Kur'an NAZAR İnancına Onay veriyor mu?
Bizler inancımızı Kur’an merkezli yaşamadığımız için, öyle şeyleri dinden zannediyoruz ki, Kur’an ın öğretisine tamamen ters düşüyor. Bu yazımda, toplum tarafından çok konuşulan NAZAR konusu üzerinde, sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Bu konuda bakın neler söyleniyor.
(Nazar haktır. Beğenerek, imrenerek veya kıskanarak bakılan şeylere nazar değer. İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder.)
Dikkat ederseniz nazar haktır diyor. Hak doğru, gerçek yani Allah katından anlamındadır. Bakın bu konuda daha neler söyleniyor ve nelere inanılıyor.
(Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar.) [İbni Adiy] - (İnsanların yarısı nazardan ölür.) [Taberani] - (Hoşa giden bir şeyi görünce, “Mâşâallah la kuvvete illa billah” denirse o şeye nazar değemez.) [Beyheki, İbni Sünni] - (Kaderi geçecek bir şey olsaydı nazar geçerdi.) [Müslim]
Eğer böyle bir gerçek varsa, Rabbimiz Kur’an da bizleri açıkça uyarmaz mıydı? Kur’an asla böyle bir inancı onaylamaz ve hiç bahsetmez. Zaten Kur’an ın öğretisine ters düşer. Düşünebiliyor musunuz, bir insan karşısındaki kişiyi kıskanıyor onu çekemiyor, ya da imrenerek bakıyor, ona bakışlarıyla zarar verebiliyor. Hâlbuki Rabbimiz, bakın ne diyordu bizlere Kur’an da.
Şura 30: Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder. (Diyanet meali)
Yaradan başımıza gelen her kötü şey, bizlerin yaptığı yanlışların karşılığıdır diyor. Ama nazar konusunda ne anlatılıyordu? İnsanların yarısı nazardan ölür, beğenerek, imrenerek veya kıskanarak bakan kişi, karşısındakine zarar verebilir, hatta onu öldürür deniyor. İnsan sevdiğine beğenerek bakınca, nasıl zararı dokunur hiç düşünmüyor muyuz? Unutmayalım lütfen, akla mantığa uymayan Kur’an a da uymaz.
Allah bir başka ayetinde, Allah ın izni-onayı olmadan, hiçbir şeyin gerçekleşemeyeceği, bir kişinin diğerine zarar veremeyeceği, açıkça bizlere bildirilmiştir. Sırf bir insan başka bir insanı kıskanıp, imrenerek baktı diye, ALLAH O KİŞİNİN CEZALANDIRILMASINA ASLA İZİN VERMEZ. Bunu düşünmek Kur’an adaletine uymaz.
Yine batıl inançlarımıza Kur’an dan delil aramaya çalışanlar, NAZAR konusuna Kehf suresi 39. ayette geçen bir cümleyi örnek gösteriyorlar. Bu ayetin öncesine ve sonrasına baktığımızda, karşılıklı konuşan iki kişinin kıssası anlatılır. Her ikisinin de bahçesi bolca mahsul vermiş ama birisi diğerinden daha üstün, zengin ve güçlü olduğunu söylüyor ve böbürleniyor. Malının sonsuza kadar var olacağını söyleyerek övünüp, MÜLKÜN ASIL SAHİBİNİN ALLAH OLDUĞUNU UNUTARAK, KENDİSİNİ MET EDİYOR. Allah da zenginliğin, malın mülkün gafletine düşen bu kulunu cezalandırıyor ve bahçesini, servetini yerle bir ediyor. Bu kişiye karşısındaki arkadaşı da ("BAĞINA GİRDİĞİNDE, "MÂŞALLAH, KUVVET YALNIZ ALLAH’TANDIR!" DESEN OLMAZ MIYDI?) diyerek bu davranışlarının ve sözlerinin yanlış olduğu hatırlatılıyor.
Bu ayette geçen bu cümle, ne yazık ki nazara örnek gösteriliyor. Hâlbuki bu ayetlerde anlatılan, malı ve serveti veren yalnız Allah tır, yalnız Allah a şükredilir, yalnız ondan yardım dilenir diyor. Bu dünyada güç ve mal sahibi olmak, bizlerin gözünü kör etmesin, veren Allah dır, istediğinde onu almasını da bilir gerçeği, ayetlerde anlatılıyor. Burada geçen maşallah kelimesinin anlamı, bugün bizlerin Allah nazar değmesin anlamında değil, ALLAH IN DİLEDİĞİ OLUR anlamındadır.
