmezer..18.ağustos.2013
www.istanbulbodrumzeushaber.com da yayınlanmıştır
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.