- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Görünmeyenler-Bölüm 17 ...
Bölüm -17-
Şiddetli bir sese açmıştım gözlerimi. Gök gürültüsü inanılmaz sarsmıştı beni. Odam o dakikalar da alacakaranlıktı, bense yarı uykulu, sanki yarı baygın bir halde gibiydim. Rüzgarın şiddetiyle pencerem açılmıştı ama bir türlü yatağımdan kalkamıyordum, uyku hali ve garip bir halsizlik esir almıştı sanki bedenimi. Gözlerimi tam anlamıyla açamadığım gibi, bilinç yönündende başka dünyalardaydım sanki. İçimden zaman zaman, yerimden kalkıp pencereyi kapatmam gerektiğini belki yüz kere tekrar etmiştim, ama uyku daha ağır basıyordu gibi. Arada sırada göz kapaklarımı bir açıyor bir kapatıyordum, işte tamda o esnada Anna’nın karşımda duruyor olduğunu fark ettim. Karanlığın içindeydi. Bu bir rüyamıydı, çünkü gözlerimi tam anlamıyla açamadığım gibi bilincimide kontrol edemiyordum sanki . Gözlerim sürekli kapanıyordu, dışarıda yağmurun o gürültülü yağışını kulaklarım bir duyuyor bir duymuyordu. Gözlerimi yarım bir şekilde tekrar açtığımda Anna’nın adeta ışık hızıyla odamın içinde koşturmacalarına tanık oluyordum, dilim kilitlenmişti sanki, ağzımdan tek bir cümle çıkamadığı gibi tam anlamıyla uyanamıyordumda üstelik.
Bu çok garip bir durumdu. Beyaz geceliğiyle tıpkı bir kuğu gibi salınıyordu, üstelik gecenin bir yarısı. Buna anlam veremiyordum, bu bir rüyamıydı. Gözlerimi tekrar açtığımda yüzünü bir kez daha karşımda bulmuştum. Ürpermiştim bu durumdan, gözlerimin kapanmasına ve uykuya direnemiyor olmasına karşı koyamıyordum, gözlerimi tekrar açmaya çalıştığımda ise Annanın üzerime eğilip yüzümü öptüğünü fark ettim. Napıyorsun!
nihayet konuşabilmiştim. Kıpırdamadan gözlerini dikti kaldı bana, bense şok olmuş bir şekilde ona bakar iken tekrar uyku moduna girdiğimi anlıyordum ve buna direnemiyordum. Güneş ışığının yüzüme vurmasıyla uyanmıştım. Ter içinde kalmıştım, kafamın üzerine tonlarca ağırlık oturtmuşlardı sanki, böylesine ağır bir sabaha uyanmamıştım daha önce. Yatakta oturumuma gelip dün geceki şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum, bu gerçekmiydi, yoksa bir rüyamı. Anna ne yapıyordu odamda. Önce pencereme baktım, gerçektende açıktı, oysaki ben akşam kapatmıştım, bu durumda gördüğüm şey rüya değildi. Çünkü pencerem açıktı. Hızlı bir şekilde yatağımdan kalkıp salona doğru yöneldim, kimse yoktu ortalarda ne köpeğimiz Tex nede Anna vardı etrafta, odasına baktığımda oradada bulamamıştım onu. Kafamı taşımakta oldukça zorlanıyordum sanki, bir ara yürürken duvardan destek aldığımı bile fark ettim, kapıya çıktım, yağmurlardan eser dahi yoktu sanki ortada . Anna ve Tex’de yoktu görünürde. Daha önce hiç bu kadar ürperdiğimi anımsamıyordum. Artık gitmeliydim, sonlandırmalıydım bu saçmalığı, daha fazla bu tuhaf testlere maruz bırakmamalıydım ruhumu. Ben içten içe bu serzenişlerimi sürdürürken Anna ormanlık alandan, garip bir gülümsemeyle yanıma doğru geldi. Bu durum beni daha fazla endişelendirmeye başlamıştı. Şimdi daha iyimisin diye bana bu soruyu yönetti, buna