NAZARIN BU DERECE GÜCÜNE İNAN BİR İNSAN, ALLAH IN KÖTÜ VE ART NİYETLİ KİŞİLERİN BAKIŞLARINA KARŞI KULLARINI, KORUMASIZ BIRAKTIĞI ANLAMINA GELİR ki, bunu düşünmekten Rabbime sığınırım. Nazar konusunda nakledilen, bir rivayeti hatırlatmak istiyorum sizlere.
(Peygamber efendimizin zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Üç gün bir şey yemez, sonra çadırın bir tarafını kaldırıp oradan geçen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hiç görmedim) der demez, deve yere düşer hastalanırdı. Müşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla öldürmesini istediler. Cenab-ı Hak da Resulullahı bunun nazarından korumuştur. Bu hususta Kalem suresinin (Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı) mealindeki 51. âyeti inmiştir. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: (Nazar haktır.) [Müslim])
Bu örnekte öyle bir güçten bahsediliyor ki, asla ona karşı konamaz ve böyle bir insan bakışlarıyla bir insanı bile öldürebilir. Böyle bir gücü Allah, görev verdiği elçilerine bile vermediyse, NASIL OLURDA KISKANÇ, HASET İNSANLARA ALLAH, BÖYLE BİR GÜÇ VERİR. Şöyle bir düşünün lütfen. Çevremizde birbirini kıskanmayan, hatta genel çoğunluk diyebiliriz, bir birine hasetle bakmayan neredeyse çok az insan kaldı. Söylenenler gerçek olsaydı, sizce bizlerin bu dünyada hali nasıl olurdu? SANIRIM BU DÜNYA YAŞANMAZ OLURDU.
Şimdide nazara örnek gösterdikleri ve Kur’an dan delil olarak sundukları Kalem suresi 51. ayete bakalım. Gerçekten nazardan mı bahsediyor.
Kalem 51: O kâfirler Kur’ân’ı işittikleri zaman, NEREDEYSE SENİ GÖZLERİ İLE DEVİRECEKLERDİ. Bir de durmuşlar "o bir deli" diyorlar. (Elmalılı Hamdi meali)
Sizlere sormak isterim, bu sözlerden sizler kâfirlerin peygamberimize nazar değirmek için mi baktığını anladınız, yoksa peygamberimize karşı kin ve nefretlerinin, yüzlerindeki ifadeden anlaşıldığını mı anladınız? Hatırlatmak isterim, Allah kâfirlere Müslümanlara karşı kullanabileceği, böyle bir güç verir mi sizce? Hani şöyle söyleriz sevmediğimiz bir kişiye. BANA KARŞI KİN VE NEFRETİNİ BAKIŞLARINDAN ÇOK İYİ ANLIYORUM. YÜZÜNDEKİ NEFRET İFADESİ, ELİNDEN GELSE BENİ BİR BARDAK SUDA BOĞACAK GİBİYDİ. İşte bu ayette anlatılan, peygamberimize iman etmeyen kişilerin, nefret dolu bakışlarından bahsediliyor. Bu ayetin NAZARLA ne ilgisi var?
Gelelim kıskanç ve haset insanların durumuna. Böyle insanlardan, gerçektende her türlü kötülük beklenir. Bakışlarının moral bozmaktan başka, belki hiçbir etkisi olmaz. Ama böyle insanlar, aklın ve mantığın ötesine çıkarak, nefislerinin etkisinde iseler, bu kişilerden her türlü kötülük, şer beklenebilir. Yoksa Allah böyle kişilere, bakışlarıyla kıskandıkları kişilere zarar verebilecek bir güç, asla vermemiştir.
Peki, bizler bu durumda ne yapmalıyız. Her konuda yapmamız gerektiği gibi, BÖYLE İNSANLARDAN ALLAH A SIĞINMALIYIZ VE UZAK DURMALIYIZ. Çünkü böyle insanlar her türlü kötülüğü, şerri yaparlar. Bakın Rabbimizde bizleri ayetinde uyarıyor ve ne diyor.
