- 1818 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SENİ SEVMEKTEN DEĞİL,SEVGİMİ YAŞAMAKTAN VAZGEÇİYORUM!!!
SEVMEKTEN DEĞİL,
SEVGİMİ YAŞAMAKTAN VAZGEÇİYORUM!
Ben göz ardı etmeye çalıştıkça, sen gözüme gözüme sokuyorsun gerçeğini durmaksızın. Silip atmalıyım önce anılarımdan, sonra düşlerimden çıkartmalıyım. Sonu yok biliyorum, başlangıcı olmadığı gibi. Nereye kadar? Ne için?
Baskılamaya çalışıyorum özlem ve düşlerimi. Ve kaçıyorum. Olabildiğince uzağa kaçıyorum senden. Tam başardım dediğim anda, yine çıkıp geliyorsun, gerçeğin ve onulmazlığını da vurgulayarak ardından; oysaki heba bu aşkın tek edinci. Biliyorum.
Ben o şiiri yazarken bile bu kadar duyumsamadım. Bu gün senli bir şiir yazsaydım, mutlaka, yine o mısralar dökülürdü dudaklarımdan. Hani şu en çok sevdiğim şiirim. Duygularımı en güzel, en yalın anlatabildiğim şiirim. “Ne seninle, ne de sensiz, olmuyor be bir tanem” diye başlayan.
Olmuyor gerçekten, sensiz iyi kötü oluyor da, seninle hiç olmuyor. “Öyleyse niye halâ benimlesin” dedin geçenlerde. Bilemiyorum. Bunu ben kendime o kadar çok sordum ki bu güne dek. Her defasında da bir türlü cevabını bulamadım. Bir tek gerçek var. Seni her şeye rağmen seviyorum! Peki, niye seviyorum? Neyini seviyorum? İşte bunu bilemiyorum. Ama tüm olumsuzluklara rağmen, aşkından da vazgeçemiyorum. Zaten aşkın gerçekliği, güzelliği, her şeye rağmen oluşunda değil mi? Niyelerin, nedenlerin açıklanabilirliği olsa, aşk olmazdı adı!
Belki de seninle yaşayamadığımız pek çok şey olduğu için, o özlemlerimi de paylaşmak adına vazgeçemiyorum. Bazılarını az da olsa yaşadık zaman zaman telâşlarla, korkularla, hazzına varamadan. Doyasıya yaşadığımız tek şey, kıyasıya özlemek oldu seninle birbirimizi.
Sabahın serininde, güneşin doğuşunu izlemeyi isterdim sana sokularak. Sıcak bir Temmuz akşamında, güneşin az sonra denize değiverecek ve o kızgınlıkla, kulakları tırmalarcasına cazırtıyla, tüm denizi buharlaştıracakmış telaşını birlikte duyamadık. Ardından da kumsalda sabahlayamadık hep düşlediğimiz halde. Bir akşam güncesinde, aynı kadehten sarhoş olamadık. Sonrasında da sabahlara dek düşe kalka, sarmaş dolaş, şarkılar söyleyemedik, avazımız çıktığı kadar bağıramadık karanlık göğe doğru, “Ben bu adamı çılgınlar gibi seviyorum” “Ben bu kadını çılgınlar gibi seviyorum” diye. Birlikte mutfağa girip, akşam yemeği hazırlamanın telaşını paylaşamadık seninle. Sonra da birlikte hazırladığımız o sofranın başında, kâh geçmişten, kâh gelecekten söz edemedik. Şarkılar dinleyemedik, şarkılar söyleyemedik; kimi hüzün dolu, kimi neşeli. Hıçkıra hıçkıra ağlayamadık, gözyaşını rakıya meze edip. Ehh... Yetti deyip elimizin tersiyle gözlerimizi silerken, dertleri de bir çırpıda silivermiş gibi, sımsıkı sarılıp dans edemedik yeryüzünde bizden daha mutlu hiç kimsenin olamayacağını düşünerek. Uykunun en güzel yerinde öperek uyandıramadım seni. Mis gibi çayla, kızarmış ekmek kokuları arasında, uzun uzun öpüşüp oturamadık kahvaltıya. Kimi kez de, boş ver kahvaltıyı deyip, o güçlü kollarınla tutup çekemedin beni tutkularımızın paylaşımına. Akşamları gözüm kapıda, özlemlerle bekleyemedim seni hazırladığım sürprizlerin heyecanıyla. Korkusuz, telaşsız, acabasız doyasıya sevemedik, sevişemedik seninle. Hastalandığında, başucunda sabahlayamadım endişelerle. Gecenin en orta yerinde, korkularla uyanıp, sokulamadım senin güvencine. Elimi uzattığımda yatağın soğukluğu doldu hep avuçlarıma ve hep yalnızlığım vardı yanı başımda.
Hangi birini anlatsam ki sana bir tanem, o kadar çok şey var ki seninle yaşayamadığım. Bunları yaşayamadığımdan olmuyor belki de seninle. Yaşasak olur mu dersin? Yoksa bunca özleme rağmen ki, kırgınlığım doyum sonrası daha mı artar?
Hele o sebepsiz, hak etmediğim tavırların. İnan gün boyu içimde bir yerlerde, küçük bir kız çocuğu ağlayıp duruyor öylesi gecelerin sabahında başlayıp. Kırgın, üzgün, umarsız, yıkılmış, perişan!..
Kendi kendine kurguladığın birlikteliğimizi, kendince yaşamak istiyorsun.
Bana ise, asla oynamayacağım bir rol yükleyerek!
Benimle, ama beni yok var sayarak.
Kusura bakma, o karakter beni aşar, özge o rol bana, oynayamam. Hiçbir sahnede, o rolü sergilemedim bu güne dek. Beceremem, rezil olurum. Sırıtır bende. Ve oyun bozulur daha başlamadan. Yuhalanır, alkış almaz önce benden.
Dedim ya, kusura bakma!
Kapat perdesini;
BANA ROL VERMEK İSTEDİĞİN
TÜM OYUNLARIN
YORUMLAR
şaşkınım.öylesine sayfanızda geziniyordum.ilk yazınıza gitti elim.
sanki ben yazmışım,yada yazgımız mı aynı,yada bizmi gereğinden çok doğruyuz fazla geliyoruz çevremize.üzülen de biz oluyoruz sonuçta.
yazıda dediğiniz şiiri merak ettim
ne senle ne sensiz hani,baktım şiirleriniz arasında yok.
ben okuyabilirsem sevinirim
sevgiler saygılar