anlam veremediysemde şaşkınlığımı pek belli etmeden neden diye sordum, gece hiçte iyi değildin dedi, ne demek istediğini anlayamıyordum, asıl bu soruyu benim ona yöneltmem gerekirdi, yüzüne takındığı gizemli bir ifadeyle, gece sayıklıyordun dedi, bu sözleri karşısında şok olmuştum, ne demek istiyordu, gece sayıklıyordun carol, seni sakinleştirmem epey bir zor oldu. Neredeyse güvenlikteki tombul adama haber vermek durumunda kalacaktım dedi. Bana ne oldu ki dedim, şakamı ypıyorsun diyede ekledim. Hayır Carol, gece ismimi sayıkladın, ve benimle alakalı olark tuhaf şeyler söyledin, bu demek oluyordu anlamıyordum, Anna benimle oyunmu oynuyordu yine, bağırdın, hemde şiddetle, beni yanına çağırdın, bir süre saçmaladın, bense son isteğini yerine getirebildim ancak. Ne demek istiyorsun Anna dedim ona, senin için danst ettim dedi, beynimden vurumuşa dönmüştüm bu sözleri karşısında, soğuk terler döküyordum, başım ise çok daha şiddetli ağrıyordu şimdi. Evet, ancak son isteğini yerine getirebildim, bir kuğu gibi süzüldüm karşında. Gece gördüğüm şey bir rüya değilmiyi yani, ve ben gerçekten konuşmuşmuydum, kafamı toplayamıyor, ve Annanın beni tuzağa çekmiş olabileceğine bile ses çıkartamıyordum, dahasıda var diye ekledi, bu sırada kapıya dayandım,tüm gücümü ondan almaya çalışıyordum, bacaklarım titriyor ve Anna’nın ne söyleyeceğini merak ediyordum. Ama dahası bende kalsın diye ekledi. Şimdi kahvaltı hazırlamaya gidiyorum, uslu bir kız ol, sana yakıştıramam yaramazlıkları diye ekledi. O eve girerken ben kendimi toparlamaya çalışıyordum, gece ne olmuştu, Anna bana ne söylemeye çalışıyordu, bu sırada tex bacaklarıma dolanıyor ve onunla oyun oynamamı istiyordu, ben düşüncelere dalmış iken böylesine Tex’e tekme atmamla ve onun bağrışıyla bir anda irkildim. Anna mutfaktan gelerek, ona ne yapıyorsun Carol dedi, tex sana ne yaptı, kendine gel lütfen dedi gözlerime bakarak, tex’i aldı ve içeri gitti. Yaptığım bu hareketten ötürü çok utandığımı fark etmiştim,iki elimi başımın arasına alıp olduğum yere çöküp kalmıştım, tanrım neyim vardı böyle, Anna ne biliyordu, gece ne olmuştu tam olarak. Tüm bu aklımı kurcalayan şeyler ve kendimi kötü hissetmem, üstelik Annanın bana hiçte masum bakmayan beni sanki suç işlemişim gibi yargılayan gözleri dahada kötüleşmeme sebep oluyordu, olduğum yerden kalktım, hızlı adımlarla ormana doğru ilerledim, nefes almam daha da zorlaşıyor gibiydi, alnımdan ve ruhumdan adeta soğuk terler boşalıyordu. Kendimi kaybetmişcesine yürürken bir iki taşa takılıp sendelemem geç olmamıştı. Ve işte büyük ağacın altına gelmiştim, zaman zaman uzaktan baktığım ama yanına hiç gitmediğim o ağacın altındaydım şimdi. Kalbim derin bir sıkıntıya girmişti, gerçekten deliriyormuydum, neyim vardı benim, dün gece ne olmuştu, kendi kendime bunu düşündüm ve tekrar ettim . Ama yeterince bir şey hatırlamıyordum, gördüğümü bildiğim şeyler dışında...
Yazan-Edibe Toğaç
Devam Edecek...
sayfamdakalancumleler.blogspot.com.tr/
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.