- 1263 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Şiir ile nesir yazım kuralları aynı mıdır ? İnceleme ... :) SIKINTILI KONUDUR :)
Değerli şiir dostları, zaman zaman şiirlerimizin yazım biçimleriyle eleştirilmeleri söz konusudur.
Dizeler neden büyük harflerle başlamıyor neden noktayla bitmiyor ? Türkçe yazım kuralları böyle değil mi gibi.
Şiirlerin dizeleri, bir cümleden parçalanarak oluşturuluyor ise hele, başka başka yazım sıkıntıları ortaya
çıkıyor. Kendimce , bu konuyu incelemeye çalışacağım bu yazıda.
Site içinden dostlarımız ya da kendi şiirlerimden örneklemeler yapmak istemedim. Konu kişisellik taşımasın diye... Benim şiir çalışmalarımda da çoktur bu konuya ait örnekler."Gayet de güzel düz yazı bu kardeş şiir filan değil " biçimi güne gelen şiirlerimin eleştirildiği de olmuştur. Konunun incelenmesinde yarar gördüm.
Herkes payına düşeni alır ve heybesinde onlar kalır diye düşünüyorum.
Hiç bir şiirimin sayfasına girmemiş , durmuş durmuş beklemiş, mesafeyi kontrol altında tutmuş, ve sonra
kalkıp bir şiirimin sayfasına girmiş , sadece , " Cümlelerin büyük harfle başlaması gerekmez mi ? yorumunu eklemiş değerli Edebiyat Öğretmenlerine saygılar sunarken, iş bu yazım gibi, " TÜRK DİL KURUMU’nun Türk Dili
Yazım Kuralları’nı de aynen alıntıladığım bilgilendirici, eğitici yazılarıma ilgi göstermeyen, okumayan, araştırmayan
yalnızca yalan yanlış dil bilgileriyle , şiirlerime sarkan "değerli" bilge’lerimize de, " bak yine okumadın çok bilen "
diyerek , ikazımı da yine yapmış olayım. O çok bilen üstadlarımız az merak eden, az okuyan , az düşünen tipler.
" Kendimde içimde seni görüyorum Yeşilköyde bir akşamüstünde " dizesini utanıp sıkılmaz da şöyle yazarlar :
" Kendim de içim de seni görüyorum Yeşil Köy de bir akşamüstün de " ...
Sonra da gelir dizelerinizde imla hatası bilgeliğine soyunurlar.
He Öğretmen, Eğitimci deyince , bir kısa yaşanmış anımdan da söz edeyim :
Çok sevdiğim Öğretmen bir büyüğüme, laf arasında dünya bir küre gibi top gibi ve bir onun üzerinde dışında yaşıyoruz
demiştim de, irkilerek o yuvarlağın içinde değil miyiz? dışındaysak neden uçmuyoruz boşluğa düşmüyoruz diye
korkuyla sorular sorduğunu anımsıyorum. Yerçekimi’nden filan bahsetmek zorunda kalmıştım sonra.
Onları asla değiştiremeyeceğimizi biliyoruz. Benim muhatabım, okuyan, düşünen ve kendisini geliştirmek çabası
olan yazar takımlarımız.
Neyse konumuza geçelim :
Bir değerli ustamız Ahmed ARİF şiiri alıyorum ele :
AKŞAM ERKEN İNER MAHPUSHANEYE
Akşam erken iner mahpusaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpusaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
......
......
Yazarı : Ahmed ARİF
Telif hakkı sorunu yaşamamak adına, şiirin yalnızca giriş bölümündeki bazı dizeleri örneklemek amacıyla aldım.
Ne kavgada ustalığın, ne de, çatal yürek civan oluşun. => Nesir ( düz yazı ) biçimi budur.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun. => Şiirsel yazı biçimi budur.
