YORUMLAR
Ağlasak mı, gülsek mi bilemedim bu hikayeye.
Yani,
iyi bir ders verdi biz babalara doğrusu.
Yaş günü hediyelerini seçerken daha dikkatli oluruz en azından.
Ve,
şimdi 25 yaşında olan küçük kızım ile aramızda geçen bir olayı hatırlattı ban.
Kısaca anlatayım da, yorum köşem canlansın biraz.
Bu günlerde hep kısa kesiyorum yorumları nedense.
Efendim,
1993 yılının ilkbaharı idi sanırım.
S.Arabistan'da çalışıyorum ve ilk izine gelişim memlekete.
Ankara'ya indik, Trabzon uçağının kalkmasına 3-4 saat var.
Bir şehir turu atmak için Ankara'ya indim.
O zamanlar mobil telefonum flan yok tabi ki, ankesörlü telefondan ailemi aradım, eşimle kısa bir görüşme yaptım.
Bir ara, küçük kızımın babamla görüşeceğim diye eteğini çekiştirdiğini söyledi.
Küçük kızım ile aramda geçen görüşme;
-Babaaaa!...
-Söyle güzel kızım benim.
-Benim ayım var ya...
-Evet!... Ne oldu bakalım ayına?
-O, kayboldu.
-Ya!... üzülme, sana yenisini alırız.
Bu kadar.
Lafı uzatmayalım,
Kızılay ile Sıhhiye arasında bir üst geçit var, orada bir oyuncakçı vardı eskiden. Bilmem hala duruyor mu yerinde?
Ona kocaman bir ayı aldım oradan.
Otobüsle hava alanına giderken, bagaj işlemlerini yaparken çok sorun oldu bu hediye bana ama,
Trabzon havaalanının bagajların teslim alındığı bölümdeki yürüyen bandın nihayetinde, annesi ile dikilen küçük kızımın ayaklara dibine yuvarlandığında, yaşadığı sevinç manzarasını seyretmek, katlanmak zorunda kaldığım tüm zahmetlere değmişti doğrusu.
Demek ki,
bu ayı meselesi gerçekten mühim bir olay.
En azından onlar belli bir yaşa gelene kadar.
İşin özü,
ayı ile telefon arasındaki geçişin ne zaman olacağını iyi kestirmekte.