Felak 5: Ve kıskandığı vakit KISKANÇ KİŞİNİN ŞERRİNDEN, sabahın Rabbine sığınırım! (Diyanet vakfı meali)
Kur’an kıskanç ve haset insanlardan gelecek her türlü kötülüğe karşı, Allah a sığınmamızı istiyor. Dikkat ederseniz onların bakışlarından bahsetmiyor, BÖYLE İNSANLARIN ŞERRİNDEN, YANİ YAPABİLECEKLERİ KÖTÜLÜKLERDEN BAHSEDİYOR.
Şimdide bu bilgiler ışığında, toplum tarafından kabul gören, NAZAR konusunu başka bir açıdan düşünelim. Çevremizde öyle insanlar vardır ki, en yakınındaki arkadaşının, hatta kendi kardeşinin bile güzelliğini çekemez, içinden sinsice kıskanır. Ya da komşusunun, arkadaşının mal varlığını, kazancını kıskanır. Bu kişiler bakışları ile belki karşısındaki insana zarar veremez ama öyle bir tavır içinde olurlar ki, bu tavırları yüz ifadelerine yansıdığı gibi, konuşmalarına da yansır. BÖYLE DURUMLARDA İNSANLAR, KARŞISINDAKİ KİŞİLERİN OLUMSUZ BAKIŞ, KONUŞMA VE TAVIRLARINDAN PSİKOLOJİK OLARAK ETKİLENİR, RAHATSIZLIK DUYARLAR.
İşte insanların böyle tavırlar karşısında, morallerinin bozulması, hatta ruhsal yönden etkilenerek hasta bile olması mümkündür. ÇÜNKÜ NEREDEYSE BÜTÜN HASTALILARIN TETİKLEYİCİSİ MORALDİR, PSİKOLOJİDİR. Gözler bakışlarıyla, karşısındaki insan üzerinde adeta manyetik bir ışın etkisi oluşturabilir. Bu etki kişinin ruhsal yapısı ve o günkü moral durumuna da bağlıdır. Yoksa hiç kimse bakışlarıyla karşısındakine, direk zarar veremez. Gerçektende gözün keşfedilmeyen, birçok özelliklerinin olduğuna inanıyorum. Hepimiz biliriz, BAKMAK VE GÖRMEK ÇOK FARKLIDIR. Görebilmek beceri ister.
Kur’an gözlerimiz konusunda bizlerin dikkatini çekerek, kadın ya da erkek gözlerimizi önümüze eğmemizi ister. Çünkü gözler yani bakışlar insanları, psikolojik olarak iyi ya da kötü etkiler. Bir başka deyişle gözler, DUYGULARIN DİLİDİR.
Bazıları hipnozu, nazara kanıt gösterirler ama hipnozun nazar ile hiçbir ilgisi yoktur. Hipnoz psikolojide TELKİNE YATKINLIK GÖSTEREN, BİR NEVİ UYKU UYANIK HALİDİR. İnsanın bilinçaltına telkinler yerleştirmektir ki, bunun günümüzde bir ilim dalı olduğu kabul edilmiştir. Ama hatırlatmak isterim bazı kişileri hipnoz yapamazsınız, ya da çok zor hipnoz olur. Çünkü hipnoz olmamaya kendinizi şartlandırırsanız olmayabilirsiniz.
Ne yazık ki bizler NAZAR kelimesini, KENDİ HATALARIMIZA, SEVMEDİĞİMİZ HOŞUMUZA GİTMEYEN İNSANLARIN DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEN, BAŞIMIZA GELEN ÜZÜCÜ OLAYLARA BİR KILIF, BİR MAZERET OLARAK KULLANIYORUZ.
Şunu lütfen unutmayalım. Hiç kimsenin bir başkası üzerinde, kendisi istemediği takdirde bir gücü bir etkisi yoktur. Başımıza gelen her musibet yada mükafat, bizlerin yaptıklarının Allah dan karşılığıdır. Bunun tersini düşünmek, hem Yaradan ın adaletine ters düşer, HEM DE BU DÜNYADA, İMTİHAN OLDUĞUMUZ GERÇEKLERİ İLE ASLA BAĞDAŞMAZ.