Ancak, 2 parçaya bölünmüş olan tek parçalık nesir cümlesi, iki ye parçalandığı andan itibaren, NESİR YAZIM BİÇİMİ açısından normal nesir cümleleri olabilme özelliğini yitirmişlerdir. Normal nesir cümleleri gibi her ikisinin de büyük harflerle başlaması doğru değildir. Şiirin okuyucuları , bu ikiye parçalanmış olan NESİR bütünlüğündeki yukarıda örneklediğim Tek cümleyi, şiiri okurken zihinlerinde birleştirecekler ve anlam bütünlüğü kazandıracaklardır. Oysa , büyük harfle başlayarak ayrı bir cümleymiş gibi sunulan 2 parça, NESİR’sel biçimle tek başına , bağımsız birer cümleymişçesine şiire konmuş ve okuyucunun da, bu iki parçayı birleştirerek anlamın bütünlüğüne erişmeleri bir anlamda engellenmiş olmaktadır.
Bu gibi , nesir yazı kurallarıyla tek başına bütün ve eksiksiz bir cümlenin , şiir yazım biçimiyle 2, 3 ya da daha fazla parçalara bölünmüş olması durumunda, şiir okuyucu-
sunun şiirin bütünselliğini kavrayabilmesini sağlamak adına , parçalanan cümle parçaları , sanki NESİR YAZI YAZILIYOR’ MUŞ GİBİSİNE, ayrı ayrı bağımsız cümleler miş gibi her birisi bütük harflerle başlatılıp, nokta işaretiyle de sonlandırılarak birbirinden kopuk, tamamen ayrı ayrı cümleler haline getirilmez. Getirildiği zaman da ; okuyucuların o, nesir yazı biçi-
mine asla uymayan; ama ayrı birer cümleymiş gibisine büyük harfle başlatılıp, noktayla da
sonlandırılan parçaları okuduğunda ; o nesir yazının bütünlüğünü algılayabilmeleri ve parçaları birleştirebilmeleri engellenmiş olmaktadır.
ŞİMDİ SORU ŞU OLMALI :
Nesir ( düz yazı ) kurallarını uygulayacak isek , başı ve sonuyla bağımsız bir cümle oluşturması söz konusu dahi olmayan parçalar halindeki kelime gruplarının her birini bağımsız cümleler’miş gibi kabul edemeyiz… Bu kelime parçalarını ancak birleştirdiğinizde , bir normal cümleyi oluşturabilirler. O halde , neden her kelime parçacığının ilk harfi büyük harflerle başlatılsın ve sonu da nokta işaretiyle bağlansın ? Ha biz böyle yaptık diye bu parçaların her birisi birer cümle haline mi geldi ? Asla böyle bir durum da yoktur elbette… Bir cümle’nin nasıl yazılıp nasıl yazılamayacağını sanırım hepimiz de biliyoruz.
Şimdi burada , yukarıdaki şiirsel yazı biçimyle yazılmış örneğini gördüğümüz dizelerin , bana göre , şiirsel yazım biçimi , aşağıda görüldüğü gibi olmalıdır.
Ne kavgada ustalığın,
ne de, çatal yürek civan oluşun
Dizelerin anlamsal bütünlüğünü parçalamamak adına en doğru yazım biçimi budur. Uzun
lafın kısasına gelmek isterim. İşin özü bence elbet , şu’dur :
Nesir ( düz yazı ) , hikaye, roman yazımında uygulanacak olan TÜRKÇE DİL VE YAZIM KURALLARINI, şiir yazımında ; bu örnekteki gibi pek çok açılardan KURALLARA UYMAYAN BİÇİMLERDE UYGULUYORUZ ZANNEDEREK, “BEN YAPTIM OLDU. ŞİİR YAZIM KURALI DA BUDUR” diyebilmek doğruya götürmüyor hiç birimizi.
Yukarıdaki şiir ile ilgili aynı konudaki dize örneklerimizi arttırabiliriz. Hepsi için de aynı durum geçerli.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
( bu iki cümle parçası da, birer bağımsız cümle asla değildirler. Böyle de yazılmamalıdırlar. )
( nesir biçimi ) => Yedi kol demiri , yedi kapıya iner.
………………..
