- 701 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
TADIMIZ KALMADI
Yüksek mevkilerde uzun süre görev yapmış, tanıdığım değerli bir insana iltifat tarzında bir şiir yazmıştım. Geçen gün sürpriz yaparak kendisine okudum.
Şiirin sonunda adını okuduğumda, ellerini başının arasına alarak biraz düşündükten sonra; “içinizdeki güzellikler satırlarınıza yansımış, ancak anlattıklarınız ben değilim” diyerek bu şiiri almadı.
Aslında abartılı iltifatlarla dolu bir dil kullanmamıştım. Satırlarım ölçülü ve gerçekti. O saygıdeğer insanın, anlatılanlardan daha değerli olduğunu biliyordum. Yanımızda olanlar da biliyorlardı. Şiiri niçin almadığını anlamıştım. Kalbine kibir geleceğinden korkmuştu.
İster istemez toplum olarak şu andaki durumumuz aklıma geldi. Kendisinde, olmayan hasletlerle iltifat etmeyen personeli görevden uzaklaştıran, sicilini bozan, her fırsatta şahsını öven yöneticileri düşündüm.
Amirine, eksiğini söyleyemeyen, yüzüne karşı şaşaalı ifadeler kullanarak, arkasından dedikodusunu yapan memurları hatırladım. Gerçekleri söylediği için, “dokuz köyden kovulan”, işinden olanları, sevilmeyenleri gözümün önüne getirdim.
Oysa her sayfası örnek ve ibretlerle dolu bir neslin evlatlarıyız. Yeri geldiğinde kendileriyle gurur duyduğumuz ceddimizin, ibret veren davranışlarını, “mirasa konan hayırsız evlatlar misali” har vurup harman savurduk.
Geride; kin öfke, kıskançlık, dedikodu, haset, hoşgörüsüzlük vb. vasıflarla donanmış, saygı ve sevgiden yoksun tatsız tuzsuz bir yaşantı tortusu kaldı.
Oysa Çanakkale’de, yaralanmış, acı çeken İngiliz subayını, makineli tüfek yağmuru altında, ölümü göze alarak kucaklayıp mevziiye taşıyan bizdik.
Dedikodusunu yapan komşusuna, bir tabak üzüm göndererek, “duyduk ki sevaplarını bana vermişsin” nüktesiyle nazikçe utandıran o bilge insan bizden biriydi.
En sevdiği cins atının ayağını kasten kırarak, “öfkelensin de bana haksızlık yapsın” diye düşünen kölesini, bu suçuna karşılık “azat eden” insan da kültürümüzden biriydi.
Peki ne oldu bize? Birbirini kırmamak, üzmemek için; “nezaketin, edebin, değer vermenin” inceliklerini ustaca kullan, aşağıda kendilerinden örnekler verdiğimiz; Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli benzeri şairlerimiz, ediplerimiz, düşünürlerimiz, âlimlerimiz bizlere hiç mi insanlık adına iyilik ve güzellik kırıntısı bırakmadı.
“Bir kez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.” Yunus Emre
“Güzel günler sɑnɑ gelmez. Sen onlara yürüyeceksin.”
“Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.”
“Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel, Bizim dergâhımız ümitsizlik dergahı değildir, Yüz bin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...” Mevlana
“Daima iyiyi, güzeli, doğruyu öğrenebilmek için okuyunuz, okutunuz.”
“Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen, önce kendisi iyi olmalıdır.”
“Mürüvvet, hoş görme ve affetmektir.” Hacı Bektaş-ı Veli
Neden birbirimize karşı acıtan, hor gören, rencide eden en uç söylemleri seçmekten, kullanmaktan haz almaktayız.
Geçmişte; sabrımızla, mütevazı tavırlarımızla, yardımseverliğimizle, merhametimizle, şefkatimizle, hoşgörümüzle, tebessümümüzle, sevgimizle vb. güzel hasletlerimizle, bizden olmayan kültürleri hayran bırakarak, gıpta ile; “biz yapan” yaşantımız, şimdi neden; kıran, üzen, hor gören, kıskanan, öfkelendiren vb. “ötekileştiren” tavırlara dönüştü.
Unutmamak gerekir ki, güzel olan her şey, kötülüklerin, çirkinliklerin, öfkenin, kinin, hoşgörüsüzlüğün, sevgisizliğin bulunduğu yerlerden göç eder.
Böyle olan ortamlarda hiç kimse, asla mutlu olamaz. Mutluluğun olmadığı yerlerde ise; acı, hüzün, gözyaşı ve nihayetinde mutsuzluk vardır.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR
Gerçekten bence de mükemmel bir yazı ve mükemmel bir konu tebrik ediyorum.Eskiden beridir bu millet her zaman baba sözü dinler ve baba ne derse aşağı yukarı o olur.