Bu bilgiler ışığında şunu söyleyebiliriz. Nazar Kur’an ın onay verdiği bir konu değildir. Bu ve buna benzer inançlar, cahiliye dönemin günümüze yansıyan itikatlarıdır. Kur’an ın Onay vermesi de düşünülemez. Karar ve yorum sizlerin.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
hakyolkuran.com/
halukgta.blogcu.com/
kuranyolu.blogcu.com/
YORUMLAR
Bu anlamlı makalenin içeriği bir yana; bir diğerinin diğer bir insana özellikle ''nazar'' niyetiyle bakması/düşünmesi/yazması, zaten açıkça onun ''kötü'' niyetini ortaya koymuş olur ki; kötü emelleri yasaklayan Tanrı böyle bir niyeti yerine getirmeyecektir kanımca.
Yazdıklarıma muhalif olanlar çıkacaktır mutlaka. Onların görüşüne de saygım var.
Her koyun kendi bacağından asıldığı gibi, herkes inancında hürdür.
Günümüz yaşamının her ince noktasını dine bağlamak zaten akıl ve mantık dışı.
Örneğin;
Biri bunalmıştır, çıkar bir yüksek binaya atar kendini aşağı...
Biri çıkar,biraz sonra başka biri gelir, ikna eder, onu caydırır...
Biri çıkar türkü söylemek için, bir diğeri gelir, intihar girişimi sanar..Kurtarayım derken ya onu düşürür, ya kendi dişer ya da ikisi birden düşer.
.....
Kısacası; tekkede bez bağlamak ne denli yarar getiriyorsa, nazar da denli etkilidir.
Selamlar.
Nazar konusuna inanıp inanmamak, elbette kişinin kendisine kalmıştır, saygı duyarım. Benim kısaca cevabım, Kur'an da namazın nasıl kılınacağı, hacca nasıl gidileceği, orucu nasıl tutulacağının yazmadığı sözlerine olacaktır. Bu konudaki detaylı bilgileri, diğer yazılarımda bulabilirsiniz.
Allah sizleri Kur'an dan sorumlu tutuyorum der açıkça bizlere. Biz Kur'anda hiç bir eksik bırakmadık, her şeyden nice örnekleri, değişik örneklerle verdik ki anlayasınız diyede pekiştirir.
Yalnız Kur'an ın ipine sarılın, sakın emin olmadığınız bilgilerinde ardına düşmeyin, diye bir çok kez uyarır. Bu hükümleri veren Rabbimiz, sizce Kur'an da ibadetler konusunda, eksik bırakır da, daha sonra sizleri Kur'andan sorumlu tutuyorum der mi?
Bizler ne yazık ki geleneklerimizi ve atalarımızdan intikal eden bilgileri, Kur'an ın önüne çıkarmış imanımızı yaşıyoruz. Daha sonrada bu bilgiler olmasaydı kur'an anlaşılmazdı ve İslam yaşanmazdı diyoruz. Bu sözler Kur'ana küfürdür, saygısızlıktır, din kardeşlerime hatırlatırım.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Tamamen kişiselleşmiş teorik bir yazı...Nazar hakkında mütevatir olan hadis-i şerif çoktur...
Kur'an da namazın,hac,kurban ve zekatın nasıl ve ne şekilde olduğu geçmez. O halde onlara da inanmayıp yapmayalım, kafir olalım ne dersiniz.
Kuru mealcilik ve mezhepsizlik hastalığı...
Kendinize biraz saygınız var ise kaldırın yazıyı.
Ayıptır...
bir ilahiyatçı olarak yazınıza yorumum; avam dilinde yorumsal bir yaklaşım izlenerek kaleme alınmış. çok basit yaklaşımlar sergilemişsiniz. şuna böyle diyorlar oysa böyle değil mi gibi yaklaşımlar delil değil görüştür. yazılanlar sizin görüşünüz dür saygı duyarım. lakin islam uleması ve hadislerden çıkarılan bu hükümleri sizin yaklaşımınızla her önüne gelen eleştirebilir.
diyorsunuz ki kuran da nazara ait bir şey yok, kuran da yoksa batıldır. bende size diyorum ki; bana kuranda namazın nasıl kılındığını anlatan bir ayet gösterin. veya hac ibadetinin yapılışını anlatan bir ayet gösterin. kuran da yok diye bir şeyi kabul etmemek kıt bir düşüncedir. aslında kuranda varda siz bakamıyorsunuz. bakın kuran ne buyuruyor; " Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir." (haşr-7 diyanet meali)
peygamberin sözlerinin ve yaptıklarının teşri (Yasa koyma) hakkı vardır, dolayısı ile kuran da bulamadığınız bir çok şeyi sünnette bulursunuz. alimler bir konu hakkında ictihad yaptıklarında kuran ve sünnet temeline dayandırırlardı.