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Yukarıda ise 4 adet dize görüyoruz. Birden ağlamaklı olur bahçe. Bağımsız bütün bir cümledir. Evet,
Ama dikkat ediniz arkasından gelen 3 dizeyle nasıl da bütünleşmek çabasında ses uyumu çabası da
Ortaya konulmuş. Sonraki 3 dizenin NESİR KURALLARI İLE YAZILIŞI :
Karşıda, duvar dibinde , üç dal gece sefası , üç kök hercai menekşe. <==Biçimindedir.( TEK CÜMLE )
3 parçaya bölündüğüne göre, bu parçalar, bütünlüğü olan tek cümleler olamayacaklardır. Ki , büyük harflerle de başlatılmaları önemli bir Türkçe yazım kuralı ihlalinden başka bir şey de değil...
Ha , şunu da anımsatmak isterim şiir dostlarımıza. Normal biçimdeki bir nesir ( düz yazı ) da , cümleler büyük hafle başlar ve nokta işareti ile de birbirinden ayırılırlar.
Ancak ,
Şiir yazarken bir bütün cümleyi 3 e 5 e bölerek ayrı dizeler halinde yazarken , onları da büyük harfle başlatıp nokta işaretiyle bitirdiğinizde , bu büyük bir yazım kuralı hatasıdan başka bir şey olmaz.Neden?
Büyük harf ile başlatılması gereken kelimeler , özel isimlerdir. Ya da birbirinden gerçekten bağımsız cümlelerdir büyük harflerle başlatılması gereken.
SONUÇ ;
Yazı bütününde açıklamaya çalıştığım gibi, bir bütün cümlenin parçalanmış her bir parçası , bağımsız cümleler gibi yazılmaz. Yani, Büyük harflerle başlatılıp nokta işaretiyle de sonlandırılamaz.
Değerli şiir dostlarım, bu yazının gereğinden fazla uzayıp , okuyucunun dikkatinin dağılmasını önlemek adına buralarda sonlandıracağım. Ama biliniz ki , şiir yazımıyla ilgili yazılması gereken başka detaylı konular da var.
Örneğin,
Şiir bütünlüğü içerisinde, bağımsız ve bütünlüğü olan cümlelerin dahi , birbirleriyle duygu ve kavramsal olarak birleştirilebilmesini sağlamak adına , dizelerin büyük harflerle başlatılması da negatif etki yapmaktadır. Her dizenin okuyucu tarafından birbirleriyle birleştirilip bütünleştirilebilmesi için, şiirlerde her dize, her satır yazılırken de büyük harflerle başlanmaması ve mümkün olduğunca virgül ve nokta işaretleriyle de dizelerin bü-
tünselliğinin koparılmaması gerektiği düşüncesindeyim.
Bu konulara bir başka yazı ile devam etmek doğru olacak. Çok uzamaması önemli.
Bu yazı içeriği , kendi temel düşüncelerimi içermekte elbette. Değerli şiir yürekli dostlarımızın da eleştiri ve yorumlarıyla, konuya ilişkin doğrulara ulaşabilmemize katkı vermelerini diliyorum.
Sevgi ve saygılarla …
YORUMLAR
Nereden başlayayım düzeltmeye, neresini düzelteyim?
Senin yaptığın noktalama ve yazım yanlışlarından vaz geçiyorum. İstersen örneklerim.
Edebiyat öğretmeniyle Edebiyat öğretmeniyim diye hava atanı ya da senin şansına düşen Edebiyat memurunu karıştırma.
Noktalama bir denetim aracıdır. Düz yazı, anlatmaya yönelik olduğu için bu denetim kurallara bağlanmıştır; gereklidir. Bilen herkes aynı yerde aynı noktalama işaretini koyar.
Şiir anlatmaya değil; hissettirmeye, çağrıştırmaya, belki şaşırtmaya yöneliktir: Yoğundur, bazen bir kelime bin anlam yüklenir, bazen alışılmışın dışında kullanılan bir ek de.
Düz yazı, dilin sözcükleriyle ve kurallarıyla yazılır; şair, dil kurallarını zorlar, dilin ötesine geçmeye çalışır.
Dize başka şeydir, devrik konuşma cümlelerini kırpıp alt alta yazma başka...
Uzatmak istemiyorum: Cümle nedir, dize nedir gerçekten bilip ayırt edebiliyor musun? Büyük harfin nerelerde ve niçin kullanıldığını biliyor musun? Noktalama kurallarını biliyor ve doğru kullanabiliyor musun? Bunlara kaçamak cevaplar vereceksen, niye çizmeden yukarı çıkıyorsun?