Entellektüel-41
Toplumlar bilim ve teknoloji olarak her geçen gün ilerliyorlar gelişiyor lakin buna karşılık insanlığımız ve insani düşüncelerimiz geri gidiyor gibi duyarsızlaşıyoruz çevremize ve diğer canlı varlıklara karşı, tabiata karşı, komşuluk ilişkileri her geçen gün zayıflıyor her şey menfaat ve çıkara dönüyor. Böyle olmamalı Müslümanlar bu değil kesinlikle. İyi insanlarda var tabi ki sayıları git gide azalsa da işte o iyi insanların sayısını çoğalttığımız zaman toplumlarımızda daha refah ve bolluk içinde olacaktır bencilliğin kimseye faydası yok. Güzel bir yazıydı kutlarım içtenlikle...
Entellektüel-41
telafisi zordur dilimin acizliğinden özrüm
özrümse kabahatim den büyük..
çogu zaman bunu hep yapıyoruz. unutuyoruz .
tevazu olmayı..
Entellektüel-41
Çok çok haklısınız Hocam.
Zaman içinde eğitime gerekli önemin verilmeyişi sonucu toplum kendi değerlerinden uzaklaşır oldu.
Aynen siyasetçilerin yaptığı davranışları taklide başladı.
Bi,z Millet olarak yönetenleri taklit eden toplumuz. Eminim bizleri yönetecek dürüst adil temiz bilge yöneticiler seçildiğinde toplum kısa sürede o kişiyi örnek alacaktır.
Türk tarihi hep böyle vakalarla doludur.
Sultan, hakan ne zaman adil dürüst başarılı olmuşsa Türk devleti en yüksek değerine taşınmıştır.
Son Örnek Mustafa Kemaldir.
Biten Osmanlı devletinde toplumun önde gelenleri din adamları kadıları ahlaksızlığın içine batmış halde iken Cumhuriyetin kurulması ile Liderini örnek alan Millet kısa sürede Yeni Türk Devletini kurmuştur.
Bize her şeyden önce yeni bir Lider gerek....
Saygılarımla
Entellektüel-41
Değerli yazar ve gönül dostu.
Sekiz yıldan buyana bu sitede okuduğum en düzgün, en berrak ve kusursuz denecek makaleyi sizden okudum dersem yalan da olmaz, abartma da...
İtiraf edeyim; sitede kullandığınız adınız ''entellektüel-41'' gözüme çarptığında, -Allah blir- makalenizi okuma isteği içimden bir an gider gibi oldu.
(43 yıldan buyana yurtdışında yaşamama ve Almanca çevirmeni olmama rağmen, bir Türkçe yazıda -mümkün olduğu kadar- yabancı kelimeleri kullanmaktan kaçınırım. Arapça ve Farsça kavramlar artık lisanımızın sinesi işlemiş, bunları kaldırıp atmamızın yararı da olmaz anlamı da).
Fakat makalenin başlığı, -aynı zamanda sosyalcı olmamdan kaynaklansa gerek-dikkatimi daha çok olmalı ki; okumaya karar verdim hemen. İyi ki; okumuşum.
Gerek içeriğinden gerekse uslubunuzdan son derece etkilendim.
Takdire şayan, son derece önemli konulara ve sürekli kanayan yaralarımıza değinmişsiniz.
Yazılarınızın devamını dilerim.
Bahsettiğiniz dostunuzu ve sizi yürekten kutluyorum.
Esenlikle ve sevgiyle kalın.
Saygı ve selamlar
Entellektüel-41
Sizi tanımaktan mutlu oldum...Bu yazı hoş bir vesile olur umarım...Sayfama kattığınız güzellikler için müteşekkirim kalem dostum...
Daha nadide ürünlerde soluklanmak dileğimle...Saygılarımı sunuyorum efendim...
Kederli
Dürüst kalpleri derhal geciikmez buluşturur.
Doğru düşünmenin, samimi olmanın ürünü apaçık ortada.
Emekleriniz ve dilekleriniz daim yerini bulsun.
Ben de son derece mutlu oldum, sizin gibi değerli bir gönül dostunu burada tanımaktan ötürü.
Saygı ve selamlar
O erdemli kişi yine biz olabiliriz; fakat önce öz aydınlığımıza: milli kültürümüze geri dönmemiz gerek. Anlamlı yazınız için teşekkürler ve tebrikler...