islam fıkhında bir şeyin batıl olduğuna hükmetmek için onun aleyhine delil sunulur ve aleyhine delil aranır. eğer yoksa onun kabul edilmesinde bir sakınca görülmez. siz ise aksi bir yol izleyip kendi görüşünüzün lehine deliller aramışsınız. ki bulduklarınıza kendi görüşlerinizi yapıştırarak sunmuşsunuz. şimdi soruyorum; bana kuran dan sünnetten ve islam alimlerinin sözlerinden "nazarın olmadığına dair" delil sunabiliyorsanız buyrun. yok eğer sunamıyorsanız söyledikleriniz basit birer akıl ürünü olmaktan öte gitmez. bu yaptığınızı günümüzde tekfirci zihniyete sahip insanlar yapar ki onlar bir ayetini mealine bakarak insanlara kafir deyip dururlar. metodunuz ictihad veya kıyas yapmaya uygun değil. sadece anladıklarınızı yazmışsınız... islam öyle herkesin rastgele yorum yapıp yorumunu kabul ettirebileceği bir din değildir.. vesselam
Davut Daşkıran tarafından 9/30/2015 3:25:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kütübü's-Sitte' deki hadisler kaynak değil mi?
Mealleri alıp tefsirdeki tafsilatı es geçmek neden?
Elmalılı Tefsiri: ( Kalem 51 )
" Gerçekte o inkârcılar, Allah'ın nimetlerine nankörlük ederek âyetlerine yalan deyip seni yalancı çıkarmaya kalkışan ve durumları ve huyları anlatılan Mekke kâfirleri, o zikri, Allah tarafından öğüt olarak okuduğun Kur'ân'ı işittikleri vakit, az daha seni gözleri ile kaydıracaklardı. Onun yüksekliğini öyle hissetmişlerdi ki kıskançlıklarından az daha nazar değdirecekler, aç ve kem gözlerinin kötülükleriyle ellerinden gelse seni yok edeceklerdi. Demek ki öfkenin bedende bir hükmü ve tesiri olduğu gibi, gözlerin de karşılarındakine bakışlarına göre, iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur, çarpar, mıknatıslar, manyatize eder; kimi tutkun olur, kimi de aldığı etkiyle kıskançlığından bir öfkeye düşer, türlü türlü suikastlara, tuzaklara kalkışır ki maddî veya manevî bunun hangisi olursa olsun hedefine ulaştığında göz isabet etmesi, göz değmesi veya nazar denilen şey olur. Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmiş, inkâr edenler ve böyle bir şeyin olduğunu kabul edenler olmuş ise de biz detayına gerek duymayarak bu kadarla yetiniyoruz. Nasıllığı ne şekilde olursa olsun gözdeğmesi vardır. Allah korusun, göze batmak tehlikeli bir şeydir. Allah koruyacağı kulları için gözdeğmesine karşı bir siper yapar. İnanmıyanlar bu sûre ile veya bundan evvel Kur'ân'ı ilk işittikleri zaman onun nazmı ve mânâsıyle edebî güzelliğinin yüksekliğini ve peygamberin ona nâil olmasını son derece kıskanmış ve hemen hemen yiyecek gibi bütün bakışlarını ona dikmiş, onu kaydırmak istemişler, bu onların o derece dikkat nazarlarını çekmişti. Öyle iken bir de durmuşlar, o herhalde bir deli diyorlar, şaşkınlıklarından kendi kendileriyle çelişkiye düşüyorlar. Böylece gözlerinin zehirini kendilerine döküyorlar."
İbni Kesir (kalem 51)
" Ey Muhammed! Kâfirler sana olan şiddetli düşmanlıklarından dolayı, neredeyse gözleriyle seni devirip helak edecekler. Bu, Arapların, Bana övle bn batktı ki, neredeyse beni yıkacaktı" sözündendir. İbn Kesîr şöyle der: Bu âyette nazarın, ve tesirinin, Allah'ın izniyle hak olduğuna delil vardır. "Kaderin önüne geçecek bir şey olsaydı, onu göz geçerdi"[73] hadisi de bunu destekler, Onlar, Kur'ân okuduğunu işittiklerinde böyle yapar, kin ve kıskançlıklarının şiddetinden, "Muhammed bir delidir" derler. "
Meallerden hüküm çıkmaz!