Şefkat sözüdür yazdıklarım, sevgiyle kal .
Mert YİĞİTCAN
Zeka özürlü olabilirsiniz o ayrı mesele ama , bu kadar da açık ve net anlatılmış ve örneklemeleri de yerli yerinde konmuş bir konuya , bu kadar dangalakça bir yorum eklenemezdi.
Utanma duygunuz var ise utanın.
Bu edepsizliklerinizle ben ve sayfalarımdan uzak durun. Haddinizi bilin , çizmeyi aşmayın ...
Mert YİĞİTCAN
tık tık
önce tırnak bakımı
sonra banyo
suyun ılıklığı önemli
siyahlar
parfüm
hafiften müzik
biraz içki hayali
hazırım artık
Girebilirsin aşkııım
Ufuk YÜKSEL
Sayfanıza şöyle bir göz attığımda üç beş kelimelik şeyler gördüm şiir denmez ve yorumlarda da zaten bunlar ifade edilmiş... Ama şunu anlamıyorum bu durumda, haddini aşan hem kel hem de fodul tipler hep bana mı rastlayacak yahu ...
Önce edep olmalı insanda. HİÇ TANIMADIĞIN BİR İNSANA SEN DİYE HİTAP EDEBİLİYORSANIZ , MUHATAP ALINMAYA DAHİ DEĞMEYECEK KADAR EDEP YOKSUNU VE SORUNLU BİR KİŞİLİKSİNİZ DEMEKTİR.
Mert YİĞİTCAN
pi de mi pi de mi
pi de mi pi de mi
is terim ben pi deee miiiiiiiiiiiiiiiiiiii
is terim ben pi deee miiiiiiiiiiiiiiiiiiii
pi de mi pi de mi
pi de mi pi de mi
is terim ben pi deee miiiiiiiiiiiiiiiiiiii
is terim ben pi deee miiiiiiiiiiiiiiiiiiii
Bakın şairdik bestekar da olduk :)
Ufuk Yuksel (UFFUK)
Şair'miş siniz, bestekar da olmuşsunuz :) Şiir nedir, sair nedir, nasıl şair olunur ya da olunamaz ; bunlar derin konular tabi . Ama , sayfanızdaki şiirleriniz ile ben yeterince anlayabildim ne olduğunuzu.
Herkes şiir yazabilir, ama herkes şair olamaz bu bir.
Herkes herkesle diyalog kurabilir ama herkes insanca, insana yakışır biçimde hitap edemez, insanca şeyler de yazamaz bu da iki .
Yazdığım çok sayıda yazılar var bu makale bölümünde. Merak eden , imla konusunda yazılarımı inceleyebilir bu da üç.
Her yazıya bakabilirsiniz ama okuyamazsınız. Okusanız da anlayamazsınız. Bu da sizin sorununuzdur bu da dört.
Keşke birileri gibi ( ONLAR KENDİLERİNİ İYİ BİLİRLER ) çamur at, izi kalsın siyaseti güdeceğinize, en azından yazıyı okuyup anlamayı başarabilseydiniz. Bu da beş...
Şimdi toplayın pılı pırtınızı , bu sayfayı daha fazla kirletmeden, size uygun yerlere doğru ikileyin...
haketten öyle sıkıntılı bir konu :) sapla saman hepimiz iç içeyiz zaten ;
bence de çok gerekli bir konuydu ..emeğinize sağılık;
sevgiler.
Mert YİĞİTCAN
Katkınız için teşekkür ederim.
çok şey söylendi şiir üzerine Mezmurlardan başlayarak ve o dimağları kurutan dilleri lal eden şairlerin sesini kesen o muhteşem Kuran'a kadar
herkes bir şeyler aradı şiirde herkes bir şeyler yazdı şiir üzerine
sanki hiç görülemeyen bir su perisi gibi bir şey şiir işte
iyi niyetli ve samimi bir yazı
böyle samimi ve edebiyat adına iyi niyetli kalemler görmek çok güzel
teşekkürler şair
saygımla
Mert YİĞİTCAN
Bir insanımızın şiirine dalip ; şurada şu burada bu şöyle böyle hatalı ...Yok efendim olmamış vs vs geriliğine düşmeden uyarmak idi benimkisi. Dileyen zaman ayırır okur, dileyen konuyu ve olayı anlamaya çalışır ve anlayabilir . Dileyen de daha yazı başlığını okuduğında ikiler gider. Her şeyin en doğrusunu bildiğini zannedenler zaten doğuştan ermişlerdir her konunun derinine. Onlara hiç bir şey anlatamayız, öğretemeyiz.
