- 515 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BUGÜN NE OKUSAM?
BUGÜN NE OKUSAM?
Eğitim-öğretim her zaman devlet ve milletlerin birinci amacı olmuştur. Bunu başarabilen milletler devletlerini dünyada söz sahibi yaparlarken, başaramayanlar en iyi eğitim-öğretimin kendi ülkelerinde yapıldığını savunup durmuşlardır.
Eğitim-öğretimin en iyi reklamı yetiştirilen öğrencilerdir. Dolayısıyla bu öğrencilerin yönettiği devletlerdir. Kim ne derse desin geçmişin en iyi eğitim-öğretimini bugünün söz sahibi ülkeleri vermiştir.
Eğitim-öğretimi yazım boyunca beraber olarak yazacağım. Çünkü bugün bu seviyede olmamızın tek nedeni eğitimle öğretimi ayırmamızdır. Bunlar ayrılmaması gereken bizim tabirimizle etle tırnak olması gereken bir konudur.
Eğitimsiz öğretimin, öğretimsiz eğitimin bizi dünyada söz sahibi yapması imkânsızdır. Uygarlık yarışındaki yerimiz eğitime verdiğimiz değerle ölçülmektedir.
İşte bir eğitim-öğretim yılının daha açılışını yapmaktayız. Büyük ümitlerle başladığımız 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılı başta öğretmen ve öğrencilerimiz olmak üzere bütün milletimize hayırlı olsun. İnşallah beklediğimiz ve verdiğimiz değer ölçüsünde karşılığını alırız.
Bugün dolayısıyla başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün eğitim emekçilerini hayırla yad ediyorum. Ebedileşenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Özellikle isimleri unutulmuş, kendini bozkırın ortasında, dağın zirvesinde ve kendini anlamayanlar tarafından şehid edilen bütün meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Bu milleti bu günlere getirenler öğretmenlerse eğer, bugünden ileriye veya geriye götürecek olanlar da öğretmenlerdir.
Öğretmenlik devlet memurluyu değil bir uzmanlık mesleğidir. Bu mesleği hakkıyla yapan ve yapacak olanların okullarımızda bulunması gerekmektedir. Öğretmenlerimiz dışarıdaki debdebeli hayattın etkisinde kalmamalıdır. Milletimizin maddi ve manevi değerlerinin öğreticisi ve yaşayıcıları olmalıdırlar.
Toplumun değiştiği, değer yargılarının yüzeysel görünümde kaldığı, insanî değerlerin günübirlik çıkarlar uğruna yok edildiği, milletimizin çimentosu kabul ettiğimiz özelliklerinin unutulduğu, her şeyin alınıp satıldığı bir dönemde eğitim-öğretimin bozulmaması çok güçtür. İşte zor işi başardığımız müddetçe eğitim-öğretimde başarılı olabilir.
Düşünün bulunduğunuz yerleşim yerinde kaç tane kitap satan kırtasiyeci var. Okullarda zorunlu olarak aldırılan ders araç ve gereçleri haricinde ne kadar kitap satılmaktadır.
Aynı yerleşim yerinde kaç tane kahvehane, kahve içim yerleri, çay ocağı, canlı müzik mekânları, kuaför, tekel bayisi, hazır giyim ve cep telefon satış dükkânları vardır.
Bunun yanında yerel veya genel basın yayında akşamları zorla evimize misafir ettiğimiz gençliğin maddi ve manevi duygularını menfi yönde etkileyen kaç tane yarışma, söyleşi, dizi ve film vardır.
Siz hiç evinizin başköşesinde hiç kapatmadan izlediğiniz ve dinlediğiniz misafirinizden kitap tanıtımı veya ünlülerin, siyasilerin, başkanların kısacası büyüklerimizin okudukları kitapları (kamu spotu bile olsa) duyurduklarını gördünüz mü? Duydunuz mu?
Siz hiç çok kitap okuyan, namuslu olan, çalışkan, milli ve manevi değerleri sahip çıkan insanlara ödül verildiğini gördünüz mü?
Elden ele dolaştırılarak eskimiş, yaprakları yırtılmış, cildi bozulmuş kitaplarını matbaada yenileyen insanlar gördünüz mü?
Bir adada veya otelde okuma kampı kurup, okudukları kitaplar üzerine konuşup, yazarın düşüncelerini ve geleceğin nasıl şekilleneceğini tartışan yarışmacı ve programlar gördünüz mü?
Adada ayakta kalabilmek için kitaba ihtiyaç yok ki!
Bugün ne okusam diye program var mıydı?
Çünkü yaşamayı seven hayatçılar için, zora gelince kaçan eyvallahçılar için, kazancını haram mı helal mi diye sormayan kapkaççılar için eğitim şart değil ki.
Revaçta olanlar da bunlar değil mi?
Muhabbetle!..
30.09.2015
Osman GİRGİN
[email protected]
osmanlıhaber.com