Yazı konusuna katkı veren yorumunuz için teşekkür ederim.
Aşkar
ama cevap olabildiğince hatalı
daha iyiye eleştiri ile gidilebilir yazılana ve yazana hakaret etmeden tabiiki
buradanda anlaşılacağı üzere
bakın mesela yukarıdaki da yı bitişik yazdım şiirde yazıpta görmeyebilirim bu olmamış işte değil mi? buradanda hatalıdır buradan da diye ayrılması gerekir şiir bir kurala bağlıdır yazım kurallarına da uymalıdır imge kurallarında Türkçe kurallarına da saçma sapan imgelerle şiire sahip çıkılamaz yoksa ruhunu suya banan ibibiğin kollarında ki yek atılmış zarın iniltisi gibiyim diye yapılan bir imge imge değildir ve kaliteli şiir eleştiri ile gelişir ve benim yazdıklarımı eleştiren yazımda yaptığım hataları söyleyen kaçırdığım heceyi gören nesirime müdahale eden kişi bastacı edilir çünkü ben ne aragonum ne de nazım bakın bu yorunda bir sürü kelime hatası yaptım ve yazım hatası oldu mu? bence olmadı kendi adıma ben gördüğüm hataları söylerim hatalı yazımları iyi niyetimle uyarırım ben bilirimcilere sananecilere ben şahaneyimcilerle tüm devirlerin ulusal şairiyimcilerlede muhattap olmam gülmem geçerim
saygımla...
Dünya kurallarla dolu...Kuralsızlık sadece şiire ait bence... Şiirde kesinlikle bir kuralın konulması söz konusu olamaz...Buna imla(noktalama) kuralları da dahildir...
Nesir yazıları kurallar,yasalar topluluğunun küçük anayasası gibidir... Eğer o yasanın dışındaysanız cezanız okunmama !
sevgiler...
Mert YİĞİTCAN
Sevgiler dostum.
Aynur Engindeniz
Fakat nesir için söylediklerinize kısmen katılmıyorum. Bildiğiniz gibi nesir dallara ayrılmış. Bir romanı kural gözetmeksizin yazarsanız, dediğiniz gibi okuru kaybedebilirsiniz. Fakat öykü öyle değildir. İçine şiirsel anlatım da katarsınız, devrik cümleleri de bola kullanabilirsiniz...bu sizin geliştirdiğiniz tarza bağlıdır. "Giriş gelişme sonuç" kalıbında, klasik yapılı cümlelerle yazılan öyküler bana göre çağa da modern insan algısına da uymuyor artık. "Ahmet bir adamdı. Zamanı gelince aşık oldu. sevdi sevildi/sevilmedi. Bir sürü şey oldu aşk bitti. Ahmet'te intihar etti. (Klasik öyküde flaş bir sonuç bulamazsanız yandınız! Okur onca şeyi boşuna mı okudum der, her halde postayı koyar. Çarpıcı, uçurucu bir final ne kadar gerekli onu da tartışabiliriz ya.) " Hikaye de bitti. Klasik tarz öykü bu. Kabul ediyorum hala seveni çok. Özellikle bizim ülkemizde. Biraz uzattım ve her zamanki gibi dağıttım kusura bakmayın; özetleyecek olursa örneğim bir durum öyküsü en az şiir kadar özgür olmalıdır. Okurun ne düşüneceği umursanmadan. Zaten okura göre yazmak ne derece doğru ki...En iyisi insanın içinden geldiği gibi yazması. Gerekirse kuralları hiçe sayarak. Tabi roman, bilimsel çalışmalar, makaleler gibi teknik, kurgusal ve bilimsel çalışmalar haricinde.
Sizin çalışmalarınızda bu serbestlik var. Gayette iyi okuyan var.
Saygılarımla.